14 Kasım 2022

Gerçeküstü sonucun gerçekleri

Galatasaray Başakşehir karşısında gerçeküstü bir sonuç elde etti. Ancak bu gerçeküstü skor, gerçek çalışmaların ürünü.

Galatasaray’ın Ofspor’la oynadığı kupa maçından sonra yayınlanan yazıda Başakşehir’le Galatasaray’ın ilk bakışta birbirlerine çok benzediklerini, ancak temelde iki farklı futbol oynayan takım olduklarını vurgulamıştım. 

Başakşehir’le Galatasaray’ı benzer kılan şey bir set oyununa sahip olmalarıydı. İki takım da ilk bakışta pas futbolunu oynuyor görünüyordu. Ancak bu alanda Başakşehir Galatasaray’ın oldukça önünde. 

Bunu istatistikler de gösteriyor: Pas yüzdesinde Türkiye’nin en iyisi olan Başakşehir (yüzde 85,9), maç başı toplam pas sayısında da Galatasaray’ın oldukça önünde. (Başakşehir Galatasaray’dan maç başına ortalama 72 daha fazla pas yapıyor.) Başakşehir geriden pasla çıkmada da Türkiye’nin en iyileri arasında; Başakşehir’in oyun kurarken pas başarısı yüzde 90’ın üzerinde. (Maç öncesinde Okan Buruk, Türkiye’nin pas isabeti en yüksek stoperleri arasında Başakşehir’inkilerinin de bulunduğunu söyleyerek buna dikkat çekmişti.) 

Temelde Başakşehir bir hücum takımı. Oyunu yandaki taç çizgilerine de basarak oynuyorlar, böylece rakip savunmasını genişleterek boşluklar yaratıyorlar. Burada merkez orta sahada oynayan iki oyuncusunun rakip ceza sahasına girdiği de söylemeliyim. Ayrıca takım boyu da oldukça kısa. 

Pozisyon futbolu oynadıkları için rakip savunmada gedik açabilmek amacıyla sabırla ve paslaşarak oynuyorlar. Bu sabırlı pozisyon oyununu etkisini en çok şutta gösteriyor. Az şut çekiyorlar. Başakşehir maç başı 8,3 şut çekerek oynayan bir takım, bu alanda lig 13’üncüsü. Başakşehir maç başı 3,8 isabetli şutla da lig 15’incisi. Özetle Başakşehir çok pas yapan, ama az şut çeken bir takım. 

Temelde iki sorunları var. İlki tempolu oynayamıyorlar, biraz yavaşlar. Zaten çok pas, az şut sayısı temposuz yapılarının göstergesi. İkinci sorunları ise yavaşlıkları nedeniyle geriden oyun kurarken bireysel hata yapmaları. Bunlar tabii bireysel hata olarak adlandırılıyor, ancak gerçekte sistem hatası bu. Çünkü bu hatalar belirli bir sistem içinde oynamaya çalıştıkları için ortaya çıkıyor. 

Başakşehir’in anti-tezi 

Galatasaray ise gerçekte Başakşehir’in tam tersi kutupta yer alan bir takım. Bir anlamda Başakşehir’in anti-tezi gibi. Galatasaray da Başakşehir gibi kuvvetli bir set oyununa sahip, ancak Galatasaray’da amaç paslaşmak için paslaşmak değil. Amaç rakip kaleye doğrudan ve en hızlı biçimde gitmek, atağı sonlandırmak. 

Galatasaray hücum sonlandırmada ligin zirvesinde. İstatistikler de bunu doğruluyor: Galatasaray maç başına rakip kaleye en çok ve en isabetli şut çekmede (14,2 şut ve 6,9 isabetli şut) ve en çok korner kazanmada (maç başına 7,9 korner) lig birincisi. 

