Gezi sürecini süzüp yerli yerine oturtmamız geniş zamana yayılacak, belli. Yüz yılda bir görülecek türde bir –kentli, hetorojen- toplumsal hareketin yarattığı toplumsal sinerji kadar, bu sinerjinin yan atılımları, yayılımları da hayranlık uyandırıcı bir merakı körüklüyor.
Gezi süreci, bütün dünyayı saran neo-kapitalist kentsel dönüşüm gentrifikasyonunun karşı-tezahürü olduğu kadar; rövanşist taşra ticaret burjuvazisi ile kentli refleksin müsabakasını andırır biçimde gövdelendi.
Kategorizasyonu hayli zor bir sosyal durum ile karşı karşıyayız. Hiper-pragmatik taşra burjuvazisi, ötelenmiş non-sekülerlerler ile çıktığı yolda, hızla makas değiştirimleri gerçekleştirerek, kamu ihalesi talepkârlarını kapsayacak bir yeni bürokrasi oluşturmayı da becerdi.
Kentli refleksi tetikleyen asal öge de zaten bu. Seküler yapılanmayı savunmanın çok ötesinde, kamusal hayatı kuşatıp, bit sirkesi usulü sarmalamış bir ahlak ve haysiyet yoksunluğuna itiraz.
İlerleyen yazılarda, son on yılımızı mugalata ile mağdur etmiş "kamu" kavramına bakmayı da deneyeceğim. Elden geldiğince…
Gelelim:
Birinci Kentsel Dönüşümü, 1. Ve 2. Ulusal mimari dönemlerini içeren kurucu mühendisliği ve karayolları fetişizmiyle kentleşmeyi karartan 1950 sonrasını, bugünün epey dışında kaldığı için, olası bir ihtiyaç ânına kadar ayrı tutarak yaklaşırsak; Cumhuriyet sonrası İkinci Kentsel Dönüşüm, 1960’ı izleyen senelerdeki köyden kasabaya, kasabadan kente, kentten büyük kente ve hepsinden "yedinci adam"lığa göç edişteki plânsız projesizliği fazlasıyla yansıtıyordu.
Bir ayağı kenti çevreleyen arsalara bülbüller susmadan yığılan briket gecekonduları, diğer ayağı, yatay yayılımlı kent kapitalinin dikey bozuşturumunu içeren, merkezlerdeki apartımanlaştırmayı kapsıyordu.
İkinci kentsel dönüşüm, ev bozuşumu apartımanların altına dükkânlar yaparken, camileri de ticaretten ihmal etmeyen bir marketingi olduğu kadar, yenemeyen nebatatın üzerine beton dökme yoluyla, 8 silindirli Amerikan arabalarından Anadol tevazuuna ve oradan görgüsüzlüğün statü ayarına uzanan otomobiller için lokal otoparkları da kente taşımıştı.
Üçüncü kentsel dönüşüm hamlesi ise, ince ayarlı bir Tüccarlar Şirketi operasyonu idi esasen. Bu şirket, 24 Ocak 1980 ekonomik neo-liberal dönüştürüm programı eşzamanında, paradan paranormal ölçekte para kazanılabileceği fikrini yayan Bankerler Operasyonu ile, küçük ölçekte bir mülkiyet değiştirimi hareketini başlatmıştı. Gayrimenkulünü satan, türedi banker peşinde piyango avına çıkıyordu o günlerde.
Bu bankerler operasyonunun bir de Almanya eksenli yurtdışı yeşil sermaye dolandırıcılığı ayağı var ki, 1994 itibariyle bütün seçimleri domino hareketiyle etkilemiştir. Uzun ve esaslı bir konu bu, ayırıyorum, döneceğim.
Üçüncü kentsel dönüşüm hamlesinin, dünyadaki gentrifikasyon hareketlerini izleyen bir neo-kapitalist boyutu olduğu kadar, kaynak üretiminden elini ayağını çekip, kaynak transferinden mamûl madde ithalatına, naylon fatura imalatından banka hortumculuğuna, Kürt yurtsever hareketini, sivil halkı tasfiye ederek ezme girişiminin eroin imalatçılığına kadar uzanan geniş bir rantiyeci boyutu da var. Kardeşim Mehmet’ten mülhem: Uzun.
Aşırı hızlı büyüyen ve o oranda bina kapitali ihtiyacı içindeki metropollerde, arsa üretiminin önemini fark eden Tüccarlar Şirketi, eşzamanlı bir operasyonla, hem kentin "boş duran" yeşil alanlarına –ormanlarına, parklarına, sahillerine, tarla ve çiftliklerine, mandıralarına vb.- saldırırdı, hem kentin aslen değerli lokasyonlarındaki alt, alt-orta sınıfların ve kayıtdışı nüfusun yoğunlaştığı yerleşim kapitallerine yöneldi.
"Kentin göbeğinde üniversite mi olur?" diyerek, İstanbul Üniversitesi Merkez Binası kampüsüne göz dikenler mi istersiniz, “Beyoğlu’nun dibinde Roman mahallesinin ne işi var,” diye dönüşüm planlarına ortak olup bina spekülasyonu yapanlar mı… “Süleymaniye’nin etrafı kayıtdışı nüfusun barınağı olmuş, şöyle karton replikalar yapıp satalım,” diye kolları sıvayan merdivenaltı mimarları mı istersiniz, vakıf işletmeciliğini irat edinmek zanneden Vakıflar yöneticileri mi...
