17 Eylül 2023
Samsunspor karşılaşması, gelecek çarşamba günü oynanacak FK København maçı öncesinde derin düşüncelere sevk etmiş olmalı Galatasaraylıları, üstelik her ne kadar 4-2’lik bir galibiyet söz konusu olsa da. Bunun nedeni şu: Galatasaray’ın yekpareliği yara aldı ve Galatasaray sanki büyük bir yarılmaya uğramış gibi hücum takımı ayrı, savunma takımı ayrı bir görünüm verdi Samsunspor maçında; Amerikan futbolundaki gibi.
Maçın aslında biraz tuhaf geçeceğin alametleri ilk dakikalarda belirmişti. Örneğin fizik kalitesi Türkiye standardının üzerinde olan Sacha Boey, ilk altı dakikada üç top kaybı yapmıştı. Buna karşın Türkiye’deki temaslı oyuna uyum gösterip göstermeyeceği tartışılan Kerem Demirbay ise vücudunu koyarak iki top kazanmıştı. Bu tuhaflıklara belki Lucas Torreira’nın Galatasaray’ın ilk golünde Samsunspor orta sahasının tümünü oyundan düşüren dikine pasını da ekleyebiliriz. (Burada elbette tuhaflık onun bu pası atması değil. Savunma uzmanlığıyla tanıdığımız bir oyuncunun hücumda ince işler yapmasının tuhaf bulunması.)
Bu tuhaflıklar tüm maç boyunca sürdü. Dün Samsunspor maçında gördüğümüz Galatasaray’ın gelecek hafta oynayacağı FK København -Biz dilimizde FK Kopenhag diyoruz- karşılaşmasına ilişkin neler denilebilir? Ben temelde Galatasaray-Samsunspor maçını bu perspektiften analiz etmeye çalışacağım.
Ancak ilk olarak bir şeyin altını çizmek istiyorum. Galatasaray; zorluk seviyesi yüksek maçlara daha iyi hazırlanır, daha iyi konsantre olur, takım oyununu daha çok ön planda tutar. Bu bir postüladır, yani kanıtlama gereği hissetmeden doğru kabul edilen bir önerme.
Ancak bu postüla, bütün zorluk dereceleri için geçerli değil. Yani Galatasaray zorluk seviyesi arttıkça bu üst seviyenin gereklerini kolayca yerine getiren bir takıma dönüşmüyor otomatik olarak. Bunu Molde FK maçlarında açık biçimde görmüştük. Galatasaray her iki maçta da Molde’nin oyun gücüne karşılık verememişti. Özellikle de evinde oynadığı ikinci maçta... Ancak oyuncuları daha kaliteli ve yetenekli olduğu için şu ya da bu biçimde her iki maçı da kazanmıştı.
Buradan hareketle Galatasaray’ın UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarında önümüzdeki çarşamba günü oynayacağı FC København maçına başka bir ciddiyette hazırlanacağı çok açık. Ancak tıpkı Molde eşleşmesinde olduğu gibi Galatasaray’ın FK København’ın oyun gücüne karşı koyamaması ihtimali de çok uzak değil. İşte tam da bu nedenle yazıyı Galatasaray’da nelerin iyi gitmediği, nelerin geliştirilmesi gerektiği perspektifi üzerinden yazmaya çalışacağım.
Dün Galatasaray’da bazı şeyler iyi gittiyse bu takım halinde, yekpare kalınmasından oldu. Ve yine dün bazı şeyler kötü gittiyse bu da takım halinde yekpare kalınmamasından oldu. Burada yekpare kalmaktan kastım Galatasaray’ın takım halinde hücum ve savunma yapması, doğru olanı oynamaya çalışmasıdır.
Bunu dört örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım.
Galatasaray’da kötü giden ilk şey takım savunmasının giderek azalan gücü. Dolayısıyla ilk planda bunu ve buna neden olan etkenleri ele alacağım.
Dakika 6,27. Kazanılan faul atışını Torreira kullanıyor. Sekiz pas sonrasında rakip yarı sahanın başlarında, top yeniden Torreira’ya geliyor. Torreira burada rakip stoperle sol bek arasında top isteyen Dries Mertens’e muazzam bir yüksek pas atıyor.
