23 Haziran 2010
Bahçe
Peyker: Meraba Bihter. N’aber?
Bihter: Yeter kes sesini. Sen Firdevs Hanım’ın kızı olmak ne demek bilmiyorsun.
Peyker: Ayol nasıl bilmem, ben de onun kızıyım.
Bihter: Babamız onun yüzünden öldü Peykel. Ya bu arada, senin ismin Peykel mi Peyker mi? Ne demek peki bu isim? Bir anlamı olmalı.
Peyker: Bihter delirdin sen iyice.
Bihter: Annemden intikamımı onun aşık olduğu Adnan Ziyagil’le evlenerek alacağım.
Peyker: Ayol adam senden 45 yaş büyük?
Bihter: Adnan’ı seviyorum ben. Çok klas adam. Evlenicez. Ama anneme söyleme. Sürpriz olsun Firdevs Hanım’a. Sen Firdevs Hanım’ın kızı olmak ne demek bilmiyorsun Peykeş.
Peyker: Senden önce, benim anneme söyleyeceklerim var.
Ev
Peyker: Anne, ben Niyat’la evlenicem.
Firdevs Hanım: Ah benim kızlarım niye böyle gerizekalı yarabbim, niye böyle salak benim kızlarım.
Peyker: Evlenicem.
Firdevs Hanım: Kızım hasta mısın, evlenmek demek çocuk demek, çocuk demek sizin gibi gerizekalı çocuklar demek. Onların yüzünden hayatının zindan olması demek. Fingirdeyememek, salak gibi eve tıkılmak demek.
Peyker: Evlenicem çünkü hamileyim.
Firdevs Hanım: Neyyy? Bir de beni bu yaşta anneanne mi yapacaksınız? Ben Melih Bey Takımı çocuk bakıyo dedirtmem.
Peyker: Anne, bir de evlilik sözleşmesi imzalıcam. Mümkünse kocamın paralarını da yemiycem izninle.
F: Cinnnneeeettttt!
Bahçe
Bihter: N’oldu Peykür? Firdevs Hanım’ın kızı olmak ne demek bildin mi?
Peyker: Ben gidiyorum. Bi daha da beni rahatsız etmeyin.
Firdevs Hanım (pencereden): Git sen salak kız. Ben sana o evlilik anlaşmasını kendime 5 milyon dolar almadan imzalatır mıyım? Melih Bey Takımı para almadan kız veriyo dedirtmem.
Bihter: Firdevs Hanım’ın kızı diylim ben. Firdevs Hanım olmıycam ben.
Behlül: Sen o değilsin. Sen Bihter’sin.
Peyker: Aaa, Behlül, eski sevgilim, sen nereden çıktın?
Behlül: Bunun adı, aşk.
Bihter: Ben koca burun delikleriyle, pofuduk bıyıklarıyla Adnan’ı seviyorum. Sen de bana yandan yandan bakmaya devam et sarışın bomba Behlül.
Behlül: Yalnız Nihal’in mutluluğu her şeyden önemli.
Bihter: Nihal kim be?
Ev
Nihal: Günaytın! Babam nerte? Eski mutluluğumuz hiç bitmeyecek değil mi Matmazel?
Adnan Bey: Nihalcim burdayım ya, gözünün önündeyim bir tanem.
Nihal: Bir an korktum babacım. Bazı kadınlar evimize gelicek, mutluluğumuza limon sıkacak, annemiz olmaya çalışacak zannettim.
Adnan Bey: Bak Nihal, bu Bihter. Kendisi annenizin yerini almayacak, korkma. Yalnız benim karım ve aynı zamanda sultanım.
Nihal: Ay ay ay (bayılır).
Behlül: Yine bayıldı mı suratsız? Hacı yatmaz. Tatlı zombi. Kalk kız şeker kabağı. Bak kafandan tutar sallarım seni. Sevgimi öyle gösteriyörüm ben.
Matmazel: Behlül, sus lütfen. Nihal’in mutluluğu her şeyden önemli.
Nihal: N’oltu bana? Babam nerte?
Adnan Bey: Yahu burdayım nerde olucam Nihal, hep evin içinde bir yerlerdeyiz işte kızım.
