Beyaz perde ile fenomen olmuş 10 öğretmen

24 Kasım 2014 12:40

Gangsta's Paradise şarkısı şüphesiz dünya sinema tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı film müziklerinin başında gelir. Ancak Past Time Paradise şarkısının başarılı bir uyarlaması olan bu şarkının dışında Dangerous Minds filmini ayrı bir yere koyan bir unsur vardır ki özellikle 90'lar gençliğinin öğretmen - örenci ilişkilerini baştan yazmıştır. Beyaz perdenin en güzel yüzlerinden Michelle Pfeiffer'ın hayat verdiği öğretmen karakteri Louanne Johnson, eski bir askerdir. Serseriliğin harman olduğu bir arka mahalle okuluna atanır. Okuldaki öğrenci kitlesi tarafından benimsenmemesine, başına bin türlü bela gelmesine karşın yılmayan ve öğrencilerin sevgisini kazanmak için yeri geldiğinde bıçaklanmayı bile göze alan Johnson hoca, hem öğrencilerine hem de sinema izleyicilerine vazgeçmemeyi öğretmiştir. Bunun yanında Johnson hoca, güzelliğiyle de nice gençlerin benzer bir öğretmene denk gelebilme ümidiyle, terk ettikleri okullarına kesin dönüş yapmalarına sebep olmuştur...

Harry Potter serisini izleyip de Dumbledore gibi bir öğretmenin hasretiyle yanıp tutuşan nica öğrenci, gördüğü her ak sakallıya hürmet göstermekten geri kalmıyorusa, bunu 150 yaşını geçmiş Howarts'ın kıdemli hocasına borçluyuz desek yeridir. Dumbledore sadece ak sakalı, sempatik tavırlarıyla değil hayata karşı duruşuyla da öğrencilere ve izleyicilere örnek bir büyüğümüz. Neden ? Çünkü kendisi, kariyerinin onu sürüklediği Sihir Bakanlığı'na yükselmeyip, okulunda işinin başında öğrencilerinin yanında olmayı tercih etmiştir. Hayatın bizleri sürüklediği akıntıya karşı, kendi isteklerimiz için kendi seçimlerimizi yapmamız adına ibretlik bir hikayesi vardır Dumbledore'un.

Duygu seli olmasının yanı sıra Music of the Heart filmi, Meryl Streep'in canlandırdığı Roberta Guaspari karakteriyle de esir alır yüreklerimizi 124 dakika boyunca. İdealist bir öğretmenin azimle, sabırla, harlem çocuklarını adeta bir el işi gibi ilmik ilmik işleyerek onlardan bir keman orkestrası yaratmasını anlatır. 50 küçük yüreğin, sokaklarda kaybolacak geleceklerinden bir sanata azimli bir öğretmenle tutunuşlarıyla çarpar bizi. Son sahnede çalınan Bach'ın konçertosuyla tüyleri diken diken eden bir duygusal coşkusu vardır bu güzel filmin.

Hülya Avşar'ın canlandırdığı Zeynep Öğretmen sıradan bir lise öğretmeniyken, zorla mafya çocuklarına ders veren bir özel öğretmene dönüşürken tanık olduklarına, aldığı ahlaksız tekliflere kaşı dik duruşuyla iş ahlakı konusunda çok şeyler öğretir izleyenlere. Öyle bir düzgün kişidir ki Zeynep öğretmen, ölüm tehditlerine aldırmaz etmez, öğretmenliğini yaptığı ruhunu yitirmiş gençlere bir şeyler katmaya çalışır. Şahit olduğu zorbalıkları gider emniyet güçlerine ihbar eder, yine ölüm tehditleri alır, yılmaz dimdik durur ve canıyla da öder bu duruşunu.