Bu pası göğsüyle soluna çeken Mertens, topu ceza sahası içine gönderiyor. Merkeze koşu yapan Kerem Aktürkoğlu, topu gelişine kaleye şutluyor ve NK Olimpija maçındakine benzer bir gol atıyor.
Örnek bu. Şimdi bu örneği biraz analiz edelim.
1. Gaziantep FK maçı analizinde de değindiğim gibi Galatasaray aslında Mertens üzerinden zaman zaman ve fiilen 433 oynuyor. Bu formasyonda Mertens sağ kanada devriliyor, Kerem Demirbay ise sol kanada. Bu golde Mertens’i sağ koridora devrilmiş halde, Aktürkoğlu’na kilit pas verirken görüyoruz.
2. Bu golde top sağ koridorda oynayan tüm oyuncuların ayağına değiyor; sırasıyla Nelsson, Boey, Tetê ve Mertens. Sağ koridorda oluşturulan bu pozisyonu, merkeze devrilen sol kanat forveti Aktürkoğlu gole çeviriyor. (Gaziantep FK maçında da ilk golde Mertens Tetê’ye pas vermiş, onun ortaladığı topta merkeze devrilen sol kanat oyuncusu Demirbay kafayı vurmuş, oluşan karambolde Aktürkoğlu golü atmıştı.)
3. Bu golün antrenmanda çalışılmış bir set üzerinden oluştuğunu düşünüyorum. Çünkü benzer seti yine aynı oyuncularla ikinci golde de göreceğiz.
4. Bu gol sırasında Samsunspor tam 10 oyuncuyla topun arkasında savunma yapıyordu. Galatasaray’ın bu kalabalık savunmaya rağmen bu golü kolayca atmasının dört nedeni var.
a. Mertens’in rakip sol bekle sol stoper arasına sızması
b. Torreira’nın Samsunsporlu dört futbolcuyu oyundan düşüren blok kıran pası
c. Aktürkoğlu’nun savunma ve orta saha blokları arasında kendini boşa çıkarıp merkeze devrilmesi
d. Galatasaray’ın final aşamasında topu koşturarak yaklaşık 35 metreyi kolayca kat etmesi
5. İlk fotoğrafta Galatasaraylı dokuz futbolcu kadrajda. (Kadrajda olmayan iki futbolcu Abdülkadir Bardakcı ve Fernando Muslera) Bu da aslında bize Galatasaray’ın takım halinde yekpare kalmayı başardığını çok açık biçimde gösteriyor.
Şimdi sırada yekpare kalmanın olumlu yönünü gösteren ikinci örnek var.
Dakika 27,23. Boey, taç atışıyla topu oyuna sokuyor. Oyunun bu sekansında Galatasaray, üst üste pas yapıyor. Sağdan başlayan hücum; sol kanada dek uzanıyor, sonrasında yine merkez üzerinden sağa dönüyor. Pas dizisinin başlamasından 45 saniye sonra Tetê kanat beki Boey’ye pas veriyor.
Tetê’nin pasını alan Boey Mertens’i görüyor.
Mertens soluna dönerek ilk goldekine benzer biçimde yine ceza sahasına göndermek üzere hareketleniyor. Aktürkoğlu yine aynı yerde.
Merkeze koşusunu yapmış olan Kerem Aktürkoğlu yine aynı yere, yine topa gelişine vurmak üzere hareketleniyor ve topa vuruyor, bu kez Samsunspor kalecisi Okan Koçuk’un solundaki direğin hemen yanına. Skor 2-0’a geliyor.
Golle sonuçlanan bu Galatasaray hücumunu analiz ettiğimizde gördüklerimiz şöyle:
1. Samsunspor yine 10 kişiyle topun arkasında ve kalesini savunuyor. Galatasaray ise yedi futbolcuyla hücum yapıyor. Yani sayısal çoğunluk Samsunspor’da.