Okan Buruk’un maç planı 

Okan Buruk ve kurmaylarının Başakşehir’i çok iyi analiz ettikleri, takımı da bu analiz çerçevesinde maça hazırladıkları çok açık. Zaten maçtan önce Okan Buruk sanki maçı tüm hafta boyunca kafasında defalarca oynamış ve her defasında da kazanmış gibiydi. Galibiyetten o kadar emindi ki, maçtan önce yayıncı kuruluşa, “dilerim hak ettiğimiz galibiyeti alırız” demişti. 

Okan Buruk oynayacakları futbolu iki başlık altında özetlemişti:

  1. Ön alan baskılarını etkili ve kararlı yapmak. Bunu yaparken zamanlamaları da doğru ayarlamak. (Okan Buruk için bu en stratejik konuydu, zira baskı zamanları yanlış olursa, ligin en iyi oyun kuran stoperlerine sahip olan Başakşehir Lucas Biglia üzerinden kolayca Galatasaray baskısını kırabilirdi. Ki maçtan önce Buruk da bunu ihsas etti.)
  2. Topun arkasına geçmek ve kompakt kalmak.

 

Galatasaray Başakşehir karşısında gerçeküstü bir skor elde etti. Elbette maç öncesi plan bu gerçeküstü skoru hiçbir şekilde açıklayamaz. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki, aslında Galatasaray geçen hafta da yedi gol atabilirdi. Zira haftalardır skor üretmeye yönelik çok çaba vardı, ancak bu çaba genelde sonuçsuz kalıyordu. Galatasaray Başakşehir karşısında ilk kez çabayla verimliliği birleştirdi. Dolayısıyla ortaya çıkan bu tabloyu maç planının yanı sıra sezon başından beri yapılan çalışmalar üzerinden açıklamak en doğrusu. Bu yazıda birkaç örnekle bunu yapmaya çalışacağım.

1. Takım halinde kompakt kalmak 

Her ne kadar Okan Buruk maç öncesinde Galatasaray’dan söz ederken “rakip yarı sahada oynamak isteyen bir takımız” dese de Başakşehir maçında takımın eski karşılaşmalara oranla topun arkasına daha çok geçtiğini ve oyuncuların hızlı hücuma çıkacak şekilde mesafelendiğini ve sahayı parsellediğini gördük. 

Buna örnek olarak altıncı golü verebilirim. 

Dakika 84,05. Başakşehir’in rakip yarı sahada yaptığı pas hatası sonucu sahipsiz kalan topu sağ kanatta Sacha Boey kazanıyor ve hemen çizgideki Barış Alper Yılmaz’a oynuyor. O ise merkeze dönüp Fredrik Midtsjø’ye veriyor topu. Tam bu sırada sağ kanatta Mauro Icardi, merkezde ise Kerem Aktürkoğlu boş koşu gösteriyor, Midtsjø Icardi’nin boş koşusunu değerlendiriyor ve topu onun önüne yuvarlıyor. Bu sırada Aktürkoğlu boş koşusunu devam ettiriyor ve Icardi bir süre top sürdükten sonra kanattan merkeze dönerek topu onun önüne atıyor. Aktürkoğlu ise topa bir kere dokunup sağıyla kaleye vuruyor. 

Bu golün iki özelliği var. İlki takımın tamamının Icardi de dahil aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Başakşehir hücumunda kendi yarı sahasında topun arkasında olması. Takımın bu kompaktlığı önce kolektiviteyle, yani topu paylaşan paslaşmalarla desteklendi, ardından da deparlı koşularla.


Maçın bu sekansında Başakşehir stoperi Youssouf Ndayishimiye öndeaki arkadaşı Deniz Türüç’e oynayacak,
ancak o baskı nedeniyle pas hatası yapacak. Bu topu alan Boey üzerinden gelişen atakta kırmızı dikdörtgen
içindeki Kerem Aktürkoğlu golü atacak. Klasik bir sağ kanat organizasyonu olan bu golde ayağı bulunan
Galatasaraylı futbolcular kırmızı çizgiyle işaretlendi.