Behlül: Hah, uyandı narin vampir. Pamuk cadı. Behlül kaçar.
Adnan Bey: Matmazel, kahvaltı hazırlansın lütfen.
Matmazel: Durun, ben dişlek ve şaşkınım şu an. Nihal elimde büyüdü.
Bihter: Dur Adnancım, ben hallederim. Hüoopppp! Ayak takımı! Çabuk kahvaltıyı hazırlayın!
Süleyman Efendi: Başüstüne efendim. Ednan Bey’in karısı bizim efendimis, kıymetlimis.
Mutfak
Cemile: Bunlar anne-kız Adnan Bey’i yolacak.
Süleyman Efendi: Dedikodu yapmayııııııın.
Nesrin: Servet avcısı bunlar. Baş piskopat da o anneleri Firdevs Hanım.
Süleyman Efendi: Dedikodi yapmoyııııın.
Şayeste Hanım: Olur mu öyle şey, Adnan Bey öyle şeye izin vermez.
Cemile: Ya, sen öyle san. Varını yoğunu alacaklar Melih Bey Takısı.
Nesrin: Takısı diyl kız, takımı.
Süleyman Efendi: Dodikodi yapmayıııın. Konuşamıyorum zatin, beni konişturmeyııın.
Kahvaltı masası
Hilmi Önal: Günaydın Adnan Bey, ben hayat boyu sizinle uğraşıcam, onu haber vermeye geldim.
Adnan Bey: Hoşt!
Nihal: N’oltu? Bu kim baba? Yine bu kadının marifeti mi bunlar? Bak bayılıcam yalnız söyliyim.
Ahsen Hanım: Hilmi Önal sen ne arıyorsun burada? Çok önemli bir toplantım olmasa durup dinlerdim ama çok önemli bi toplantım var şu an şirkette.
Adnan Bey: Tamam Ahsen Sultan, sen git, ben yine uzun bi kahvaltı eder sonra gelirim. İşe bazen erkenden gelirim, bazen uzun uzun kahvaltı eder gelirim, bazen hiç gelmem atölyede tahtalara çivi çakarım.
Hilmi Önal: Seninle sonra hesaplaşıcaz Adnan Ziyagil. Melih Bey Takımı sana da yaptı yapacağını.
Bülent: Aa, baba, yine gazeteye çıkmışız. Hilmi Önal bizi tehdit etmiş. Biz niye bu kadar önemliyiz, ben çok anlamıyorum baba, niye gazeteler durmadan bizi yazıyo?
Bihter: Çok önemli bir aileyiz de ondan Bülentcim. Ailenin en önemli ferdi de benim.
Bülent: Tamam annecim.
Nihal: Ne? Anne mi tetin sen o kadına Bülent? Ay ay ay (bayılır).
Odalardan biri
Behlül: Şşt, Bihter sana bişi dicem, sen Bihter’sin.
Bihter: Bihterim, ne var?
Behlül: Bunun adı, aşk.
Bihter: Ben de sana karşı boş değilim ama, Adnan’ı da seviyorum ama, sen de çok bitirimsin ama, Adnan da çok iyi bir insan ama, seninle farklı. Seni seviyorum.
Behlül: Nihal’in mutluluğu önemli yalnız.
Bihter: Böyle ortalıkta biri duymasın bizi? Gel başka bir yerde gizli gizli buluşalım.
Behlül: Önce bir otel odasına gidelim sevişemeyelim, sonra domates serasında sevişelim. Evin arka bahçesinde var ya bi sera, orda sevişelim. Mis gibi otelde oda servisi falan varken biz tercihen sebze camekanında yerlerde yuvarlanalım. Orda biri bizi daha rahat görür hem, küpeni falan bulurlar, ne dersin? Sonra Riva’daki taş evime gider orda devam ederiz.
Bihter: Oki doki.
Beşir’in ayrılık notu:
Çok şey biliyorum. Her şeyi gördüm. Ben en iyisi bu yükü taşımayayım, Nihal’i biliyorsunuz, ölür bayılır. Ben en iyisi gideyim hayatımı zindan edeyim, gemilerde çürüyeyim. Elveda.
