Aylardır zaten çöküyor da, ocak ayında, iki kez çöküyor.
Ne o?..
Tayyip Erdoğan'ın kendinden menkul, hiçbir iktisat kitabında yer almayan teorisi:
"Faiz sebep, enflasyon sonuçtur."
Bunu söylerken, dinsel bir bağlantı kuruyor, Bakara Suresindeki "NASS'a" dayandırıyor, yani değişmez kural.
Enflasyon TÜİK'e göre, bakın TÜİK'e göre bile:
"Ocak ayında yüzde 15.52, yıllık bazda yüzde 48.69 oranında artıyor."
Geçen yıl enflasyon oranı yüzde 14.91.
Bu yılın sadece tek bir ayı, geçen yılın enflasyon oranını geride bırakıyor.
"Erdoğan'ın teorisi çöküyor."
İki kez çöküyor diyoruz ya... Bu birinci çöküş.
Cari açık
İkinci çöküşe gelince...
Erdoğan'ın tezine göre:
"Faiz düşecek, ihracat artacak, cari açık azalacak, üretim artacak, enflasyon düşecek."
O teori de, çöküyor.
"Geçen yılın ilk üç ayında cari açık 11 milyar dolar. Bu yıl sadece ocak ayında cari açık 10.4 milyar dolar. Bu yılın birinci ayında cari açık, geçen yılın ilk üç ayındaki açığa eşit."
Teorinin o bölümü de, sizlere ömür!..
Bir başka vahim veri
TÜİK'e göre:
"Tüketici fiyatları bir yılda yüzde 48.69 artarken, üretici fiyatları yüzde 93.53 oranında artıyor.
Bu gelecek aylar için tam bir alarm."
Üretici fiyatları maliyetlerdeki artışın sonucu. Özellikle enerji fiyatlarındaki artış, elektrik, akaryakıt ve doğalgaz zamları maliyetleri yükseltiyor, bunun sonucunda üretici fiyatları yüzde 93.53 gibi, "KORKUNÇ ve ÜRKÜTÜCÜ" orana fırlıyor.
Neden korkunç ve ürkütücü?..
Üretici fiyatlarındaki artış, maliyetlerin yükselmesi, bir dönem sonra tüketici fiyatlarına, yani bizlere yansıyacağının habercisi.
Türkçesi:
"Önümüzdeki aylarda enflasyon daha da artacak!.."
24 saat geçmeden
Bu oranlarla birlikte:
"Türkiye enflasyonda Avrupa'da birinci, dünyada dokuzuncu!..
‘Tek Adam Rejimi'nin' ve onun teorisinin sonucu!.."
Buna rağmen, daha dün, hâlâ diyor ki:
"Faiz konusunda dayatmaları etkisiz hâle getirdik, faizi düşürdük, enflasyonu da düşüreceğiz."
Aradan 24 saat geçmeden, bu cümle yeniden ve kim bilir kaçıncı kez, yere çakılıyor.
Halkı bitiren üç gerçek
Eğitim gibi, sağlık gibi verilerin ötesinde, halkı "günlük" olarak üç kalem daha çok ilgilendiriyor:
"Gıda... Konut... Ulaştırma..."
Tabloya bakıldığında:
"-Gıdada fiyat artışı yüzde 55.61,
-Konutta, yani kiralar dahil, ısınma ve aydınlatmada artış yüzde 48.41,
-Ulaştırmada fiyat artışı yüzde 68.69."
Tam bu noktada TÜİK yine TÜİK olmanın özelliğini gösteriyor:
Kira, doğalgaz ve elektrik faturalarının yer aldığı konut harcamalarının sepetteki ağırlığı düşürülüyor.
Belki de, yeni TÜİK Başkanın ilk icraatı olarak!..
Herkes ezildi
Erdoğan sürekli diyor ya:
‘Halkımızı enflasyona ezdirmedik'.
Gerçekle ilgisi yok.
İşte, buz gibi de, ezdirdin!..
Yeni asgari ücret 1 Şubat'ta ele geçiyor, enflasyon asgari ücreti ilk gün çoktan eritmiş bulunuyor.
Memur ve emeklilere yapılan zamlar çoktan geri kalıyor, onların gelirlerindeki artış çoktan eriyor.
Serbest meslek sahipleri, sanayicilerin gelirleri fabrikalar ve iş yerleri üretimi durduğu için onlar da, ciddi gelir kaybına uğruyor.
Çiftçiler zaten mazot ve gübre zamlarıyla feryat figan halde.
O şarkı
Bir zamanlar gözde bir kalipso vardı:
"Mathilda."
Herkesin gözdesi bir kadın.
O şarkıdaki bir cümle şöyle:
"She takes me my money and run on Venezuela."
Herkesi kandırmış, paraları alıp, Venezuela'ya kaçmış.
Şarkının bir yerinde bir nakarat:
‘All together'.
"Hep beraber."
Hep beraber Mathilda...
Şimdi de hepimizin, ama hepimizin gelirleri eriyor ve...
"İşçisi, memuru, çiftçisi, emeklisi, sanayicisiyle, hep beraber yoksullaşıyoruz."
Üretici fiyatlarına bakınca, yoksulluk burada kalmayacak, devam edecek.
Hukuksuzluk şaşırtmıyor
Enflasyon sadece fiyatların artışı değil, özünde öyle ama, o artışın sosyal ve ahlaki ve hukuki etkileri var.
Muhafazakar iktisatçıların başında gelen ünlü hocalardan Prof. Dr. Sabri Ülgener'in klasik hâle gelmiş kitabı var:
"İktisadi İnhitat Tarihimizin Ahlak ve Zihniyet Meseleleri."
İnhitat, yani çöküş.
Ülgener'e göre, ahlakta, anlayışta, davranışlarda ve hukukta kısaca, toplumsal çöküşte rol oynayan önemli etkenlerden biri enflasyon.
"Geçim derdini derinleştirirken, enflasyon toplumu zehirliyor, ürkütücü yönlerinden biri de bu."
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Osman Kavala ile ilgili karar veriyor, o kadar uzatmaya gerek yok, Avrupa Türkiye'ye şunu söylüyor:
"Sende hukuk yok, sen hukuka uymuyorsun, sonucunu da katlanırsın!.."
Hukukun üstünlüğünün ortadan kalktığını, yargının bağımsızlığını yitirdiğini her gün yaşıyoruz.
Hâlâ "faiz sebep, enflasyon sonuç" masalı.
Onu bu teori götürüyor.
Madem götürüyor...
Israr etmesinde yarar var!..