06 Ocak 2021

Müjde! Beklediğiniz sanatçılar bulundu…

Beştepe'de birlikte selfie çektirip, ejder meyvesi suları içirdiği sanatçılar, bu listede kendilerini bir yere koyabilmişler mi çok merak ediyorum doğrusu. Zaten aradığı sanatçıları daha bulamamış olacak ki "beklediğimiz sanatçılar" deyip durdu konuşmasında

Tayyip Erdoğan Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'ne elinde bir ilanla geldi. İlan uzunca bir listeden oluşuyor. Bu liste, belirttiği eşkâllere uyacak sanatçıların nasıl olması gerektiği ile ilgili. Verilen ilanda "gerçek sanatçılara" duydukları ihtiyacın altı özellikle çizilmiş.

Aslında Erdoğan'ın bu çağrısına verilecek yanıt da çağrısı gibi garip olacak. Zaten var olan şeylerin bilenler arasında sorulması kadar garip bir şey yok doğrusu. Eşkâlini verdiği sanatçıları dinlediğimde benim aklıma hemen birçok isim geldi…Yüzünü azıcık dönse şahsı da görecek. 

Müjde! Beklediğiniz sanatçılar bulundu…

"Beklediğimiz o sanatçı önce kendisi olacaktır. Beklediğimiz o sanatçı davasını sanatıyla ifade edecektir."

Bu çağrıya daha önce yanıt olanlar, değil sanat hayatlarını devam ettirmek, özgürlüklerinden, tüm insan haklarından mahrum kaldılar, hatta hayatlarından oldular… Grup Yorum üyesi Dilan Balcı'nın iddiaya göre, keman çalan parmakları kırıldı! Helin Bölek ise, devam eden konser yasaklarının son bulması için başlattığı ölüm orucunun 288. gününde hayatını kaybetti

"Beklediğimiz o sanatçı zulme ve adaletsizliğe karşı bir çığlık olarak yaptığı şarkısıyla dünya müzik listelerini sallayacak. Müzikteki evrensel anlayışları değiştirecektir."

Erdoğan bu sözleri sarf ederken aklıma hemen "Susamam" şarkısı geldi… Şanışer'in, 17 rapçiyle birlikte söylediği şarkı 15 dakikalık bir Türkiye aynası. "Müziğin bir şeyler değiştirebileceğine inanıyoruz." manifestosuyla çıktıklarında tüylerimizi diken diken ettiler. Doğa, hukuk, adalet, eğitim, kadın hakları, hayvan hakları, basın özgürlüğü gibi birçok toplumsal meseleye, "zulme ve adaletsizliğe", kapalı gözlerimizi açtırarak, kendimizi sorgulatarak dinlettiler bu şarkıyı bizlere…

Elli milyondan fazla insanın dinlediği bir şarkının kulağına çalınmaması ne garip…

"Beklediğimiz o sanatçı slogan atarak kendini göstermeye çalışmayacak. Başarılarıyla dünyanın en muhteşem salonlarında ayakta alkışlanacak."

Bulmaca çözer gibi devam ettiğimiz listede yine karşılığının kolaylıkla bulunduğu sanatçılarımızdan biri: Dört yaşında piyanoya başlayan, dünyanın birçok ülkesinde verdiği konserlerle, bestelediği müziklerle "ayakta alkışlanan", farklı ülkelerde ödüllere layık görülen, Le Figaro gazetesinin 21'inci yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olarak gösterdiği piyano sanatçısı Fazıl Say.

Halbuki kime sorsanız parmakla gösterirlerdi!

"Beklediğimiz o sanatçı gündemin peşinden savrulmak yerine dünyaya gündem verecek performansıyla rekorlar kitabına girecek."

2005'te, fütürist Nokia 888 tasarımıyla tanıdı tüm dünya onu. Avrupa Birliği'nin 2009'da "Avrupa'nın 100 yaratıcı genç yeteneği" arasında gösterdiği, geniş hayal gücünü ekranlara taşıyan Tamer Nakışçı; Design Plus, Red Dot Design Awards, iF Product Design Awards gibi birçok uluslararası ödül sahibi bir tasarımcımız.

Tamam bunu bulmanız pek kolay olmayabilirdi. Ama bir bilene sorsaydınız!

"Beklediğimiz o sanatçı ortaya koyduğu bir sanat üslubuyla veya icat ettiği bir sanat formuyla adını sanat tarihine yazdıracaktır."

