07 Mayıs 2024

Evladının katilinin peşine düşen babanın iddiasını doğrulayan bilirkişi raporu

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'la yüz yüze görüştüm. Evladının katil ya da katillerinin ortaya çıkarılacağından ümitli olduğunun altını çizdi. Yarın görülecek duruşma hakkında ise, "bu suçluların neler yaptıklarını mahkemede tek tek anlatacağım. Sanıkların hazırladıkları gerçek olmayan bilirkişi raporuyla bir cinayetin şüphelilerini ve bu şüphelilerle birlikte hareket eden kamu görevlilerinin nasıl korunduklarını anlatacağım" dedi

Şüpheli biçimde öldürülen 27 yaşındaki tek evladının katili ya da katillerinin peşine düşen emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın yaşadıklarını taşıyorum Büyüteç'e, geçen sonbahardan bu yana.

Dorukhan Işık'ın cansız bedeni İzmir Narlıdere'de 13 Mayıs 2018'de evine 600 metre uzaklıktaki bir inşaat alanında bulunmuş ve hakkında intihar dosyası açılmıştı. İtirazlar üzerine Yargıtay 1. Dairesi, intihar dosyasını kanun yararına bozup cinayet soruşturması başlatılmasına karar vermişti.

Oğlu Dorukhan'ın cansız bedenini teslim aldıktan sonra adeta bir dedektif gibi çalışıyor acılı baba Ethem Büyükışık.

Büyükışık, yaşamının kalan bölümünde Dorukhan'ı öldürenleri ortaya çıkarmak amacıyla belge üzerine belge, bilgi üzerine bilgi eklemek için çaba içinde.

Bu konuda kaleme aldığım son Büyüteç'te, kayıtlara 2018'de "intihar" olarak giren olayın, 2024'te "cinayet"e dönüşmesini sağlayan yeni deliller ışığında, Yargıtay'ın Adalet Bakanlığı'nın talebine uyarak "kanun yararına bozma" kararı verdiğini aktardım.

Böylece, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2018/60988 numaralı dosya üzerinde cinayet soruşturması başlatılacak, önümüzdeki günlerde. Başsavcılık, Yargıtay ilâmının ulaşmasını bekliyor.

Ethem Büyükışık ve Dorukhan Büyükışık

* * *

Dorukhan Büyükışık'ın ölümü çerçevesinde yarın Ankara Adliyesi'nde önemli bir duruşma var.

Mahkemenin görüşeceği dosyanın içeriği, dosyaya bakan iki Jandarma personelinin hazırladığı bilirkişi raporunun "asılsız" çıkması.

Kısaca ön bilgi vereyim.

Dosyanın ilk aşamasının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam ettiği süreçte, baba Ethem Büyükışık, olay yerinde inceleme yapan polislerin kayıt ettiği bir görüntü üzerinde ses incelemesi yapılmasını talep etti.

Amacı, olay yerinde görev yapan iki polisin kimliğini tespit ettirmekti.

Savcılık, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki kriminal laboratuvardan sesler üzerinde inceleme yapıp rapor hazırlanmasını talep etti.

Rapor, hazırlandı. Savcılığa geldi. Ancak bir tuhaflık vardı! Bu arada, aynı sesleri Büyükışık da özel bir bilirkişiye teslim edip rapor hazırlamasını istedi.

Özel bilirkişinin hazırladığı raporun kendisine ulaşmasıyla beraber Büyükışık, Jandarma tarafından hazırlanan bilirkişi raporundaki polislerin isimlerinin belirlenemediği anlaşıldı.

Ayrıca dosya çerçevesinde olayla ilgili bilgisine başvurulan bir başkomiserin konuşmalarının deşifre edilmesinde, tam tersi değerlendirmeye yol açacak tespitin yapıldığı görüldü.

Bunun üzerine, Büyükışık iki jandarma personelinden şikayetçi oldu. İki jandarma hakkında sahte evrak hazırlamaktan dava açıldı.