Şüphesiz bir sabır abidesi öğretmen ararsa gözlerimiz, zilyon küsur hocanın arasından o tonton bakışlarıyla Bay Miyagi'yi yetmiş metre öteden seçeriz. Tahta boyatan, bulaşık yıkatan, ağaçtan meyve toplatan Bay Miyagi'ye hayat veren Pat Morita'nın sabırlı olmak konusunda verdiği öğretiler seksenlerden günümüze kuşak kuşak aktarılan dersler niteliğindedir. Başarmak istediğimiz herşey için öncelikle sabretmemiz gerektiğini öğreten Bay Miyagi'nin öğretmenler arasında ayrı bir yeri, bir duruşu vardır ki tersi de pistir, eli ağırdır vurduğu yerden ses getirir, ihtisas alanı karate en nihayetinde. Ondaki müfredat Milli Eğitim Bakanlığı'na beş kuşak fazla gelir...

Genç yaşta birine kişilik kazandırmak istiyorsanız, ağacı genç yaşta en güzel eğecek olan adamların başında gelir Robin Williams'ın hayat verdiği John Keating karakeri. Keating öyle bir hocadır ki, ihtisas alanı olan İngilizce'nin ötesinde kişiye kendisi olmayı öğretir. Özgün bir karaktere sahip olup tiranlaşan topluma karşı birey olarak durabilmeyi öğretir. Bir anlamda hocaların hocasıdır Keating, geleceğin teminatıdır. Dead Poets Society yani Ölü Ozanlar Derneği, üç yıllık örgün eğitime bedel dersler verir insana. Henüz kirlenmemiş taze beyinlere herşeyden önce insan olabilmeyi, medeni topluma zenginlik katabilmeyi öğretir.

Perihan Savaş'ın canlandırdığı Selma öğretmen karakteri öyle bir imaj çiziyor ki film boyunca, sert disiplinli, taviz vermeyen, çetin ceviz bir öğretmen görünümünde ancak perdelerini kaldırdığında sevgi dolu bir öğretmen...

Öğretmenliğin anti kahramanıdır Cameron Diaz'ın canlandırdığı Elizabeth Halsey. Herşeyden önce gerçekçidir. İdealist değildir, iyi bir öğretmen değildir, belki iyi bir insan bile değildir. Ancak doğru noktadan bakacak olursak Cameron Diaz'ın dekoltesinden fazlasını da gösterir bu film izleyenlere. Elizabeth gibi, hayatın gerçeklerini olduğu gibi kabul edip kendine güvenmeyi öğretiyor.

Öğretme konusunda galaktik boyutlara ulaşmış bir hocamızdır Usta Yoda. Gücü nasıl kullanacağımızı ve iyi ile kötü arasında nasıl seçim yapacağımızı bize öğretir. Bilgelik akan cümlelerinin başından sonundan yakalamak zordur, çünkü hep devrik cümlelerle konuşur ancak anlamasını bilene devrik de olsa düz de olsa cümleler hedefine ulaşır Usta Yoda'yla harman olan bünyeden kötü insan çıkmaz. Yok mudur günü gelince Darth Vader'a bağlayan bünyeler olur elbet, çürük yumurtalar her sepetten çıkar. Ancak mühim olan insanlıksa, insanlığa iyiliği öğretecek eli öpülesi ilk hoca Yoda'dır.

Gönüllerin bir tek hocası varsa o da Müniz Özkul'un hayat verdiği Mahmut hocadır. Hababam Sınıfı gibi dünya sinema tarihinin gördüğü görebileceği en yaramaz ve adeta öğretmen katili bir sınıfa karşı dik duruşu, prensipleri ve usta öğretmenlik becerileriyle, her eğitim öğretim döneminde genç yaşlı herkesi okul yollarına düşürebilecek potansiyelde bir hocadır. Mahmut Hoca öğretmenliğin nirvanasıdır, insanlık abidesidir, pamuk gibi yüreğini disiplinin çelik ağlarıyla örmüş yüce bir şahsiyettir. Hele ki "Ben tüccar değilim eğitimciyim" diyerek kalp krizi geçirişiyle gönülleri sızlatan, öğretmenliğe saygı duydurtup, gömlek ilikleten bir efsanedir Mahmut Hoca. İzleyenler için ondan öğrenecek pek çok şey vardır elbet, ama herşeyden önce disiplini öğretir insana. Kendisi de bir disiplin abidesidir. Ceza da verir, destek de verir yeri geldiği zaman öğrencilerine. Her 24 Kasım'ın sembol ismidir, fenomendir, gelecek nesillere aktarılacak bir kültür mirasıdır.