Bu golün ikinci özelliği ise saf bir sağ kanat hücumuyla gelmesi. Bu golde sağ kanatta yer alan tüm oyuncuların ayağı topa değdi: Sırasıyla Boey, Yılmaz ve Midtsjø. Golün asisti santrfora, gol ise sağ kanat forvetine ait. 

Galatasaray bu golün benzerini geçen sezon Moskova deplasmanında Lokomotif’e yine Kerem Aktürkoğlu’nun boş koşusu sayesinde atmıştı. O maçta Aktürkoğlu’nun boş koşusunu gören Olimpiu Morutan’dı, Başakşehir maçında ise Icardi oldu. 

2. Ön alan presi 

Eğer ön alanda Icardi ve Dries Mertens gibi iki oyuncuya sahipseniz, ön alan baskısında seçici olmak zorundasınız. Nedeni basit, Icardi enerjisini savunma yerine hücumda harcaması durumunda takımı yukarı çeken bir isim. Dolayısıyla ondan ön alan baskısına rakibi agresif biçimde basarak değil, rakibin pas açılarını kapatacak şekilde katılmasını sağlamak çok daha doğru. Mertens ise kısa metrajda patlama gücü olan, buna karşın sürekli koşarak oynayamayan bir oyuncu. Dolayısıyla ondan da ön alan baskısında sadece iki şey bekleyebilirsiniz:

  1. Genelde rakip oyuncunun pas açısını kapatacak şekilde yavaş tempoda baskı yapmak.
  2. Zaman zaman da patlama gücünü devreye sokmasını talep ederek agresif prese katılmasını beklemek.

Galatasaray bu iki oyuncu dışında Okan Buruk’un uygulamak istediği ön alan baskısına agresif biçimde katılan altı oyuncuya daha sahip. Bunlar sırasıyla Milot Rashica, Kerem Aktürkoğlu, Lucas Torreira, Abdülkerim Bardakçı, Sacha Boey ve Kâzımcan Karataş. 

Galatasaray bu oyuncu grubuyla Başakşehir karşısında genelde çok agresif olmayan, ancak akılcı bir ön alan presi yaptı. Burada aslında temel amaç Başakşehirli oyuncuların (kaleci ya da defans futbolcuları) uzun top oynamasını sağlamaktı. Böylece Başakşehir’in pas futbolunun ilk blokta kırılması amaçlanıyordu. Galatasaray bu ön alan baskısında  oldukça başarılı oldu. 

Ancak burada Başakşehirli oyuncuların psikolojisi de etkili oldu. Geçen hafta kalesinde gördüğü üç topun ikisinin bireysel hata nedeniyle gelmesi Başakşehirli oyuncularda bir baskı yaratmış olmalı ki, agresif biçimde yapılmayan ön alan baskısı bile defans hattını uzun oynamaya yönlendirdi. Bu topların çoğunun rakipleriyle yakın oynayan Galatasaraylı oyuncularda kalması Başakşehir’in oyun etkinliğini oldukça sınırladı. 

Galatasaray’ın yaptığı ön alan presinin bir diğer amacı ise rakip futbolcuları hataya sürüklemekti. Galatasaray bunda da zaman zaman sonuç aldı. Burada tabii en önemli oyuncu, daha önceki haftalarda gördüğümüz gibi Torreira oldu. Onun çok kısa metrajda birden hızlanması ön alan baskısında Galatasaray’a önemli avantajlar kazandırıyor. 

Buraya tek örnek alacağım. 

Dakika 42,37. Orta sahada sahipsiz kalan topu Başakşehir stoperi Léo Duarte kalecisi Muhammet Şengezer’e oynuyor. Şengezer yeniden Duarte’ye, o da Mahmut Tekdemir’e oynuyor. Tekdemir Lucas Biglia’ya veriyor, o ise Berkay Özcan’a atmak isterken Torreira kısa metrajda birden süratlenerek topu kapıyor. Sergio Oliveira Mertens’e, o da ceza sahasına koşan Torreira’ya oynuyor. Ndayishimiye ceza sahasındaki Torreira’yı düşürünce Galatasaray penaltı kazanıyor. 