Süleyman Efendi: Alo Ednan bey, Beşür gitti.
Adnan Bey: Benim haberim olmadan yine neler dönüyor o evde ya? Kırk yılda bir atölyeye gitmedim, işe geldim.
Süleyman Efendi: Ednan bey, sizce ben sizin isminizi niye söylüyemiyorum ya?
Adnan Bey: “A” de bakayım?
Süleyman Efendi: A
Adnan Bey: A-dnan!
Süleyman Efendi: E-dnan. Olmuyor Ednan bey. Neyse Beşür gitti. Bihter Hanım da bizi kovdu. Bize müseede.
Adnan Bey: Alo Matmazel? Ben iş yerindeyim. Süleyman Efendiler gidiyormuş. Bi zahmet durduruverin.
Ahsen Hanım: Çok önemli bir toplantım olmasa ben gider hallederdim. Ama çok önemli bir toplantım var. Sahi biz ne iş yapıyoruz Adnan böyle her gün kocaman bir şirkete gelip?
Adnan Bey: Ne bileyim Ahsen, ben zaten sürekli atölyedeyim, tahtaları çakıyorum. Hergün buraya gelip toplantı yapan sensin.
Ahsen Hanım: Hilmi Önal peşimizde, bir boşluk bulur diye işe geliyorum. O girmesin diye kapıda duruyorum aslında ben. Oğlu Nihat’ı işe almışken onu da içeri alsak bitse bu iş.
Matmazel: Alo? Adnan Bey orda mısınız?
Adnan Bey: Ha, Matmazel, Ahsen Hanım’la lafa dalmışız. Sen evdekileri bir sakinleştiriver.
Matmazel: Peki ya ön dişlerim ne olacak? Ya kulağımın yanından sarkan büklüm büklüm buklelerim? Hergün hergün aynı şekilde şaşkınlıkla bakışlarım? Çat pat Fransızcam? Veletlerinize dın dın verdiğim onca piyano dersi? Sizi seviyorum Adnan Bey. O yetersiz kadının bana emanet çocuklara annelik etmesine katlanamam. Yanlış bişi bu! Adnan Bey?
Adnan Bey: Ha, Matmazel, Ahsen Hanım’la lafa dalmışız. Siz Süleyman Efendi’yle konuşursunuz. Öptüm.
Kapının girişi
Bihter: Ne o Matmazel? Kiminle konuşuyodunuz? Bi şey sorucam, sizin adınız Matmazel mi, Deniz mi? Matmazel ne demek? Yoksa bir anlamı mı var?
Firdevs Hanım: Ayol konuşma Bihter şu ayak takımıyla, her şeyi ayarladım, hepsi gidecek bu evden, korkma. Du bakim? Yoksa senin Behlül’le ilişkin mi var?
Bihter: Eee-eh! Yeter be! Pis bi iftira bu! Böyle bi şeyi ancak sen düşünürsün! Senin koca kafandan çıkar böyle düşünceler!
Firdevs Hanım: Hiç çırpınma. O iş olmaz. Behlül Nihal’le evlenecek. Bak şuraya tükürükle yazıyorum.
Katya: Bravo hanımım çok güzel söylediniz. En az benim kırmızı topuzum kadar güzel.
Mutfak
Nesrin: Behlül Nihal’le evlenecekmiş, duydunuz mu?
Cemile: Valla Firdevs çakalı diyorsa öyle olur ha.
Süleyman Efendi: Dodikedi yapmayıııın. Benim bahçeyle ilgilenmem lazım ama daha bir çiçeğe ellemişliğim yok. Bu bahçe nasıl böyle güzel duruyor, hayret valla.
İşyeri
Hilmi Önal: Alo Adnan Bey selam.
Adnan Bey: Ne var piserif?
Hilmi Önal: Sinirlenme sinirlenmeee. Sana anlatacaklarım var. Belgelerim var. Riva’da bi ev var. Orda Bihter’le Behlül sevişiyo. Anahtarı adresine gönderdim. Yastığa Bihter’in kokusunu sıktım, nerden bulduysam artık. Bardağa da Bihter’in dudak izini çıkarttım. Bi DNA testi yapsan tuzak olduğunu anlarsın ama nerde sende o kafa. Git o günah evine, Melih Bey takımı sana neler yapıyo gör bence. Yoksa hayat boyu sizle uğraşıcam bak. Benim başka bir işim olduğu görülmedi şu dünyada.
