03 Temmuz 2022

Buçuklu albüm, tam konser ve geçen elli yıl

Hayata, aşka, zamana, insana dair sorular ve cevaplarla dünyaya diyeceği çok olan bu usta öğreticiyi 60. sanat yılında da sahnede görmek dileğiyle…

Hayata dair basit soruların, iki üç kelimeye sığdırılabilmiş güçlü tespitlerin, günlük yaşam telaşından didik didik edilerek çıkarılan özlü sözlerin, notaların içinde kamufle edildiğini düşünün. İlk görüşte fark edilemeyen, üzerinde uzun uzun düşünülmeyi hak eden derin lafların daha kolay özümsenebilir hale gelmesi için şarkı formunda var edilip bizlerle paylaşıldığını… Öyleyse bir Bülent Ortaçgil şarkısı dinliyorsunuz demektir. Bu yüzden onun şarkılarını iki kere dinlemek gerek. Önce kendinizi bestenin, melodinin uyandırdığı duygulara bırakarak sonra da hemen toparlanıp sözlere kulak kesilerek. Çünkü ancak en az iki kere dinlendiğinde bir Ortaçgil şarkısı gereğince anlaşılmış, anlattığı kavranmış olunur. Bülent Ortaçgil şarkıları dinlemek, bilge bir öğreticiden kıymeti zamanla daha iyi anlaşılacak öğretiler alınması edimidir. İbretli mesajların ustaca yedirildiği şarkılarıyla şehrin çocuklarına uyandırıcı ninniler söyler, oyalar, eğlendirir, düşündürür. Bir nevi hayat dersi verir.

"Olmalı mı olmamalı mı, yoksa hiç düşünmemeli mi" diyerek düşünmekle 'olmak' arasında doğrudan bir bağlantı kuran, "Anlamak çözmeye yetmez" diyerek sorunun daha derinlerde olduğunu dillendiren, "Önümüzde barajlar" olsa da "Bu su hiç durmaz" diyerek hayata çekilen setlerin anlamsızlığını ve kolayca yıkılabilirliğine işaret eden, "Ayrı düşmüşüz yan yana" ile uzaklık ve yakınlığın izafiyet teorisini geliştiren, "Biz hiç kaybolmadık, Biz hiç kaybetmedik, Desem yalan, Oyuna devam" ile hayatı, kazançlar ve kayıplar sarkacında sallanılan bir oyun gibi tarif ederken bir yandan da "Doğmak basit, ölmek basit, yaşamaya kalk ve gör çok zor" diyerek sarsıcı bir gerçeğe usul usul nota basan Ortaçgil şarkıları…

Ellinci sanat yılında, geçtiğimiz aylarda yayınlanan ve "Elli Buçuk" adını verdiği yeni şarkılarından oluşan bir albüm yapmıştı Bülent Ortaçgil. "Buçuk"a da 1969 TRT İzmir Radyosu stüdyo kayıtlarından oluşan ve yine ilk kez yayınlanan şarkılarını almıştı. Harbiye Açıkhava'daki konserinde mesleğinde yarım asrı kutladığı o gece, sahnenin ortasına konmuş kahverengi koltuğuna Türk müziğine elli yılını vermenin hak edişiyle otururken sanatçı dostlarını da evinin salonundaymışçasına sade ve sıcak bir sohbetle ağırladı. Albüm buçuklu olsa da Harbiye Açıkhava'da o akşam anılarla şarkılarla tam bir müzik festivali yaşandı.

Bir konserden çok devasa bir evin yıldızlara bakan salonunda ev sahibi ve davet ettiği sanatçı dostlarından şarkıların dinlendiği bir misafir ağırlama gibi yaşanan o gecede, yıldızlar da yerdeydi aslında: Alfabetik sırayla Ahmet Güvenç, Akın Eldes, Aylin Aslım, Birsen Tezer, Baki Duyarlar, Boğaziçi Caz Korosu, Cem Aksel, Ceylan Ertem, Erdal Akyol, Erkan Oğur, Grup Gündoğarken, Gürol Ağırbaş, Harun Tekin, Hayko Cepkin, Hüsnü Arkan, İsmail Hakkı Demircioğlu, İstanbul Quartet, Jehan Barbur, Metin Uca, Nejat Yavaşoğulları, Redd, Serdar Ateşer, Teoman, Tuna Kiremitçi ve Zuhal Olcay, Ortaçgil şarkıları söylediler. Bülent Ortaçgil, şarkılar ve anılarla bizzat kendi elleriyle ördüğü bir zaman tünelinden geçirdi izleyenleri. 