2. Burada rakip orta sahayı oyundan düşüren blok kırıcı bir pas yok. Var olan tek şey dar alanda Galatasaray’ın 2’ye 1 ve 3’e 2 sayısal üstünlük kurarak ilerlemesi.
a. İlk olarak top Tetê’nin ayağındayken (dakika 28,08’i gösteren fotoğraf) Boey’nin hareketlenmesi sayesinde Galatasaray 2’ye 1 sayısal üstünlük sağlayarak Samsunspor’un sol kanat forveti Fofana’yı geride bırakıyor.
b. İkinci olarak Galatasaray Boey, Tetê ve Mertens üzerinden 3’e 2 sayısal üstünlük elde ederek Mertens’i kolayca topu ceza sahasına gönderecek pozisyonu yaratıyor. (dakika 28,11’i gösteren fotoğraf)
3. Bu hücum da yine sağ kanatta üretilen ve sol kanat forveti tarafından gole çevrilen bir set üzerinden gelişiyor.
4. Golde sol kanat oyuncusu Demirbay öne doğru hareketlenerek Samsunspor’un tecrübeli Fransız orta saha oyuncusu Tait’nin Aktürkoğlu’nu marke etmesini önlüyor. Demirbay sayesinde Aktürkoğlu topa gelişine vurabiliyor.
5. İlk golün tersine bu golde Galatasaray rakip ceza sahasına çok sayıda futbolcuyla giriyor. Gol vuruşu anında ceza sahasında dört Galatasaraylı futbolcu görülüyor.
6. Yine şunu görüyoruz bu golde; hücum, antrenmanda çalışılmış bir hücum seti üzerinden gelişiyor. Takım yekpare biçimde hareket ediyor. (Ancak bu fotoğrafta Galatasaray’ın iki stoperi de kadrajda olmalıydı. Onlar biraz geride kalarak takımın boyunu uzatıyorlar.)
Galatasaray’ın maç boyunca takım halinde yekpare kaldığı anlar hemen hemen bununla sınırlı. Şimdi yekpare kalınamayan anlarla ilgili iki örnek vereceğim.
İlk örnek. Dakika 13,50. Galatasaray 1-0 önde. Samsunspor sekiz oyuncuyla hücum yapıyor. Dries Mertens, deparla geri dönerek birinci bölge başında pas arası yapıyor. Sahipsiz kalan bu topu Tetê kontrol ederek Kerem Demirbay’ı görüyor. O da soldan bindiren Kerem Aktürkoğlu’nun önüne yuvarlıyor topu.
Bu hücuma sadece Galatasaray’ın forvet hattı, Tetê, Mertens, Aktürkoğlu ve Mauro Icardi katılıyor. Galatasaray bu hücumda 4’e 3 sayısal üstünlüğü sağlamış durumda.
Aktürkoğlu, topu yaklaşık 30 metre sürdükten sonra Samsunspor, ceza sahasına giriyor. Hemen solundan Mertens bindiriyor. Burada doğru olan Mertens’i görmek, ancak Aktürkoğlu çoğu zaman olduğu gibi Icardi’ye gol attırmak istiyor ve topu sağa doğru göndermeyi tercih ediyor.
Icardi’ye gitmekte olan topu Samsunspor sol beki Marc Bola kafayla kesiyor. Sahipsiz kalan bu topu Samsunspor sağ beki Kingsley Schindler kapıyor, böylece Samsunspor karşı hücuma -aşağıdaki fotoğraf- çıkıyor. Samsunspor, hücumu 9’a 7 gerçekleşiyor. Ama aslında 9’a 6. Zira Icardi bir süre sonra geri koşmayı bırakacak.
Galatasaray bu Samsunspor hücumunda takım halinde ikiye bölünmüş durumda. Arkada altı oyuncusu var, önde ise pozisyonun içinde olmayan dört oyuncusu. (Samsunspor hücumuna biraz önce Aktürkoğlu’nun Icardi’ye vereceği pası kafasıyla önleyen Bola da katılıyor. Tam bu sırada Demirbay, ilerideki arkadaşlarına “geri dönün” diye işaret ediyor. Ancak buna kimse uymuyor. Aktürkoğlu, Mertens ve Tetê ileride kalıyor, geri koşmuyorlar. Sadece belirli bir noktaya kadar Icardi geriye koşuyor.)