Adnan Bey: Behtür, Bihlel, sinirden isimlerinizi karıştırdım, doğru mu bunlarrr!!!
Bihter: Ben gidiyorum Adnan. Bu hakareti kaldıramam.
Behlül: Ben de gidiyörüm amcacım.
Nihal: Behlül gitme. Ay ay ay (bayılır).
Behlül: Nihal’in mutluluğu her şeyden önemli. Ben onunla evleneyim olmayacak böyle ya. Ya da Bihter’le kaçalım biz. Yok yok yemez. Bu günaha bir son vermek için ben bu suratsız şirin cüceyle evleneyim diyörüm.
Nihal’in odası
Firdevs Hanım: Nihal, bence Behlül sana zil zurna aşık. Zurna gibi çocuk zaten.
Bülent: Girebilir miyim ablacım?
Firdevs Hanım: Gel saftorik Bülent gel, biz de Nihal’e yeni gardırop yapıyorduk.
Bülent: Ya bir şey soracağım, siz niye evin içinde durmadan kıyafet değiştiriyosunuz?
Bihter: Behlül bizi beğensin diye.
Bülent: Aa Bihter anne hoşgeldin. Ben de Behlül gibi olucam, hep kızlar peşinde ehe ehe ehe.
Nihal: Ay anne dedi kadına. Ay ay ay (bayılır).
Adnan Bey: Kızııııııııım! Yine n’aptınız Nihalime?
Behlül: O çok saf, çok temiz, onun beyaz kollarında, kaykılık yürüyüşünde arınmak istiyörüm.
Firdevs Hanım: Al işte Bihter, bu istiyörüm yapıyörüm diye konuşan çocuğu mu seviyosun sen? Bu montofonu?
Bihter: Nihal’le Behlül evlenmicek anne. Sen soktun sen çıkar. Bu duruma yani. Bizi. Geberiyorum anne ben ya. Aşkımdan valla alkolik oldum. Durmadan mezarlığa gidiyorum, her gittiğimde de Adnan psikopat gibi orada beni buluyo. Hergün işe diye çıkıp kabristana gidip beni bekliyo adam anne ya.
Firdevs Hanım: Tamam ben bu evliliği engellerim, ama o zaman sen de bana söz ver. Behlül’den kurtulacaksın.
Bihter: Oki doki. Yalnız Adnan’la küstük biliyosun, bir rezidanz’a yerleştim. Parasını Adnan ödüyo bu arada, yoksa nasıl rezidanz’da kalayım başka türlü. Neyse, arada 7 kere çocuk aldırdım, bi de yine hamileyim, hem de Behlül’den.
Firdevs Hanım: Allahın salağı ya. Alo, Adnan Bey? Bihter hamile.
Mutfak
Nesrin: Bihter hanım hamileymiş.
Şayeste: Oooh ne güzel, bebek geliyo, her şey tatlıya bağlandı.
Koridor
Bülent: Behlül, siz nasılsa Nihal ablamla evleniyosunuz, bir de eve bebek geliyo, gelin DVD seyredelim, bugün ailecek çıkıp on tane film aldık yine.
Behlül: Olur.
Bülent: Keşke bir tane arkadaşım olsa benim, okuldan falan. Hayalet miyim neyim bu evin içinde. Genç değil miyim ben, niye böyle hep evdeyim acaba ya.
Nihal: Günaytın! Kahvaltı etelim mi? Herkes nerte?
Behlül: Eee-eeh! Yeter be. Durmadan kahvaltı edilir mi bi evde ya? İşimiz gücümüz yok mu? Ben de hep ‘arkadaşlarla buluşacağım’ diyörüm ama hep yalnız başıma barlara gidiyörüm. En fazla Bihter arıyo, açmıyörüm.
