13 Temmuz 2024

Binbir gece yalanları!

Bu "cennet"in insanlarının nasıl olup da dünyanın (üçüncü sıradaki) "en sinirli, en gergin, en mutsuz"ları sayılabildiğini geldiğini biraz olsun görebilse keşke Sierra Leoneliler!

Çizgi: Tan Oral

Haritada Sierra Leone'yi bulabilir misiniz?

Bulursanız, size diyecek ki, "Bu ülkede artık çocuk evlilikleri yasaklandı." O zaman, bir de kendi ülkenizi bulun; küçücük kız çocukların "evlilik" ideolojiyle birtakım heriflere arz edilebildiği; bazen hane içi, bazen din şemsiyesi altında, bazen akraba bazen konu komşu, kim olursa olsun erkek otoritelerin elinde manevi ve fiziksel şiddete uğradığı ülkenizi bulun.

"Tedbir" mi? Kadınların soyadı hakkı tırpanlanıyor ülkenizde.

Ve bu "yalan ve talan diyarı"nın bu nevi işlere tayin edilmiş kuklalarının yönetimindeki kurumlardan biri de "hesaplama, saklama, kandırma, kakalama" mercii olarak hayatınızla alay ediyor.

Hiçbir şey bir diğerinden kopuk değil!

Otoriter kibir veya kibirli bir otorite, isterse halk içinden çıkıp gelmiş olsun, nihayetinde halkını tebaa, tebaasını da "aşağı" görür. Bunun örneklerine askerlikte de rastlarsınız ama artık gerek yok; bütün ülke bu sisteme geçmiştir.

İsterseniz, dönmüştür deyin; ama tarih tekerrür etmez. Ancak daha trajik, daha dramatik, daha kahredici biçimde taklit edilmeye çalışılır.

TÜİK denen bir kurumun fiyatları nasıl küçülttüğünü okumuş, görmüşsünüzdür. Eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü, bir zamanlar "hakikat"i dayandırmaya çalıştığımız bir "kaynak"tı. Şimdi "tükürük" üretiyor hayatlarınızın üzerine! Ve bu tıynetle sahtesi bile fecaat bir enflasyon üreterek milyonlarca insanın maaşı, ücreti belirleniyor. Bu "yalan dünya" sizin hayatınız!

Doktor muayenesini 33 lira 69 kuruş hesaplamış. Kirayı 5 bin 845 lira. Kuzu eti 518'miş.

Diyoruz ki, "Fiyatları amma da küçültmüşler." Öyle değil Pisagor! Küçülttükleri insanlar ve hayatları. Hakikati gizlemiyorlar, hakikatte hayatlarınızı nasıl gördüklerini ifade ediyorlar.

Küçük bir kızsan, hayatın küçük. Kadınsan, hayatın küçük. İşçiysen, memursan, emekliysen, hayatın küçük. Çiftçiysen, hayatın küçük. Gençsen, hayatın küçük. "LGBTİ+" bir insansan, hayatın küçüğün de ötesi. Yoksulsan, yoksunsan, mahrumsan zaten küçücük hayatın.

Hayatınız demek, siz demek zaten. Küçüksünüz. Onların "otoriter kibir ve buyruk kuyruk" düzeninde, yeri geldi mi aşağılanacak, yeri geldi mi "milletim, halkım" diye cilalanıp ruhu, aklı, vicdanı, itirazı, özgürlüğü ve hakları kazınacak birisiniz.

Sadece bu otoriteye tapanlar, tapınanlar kendini bir "haşmet"in parçası sayabilir; o da hakikat, gerçekler, vicdansızlıklar, yalanlar, talanlar karşısında körleşip körlemesine rehineliğe bayılarak!

Ah keşke, bir azınlık ve menfaat, itaat ağı dışında kendilerinin de nasıl aşağılandığını; "faizler artmayacak"tan "Esed yıkılacak"a kadar nasıl Binbir Gece Yalanları ile ülkenin, çocuklarının, geleceğin tarumar edildiğini ucundan olsun görebilseler.

Dünyanın "büyük" sayılan ekonomilerinden birinde, milyonlarca insanın hayatının, haysiyetinin, bugünü ve geleceğinin nasıl küçültüldüğünü, nasıl yoksullaştırıldığını, yoksunlaştırıldığını en azından bir kez hissedebilseler.

Bu "cennet"in insanlarının nasıl olup da dünyanın (üçüncü sıradaki) "en sinirli, en gergin, en mutsuz"ları sayılabildiğini geldiğini biraz olsun görebilse keşke Sierra Leoneliler!

Umur Talu kimdir?

Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.

Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.

Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.

Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.

İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.

Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.

Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı ÖdülüÇağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.

Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.

Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet), Dipsiz Medya (İletişim), Bedelli Gazetecilik (Everest) , Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay.) çevirisini yaptı. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kalbimin kaderi, halklar intihar edemez!

Halklar intihar edemez; hayat ve hakikat bazen kuşaklar atlar, derinlerde kim bilir kaç kış uykusu uyur, ıssız, ışıksız kalır; bazen kendi hakkına ihanet bile eder, bir zorbalığın ekmeğine kan sürer ama… Gün gelir tarih yapar… Devrim yapar…

Devletin kiri, hayatın pası!

Kirli devlet ülkesinin milyonlarca kendi halinde insanı var. Milyonlarca yoksulu, yoksunu. Milyonlarca çocuğu var, umut ve gelecek önlerinden çalınmış. Ve milyonlarca "mutedil"i yanında yüzlerce, binlerce çıldıranı var

Telefonunuzu kimsenin elinizden almasına müsaade etmeyiniz!

Geleceğini "geride bırakmış" bir ülke ve millet, aklını ve kalbini toplamakta zorlanıyor belli ki; klavyeye sarılmış, ekrana aşık olmuş, teselliyi akılda değil "akıllı telefon"da bulmuş, "Yeni Telefon Türkiye'si"nin keyfini çıkarıyor

"
"