Peki jammer nasıl kullanılıyor? Hangi koşullarda jammer sahibi olunabiliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere çoğunlukla güvenlik konularıyla bağlantılı siyasetçi ve kamu yöneticileri, iki amaçla elektronik sinyal kesici cihazı yani jammer’ı kullanıyor:
- Yasa dışı telefon ve ortam dinlemelerinin engellenmesi.
- Terör örgütlerinin uzaktan kumandalı patlayıcı madde kullanarak gerçekleştireceği saldırı eylemlerini önlemek.
Teknolojinin nimetinden faydalanma!
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte nefes aldığımız bu coğrafyada yakın dönemlerin en büyük sorunlarından biri, yasa dışı telefon ve ortam dinlenmesi faaliyetleri oldu.
Çok detaya girmek istemiyorum, ancak 2000’lerin başında iletişimin sabit telefon hatlarından mobil sistemlere hem de hızlı bir geçiş yapmasıyla birlikte, yasa dışı telefon takibi ve dinlemesi hayatımıza girdi.
Söz konusu zaman diliminde, aynı zamanda AKP’nin iktidara gelişine paralel biçimde Fetullah Gülen ekibinin, gerek devlet gerekse halka dönük en seri ve etkin biçimde kullandığı teknik takip yönteminin başında geldi sayısal veri takipleri.
Sonuçta, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kimi bakanlar ile güvenlik bürokrasisinde etkin konumdaki üst düzey bürokratların programlarında yukarıda aktardığım iki gerekçe ile jammer kullanılıyor.
Yeri gelmişken, her ne kadar İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya jammer kullanmadığını açıklasa da Ankara ve İstanbul içinde kullanmadığı biliniyor. Ancak yakın zamana kadar terör eylemlerinin yoğun olduğu bölgelere gittiğinde Yerlikaya’nın konvoyunda jammer bulunduğunu belirteyim. Hatta kimi kentlerin valileri ve üst düzey askeri yetkilileri, polis yöneticileri, terör eylemlerine karşı elektronik sinyal kesici cihazı kullanmakta. Ayrıca, Yerlikaya’nın selefinin de aynı cihazı kullandığı biliniyor.
Yine geçmişten bir örnek vereyim; ortam dinlemesi yapılmasına. Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın odasında yapılan araştırmada ortam dinlemesi yapıldığı ortaya çıkarılmıştı. Ülkenin İçişleri Bakanı’nın makam odasına yönelik ortam dinlemesi yapıldığıysa varın gerisini siz düşünün!
Sağır odadan jammer’e geçiş
O günlerden bugünlere gelindiğinde ülkedeki atmosfer rahatlamak yerine bilakis daha da ağırlaştı, yoğunlaştı.
Bu yaşam şartları altında önemli konumdaki kişiler ve kurumlar, devletin sağladığı güvenlik koşullarının yanında ayrıca kendi güvenlik önlemlerini de oluşturmak zorunda kalıyorlar.
Tabii burada İBB Başkanı İmamoğlu’nun jammer kullandığı sıradaki faaliyetinde suç unsuru var mı, yok mu? Henüz belli değil, adli soruşturma sonucunda anlaşılacak.
Bu kapsamda şöyle bir tablo var; İmamoğlu hakkındaki koruma kararı, olası bir suikast ya da eyleme karşı alınacak güvenlik önlemleri çerçevesinde verilmiş bir resmi karar.
Dolayısıyla, bu güvenlik önlemlerinin alınması için görevlendirilen polisler, korudukları kişinin yani İmamoğlu’nun korumasında kendi bilgi ve birikimlerinin yanında farklı teknik olanakları da kullanır. Koruma kararlarında bu durum, jammer, kimyasal gaz, dürbün gibi isimlendirilmez.
Her ne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü, atıf yaptığı 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 2. maddesinin 3. fıkrasında ki hükme dayandırsa da, yasanın bütününde açıklamada belirtilen kurumların dışındaki kurum ve kuruluşlara doğrudan bir yasak getirmiyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında “belediye başkanları ve belediyelerin jammer kullanacak kurumlardan olmadığı” belirtilse de, yasa hükmünde suç teşkiline yönelik bir ifade ya da tanım yok!
Aslolan, kişinin hakkında koruma kararının bulunmasıdır. Can güvenliğinin ne şekilde sağlandığı, hangi teknik cihazların kullanıldığı yönünde bir hükme yer verilmiş değil.
Kaldı ki, EGM’in atıf yaptığı yasa hükmünde yer aldığı şekliyle frekans planlama, tahsis ve tescili kapsayan 36. madde ile kodlu ve kriptolu haberleşmeyi düzenleyen 39. madde içeriğinde hükümde belirtilen kamu kurumları dışında kalanlara yönelik suç unsuru barındırmıyor.
Hatta daha ötesinde, hükümlerde kamu kurumlarının dışında kalanları taleplerine göre düzenleme yetkisi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na verilmiş durumda.
Ancak, İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak devletin verdiği koruma kararı çerçevesindeki hizmete bağlı kalmayıp, elindeki olanaklar çerçevesinde kendi güvenliğini de almış görünüyor.