Sevilen şarkılarının yanında geçen yarım yüzyıldan süzdüğü küçük ama önemli detayları da paylaştı salonu dolduran konuklarıyla. Örneğin müziğe ilk adımını attığı 70'li yıllarda, vapurda karşılarına oturup kısa bir sohbetle "Ne kadar da akıllı, bizim kafadan" dedikleri o sarı çocuk (Nejat Yavaşoğulları) ile elli yıl sonra "Olmalı Mı Olmamalı Mı"yı sahnede beraber söylediler. Haylaz ve yetenekli öğrencisi Hayko Cepkin'e de "Bu iş çok zor Yonca"yı yorumlattı, notunu verdi. Eski şarkılarından "Suna Abla"nın, ilk günden beri yanımda diyerek sahneye ilk davet ettiği Ahmet Güvenç'in annesi Suna için yazıldığını açıklarken 20 yıl önce yazdığı "Sensiz Olmaz"ı yorumlayan Müslüm Gürses'e de şarkısına katkısı için teşekkür etti. Finalde tüm sanatçıların "Benimle Oynar Mısın"ı birlikte söylediği konseri, '60.yılda görüşürüz' diyerek kapatan Bülent Ortaçgil ve dostlarıyla Harbiye Açıkhava tarihi bir gece yaşamış oldu.

Hayata, aşka, zamana, insana dair sorular ve cevaplarla dünyaya diyeceği çok olan bu usta öğreticiyi 60. sanat yılında da sahnede görmek dileğiyle…

Ömer Sercan kimdir?

Ömer Sercan 1974te Bursada doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eskişehir ve Bursada tamamlayarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu.

Öğrencilik yıllarında İstanbul Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü’nde başlayan uğraşını zamanla bir mesleğe dönüştürerek ulusal gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir/editör olarak çalıştı.

Türkiye'nin önemli medya kuruluşlarında muhabirlik/editörlük, farklı içerikteki TV yayın ve yapımların program danışmanlığı, metin yazarlığı ve yayın editörlüğünü üstlendi. Çok sayıda tanıtım/ belgesel/reklam filmlerinin senaryo/metinlerini yazdı.

Türkiyeyi şarkılardan dinlemeye ve yazmaya devam ediyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

"Niyazi Köfteler", birleşsin köfteciler…

Karaca, "Niyazi Köfteler"i yazdığından bu yana 32 sene geçti. Hükümet ne kelime, rejim bile değişti. Ama köfte, Türkiye kültürü, müziği ve siyasi hayatındaki belirleyici rolünü hâlâ sürdürüyor

Yolumuza çıkardı bir zamanlar şarkılar…

Benim için iyi şarkıların en büyük ölçütlerinden biri, otomobillerin açık camlarından etrafa saçılıp saçılmıyor oluşları. Hele araç uzaklaştıkça şarkının o giderek düşen volümüyle elinden kaçmakta olanı yakalama, tutmaya çalışma hissi. Mert Demir'in "Ateşe Düştüm"üyle de sokakta karşılaştım

İnsanı işinden gücünden alıkoyan bir "cover"

Bir pencere aniden açılır da içeriye birden soğuk hava dolar ya, öylesine keskin, çarpıcı, ürpertici bir etki. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu anlamaya çalıştığınız bir dış müdahale. İlk duyulduğunda dinleyicide "nedir bu" sersemliği yaşatan, çok güçlü bir çarpılma hâli. Bir yeniden yorum, ancak bu kadar kişilikli, iddialı ve sarsıcı olabilir…