13 Aralık 2019

Davutoğlu bu kadar büyük bagajla bu kadar büyük cümleler kurup oy alır mı?

Gelecek Partisi'nin programı ve Davutoğlu'nun kuruluş konuşmasının analizi

Uzun zamandır bekleniyordu. AKP içinden çıkacak iki partiden birincisi kuruldu. Türkiye'nin 62. Başbakanı, AKP'nin 2. Genel Başkanı'nın girişimi ana akım medyada yer almadı. Ne CNN Türk ne NTV bu girişimi 'önemli' saymadı. Habertürk yarım saat Haber Global 40 dakika yer ayırdı. Benim gibi salonda olmayan gazeteciler, bilgisayarlarından Davutoğlu'nun Twitter hesabından yapılan yayını sık sık donmasına rağmen seyrettiler.

Eğer Davutoğlu'nun başbakanlık ya da partideki danışmanlık dönemlerini bilmiyorsanız, konuşma metninden ne kadar özgürlükçü, umut vadeden bir parti yorumunu yapabilirsiniz. Ama Davutoğlu'nun başta Suriye olmak üzere, Türkiye'yi de batağa sürükleyen dış politikanın önemli mimarlarından oluşundan, kendisi de akademisyen olmasına rağmen Barış Akademisyenleri için kullandığı ağır ifadelere pek çok konudaki yanlışlarını unutmak mümkün mü? Gülencilerin dışişleri kadrolarında en çok onun zamanında yer almalarından, büyük acı yaşayan Sur için "Toledo yapacağız" açıklamasını…  1 Kasım seçimlerine giderken Van mitinginde "Biliyorlar ki; AK Parti iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak ya da beyaz toroslar dolaşacak" tehdidini…

Önce bagajdan öne çıkan bu birkaç başlığı koyup gelelim bugüne. Davutoğlu adını vermeden sert bir Erdoğan-AKP eleştirisi yaptı. Şu sözlerini not etmek istiyorum:

"Türkiye'yi yönetenlerin iktidarda kalmanın dışında başka bir gündemleri bulunmamaktadır. Türkiye derdi olmayanların, millet derdi kalmayanların, adalet meselesi olmayanların milletimizin geleceği için söyleyecekleri de kalmamıştır. Onun için hep geçmişi konuşuyorlar.

Onun için hep aynı şeyleri söylüyorlar. Onun için adaleti, hukuku, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, ahlakı, eşitliği duyunca rahatsız oluyorlar."

İktidarda kalmanın dışında gündemi bulunmayan isim, tercümesini yapalım, yani Erdoğan. Böyle diyor Davutoğlu. Kuruluş konuşmasından anlıyoruz ki Davutoğlu 'korku duvarını' yıkmış. Önümüzdeki günlerde Şehir Üniversitesi sebebiyle başlayan Erdoğan-Davutoğlu kavgası büyüyebilir.

İkinci nokta Davutoğlu parlamenter sisteme dönüş isteğini kuvvetle vurguluyor. Bu da önümüzdeki seçimlerde doğal olarak içinde bulunacağı ittifakın parlamenter sisteme dönülmesini isteyen diğer partilerle (CHP, İyi Parti, Babacan oluşumu, Saadet Partisi, HDP) onu yan yana getirecek. Bu da alacağı oyun ne kadar etkin olacağına dair yapılan tahminler açısından şöyle bir yanıt oluşturuyor: Bekir Ağırdır'ın deyimiyle yüzde yarım bile alsa (ki daha yeni yola çıkmasına rağmen yüzde 4-5 tahminleri yapanlar da var) AKP bloğunda rahatsızlık yaratma ihtimali yüksek.

Davutoğlu'nun yanında; özellikle AKP teşkilatlarında üst düzey yöneticilik yapmış isimlerin olması örgütlenme açısından önemli. Salona yansıyan hava 'bir heyecanın olduğunu' organize-hazırlıklı bir yapının ortaya çıktığını gösteriyor. Ancak aynı zamanda kurucu ekibe bakıldığında ana figürün Davutoğlu olacağını 'yeni-farklı görüşlü kişinin' az sayıda kaldığını ortaya çıkarıyor.

Davutoğlu'nun dış politika konusunda söylediği kısımlardan 'az bir özeleştiri' havası çıkarmak mümkün: "Dış politikadaki temel ilkemiz çok boyutlu barış diplomasisidir. Dış politikamızın bugüne kadarki seyrinin esaslı muhasebesi yapılarak…"

Davutoğlu'nun 'stratejik derinlik' çalışmasında teorisini yaptığı 'yeni Osmanlıcı - Sünni bakışlı' bir dış politika yerine ne önerdiği konuşmasında tam anlaşılmıyor. Şöyle diyor: "Türkiye'nin çıkarlarını koruyan değer odaklı yaklaşım benimsenecektir."

Partinin programında ise Suriye için 'etnik ve mezhebi barış' deniyor.

Konuşmasında "Alevi yurttaşlarımızın inanç ve öğreti temelli taleplerine, geleneksel Mürşid, Pir, Dede ocakları esas alınarak çözüm bulunacaktır" diyor. Partinin internet sitesinde yer alan tüzüğünde ise bu konuda 'cemevlerine hukuki statü' öngörülüyor.

Kürt sorununa gelince... Konuşmada 'ana dilde eğitim' çarpıcı başlıklardan biriydi. Bu konuda konuşmadan bölümler şöyleydi:

"Güvenlik adına özgürlüklerin kısıtlanmasının insan onurunu yok eden dikta rejimlerine  özgürlük adına güvenliğin ihmal edilmesinin ise kaosa ve iç çatışmalara yol açar. Terör ve terörle mücadele söylemi Türkiye'nin enerjisini tüketen toplumsal uyumu zedeleyen ve dış politika esnekliğini körelten bir tuzak olmaktan çıkartılmalıdır."

Bu konuda programda şöyle maddeler sıralanmış:

- Yerinde yönetime inancımız tam.

- Belediye başkanları ancak mahkeme kararıyla görevden alınmalı.

- Görevden alınan belediye başkanının yerine kayyım değil yine seçimle oluşturulmuş belediye meclislerinden başkan seçilecek.

Davutoğlu konuşmasında bahsetmedi ama programda 'KHK mağduriyetleri giderimeli' diye bir bölüm de var.

İlk bakışta notlarım bunlar. Davutoğlu'nun kurduğu Gelecek Partisi ülkenin geleceğinde rol oynar mı, oynarsa ne kadar oynar bilmiyorum. Ama Prof.Dr. Tayfun Atay'ın deyimiyle 'post AKP dönemin şafağı söktü'… Geçmiş geleceği ne kadar etkileyecek, seçmen Davutoğlu'na 'beyaz sayfa açacak mı' göreceğiz. 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"