Bola’nın katılmasıyla Samsunspor, Galatasaray’ın sağ tarafına yöneliyor. Tam bu sırada Torreira eliyle Boey’ye Samsunsporlu Moryké Fofana’yı alması gerektiğini işaret ediyor ve kendisinin top ayağında olan Bola’yı marke edeceğini belirtiyor. Bola burada Fofana’ya pas veriyor ve topu alabileceği boşluğa doğru koşusunu sürdürüyor.
Biraz önce Boey’ye Bola’yı kendisinin alacağını işaret eden Torreira, Bola’yı takibini yavaşlatıyor. Bu nedenle Bola boş durumda yine topla buluşup Galatasaray kalesine paralel bir top çıkarıyor. Bu topa Landry Dimata’nın boş vaziyette yaptığı vuruş, üst direkten dönüyor.
Aslında önce Galatasaray’ın, ardından Samsunspor’un gerçekleştirdiği bu hücumlar bize FK København maçı için eşsiz görüşler sunuyor.
1. Galatasaray’ın topu kaptıktan sonra doğru bir yerleşimle 4’e 3 hücuma çıkması çok önemli. Zira bu tip pozisyonları Şampiyonlar Ligi maçlarında seyrek de olsa yakalayacak. Ancak bu pozisyon bize futbolda her zaman en basit ve en doğruyu oynamanın en az riskli yol olduğunu gösteriyor. Çünkü burada önemli olan hücumu sonlandırmak. Ancak Aktürkoğlu’nun yanlış tercihi -solundan bindiren Mertens yerine zor pozisyonda olan Icardi’ye gol attırma isteği- yüzünden bu hücum sonlanamıyor. Sonlanmadığı gibi Samsunspor hücumuna dönüşüyor.
2. Bu hücuma katılan hiçbir Galatasaraylı futbolcunun geriye deparlı biçimde koşmaması dikkat çekiyor. Oysa Samsunspor’un sol beki Bola, Galatasaray hücumunu kestikten sonra kendi takımının hücumuna katılıyor ve bu atağı taşıyan en önemli iki futbolcudan birisi oluyor Fofana’yla birlikte. Bu da demek oluyor ki Bola’nın fizik kalitesi geriye doğru depar attıktan sonra ileriye doğru eforlu koşarak hücuma katılmasını destekliyor. Ama aynı fizik kaliteyi Galatasaraylı futbolcularda görmüyoruz.
3. Galatasaray, dört oyuncusunun geriye dönmemesine rağmen bu hücumu iyi savunabilirdi ama savunamadı. Bunun nedeni iki futbolcusunun yaptığı büyük hata.
4. Bunlardan ilki Torreira... Eliyle Boey’nin Fofana’yı alması gerektiğini işaret eden Torreira, Bola’yı kendisinin alacağını belirtmesine rağmen Bola’yı gerekli hız ve yakınlıkta kontrol etmiyor. Bu sayede de Bola hiç rahatsız edilmeden Galatasaray ceza sahasına yaklaşıp kilit pasını kolayca verebiliyor.
5. İkinci hatanın sahibi ise Angeliño. Dakika 14,17’ye zamanlı fotoğrafta da görüldüğü gibi Angeliño, Samsunsporlu Dimata’nın yaklaşık üç metre önünde. Ancak bundan altı saniye sonrayı, dakika 14,23’e zamanlı fotoğrafta ise Dimata Angeliño’nun üç metre önüne geçmiş durumda. Bunun nedeni Angeliño’nun çevre kontrolünü yaptıktan bir süre sonra geri geri koşması ve avantajını yitirmesi. (Angeliño bunu başka bir atakta daha yaptı.)
6. Yapılan bu hatalar neticesinde Galatasaray kendi ceza sahasında 5’e 4 sayısal üstünlüğe sahip olmasına rağmen hareket ve hamle üstünlüğünü rakibine verdiği için kalesinde mutlak bir gol tehlikesi yaşadı.
