Dershane düzenlemesi iktidar ve muhalefet kanadının bir numaralı konusu. AKP kulislerinde de, bu işin bir Fethullah Gülen ve cematinin tasfiyesi olarak değerlendiriliyor. Hükümetin kendisine "paralel devlet- paralel emniyet- paralel yargı" görüntüsünden rahatsız olduğu anlatılıyor. Hatta, AKP'nin, 2010 yılındaki referenduma rağmen yargıda istediği gibi bir düzenleme ve kadrolaşma yapamadığına dikkat çekiliyor. Ortadaki çift başlılık görüntüsünden kurtulmak istediği için böyle bir karar aldığı vurgulanıyor.
Kulislerde, cemaatin hamlesi de merak konusu. Ancak, Gülen'in ilk aşamada, dershanelerle ilgili karar çıkmadan önce herşeyi yerli yerine oturtma gayretinde olduğu anlatılıyor. Tek beklenti sürecin zamana yayılması. Mali portrenin ortaya çıkarılması, öğretmenlerin durumu, öğretmenlere ödenecek tazminatlarla çalışma. Kulislere, bakıldığında cemaatin en çok Gülen’i itibarsızlaştırma çabalarından rahatsız olduğu anlaşılıyor. "İşe yaramaz" gösterilmeye çalışıldığından dem vuruluyor. En çok da 'tonton dede' algısı yaratılmak istenmesine duyulan öfke var.

Dersimin 140 bin sayfalık belgesi

23 kurum elinde Dersim'le ilgili ne varsa Meclis’e gönderdi. 140 bin sayfalık bir tarih oluştu Meclis'in elinde. İki yıldır bakan yok.

TBMM Dilekçe Komisyonu,  yaklaşık iki yıl önce 'Dersim Alt Komisyonu' kurdu. Devletin tüm kurumlarına resmi yazılar gönderildi. Genelkurmay'dan, Milli Savunma Bakanlığı'na., İçişlerinden, Tapu'ya kadar her yerden bilgi ve belge istendi.

Depolardan, Dersim harekatına ilişkin bilgi ve belgesi olan herkes komisyonuh talebini yerine getirdi. Ancak, işler yolunda gitmedi. Komisyon çıkmaz yola girdi.

Bir üniversiteyle işbirliği yapılarak belgelerin incelenmesi yönünde düşünce oluştu. Şimdilik, onun da rafa kalktığı belirtiliyor.

Belgeler, komisyonda akıbetini bekliyor. Ancak, kulislerde, çarpıcı bir iddia dolaşıyor.

Dersim Alt Komisyonu üyesi milletvekilleri Arjantin’e falan gidecekmiş? Onlardan, 'kayıp kızlarını' bulma yöntemini öğreneceklermiş!