Yarın bu davanın duruşması görülecek. Daha önceki duruşmada, tarafların farklı raporlarına karşın yeni bilirkişi raporu hazırlanması kararını verdi.

Sonuçta, yeni bilirkişi raporu hazırlandı. TRT'de görev yapan ve emekli olmuş beş kişilik heyet, altı sayfalık raporda, hiçbir soru işaretine neden olmaksızın tespitlerini ortaya koydu.

Şöyle ki; bilirkişiler, kendilerine verilen görüntülerde hiçbir ses ve görüntü montajı yapılmadığını belirledi.

Ayrıca, soruşturmanın en tartışmalı bölümünde yer alan iki polisin adını da net olarak gün ışığına çıkardı bilirkişiler.

Söz konusu iki polisin soruşturmada şöyle bir önemi var. Her iki polisin dosya üzerinde tanıklığı gerekiyor.

Baba Büyükışık'ın tüm ısrarlarına karşın ne İzmir Emniyet Müdürlüğü, ne de Emniyet Genel Müdürlüğü, olay yeri incelemede görevli polislere ulaştı.

Şimdi iki polisin bilgisine başvurulması kolaylaştı.

Polislerin vereceği ifade, soruşturmada yeni bir yol açılmasını sağlayabilecek.

* * *

Bu arada, aynı dosya kapsamında, ortaya çıkan tablo nedeniyle yargılanan iki Jandarma personelinin avukatı, mahkemeye sekiz sayfalık itiraz dilekçesi verdi.

Avukat Ergin Kılıç dilekçesinde, yeni bilirkişi raporunun sonuçlarına itiraz ederek, görüntülerin bu kez hem Adli Tıp Kurumu hem de Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesi Başkanlığı'nca incelenerek rapor verilmesini talep etti.

Kılıç, olay yerinde bulundukları bilirkişi raporuyla tespit edilen iki polisle ilgili olarak, "İçişleri Bakan Yardımcısı ve Emniyet Genel Müdürü'nün özel çabalarına rağmen bu kişiler nasıl olup da bulunamadığının tek açıklaması olabilir; o da bu isimlerde olay yeri inceleme polisinin olay yerinde olmayışıdır" değerlendirmesini yaptı.

Yaşanan gelişmeler hakkında Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'la yüz yüze görüştüm. Evladının katil ya da katillerinin ortaya çıkarılacağından ümitli olduğunun altını çizdi. Yarın görülecek duruşma hakkında ise, "bu suçluların neler yaptıklarını mahkemede tek tek anlatacağım. Sanıkların hazırladıkları gerçek olmayan bilirkişi raporuyla bir cinayetin şüphelilerini ve bu şüphelilerle birlikte hareket eden kamu görevlilerinin nasıl korunduklarını anlatacağım" dedi.

* * *

Öte yandan aynı kapsamda bu kez Baba Büyükışık hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan soruşturmada takipsizlik verildi, geçtiğimiz günlerde.

Soruşturma açılmasını sağlayanlar ise Büyükışık'ın sahte evrak tanzimi iddiasıyla şikayetçi olduğu iki Jandarma personeli.

Hazırladıkları tartışmalı rapor hakkında Büyükışık'ın farklı televizyon yayınlarındaki eleştirilerinden rahatsız olan iki jandarma uzmanı, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, gizliliğin ihlali, iftira, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak iddiasıyla şikâyetçi oldu.

İncelemesi tamamlayan savcılık, Büyükışık hakkında geçen martta takipsizlik kararı verdi.

* * *

Dorukhan Büyükışık'ın cansız bedeninin bulunduğu 13 Mayıs 2018'den bugüne geldiğimizde ortaya bambaşka bir tablo çıktı maalesef.

Bu tablonun oluşmasında siyaset ve bürokrasinin, önce olumsuz sonrasında olumlu etkisi var elbette.

Gönül ister ki; ülkedeki adalet mekanizması, mağdurların bu noktaya gelmesine neden olmadan işlesin.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"