Yine 4 yaşından itibaren keman, bağlama, flüt ve cümbüş çalan, Fretless albümü ile Avrupa'da yılın yaratıcı albümü ödülünü alan, hani şu meşhur perdesiz gitar var ya, işte onu icat eden, perdesiz bağlamayı da geliştiren kişi olarak dünya müzik literatüründe yerini alan Erkan Oğur.

Yanıbaşımızdaki şeyi göremiyoruz ya, Allah bize acısın…

"Beklediğimiz o sanatçı ait olduğu milleti hor görüp sürekli şikayet etmek yerine kendi sanatını üretecektir. Beklediğimiz o sanatçı muhalefetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil kanatlanıp uçurduğu sanatıyla gösterecektir."

Biliyoruz, kimsenin kimsenin derdiyle ilgilenmesini istemiyorsunuz. Kaz Dağları'ndaki talana, Salda Gölü'ne dökülecek betona, kamu yararı içermeyen, telafisi imkânsız sonuçlar ortaya çıkaracak Kanal İstanbul Projesi'ne, haklarını arayan işçilere, emekçilere, haksız, hukuksuz yere işlerinden atılan, aç bırakılan, cezaevlerine gönderilen, adalet arayan öğrencilere, avukatlara, memurlara, öğretmenlere, sanatçılara, gazetecilere, millet vekillerine, belediye başkanlarına, eğitimi bir lüks haline getirerek bu hakkı elinden alınan öğrencilere, "eril zihniyetin ve cinsiyetçiliğin mevcut politikalarla beslenerek kadın cinayetlerini cesaretlendirdiği, taciz ve tecavüz kültürünü yaygınlaştırdığını" dile getiren kadınlara, işkence edilerek öldürülen hayvanlara, susturulan basına gözlerimizi kapatalım istiyorsunuz…

Çayımız, çekirdeğimiz, televizyonumuz insanlıktan çıkmış bir halde yaşayalım istiyorsunuz…

Aslında sanatçılar üzerinde böyle bir ıslahlaştırma projesine gideceğinize, tüm bu meseleler üzerinde insani projeler geliştirsek sorun kendiliğinden çözülecek. Herkes rahatlayacak.

"Elinden geleni" yaptığı sanatçılardan ümidini kesmiş olacak ki "Her neredeyseniz eyyy gönül eri sanatçılar", diyerek böyle bir ilan verme gereği duydu. Beştepe'de birlikte selfie çektirip, ejder meyvesi suları içirdiği sanatçılar, bu listede kendilerini bir yere koyabilmişler mi çok merak ediyorum doğrusu. Zaten aradığı sanatçıları daha bulamamış olacak ki "beklediğimiz sanatçılar" deyip durdu konuşmasında. Elçiye zeval olmaz! Söylemesi bizden öfkelenmesi yandaş sanatçılardan!

 

Yazarın Diğer Yazıları

3 günlük kar tatili: Hükümet de yok zam da yok!

Kar yağsa… Eskiden olduğu gibi… Öyle bir yağsa ki yollar kapansa, sokaklar sessizliğe gömülse… İşe gitmesek… Zaman durmuş gibi olsa… Evde, sıcak bir battaniyenin altında, üç gün boyunca hiçbir şey yapmadan, miskin miskin film izlesek… Hükümetten hiçbir yetkili herhangi bir konuda, herhangi bir açıklamada bulunmasa bu 3 gün boyunca… Sanki hiç yoklarmış gibi…

Erişim engeli nedeniyle reddedilemeyen iddia: ‘Ben diktatör olsam bana diktatör diyebilir miydiniz’ ya da III.Richard!

Ülkede ruh sağlığını korumak artık tam zamanlı bir iş. Ekonomik krizler, siyasi çalkantılar, toplumsal ve ahlaki çöküş ve her gün "Daha ne olabilir?" dedirten haberler karşısında dengede kalmak imkânsız. Ama bütün bu kaosun içinde değişmeyen bir şey var: Liderler! Yani ülke çöküyor, ekonomi batıyor, siyasi istikrarsızlık diz boyu… Ama liderler? Onlar sabit, stabil, bir nevi deli gömleğimizin T.C. garantisi

Eylül: Ortalama kaç yıl yaşar bir travesti!?

Her haltın yenilip, domuz etinin yenilmesinin skandal olduğu ülkede, ‘Milton Kasırgası gelse de süpürse bu çılgınlığı’, diye içimden geçirmiyor değilim. Nereden tutsan elinde kalan ülkenin tek derdi kutsal aile(!), alkol ve LGBTİ’ler…

"
"