İstanbul’un yakın tarihindeki baht listesi, yaza yaza tükenmeyecek ölçüde kabarıktır.
İstanbul, İstanbullu, tarihinin en hazin "topyekûn satış" ihalesine sessiz sedasız tanıklık ederken, gitti giderlerin sayısı almış başını giderken, dahası, 12 Şubat 2012’de, bir grup orta yaş ortalamalı kentlinin, Gezi Parkı’ndaki ağaçlara sahip çıkacağını açıklaması dahi bıyıkaltı gülümsemesiyle karşılanırken, ne oldu da Gezi oldu?
Bam teli burası.
Fark ettiğiniz gibi, kısaca "Gezi" demekle yetiniyorum. Gezi Parkı Direnişi de diyebiliriz, Her Yer Taksim de... Tarih yazıcısı değilim ama, olsam bile, bu adlandırmanın hangi birisine lâyık geleceğini kestirmem mümkün değil. Bahusus, bu tarihsel dönüşümün, bence adı, "Gezi".
Türkiye’yi tepeden tırnağa dönüştüren, etki yayılımını önümüzdeki zaman diliminde hayli fark edeceğimiz bir köklü bilinç eşiği atlamanın adı da, Gezi.
Sadece, Temmuz ayı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine hiçbir "imar tadilat planı" getirilmemiş olması bile, bu büyük eşik aşımının bir yansıması olarak kayda geçirilebilir. Ya da 101 TL olarak açıklanan ehliyet değiştirim ücretinin 15 TL’ye indirilmesi de...
Konuşmaya henüz başlıyoruz, önümüz hâlâ yaz ve yavaş yavaş, kendi bilinç ufkumuzu da antrenmanlandırarak konuşmayı sürdürürüz nasılsa.
Şimdi, 28, 29 ve 30 Mayıs 2013 tarihlerini bir sonraki yazıya ayırıp, "yarıçapsız kibir"in tetiklediği bir tarihsel dönüşümün esaslı başlangıcına, 31 Mayıs Cuma’ya, Radikal gazetesi arşivi yardımıyla göz atalım.
Al gözüm, bir tane bile kalsan seyreyle –ki, bu daha başlangıç-:
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gezi_parkina_polis_mudahale_etti-1135693
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gezi_parki_eylemine_sert_mudahale_en_az_7_yarali-1135722
http://www.radikal.com.tr/turkiye/tusiad_tatli_sert-1135670
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gezi_parkindaki_mudahaleye_kornali_protesto-1135701
http://webtv.radikal.com.tr/Turkiye/3620/korkuluklarin-devrildigi-an.aspx
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gazeteci_ahmet_sikin_basina_gaz_bombasi-1135715
http://www.radikal.com.tr/politika/akpli_milletvekili_dalga_gecti_gaza_ihtiyaclari_var_demek-1135718
http://www.radikal.com.tr/turkiye/uluslarasi_af_orgutunden_gezi_parki_aciklamasi_polisler_yargilanmali-1135728
http://www.radikal.com.tr/turkiye/polis_hazarin_testislerini_boyle_yirtti-1135734
http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyenin_markalari_gezide_magaza_acmayiz-1135738
http://www.radikal.com.tr/turkiye/taksim_metrosuna_gaz_bombasi-1135740
http://www.radikal.com.tr/turkiye/taraftar_gruplari_gezi_parkina_cagri_yapiyor-1135744
http://www.radikal.com.tr/politika/bdpden_gezi_parki_direnisine_cagri-1135745
http://www.radikal.com.tr/politika/icisleri_bakani_guler_bir_cozum_ariyoruz-1135754
http://www.radikal.com.tr/turkiye/icisleri_bakani_bir_orta_yol_buluruz-1135763
http://www.radikal.com.tr/turkiye/istanbul_barosundan_gezi_parki_mudahalesine_suc_duyurusu-1135764
http://www.radikal.com.tr/turkiye/vali_mutlu_doga_katliami_yok_istismar_var-1135765
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gezi_parki_icin_programlar_iptal_edilmeye_baslandi-1135766
http://www.radikal.com.tr/turkiye/mahkeme_topcu_kislasina_dur_dedi-1135767
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ankarada_gezi_parkina_destek_eylemi-1135770
http://www.radikal.com.tr/turkiye/taksimde_polis_mudahalesi_aksam_saatlerinde_de_suruyor-1135772
http://www.radikal.com.tr/turkiye/universitelerden_gezi_ile_dayanisma_cagrisi-1135775
http://www.radikal.com.tr/turkiye/taksim_gece_gunduz_savas_alani-1135817
http://www.radikal.com.tr/turkiye/taksimde_seyyar_hastaneler_kuruldu-1135823
http://www.radikal.com.tr/turkiye/istanbul_ayakta_tencere_sesleri-1135831
http://www.radikal.com.tr/dunya/dunya_sehirlerinde_gezi_parkina_destek_eylemleri-1135779
http://www.radikal.com.tr/turkiye/tum_turkiyede_gezi_parki_protestosu-1135815
http://www.radikal.com.tr/dunya/gezi_parki_olaylari_dunya_basininda-1135814
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ankara_ve_izmirdeki_gezi_parki_eylemlerine_gazli_mudahale-1135813