7. Bu hücumun bize gösterdiği en önemli şey, yekpareliğin bozulması. Eğer Galatasaray Aktürkoğlu’yla hücum ederken takım halinde ileriye çıksa orta sahada yaklaşık 40 metrelik bir boşluk oluşmayacak, Samsunspor hücuma çıktığında ise bu atağa hemen yanıt verme ihtimali ortaya çıkacaktı. Ancak bu gerçekleşmediği için Samsunspor, Galatasaray’ın boş bıraktığı alanı hiç rahatsız edilmeden kolayca geçti. Arkada kalan Galatasaraylılar ise kendi kalelerini savunma telaşına düştü. Bunu da iyi yapamadılar.
Geliyoruz ikinci örneğe. İkinci yarıdayız, dakika 45,13. Samsunspor’un kendi sağından geliştirmek istediği hücumda Demirbay araya girerek topu Bardakcı’ya kazandırıyor, o da Angeliño’ya oynuyor. Angeliño gelişine merkeze Demirbay’a dönmek istiyor, ancak pas hatası yapıyor. Böylece Samsunspor hücum tazeleme fırsatı buluyor ancak Nelsson araya girerek topu taca gönderiyor, rakibin hızını kesmeye çalışıyor.
Dakika 45,27’de Samsunspor taç atarken birkaç saniye önce top kaybı yapmış olan Angeliño daha yerine dönmemiş durumdaydı.
Taç atışında topla buluşan Emre Kılınç, Holse’yle oynadıktan sonra ceza sahası içine giren Flavien, Tait’yi kaçırıyor.
O da ceza sahası çizgisi üzerindeki Dimata’yı görüyor. Dimata’nın vuruşunda top, Nelsson’a çarparak Muslera’yı ters ayakta bırakıyor.
Bu golü incelediğimizde gördüğümüz şey şu:
1. Top kaybı yapan Angeliño, geriye deparlı koşuyla dönmesi gerekirken gecikiyor. Böylece Samsunspor taç atışını hızla kullanarak tehlikeli bölgede sayısal çoğunluk sağlamış oluyor.
2. Benzer biçimde Demirbay’ın da gol pasını verecek olan Tait’yi etkili biçimde takip etmediği görülüyor. Hücumun başlangıcında Tait ile hemen hemen aynı mesafede olan olan Demirbay, (birinci fotoğraf) en kritik anda rakibinin yaklaşık üç metre gerisine düşmüş durumda (ikinci fotoğraf).
3. Angeliño’nun taç atışına geç kalması Torreira’nın da karar değiştirmesine yol açıyor. İlk fotoğrafta da görüldüğü gibi doğru biçimde Dimata’yı tutan Torreira, taç atışı sonrasında doğru bir kararla Abdülkerim Bardakcı’nın dublajına geliyor (ikinci fotoğraf). Böylece golü atacak olan Dimata, yalnız kalmış oluyor.
4. Bu pozisyonda Demirbay’ın neredeyse hareket edemeyecek şekilde olayları izlediği ortaya çıkıyor. Önce Tait’yi etkili biçimde marke etmeyen Demirbay, daha sonra hiçbir şey yapmamayı tercih ederek oyunu izlemeye başlıyor. Oysa en azından üçüncü fotoğrafta da görüldüğü gibi 21 numaralı Samsunsporlu oyuncu Carlo Holse’yi marke edebilirdi.
5. Aslında ilk yarıda da benzer hücumlar yapmıştı Samsunspor. Ben bu hücum setlerinde Samsunspor teknik direktörü Hüseyin Eroğlu’nun Molde’den esinlendiğini ve takımını buna göre çalıştırdığını düşünüyorum. Çünkü Molde de kanattan asist bölgesine sızdıktan sonra merkeze oynuyor, orada da üç Molde’li futbolcu boş durumda oluyordu. Bu hücumda da üçüncü fotoğrafta da görüldüğü gibi merkezde üç Samsunsporlu futbolcu boş durumda.
6. Bu da aslında Galatasaray’ın yekpareliğinin bozulmuş olmasından kaynaklanıyor. Modern futboldan hareketle burada en azından Aktürkoğlu, Mertens ve Icardi de kadrajda olmalı ve boş durumdaki iki Samsunsporlu futbolcuyu marke etmelilerdi. Zaten yekparelikten kasıt tam da bu. Takım kritik anlarda ikiye bölünüyor ve ön ile arka arasındaki bağ kopuyor.
