Son günlerde gelişen yer ve konu olarak birbirinden bağımsız olaylar aslında tek noktayı gösteriyor. Vicdanların ne kadar önemli olduğunu ve vicdan zafiyetinin nelere neden olacağını gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde ABD'de bir metro istasyonunda trenin önüne düşen insanı kurtarmak yerine fotoğrafını çekmek, büyük bir gazeteye satmak ve çarpıcı bu görüntünün yarım sayfa yayınlanması, yine aynı ülkede annesini ve 6-7 yaşındaki onlarca çocuğu gözünü kırpmadan silahla tarayarak öldüren genç ve Bülent Arınç'ın Gültan Kışanak'ın şahsında dağa çıkma ile ilgili görüşleri aslında beraber tahlil edilmesi gereken olaylardır.
Haz merkezli bir toplum emeline ulaşmak için diğerlerinin üstüne basarak idealine ulaşmaya çabalar. Üzerine bastığı maalesef yüksek insani değerlerdir. Hazzı oluşturmayı diğerlerini küçülterek yapar. Bu, dinini, ırkını, maddi durumunu vb. hesaplayarak yapılan bir ölçmedir. Metro istasyonunda herkesi rahatsız eden bir kişiyi uyarmak için hiç kimse öne çıkmıyor ve öne çıkanın da başına trenin önüne düşmek geliyorsa, çarpıcı fotoğraf karesinden önce bu duyarsızlığın üzerinde düşünmemiz gerekecek. Trenin önünden kurtarma yerine yakalanamayacak ve çok pahalıya bir gazeteye satılabilecek bir fotoğraf karesi bize aslında vicdanın orada nasıl da ayaklar altında olduğunu gösterir. Topluma yardımcıya olmaya çalışan bu erdemli insan kurtarılabilecekken tren ve duvar arasında kalarak feci şekilde ölüyordu. Ancak adeta kader'i ilahi ne olacağını gösteriyor ve bu zalimliğe göz yuman topluma bir işaret veriliyor ve okul katliamı cereyan ediyordu. Kazaen böyle bir okul katliamının olduğunu söyleyebilir misiniz? Duyarsız ve kendisinden başkasını düşünmeyen bir toplum hazırlayanlara kötülüğün kendilerine dokunmayacak bir şey olmadığını gösterir bu olay.
Bilgisayar oyunlarında sürekli kazananın mutlu olduğu, puan kazananın ideal olduğu bir gençlik yetiştirirseniz olacağı budur. Bu oyunlarda herhangi bir insani değer işleniyor mu? Aksine eline çeşit çeşit silah alan kişilerin düşmanı vahşice taradığı görüntüler yer alıyor. Kanlar içinde ve korkunç sesler çıkararak yere yığılan parçalanmış insan görüntüleri oluşturuyorsanız 20 yaşındaki anaokulu çocuklarını tarayan Lanza'nın katliam nedenini araştırmak için fazla mesai harcamayınız. Bu tür oyunlar oynayan çocukların yapılan araştırmalarda karşısındaki insanın jest ve mimiklerini anlama zafiyetine düştüğü de göz önünde bulundurulursa basamak basamak insaniyetimizi nasıl yok ettiğimiz anlaşılıyor. Vicdanınızı öldürecek kalbinizi karatacak her olaya "evet" demişseniz vicdansızlığın zirvesindeki bu olayları eleştirmeye hakkınız yoktur. Zira vicdansızlığın zirvesine giden ilk adımların altına siz kırmızı halı döşediniz.
Bülent Arınç, önceden sert bir şekilde eleştirdiği Gültan Kışanak'ın evveliyatını kast ederek '17 yaşında genç bir kız iken Diyarbakır Cezevi'nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım' diye konuşmuş. "Türkiye’de yaşayıp da idam sehpasına gidenlerin, Hüseyin İnanlar ile Yusuf Aslanlar ile pek çoğuyla tarihte yolu kesişmiş bir insan olarak söylüyorum, Kürtlüğü inkâr ederseniz, senin dilin yoktur derseniz, var diyenlere de cezaevi yolunu gösterirseniz bu işin çözümü olmaz" diye eklemiş.
Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in sözlerini desteklemesine rağmen Başbakan'dan adeta azar işiten Arınç yine vicdanının sesine dönmüş. Ortaya çıkan bir felaketin nedenini araştırmayı düşünmeden ayrışma ve kamplaşmayı tavsiye edenler Bülent Arınç'ın sözlerine çok dikkat etmelidir. Hükümetin ikinci adamından gelen bu söz son derece anlamlıdır. Sorunlar karşısında çıkarınızı, ırkınızı, siyasetinizi, ön yargılarınızı ön planda tutarsanız varacağınız yer vicdansızlık durağıdır. Karşılıklı savaşta ölen her insanın niye öldüğünü sorgulamak, niye taraf olduğunu anlamaya çalışmaktan uzaksanız çözümün ilacını bulma şansınız çok azdır.
Arınç bir toplumda en yüksek ikinci makamda olmasına rağmen vicdanının "gör" dediğini görmeye çalışmıştır. Bunun hiçbir zararı yoktur. Sorunun çözümüne vicdanın müdahil olduğunu gösterir. Vicdanı ortadan kaldırmak istiyorsanız bırakınız bu savaşı bitirmeyi daha da artırırsınız. Vicdanı ortadan kaldırmak istiyorsanız Türkiye'de de trenin önüne atılıp fotoğrafını çekmeye çalışacağınız insanlar olur. Vicdanınızın "gör" dediğini görmek istemiyorsanız yarın öbür gün Türkiye'de de ağır silahlarca taranacak olan onlarca anaokulu çocuğunun haberini şimdiden vereyim size. Aynı olayların Türkiye'de de olacağını tahmin etmemek mümkün değildir. Bize gerçekten hiçbir şeyden çekinmeyen bir vicdan hareketi lazım. Çıkarına, Irkına, dinine, görüşüne bakmadan her insana vicdan noktasından bakmaya çalışan bir toplum oluşturabiliyorsanız, korkmayınız. Mazlumun ahı yerde kalmaz, zalimin ne kadar güçlü olsa nefesi en kısa sürede kesilir.