24 Mayıs 2021

Ekonomide nasıl çuvallanılır?

Görüyoruz ki ekonomiyi bilmediğin halde bildiğini sanırsan ve bileni değil de işine geleni söyleyeni danışman belirlersen ABD başkanı olsan bile çuvallaman kaçınılmazdır

ABD de "The Great Depression" olarak anılan ve 1929'dan 1939'a kadar sürmüş olan kriz, yeryüzünde görülmüş en kötü ekonomik krizlerden biriydi.

Kriz sırasında tarım ürünlerinin fiyatları da çok düşmüş, çiftçiler iflas etmeye başlamışlardı. Mısır ileri derecede ucuzladığından köylerde ocaklarda kömür yerine mısır yakılmaya başlanmıştı. Kırsal bölgelerde tepkiler büyüyordu: Iowa'da, Le Mars'ta, bir grup çiftçi, mahkeme salonunu basıp yargıcı şehir dışına götürmüş, çiftçilerin evlerinin haczedilmesine yol açacak davalara bir daha bakmayacağı konusunda yemin etmeye zorlamışlardı. Iowa valisi, bunun üzerine Ulusal Muhafızları çağırmak zorunda kalmıştı.

1933'te bu tür olaylar çoğalınca Cumhurbaşkanı Franklin D. Roosevelt kısa bir süre içinde tarım ürünlerinin fiyatları yükselmezse, yüz binlerce çiftçinin Washington'a yürüyebileceğini düşünmeye başlamıştı. 

1933 Ağustosunun ilk yarısında, Cumhurbaşkanı, durumu tartışmak için tarım ekonomisi profesörü George F. Warren'e danıştı. Warren'in (Frank I. Pearso ile geliştirdiği) "Tarımsal ürün fiyatlarının, altın fiyatlarının yükselmesiyle yükseldiği, düşmesiyle de düştüğü" konusunda tezi vardı. Ona göre çözüm kolaydı: Altının değeri arttırılmalıydı! Warren, bunu yapmanın en kolay yolunun dolar ödeyip altın almak olduğunu söylüyordu. Altın fiyatları arttığında buğday ve pamuk gibi emtia fiyatları yükselecek ve 1926 düzeyine geri dönecekti. Böylece borçlular rahatlayacak, bankalar, işletmeler canlanacaktı. Amerikan mallarının fiyatları ucuzlayınca, ihracat da artacaktı.

Cumhurbaşkanı Roosevelt, F. Warren'ın teorisinden etkilendi:

1933 yılının ekim ayında bir kuruma altın satın alma yetkisi verildi. Alımlar başladı; altının dolar cinsinden değeri dünyanın her yerinde yükselmeye başladı.

ABD de ve dünyanın birçok yerinde ekonomistler gelişmeleri anlamlandıramıyor, yorumlamakta güçlük çekiyorlardı. Aslında Cumhurbaşkanının danışmanı, somut ve ayrıntılı politikalar üretebilecek biri değildi. Roosevelt'in kişiliği, nitelikli danışmanları bulabilmesini engellemişti. Çünkü neyin doğru, neyin yanlış olduğunun söylenmesinden hoşlanan biri değildi.. İktisat konusundaki eğitimi yetersiz olduğu halde konuyu çevresindekilerin çoğundan daha iyi bildiğini sanıyordu.

Kısa bir süre sonra işler tersine döndü: Dolar hızla güçlendi, tarımsal ürün fiyatları ise şaşırtıcı derecede hızlı bir şekilde düşmeye başladı.

1933'ün sonunda, zamanın en önemli ekonomistlerinden biri olan J. M. Keynes, Cumhurbaşkanı'na açık bir mektup yazarak yaptığını eleştirdi.

Uygulama böylece sona erdi: 30 Ocak 1934'te "1934 Altın Yasası" kabul edildi ve yeni resmi altın fiyatının ons başına 35 dolar olarak belirlendiği açıklandı.

O günlerde Başkan itiraf etti: "Altınla deney yaptım, sonuç fiyaskodur!"  

* * *

Görüyoruz ki ekonomiyi bilmediğin halde bildiğini sanırsan ve bileni değil de işine geleni söyleyeni danışman belirlersen ABD başkanı olsan bile çuvallaman kaçınılmazdır. Roosevelt, tarihe bu konuda böyle geçti. Ekonomi tarihi yazarlarına göre çuvalladığı anlaşıldığında ısrar etmemesi, hatalı tutumundan vazgeçebilmesi ise bilgisizliğinin yol açtığı ızdırapların sorumluluğunun hafifletici sebepleridir.

Yazarın Diğer Yazıları

Uyuşturucu alışkanlığının ilacı bulundu mu?

Yıllardır alınagelen sosyal, siyasal, polisiye, tıbbi, velhasıl tüm önlemlere rağmen konu çözülememekteydi

Gülen neler düşündürür?

İnsanlar kritik düşünemediklerinde, mensup oldukları dinin, tarikatın başında bulunanlara kayıtsız şartsız baş eğdiklerinde, başka ülkelerin çıkarlarına bazen de hem başka ülkelerin çıkarlarına hem de hesabı, kitabı öz-çıkarlarına denk düşmeyen yerel politik gruplara alet oluyorlar

Kralın yalakaları

Maliye Bakanı basın toplantısında “darbe” lafının duyan gazetecilerin merakı üzerine, “Yanlış anladınız. Darp etmek, vurmak demektir, eğlenirken üstüne vurulan çalgı aletine “darbuka” deriz. İşte biz bu vergiyi, çalıp oynamayı yani neşeli bir şeyin habercisi olacağı için böyle adlandırdık” dedi.

"
"