Hem insanlarda hem hayvanlarda birçok semptom gösteren virüslerin olumsuz etkileri, mutasyon geçiren Sting sebebiyle yarasalarda görülmüyor.
Vuhan Viroloji Enstitüsü’nde bu çalışmaları yürüten Prof. Peng Zhou, yarasalarda güçlü bir antikor olduğunu düşünerek çalışmaya başladıklarını, ancak Sting’in, hücrelerin sitoplazmasında bulunmaması gereken DNA’ları tespit ederek hücreyi ele geçirmesine engel olduğunu gösteren tespitler yapıldığını söylüyor.
İnsan vücudunda doğuştan gelen bağışıklık sistemi ise, bu DNA’lar birden çok hücreye yayıldıktan sonra DNA’yı tanıyıp antikor geliştiriyor ve savaşmaya başlıyor, bu süreçte de yüksek ateş gibi semptomlar ortaya çıkıyor.
Sting, çoğunlukla virüslerde bulunan RNA materyalini de tespit ediyor olabilir.
Covid-19 salgının başından bu yana çalışma yürüten birçok bilim insanı, yeni tip koronavirüsün yarasalardan bir başka hayvana, buradan da insana bulaşmış olabileceği görüşünde.
ABD merkezli kâr amacı gütmeyen bilim kuruluşu EcoHealth Alliance’ın başkan yardımcısı Kevin Olival, 30 yıldan uzun süre yaşayabilen dünyanın tek uçan memeli hayvanı yarasaların 130’dan fazla virüs taşıdığını söylüyor.
Ve bir uçuş sırasında yarasaların vücut ısısı 38 derecenin üzerine çıkabiliyor. Kalp atışları da dakikada 1000’i geçiyor.
Singapur’daki Duke-NUS Tıp Fakültesi’nde yarasa virüsleri üzerine çalışan Linfa Wang, bu hızın normalde birçok memelinin ölümüne yol açtığını, ancak yarasaların uçmanın zorluklarıyla baş etmek için bağışıklıklarında yeni bir sistem geliştirdiklerini söylüyor.
Mutasyona uğrayan bu sistem sayesinde zarar gördüğü anlaşılan hücre de hemen tamir ediliyor. Bu sebeple enfeksiyonlara büyük tepkiler vermiyorlar.
Wang, virüslere rağmen kolayca hayatta kalan yarasaların bağışıklık sistemleri incelenerek insanlar için de enfeksiyonlara karşı tedavi geliştirilebileceğini düşünüyor.