Burada ön alanda rakibi hataya zorlayan ön alan presi kadar topun hızlı oynanması da penaltının kazanılmasında etkili oluyor. Galatasaraylı oyuncular bu sekansta dört saniye içinde dört kere topa dokunuyorlar. Penaltıyı getiren bu paslaşma hızı aslında.

 
Galatasaray orta saha oyuncuları Mertens, Oliveira ve Torreira ile stoper
Abdülkerim Bardakçı’nın katıldığı ön alan presi bu sekansta penaltı üretti.
Burada Biglia’nın Berkay Özcan’a atmak istediği pası Torreira
(kırmızı dikdörtgen içinde) araya girerek kazandı ve Galatasaray’ı hızlı hücuma çıkardı. 

Bu golün etkili ön alan presi ve hızlı paslaşmanın yanı sıra başka bir özelliği daha var; Galatasaray’ın orta sahasında oynayan oyuncular tarafından üretilmesi. Bu sekansta topa dokunan üç oyuncu da (Torreira, Oliveira ve Mertens) Galatasaray’ın orta sahasında görev yapıyorlar.

3. Ters ve uzun toplar 

Galatasaray’ın maç planında uzun ve ters toplar önemliydi. Buruk uzun toplarda Icardi’nin hava hâkimiyetini kullanmak istedi, ters toplarda ise kanatlardaki oyuncularının hızını. Burada uzun oynayan defans oyuncularının yanı sıra uzun metrajlı ters topları çok başarılı biçimde atan Oliveira ön plana çıktı. Galatasaray bu hücum seti üzerinden gol de üretti. 

Dakika 13,07. Başakşehir defansının uzun oynadığı topa Bardakçı dokunuyor, araya giren Rashica geriye doğru vuruyor. Top Boey’de kalıyor. Top Boey-Nelsson-Bardakçı bağlantısıyla Emre Taşdemir’e geliyor. Taşdemir sol kanatta öne doğru boş koşu gösteren Icardi’yi kaçırıyor. Ndayashimiye’nin baskısına rağmen Icardi topu kazanıp Kerem Aktürkoğlu’na veriyor. Aktürkoğlu verkaç yapmak için rakip ceza sahası çizgisinde bulunan Oliveira’yla oynuyor. Oliveira’nın Aktürkoğlu’na vermek istediği top rakip defans oyuncularına çarpıyor. Ancak burada tamamen topa konsantre olan Aktürkoğlu önce topu kazanıyor, ardından da terse vurarak ilk golünü atıyor.


Sol bek Emre Taşdemir sol öne boş koşu gösteren Icardi’ye (kırmızı daire içinde) uzun oynamak üzere.
Golü atacak olan Kerem Aktürkoğlu, golde katkısı olan Oliveira’yla birlikte tam orta sahada yer alıyor. 

 

4. Deparlı oyun 

Galatasaray maçta rakibinden daha çok koştu. Ancak bu çok da önemli değil. Önemli olan Galatasaraylı futbolcuların oyunun gerektirdiği anlarda yaptıkları deparlı koşularla tempoyu artırıp skor üretmeleriydi. Ligin ilk maçlarında Galatasaray’da deparlı koşu yapan oyuncu sayısı Boey, Patrick van Aanholt ve Aktürkoğlu ile sınırlıydı. Dünkü maçta Galatasaray’ın Boey’nin yanı sıra başka hızlı koşucuları da vardı: Kâzımcan Karataş, Milot Rashica ve Icardi. Kısa metrajlı deparlarda ise Torreira ve Mertens. 

Buraya iki örnek alıyorum. 