7. Örneğin Liverpool’da başta Mohamed Salah olmak üzere bütün forvet oyuncuları neredeyse her rakip hücumunda bekleriyle beraber geriye dönüyorlar. Çünkü modern futbolda, "santrfor; sadece gol atar, defansif orta saha futbolcusu; sadece kayarak rakipten top kapar;, merkez orta saha oyuncusunun tek görevi; iki ceza sahasında koşmaktır, ofansif orta saha oyuncusu; geriye nadiren döner, kanatlar rakip bekleri takip etmezler" gibi kurallar yok. Futbol bir takım oyunu, takım halinde hücum, takım halinde savunma yapılır.
Son olarak üç şey söylemek istiyorum.
İlki; Galatasaray 0-0 ve 1-0’ı Türkiye’de en iyi oynayan takım durumunda. Ancak Galatasaray Türkiye’nin 3-0’ı en kötü oynayan takımı olabilir. Bir önceki lig maçında da skor 3-0’a geldikten sonra Galatasaray, Gaziantep FK’nın kendi kalesine tam sekiz şut atmasına fırsat vermişti. (Oysa maçın 3-0 olduğu 73’üncü dakikaya kadar Galatasaray, Gaziantep FK’nın kendi kalesine sadece yedi şut çekmesine fırsat vermişti.)
Samsunspor dün 3-0 tamamlanan ilk yarıda Galatasaray kalesine sadece iki kez şut atabilmişti, bunlarda da isabet sağlayamamıştı. Ancak maç 3-0 olduktan sonra Samsunspor neredeyse bütün istatistiklerde Galatasaray’a üstünlük sağladı. Daha fazla şut attı, ikisi isabetli toplam yedi şut, daha fazla gol beklentisi değeri ve korner üretti. Rakip, ceza sahasına daha çok girdi.
İkinci olarak; ikinci yarı başında Samsunspor, yaklaşık 10 dakika ciddi bir ön alan baskısı yaptı. Burada açık biçimde şu ortaya çıktı: Galatasaray topu çıkartamadı, geriden oyun kuramadı, topu önde tutamadı. Bu bölümde Icardi, Torreira, Demirbay, Aktürkoğlu ve Mertens rakip baskısı nedeniyle ikişer top kaybı yaptı. Çarşamba günkü FK København maçında rakibin ön alan baskısının yaklaşık 60 dakika kadar süreceğini göreceğiz.
Son olarak; Galatasaray’ın fizik kalitesi Türkiye sınırları içinde bile sorgulanabilir hale geldi, değil Avrupa. İşte birkaç örnek; Icardi dakika 55,28’de Muslera’nın pasıyla tek başına Samsunspor kalesine inerken rakiplerine yakalandı. Demirbay yorgunluk nedeniyle ikinci yarıda sadece faul yapabildi. Torreira ve Aktürkoğlu maçı tamamlayamadı, zaten Aktürkoğlu nadiren rakip bekle beraber geriye koştu. Bardakcı’da fizik düşüş var. Boey bile ilk kez rakiplerine korku salamadı. Angeliño deparlı koşamıyor.
Bir kez daha söylemek istiyorum; Galatasaray çarşamba günü fizik kalitesi çok iyi bir takımla oynayacak.
Kanımca Montella’nın en kritik kararı, zaman ve alan bulmakta sorun çeken Arda Güler’i sahada tutmasıydı. Montella bu kararının ödülünü Arda Güler’in skoru 2-1’e getiren golüyle almış oldu
Galatasaray, çoğu taraftarının stres içinde beklediği Konyaspor virajını, rakibine hiçbir şans tanımadan oynadığı kararlı bir futbolla 3-1 önde tamamlayarak 2023-2024 sezonu şampiyonu oldu
Fenerbahçe deplasmanda Galatasaray'ı 1-0 yenerek son haftaya az da olsa ümitli girmeyi başardı. Galatasaray ise kenar yönetiminden oyuncularına, maç hazırlığından zihinsel donanıma kadar sıfırdı
© Tüm hakları saklıdır.