Görüştüğüm İBB’deki kaynaklar, İmamoğlu’nun jammer kullanma gerekçesini, terör saldırısına hedef olma olasılığı sebebiyle alınacak güvenlik önlemleri içinde her türlü olanağı kullanmak olarak açıkladı.
Zaten, korunan kişiye yönelik risklerin bertaraf edilmesi, koruma görevinin esasını oluşturur. Önemli olan korunan kişinin can güvenliğinin en üst dereceden sağlanmasıysa, ortaya çıkan tabloyu da tartışmak ikinci planda kalır, kuşkusuz.
Elbette, suç unsuru olmayan bir durumda İmamoğlu’nun jammer kullanması, savcılıkça nasıl değerlendirilecek yakında ortaya çıkacak.
Hatırlıyorum, AKP iktidara geldikten hemen sonra Ankara’da şube açan İstanbullu ünlü bir pastane firması, AKP’lilerin yoğun yaşadığı Çukurambar’daki işletmesinde “sağır oda” uygulaması başlatmıştı.
Özellikle Fetullah Gülen cemaatinin yanı sıra kendilerini hedef aldıklarını inandıkları kamu kurumlarının takibinden kurtulmak için söz konusu işletmenin sağır odalarında buluşmaları tercih etti AKP’liler uzunca bir süre.
Yine edindiğim bilgiye göre, şimdilerde pek tercih edilmez olmuş, kurşun plakalardan duvarları olan sağır odalar!
Şimdi ise, İmamoğlu, jammer kullanarak kendi sağır odasını yaratmış, mobil jammerlarla.
Jammer’ı kullanma süreci
Peki, jammer’ı her isteyen kullanabiliyor mu?
Yanıt: Hayır.
Şöyle ki, kamunun dışında özel firmalar veya kişiler jammer kullanmak istediğinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan izin almak zorunda. İzin almak için de güvenlik konusunda devletin ilgili kurumlarını ikna etmek durumunda.
Özel firma ya da kişilerin jammer kullanabilmesi için uygulayacakları yöntem genellikle özel güvenlik hizmeti veren şirketler.
Tabii özel güvenlik hizmeti veren firmaların da yine talepte bulunan firma ya da kişilere yönelik jammer kullanabilmesi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na bildirimde bulunulması gerekiyor.
Kaldı ki, elektronik sinyal kesici cihazın kullanılması özel hukuk sisteminde sıkıntılı. Zira, çevrede yaşayan birey / bireylerin iletişimin etkilenmesi, sürecin kullanan ve etkilenenler açısından mahkemelik olmasının önünü açabilir.
Yanı sıra, her yerde çok kolay temin edilemeyen cihazların ithalinde de Ticaret Bakanlığı’na bildirimde bulunulması koşulu var.
Jammer’ı kullanma yetki belgesi
Ayrıca, özel güvenlik firmaları üzerinden koruma hizmeti alan kişi ya da firmaların talepleri, illerde valiliğin koordinesinde faaliyet yürüten özel güvenlik koruma komisyonunda değerlendiriliyor.
Örneğin, bir kişi ya da firma, anlaşma yaptığı bir özel güvenlik firmasından beş kişilik yakın koruma ekibi talep etti. Bu talep, komisyonda değerlendiriliyor. Komisyon, korunacak kişinin risk analizine göre sayıyı azaltabiliyor. Burada kişinin, hakkındaki risk konusunda ikna edici gerekçeleri ortaya koyması şart.
Aynı süreçte, koruma hizmeti almak isteyenler, talep başvurularında hangi teknik cihaz ya da ekipman bulundurmak istediklerini valiliklere bildiriyor. Bu bildirime jammer cihazı dahil değil. Kelepçe, CCTV, x-ray, kask, dürbün, kimyasal gaz (biber gazı), kapı ve el dedektörü, kalkan, plastik jop yer alıyor.
Valilikler, talep sahiplerinin isteğine birebir onay vermek zorunda değil. Yine risk analizine göre hangi teknik cihaz ve ekipmanların kullanılacağına söz konusu komisyon karar veriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nce verilen “Güvenlik Cihazları Kullanma Eğitici Yetiştirme” kurs sertifikası sahibi olanlar jammer ve benzeri teknik cihazları kullanmaya yetkili.
* * *
Büyüteç’i kaleme aldığım dün öğle saatlerinde Emniyet Genel Müdürlüğü, (EGM) jammer kullanımıyla ilgili resmi açıklama yaptı.
Emniyet Genel Müdürlüğü, açıklamasında belediye başkanlarının jammer kullanmaya yetkisi olmadığına dikkati olmadığına ve adını vermeden İmamoğlu’nun suç işlediğini vurguladı.
Az önce okuduğunuz bölümlerde tabloyu aktardım. EGM’nin bu açıklaması, biraz da İmamoğlu’na yönelik “yasa dışı takip ve izleme yapıldığı” iddialarına karşı “cambaza bak” mantığıyla yapılmış gibi duruyor.
Emniyet yönetimi deyim yerindeyse zevahiri kurtarmanın peşinde.
EGM’nin bu açıklaması yeni bir tartışmayı başlatacak. İmamoğlu cephesinden bakalım ne açıklama gelecek?
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .
|