İlk yarıda dakika 47,56. Galatasaray yarı sahasında boşta kalan topu Torreira sağ kanattaki Rashica’ya oynuyor. Top gelirken Başakşehir sol beki Hasan Ali Kaldırım’ın gerisinde olan Rashica birden depara başlıyor. Hasan Ali Kaldırım’dan sıyrıldığı anda Icardi’nin de rakip ceza sahasına doğru depar attığını görüyor. Icardi rakibinden ayrılarak arka direğe doğru açılıyor. Rashica’nın ona oynadığı top Ndayishimiye’ye çarparak gol oluyor. Birbiriyle uyumlu bu iki depar bir anda Galatasaray’ı üç farklı galibiyete taşıyor. 

İkinci yarı dakika 57,51. Başakşehir korner direğine yakın yerden Galatasaray ceza sahasına duran top kullanıyor. Önce Abdülkerim Bardakçı ardından da Boey topu uzaklaştırıyor. Boşta kalan topu alan Mahmut Tekdemir atak tazelemek için geriye, Júnior Caiçara’ya oynuyor. Tam bu sırada Mertens ona doğru depar atıyor. Caiçara aceleyle sağa oynuyor, ancak bu topu Aktürkoğlu kazanıyor. Top Aktürkoğlu’na gelince Icardi yine rakip ceza sahasına doğru depar atıyor. Burada Hasan Ali Kaldırım biraz geride kaldığı için ofsayt çizgisini geriye taşıyor. Bu hatadan yararlanan Icardi o boşluğa sızıyor. Aktürkoğlu topu Icardi’ye atmayı başarıyor. Icardi ise kendi de atabilecekken golü, topun üzerine basarak geriden gelen Aktürkoğlu’na asist yapıyor. 

Bu golde Mertens ve Icardi’nin öne yaptığı deparlar kadar, tüm takımın aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi oyun formasyonu olan 4231’e uygun olarak ileriye doğru koşması da önemliydi.


Galatasaray’ın dördüncü golünü üreten formasyon. Tüm takım 4231 formasyonuna uygun ileriye doğru koşuyor.
En öndeki Mertens’in deparlı baskısı Caiçara’nın pas hatası yapması yapmasına yol açacak.
Arka blokta yer alan Aktürkoğlu Icardi’ye oynayacak, o da topun üzerine basıp ona çok şık bir asist yapacak. 

5. Hızlı set oyunu

 Galatasaray dün klasik set oyunuyla da gol üretti. Buraya o örneği alıyorum. 

Dakika 64,22. Muslera eliyle topu oyuna sokuyor ve Karataş’ı görüyor. O Bardakçı’ya, o da çizgideki Aktürkoğlu’na oynuyor. Aktürkoğlu topukla merkezdeki Mertens’i bulunca Başakşehir’in orta saha bloku oyundan düşmüş oluyor. Top Mertens’e gelince üç Galatasaraylı, Aktürkoğlu, Icardi ve Rashica ileriye doğru depara başlıyor. Mertens hemen Aktürkoğlu’nu görüyor. Galatasaray hücum bölgesinde 3’e 2 sayısal üstünlük sağlamış durumda. Mertens Aktürkoğlu’na pas verdikten sonra koşusunu sürdürüyor. Aktürkoğlu topu en sağdaki Rashica’ya veriyor. O geriden koşan Mertens’i görüyor, o da kaleyi. 

Bu hücum setinde dakika 64,22’de başlayan pas zinciri 64,38’de Mertens’in şutuyla sonuçlanıyor. Galatasaray 16 saniyede yedi pas yaparak topu yaklaşık 90 metre öne taşıyor.  

Bu da saf bir kanat golü. Muslera’yla başlayan atakta top solda oynayan bütün oyuncuların ayağına değiyor: Kâzımcan Karataş, Abdülkerim Bardakçı ve Kerem Aktürkoğlu. Bu pozisyonda her ne kadar top ayağına değmese de Icardi’nin ileriye doğru yaptığı koşu da önemli. Zira o koşu sayesinde Mertens’e şut koridoru açılıyor.