Bülent: Hakkaten, sen ‘Behlül kaçar’ deyip deyip tek başına nereye gidiyosun acaba ya?
Behlül: Bu arada Bihter aradığında telefonumun ekranında kah Bob Marley suratı, yok efendim Mona Lisa tablosu, bazen de amcamın resmi çıkıyö. Şu iPhone’u da bir türlü çözemedim. Niye arkadaşımız yok Bülent olm bizim?
Nihal: N’oltu? Neten herkes susuyo? Neler oluyor bu evte?!!
Behlül: Ne susması kızım sağır mısın, bangır bangır bağırıyörüz ortalıkta ya.
Bahçe
Matmazel: Bana bak Beşir, sen bir şeyler saklıyorsun, Behlül’le Bihter’in sevişmelerini videoya çektin, söylemiyosun gibi geliyor bana? Hayır öyle tahmin ediyorum yani. Dın dın dın bütün gün piyano, bıktım valla. Bunları düşünüyorum, anca gün geçiyo.
Beşir: Ağlamaklı bakarım, susarım Matmazel. O kadar. Öhhö öhhö!
Matmazel: Aaa, sen ölüyosun? Dur atölyeye bi yatak yapıp seni oraya yerleştirelim.
Bülent: Ya Matmazel ya, babamın orda bütün gün tahtalara çaktığı garip garip şekiller var, n’apıcaz o tahtaları ya?
Nihal: Babam nerte? Atölyete yaptığı çakmalar neymiş öğrenebiltiniz mi?
Behlül: Amcacığımın çocuk ruhuyla yaptığı şirin şekiler ama yani fenalık geldi. Atalım diyörüm.
Süleyman Efendi: Vella atalım. Ednan Bey’in çaktığı suntalardan bir dağ oluştu atelyede. Hem biraz işe gider Ednan Bey bu sayede, hem de Beşir’e oyuncak hastane kurarız.
Ahsen Hanım: Çok önemli bir toplantım olmasa ben de atölyeye giderdim ama... Ya da dur dur ben çiftliğe gideyim. Nihal, Cemile falan arada gelirler atlara bakarlar.
Behlül: Süper diyörüm. Ben de kaçarım oraya.
Ahsen Hanım: Orda o kadar at var, daha bir binen görmedik. Neyse, ailece sefa piknikleri yaparken gizli konuşmalarımızı yapıyoruz atlara bakma numarasıyla. Kötü mü yapıyoruz?
Nihat: Ahsen Hanım, araya girdim ama, babamın yaptıklarından utanıyorum. Ama onu seviyorum da. Bir de Peyker’in kocasıyım. Ne işim var benim bu delilerin arasında ya. İki tane de çocuk yaptım o arada, bravo bana ha.
Bihter: Peyker mi onun adı, Peykel mi?
Salon
Nihal: Herkes gelsin de DVD seyretelim. Ehehe bence herkes bir arada ve mutlu ve bu ailede beni üzecek hiçbir şey olmuyor. Herkes nerte?
Bülent: Babacım benim bi sorum olacak.
Adnan Bey: Sor bakalım aslan oğlum. İçli, ispiyoncu oğlum. Her şeyi duyar, hemen gider Matmazel’e yetiştirir aslan oğlum.
Bülent: Babacım, biz böyle 1000 metrekare şıkır şıkır bir evde, niçin 51 ekran televizyon seyrediyoruz? Bir de niye yan yan oturarak seyrediyoruz?
Adnan Bey: Yorgunum. Ben biraz gidip dinlenicem. Atölyede sandalyede uyucam yani. Kahvaltıda görüşürüz.
Nihal: Kahvaltıyı bahçeye hazırlatıcam babacım. Bence en önemli konu kahvaltı. Bi de Behlül. Bi de benim mutluluğum.
Behlül’ün Odası
Bihter: Behlül n’aber?
Behlül: Bihter ödümü patlattın sinsi! Git ben Nihal’i seviyörüm.
Bihter: Gel bakim gel. İyice yaklaş bana bak bi şey sölücem. Gel burnun burnuma değsin. Hah. Bak. Sen benden kaçamıyosun. Beni deli gibi arzuluyosun. Hastasın bana.
