Sevgililer Günü'nde ne dinleyelim, ne izleyelim, nereye gidelim?

11 Şubat 2013 13:04

Aslında epik filmleriyle ünlü bir yönetmen olan David Lean’in bu sade başyapıtı, evli bir kadın ile trende tanıştığı bir doktor arasındaki aşkı alabildiğine güçlü şekilde anlatan zamansız; mutluluktan çok melankolinin ve vicdan muhasebesinin öne çıktığı bir aşk filmi...

İngilizce ismi yanıltıcı olması, “Happy Together” birlikte mutlu bir çifti anlatmıyor. İlişkilerini düzeltmek için Arjantin’e gelen çiftin hikayesinde, kıskançlık, kalp kırıklığı ve ayrılıklar, kısacası aşkın yıpratıcı yönleri öne çıkıyor. Hong Konglu usta Wong Kar Wai, diğer bir aşk filmiyle “In The Mood For Love”la tanınsa da, “Happy Together” da bundan aşağıda kalmayan, senaryosundan stilindeki ustalığa dört dörtlük bir yapım.

Billy Wilder’ın klasik romantik komedisi “The Apartment”, başrollerdeki Jack Lemmon ve Shirley MacLaine’nin müthiş uyumuyla ve gülümseten senaryosuyla çekildiği günden bugüne türün en tepesindeki yerini hiç kaybetmedi.

Modern zaman ilişkileri uzmanı denilebilecek Woody Allen’ın hünerinin doruklarından biri olan “Annie Hall”, bir aşkı bulmaya da kaybetmeye de eşit ağırlık veren, müthiş diyaloglara sahip bir film.

Senaryo dehası olarak kabul edilen Charlie Kaufman’ın yaratıcı senaryosu, yönetmen Michel Gondry’nin teknik zekası ve de başrollerdeki Jim Carrey ile Kate Winslet’ın performanslarıyla birleşince, bilim kurgu hikayesi üzerinden aşkın doğası üzerine benzeri bulunmayacak bir film ortaya çıktı.

Milos Forman’ın yönettiği Çek Yeni Dalgası klasiklerinden “Loves of a Blonde”, kasabaya gelen piyanistle tek gecelik bir ilişki yaşadıktan sonra onun peşinden şehre giden ve istenmediğini fark eden genç kız üzerinden aşkın bir tarafının da hayal kırıklığı olduğunu hatırlatıyor.

Stefan Zweig’ın novellasından büyük yönetmen Max Ophüls tarafından uyarlanan film, platonik aşkı her yönüyle ele alıyor, romantizmin doruklarında geziniyor.

Film, Paris’in ünlü Moulin Rouge’unda çalışan Satine âşık olan yazarın hikayesini müzikal türünde anlatıyor.

Nick Hornby’nin kitabından uyarlanan, Stephen Frears’ın yönettiği bu çok sevilen film, izleyiciyi romantik komedi tarihinin en sevilen kahramanlarından biriyle tanıştırdı: Sevgilisinden ayrıldıktan sonra geçmişteki kötü ayrılıklarını gözden geçiren plak dükkanı sahibi Rob Gordon’la...

Eric Rohmer’in ahlakla ilgili altılı serisinin üçüncü filmi, “Erkek Koleksiyoncusu” genç bohem bir kadınla aynı evde yaşayan iki erkeğin hikayesi üzerinden aşkla ilgilendiği kadar, kadın erkek çatışmasını da dört dörtlük sunuyordu.

Kaynak: www.milliyet.com.tr