6. Duran toplar 

Galatasaray’ın antrenmanlarda duran top çalıştığı da çok açık biçimde ortaya çıkmaya başladı. Buraya dört örnek alıyorum. 

Dakika 08,07. Galatasaray’ın kullandığı köşe vuruşunda Emre Taşdemir hızla korner çizgisine doğru koşarak Başakşehirli oyuncu Caiçara’yı ön direkten uzaklaştırıyor ve Mertens’e rahat bir kafa vuruşu yapmak için zaman ve alan kazandırıyor. Ancak bu pozisyonda Mertens topa dokunamıyor. 

İlk yarıda dakika 47,35. Oliveira kornerde yine ön direkteki Mertens’e oynuyor. Ancak Mertens ayağıyla topu içeri çeviremiyor. (Geçen haftaki Beşiktaş karşılaşmasında Sergio Oliveira dakika 33,25’te korner direğine yakın yerden kullandığı duran topta yerden topu kaleye doğru göndermiş, Mertens de topuğuyla kaleci Mert Günok’tan dönen etkili bir vuruş yapmıştı. Buradan da anlıyoruz ki duran toplarda ön direğe atılan toplarda Galatasaray Mertens’ten yararlanmak istiyor.) 

Dakika 71.21. Galatasaray’dan farklı bir duran top seti görüyoruz. Yine Oliveira var topun başında ve bu kez yerden gönderiyor ceza sahasına Beşiktaş maçında olduğu gibi. Bu topa öne doğru hamle yapan Victor Nelsson’un vuruşu direğin yanından dışarı çıkıyor. 

Dakika 86,58. Icardi’ye yapılan faulü Juan Mata kullanıyor. Arka direkte geriden kafa topuna çıkan Bardakçı rakibinin çok üstüne yükselerek golü atıyor. Bu golün bir organizasyon sonucu olup olmadığından emin değilim. Mata, Bardakçı’nın koşusunu değerlendirmiş de olabilir.  

Sonuç 

Eğer Galatasaray’ın oyununu bir Venn şemasıyla göstermiş olsak birbirleriyle kesişim alanları yaratan birden fazla küme çizmemiz gerekecekti. 

Örneklemek gerekirse Galatasaray’ın attığı beşinci gol, aşağıdaki Venn şemasında da görüldüğü gibi, klasik hücum seti, depar ve sol kanat organizasyonu kümelerinin kesişim alanında yer alıyor. 

 İkinci golün Venn şeması ise şöyle:

  

Keza altıncı golün Venn şemasında yer alan kümeler ise topun gerisine geçme, deparlı koşular ve sağ kanat organizasyonu.

 

 

Sonuç olarak Galatasaray sezon başından beri yaptığı çalışmaların meyvelerini, rakip analizi potasına dökerek çok net biçimde sonuç almaya başladı. Bundan sonra Galatasaray’ın oyununun daha da gelişmesini beklemeliyiz.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Eski ve yeni futbol

Galatasaray son dönemde yeni bir futbola yelken açtı. Yeni futbol hızdan daha çok kontrol ve pas futboluna dayanıyor. Bu yeni futbolun sembolü Ziyech. Aktürkoğlu ise eski hız futbolunun sembolüydü

Sapere aude

Galatasaray çok zor geçeceği düşünülen Alanyaspor deplasmanını ikinci yarıdaki etkili futboluyla kolayca aştı. Ligin bitimine altı hafta kala Okan Buruk "bilmeye cesaret et" mottosunu sürdürüyor

Bir dakikalık maç

Süper Kupa finaline iki şey damga vurdu: Fenerbahçe’nin finale aynı gün maç yapmış U-19 takımıyla çıkması ve bu takımın 1-0 geriye düştükten sonra sahadan çekilmesi