Behlül: Eeeee-eeeh! Yeter be. Ben sana hiçbi şey yapmıyörüm.
Bihter: Gel bakayım gel gel. Burnumu burnuna değdir. Gel gel. Ya ben sana bi şey sorucam. Sen niye beni burnumdan öpüyodun durmadan? Eskimo musun sen?
Behlül: Eeee-eeh! Yeter! Çık hayatımdan.
Bihter: Aşk dileneceksin benden sevgilim. Nihal salağıyla evlenmeyeceksin. Ahahaha! Ehehehe! Hoşçakal.
Behlül: Bihter yine piskopat piskopat gülmeye başladı. Aaa eski sevgilim aramış. Alo? Sedef? Sen aradın beni. Yok ben aramadım. Sen aradın. Ben aradın. Sen mi ben mi. Kim aramış kim? Ben aradık. Ehe. Ben bu karışıklıkta senin evine geleyim de gazetede resimlerimiz çıksın, bi o eksikti, süper olur bence.
Firdevs Hanım’ın odası
Katya: Haşmetlim, bana Behlül’ün telefonundan eski sevgilisini çaldırıp kapattırmanız süper fikirdi. Ne kolaymış bu işler yahu.
Firdevs Hanım: Defol git gerizekalı.
Katya: Aaa. Görürsün sen. Behlül Bey, Firdevs Hanım’la Bihter size tuzak kurdular.
Behlül: E, n’apalım, ne yapabilirim ki ben şimdi? Saf Nihal beni affetti gitti bile.
Bahçe
Behlül: Çok utanıyörüm Beşir, Nihal’i çok seviyörüm, kirli günahımı bir tek sana anlatabiliyörüm. Ben bir halt yedim. Bu utançla nasıl yaşayacağım bilmiyörüm ama Nihal’in mutluluğu konusunu biliyosun.
Beşir: Evet.
Behlül: Sahi nerden çıkmıştı o konu ya? Seviyörüm Nihal’i. Onu çok mutlu edeceğim. Nerden böyle bir mecburiyetimiz var hepimizin, sen hatırlıyo musun?
Beşir: Nihal’i sevdiğine inandım Behlül. Öhhö öhhö. Ben siz Bihter’le sevişirken bi güzel kameraya almıştım sapık gibi. Hem de baştan sona. Çok acayipti yalnız, neyse o konuya hiç girmeyelim. Ondan sonra efendim, o kaseti kablolarla kameradan bilgisayara aktarmıştım. Ondan sonra USB’ye aktarıp bir de CD’ye yazdırmıştım. Bir de DVD vardı. Ona da aktarmıştım. My Documents’a iki kopya yapmıştım. Değişik isimler koymuştum. Sonra onları iPad’a attım. Sonra tekrar tekrar izledim. Arada bir CD’den sünnet fotoğraflarım çıktı onlara baktım falan. Biraz PSP oynadım. Facebook’ta gezdim falan. Neyse sonra hepsini sildim gemiye gittim çalışmaya manyak gibi. Sonra geldim Recycle Bin’de duruyo video. Bir daha izledim. Yine bi CD’ye kaydettim, CD’yi kasaya koydum. Şimdi söyle bakalım, koyunu kanoyla karşıya nasıl geçirirsin?
Behlül: Bundan kolay ne var, önce kurdu alırım karşıya geçiririm, sonra koyunu alırım... Aa bi dakka ya, kurt koyunu yer o sırada.
Beşir: Hadi git kasadan CD’yi al deli oğlan. İnşallah korsan kopyaları Beşiktaş’a düşmemiştir.
Behlül: Behlül hemen uçar.
Beşir: Bankada Matmazel’e rastlarsan elinden CD’yi hop diye kap, tutamaz CD’yi o Fransız cılızı. Hop diye kaparsın bi nehire atarsın bitti gitti. Seyirci de 2 yıldır bunun için bekledi.
İşyeri
Avukat: Adnan Bey, Katya işte böyle ayrılmış işten. Bi tuzak kurmuş, Firdevs’le Bihter sizin çocukların evlenmesini istemiyormuş. Olay bu.
