01 Eylül 2024

Cerrahi hatalar önlenebilir mi?

Sigorta sistemimizi kolayca değiştiremeyeceğimiz malum ama daha şeffaf davranmaya çalışabiliriz. Öncelikle oluşan hataların sadece hekimin değil sistemin sorunu olduğunu da görmeliyiz

Bir şeyleri düzeltmek istiyorsanız öncelikle kayıtlarınız düzgün ve güvenilir olmalı, denir. Yapılmış olan ölçümler kullanılarak sorun tanımlanabilir ve buna göre de, istendiğinde, önlem alınır. Ülkemizde bunu beklemek çok zor. Öyle olunca da sorunların özüne yaklaşamıyoruz bile. 

Birçok konuda örnekleri ABD'den vermek zorunda kalıyoruz zira bazı sorunlara kafa yoran insan sayısı orada çok ve daha da önemlisi, kayıtlar düzgün ve güvenilir. 

ABD'de 2023 yılında meydana gelen cerrahi hatalar bir kurul tarafından açıklanmış. Yıl içinde oluşan 1411 hatanın en sık olanı yüzde 48 ile hastaların yataktan veya sedyeden düşürülmesi olmuş. Ardından da, her biri yüzde 8 olmak üzere, yanlış cerrahi işlem ve hastada yabancı cisim unutulması gelmiş. Yanlış cerrahi derken yanlış hastanın veya yanlış tarafın ameliyat edilmesi anlaşılmalı. 

Unutulan yabancı cisimler içinde gazlı bezler yanında cerrahi aletler, kateterler de var. 

İlginç bulgulardan biri de 2022 yılı ile karşılaştırıldığında yanlış taraf cerrahisinin yüzde 26, yabancı cisim unutmanın ise yüzde 11 artmış olması. Özetle, sorun azalmıyor, artıyor. 

Bunların olması geçici veya kalıcı hasar, hastanede yatış süresinin uzaması ve hastane sonrası bakım gereksinimi gibi sorunlara yol açıyor. Bu raporun bence en önemli kısmı problemlerin yüzde 96'sının ilgili cerrahi ekip tarafından rapor edilmiş olması. 

Bizde de bu tür sorunlar oluyor elbette ama bizler daha çok örtbas etme gayretine giriyoruz. Böyle olunca da sorunu azaltma veya yok etme imkanı olamıyor. Oysaki hatayı kabul etmek ve nedenlerini araştırmak gerekiyor. 

ABD'deki raporu hazırlayanlar artan sorunların nedenleri arasına aşırı çalışma, cerrahi ekip arasında iletişim yetersizliği gibi konuları da eklemiş. 

Türkiye'deki hastanelerde de "Cerrahi Güvenlik Kontrol Formu" adı altında bir form mevcut. Ancak birçok konuda olduğu gibi yasal zorunluluk nedeni ile uygulanıyor ama hakkıyla uygulayan hastane sayısının az olduğu da bir gerçek. 

Türkiye'de bu konulara pek girilmemesinin bir nedeni de mevcut sigorta sistemimiz. Tüm hekimlerin zorunlu olarak yapılmış bir sigortası var. Bu sigorta sistemi ancak uygulanan tibbi işlemde bir hata veya eksiklik varsa tazminata izin veriyor. Oysa hata olmadan da hastalar zarar görüp mağdur olabiliyorlar ve bu durumda tazminat söz konusu olmuyor. 

Kendimden bir örnek vereyim: Kalın barsak ameliyatlarında hastalıklı kısım çıkarılarak kalan iki uç birleştirilir (buna anastomoz deniliyor). Anastomozların küçük bir yüzdede tam iyileşmeyip kaçırma riski olduğu kabul edilir ve bu da hastanın hayatını tehlikeye atar. Bu nedenle de anastomozun sızdırması bir "komplikasyon" olarak kabul ediliyor ve bu zamanında tespit edilip gerekli girişimler yapılırsa mesleki hata sınıfına girmiyor. Evet, mesleki bir hata yok ama mağdur olan bir hasta var. Bu olayda ölüme kadar giden sorunlar ortaya çıkabilir.

İsveç ve diğer İskandinav ülkelerinde ise tazminat sistemi "hata" üzerine değil "mağduriyet" üzerine kurulmuş. Elbette mesleki bir hata varsa bu tazmin ediliyor ama gelişen komplikasyonlar nedeni ile zarar görmüş olan hastanın mağduriyeti de tazmin ediliyor. Bu sistem artan maliyetler nedeni ile, kısmen de olsa, devlet tarafından destekleniyor. 

Böyle bir sistem hekimlerin daha güvenli ve stresten uzak bir ortamda çalışmasını sağlar. Bu durumda ameliyatlarda ortaya çıkan sorunların bildirilmesi ve önlem için yapılması gerekenler de daha kolay konuşulur ve gerekli önlemler alınabilir. 

Sigorta sistemimizi kolayca değiştiremeyeceğimiz malum ama daha şeffaf davranmaya çalışabiliriz. Öncelikle oluşan hataların sadece hekimin değil sistemin sorunu olduğunu da görmeliyiz. Ülkede eğer hastanın karnında gazlı bez kalmışsa öncelikle hekim sosyal medya ve yazılı basın tarafından linç ediliyor. Böyle olunca da olanların üstünün kapatılmasına çalışılıyor ve gerçeklerden uzaklaşılıyor. 

Ameliyatlarda gazlı bez sayımını ameliyat hemşiresi yapar ama bu cerrahın sorumluluğundadır. Orada deneyimli bir hemşire çalıştırmak ise hastanenin ve sistemin sorunudur. Cerrahın ve hemşirenin uzun saatler boyunca çalışmaya zorlanması da bir sistem sorunudur. 

Sorunları böyle ele alabilirsek önce olayın boyutunu saptar, daha sonra da aksayan yönleri yok etmeye çalışırız. Bütün olayı hekime yıkarsak şeffaflıktan söz etmek çok zor.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.

Yazarın Diğer Yazıları

Tıpta güven kaybı

Her şeye rağmen iyi hekimlik yapan/yapmaya çalışan geniş bir hekim ve sağlık çalışanı ordusu mevcut. Gelecekten hiç umutsuz olmadım

Bir kadın evlenince…

Evli bir kadın eşinin haber ve izni olmadan doğum kontrolü için hap kullanırsa veya spiral taktırırsa suç işlemiş mi olur? Eşi mahkemeye başvurursa haklı çıkar mı?

Adli tıp konusu

Yapay zekanın şimdilik nereye kadar gelişeceği kestirilemediğinden adli tıbbın nereye evrileceği de belli değil. Ancak makineler ne kadar gelişirse gelişsin insanın ve bu konuda adli tabiplerin yerini alması gerçekleşmeyecektir

"
"