Adnan Bey: Dur o zaman ben yine o taş ev’e gideyim, Bihlül’le Behtir’i o ev telefonundan arayayım, bakalım gelecekler mi. Ya bu ikisinin ismini aynı cümle içinde bir türlü söyleyemiyorum ben ya.
Avukat: Peki efendim.
Adnan Bey: Oturur o evde beklerim manyak gibi.
Avukat: Tamam efendim.
Ev
Bihter: Behlül niye beni arıyosun taş ev’den?
Behlül: Yok ya. Sen aradın zilli.
Bihter: Ben aramadım sen aradın.
Behlül: Ben aradın sen aradım ay neydi ya. Hep karıştırıyorum bunu ben.
Bihter: Kim aradı o zaman?
Behlül: Hilmi Önal aradı!
Bihter: Sahi o nerelerde ya?
Behlül: Karısı öldürmüş onu. Yok yok öldürmemiş yaralamış. Sonra barışmışlar. Sonra boşanmışlar. Bi de oğulları var bunların. Bi de o oğlanın karısı var.
Bihter: Evet Peykür. Firdevs Hanım’ın kızı olmak ne demek göstericem ona.
Behlül: Neyse Behlül kaçar.
Bihter: Bihter de arkasından gelir. Kapı kolunu tutar. İçeri bazen girer, bazen girmez. Kapının iki yanından ikisini görürüz. Di mi Behlül aşkım? Ehe ehe ehe ehe ehe heheheh. Ühüüüüüü.
Firdevs Hanım’ın odası
Bihter: Ben Bihter’im. Bu evlilik olmıycak.
Firdevs Hanım: Valla Bihtercim düğün bugün. Kasadaki silahı da gördün, artık gerisini sen bilirsin.
Bihter: Ya anne bi şey yap ya. Hafif hafif psikopata bağlıyorum ha. Behlül yanıma gelsin çabuk.
Firdevs Hanım: Sen Adnan’la ayrılırsan olacakları biliyor musun? Kapının önünde beş parasız kalacaksın. Sonra playboy’lar seninle gönül eğlendirecekler. Sonra orda burda rezil rezil gezeceksin. Sonra kimseyle göz göze gelemeyeceksin. Sonra sofralara meze olacaksın. Bitmediiiiii. Sonra hep yataklara düşeceksin. Sonra pis heriflerle ordan oraya sürükleneceksin. Bitmediiiiii...
Bihter: Eee-eh yeter! Bu düğün olmayacak.
Firdevs Hanım: Valla ben de evleniyorum, bu evden çıkan üçüncü gelin benim hah hah hay, seni iyice delirtmeye and içtim Bihtercim kusura bakma tatlım.
Nihal: Günaytııın, kahvaltıyı bahçeye hazırlattım. O kahvaltı sofrası hep dursun orda tamam mı.
Firdevs Hanım: Tamam kanka.
Nihal: Bir de Matmazel’i kovdum. Benim mutluluğumu engellemeye kalkmış. Neyse gitti artık. Ama yine boğaz manzaralı bi evde oturuyo.
Firdevs Hanım: Afferim benim şapşalım.
Nihal: Bizim hayatımızdaki her şeyin boğaz manzaralı olmasına ne diyosunuz ya? Bence hayatta en önemli şey boğaz manzarası. Bir de benim mutluluğum. Babam nerte?
Bihter: Evin içinde bi yerdedir gerizekalı ya. Nerde olucak yarabbim, herkes evin içinde bi yerlerde işte, allahın salağı.
Firdevs Hanım: Hayydi bakalıııım, bugün büyük gün. ‘Bu düğün olacak’ diye taaa sen babanın portakalında vitaminken demiştim ben Nihalcim. Bu dünyada ben ne dersem o olur biliyorsun kanka. Haydi düğüne!
Behlül: Memlekette çok kötü şeyler oluyör, biliyörüm. Ama biz yine yarın akşam hep beraber şuurumuzu kaybedip TV’ye bakalım diyörüm. Sonra Behlül kaçar, sizi gerçek dünyanızla başbaşa bırakır... Dı end...
Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...
Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...
Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.
© Tüm hakları saklıdır.