02 Haziran 2023

Bahçeli ‘yeni kırmızı çizgileri’ nereden çekecek, kim kimin elini sıkacak, hangi yeni ittifaklar kurulacak?

"Önümüzdeki dönemde çok şey değişecektir, her şey değişecektir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (Fotoğraf: AA)

Türkiye siyasetinde ‘el sıkışma’ görüntüleri simgesel olarak önemlidir. Üzerine yorumlar yapılır, analizler yazılır. Elbet sıkılan eller her zaman güne ya da ileriye dönük pozitif bir durumu tarif etmez. Ama yine de ‘dikkat çekicidir’. Benim aklıma gelen ilk örnekler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2007’de dönemin Demokratik Toplum Partisi’nden (DTP) Ahmet Türk ile Meclis’te el sıkışması. 9 Aralık 2019’da yine Bahçeli’nin dönemin HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan ile el sıkışması. 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Beştepe’de Tayyip Erdoğan’ı destekleyen tüm liderler el ele fotoğraf verirken yan yana düşen BBP Lideri Mustafa Destici ile HÜDA-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun el ele tutuşması. Selahattin Demirtaş’ın HÜDA-Par Genel Başkanı’na ‘bugün tutmanız gereken el Meclis’te HDP’lilerin elidir’ çağrısı. (İrfan Aktan söyleşisi/Artı Gerçek.)

Bugün 28. Dönem milletvekilleri yemin ederek çalışmaya başlayacak. Türkiye tarihinin en muhafazakâr-milliyetçi Meclis’i olacak bu. Her ne kadar dili milliyetçiliğe evrilse de hala ana muhafazakâr parti sayılabilecek AKP 267, diğer muhafazakâr partiler DEVA 15, Gelecek Partisi 10, Saadet Partisi 10, Yeniden Refah Partisi 5 milletvekiline sahip. Milliyetçi partilerden MHP 50, İYİ Parti 44. Sol-sosyal demokrat- sosyalist partilerden CHP 130, Yeşiller Sol 61, TİP 4. (AKP listesinden seçime giren HÜDA-Par’ın 4 milletvekili oldu.)

Seçim öncesi ‘muhalefetteki Millet İttifakı yanına Yeşil Sol ile TİP’i de alarak Meclis’te sayısal üstünlüğe kavuşur’ hesapları tutmadı. İktidar partilerinin toplam sandalyesi 322 oldu. Meclis’te olası bir yeni anayasa için referandum yeter sayısı 360, referandumsuz kabul sayısı 400. Yani kendini milliyetçi-muhafazakâr olarak tarif eden partilerden tamamı olmasa da bir kısmıyla bile yeni bir anayasa teklifinin hazırlanarak referanduma götürülmesi son derece kolay olabilir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘teşekkür ederek misafirliklerinin sonlandığını bildirdiği’ 39 milletvekilinden oluşan DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti’nin biri kısa biri uzun vadeli iki hedefi var. Kısa vadeli hedef; grup kuracak sayıyı yani minimum 20’yi bularak Meclis’te komisyonlarda temsil edilebilecek stratejik birliktelik. Orta-uzun vadeli hedef ise fikirsel aşamadan ileri bir noktaya evrilen DEVA ile Gelecek’in birleşmesi.

Meclis’te 95 milliyetçi vekil var. Buna AKP içindeki isimleri (mesela Tuğrul Türkeş) de katabiliriz. Meclis içinde bu grup (pek muhtemel bakanlık verilecek Sinan Oğan ile birlikte) milliyetçi sesin (milliyetçi lig tarifi de var) daha yoğun kulaklara çalınacağı bir dönemi yaratacak. En azından 2024 mart yerel seçimlerine kadar Erdoğan’ın milliyetçi ortaklarıyla birlikte sert-ötekileştiren tutumundan vazgeçmeyeceği öngörülebilir.

İYİ Parti’nin Meral Akşener’in takınacağı tavır önemlidir. Haziran sonundaki kurultaya kadar parti içinde yapacağı nabız tutma çalışmaları da kurultaydaki tavrı da önemli olacak.

Sol-sosyalist-sosyal demokratlara gelince. CHP içinde başlayan 2024 mart seçimlerine kadar ‘kısmi olarak engellenebilecek-fazla su yüzüne çıkarılmamaya çalışılacak’ bir yönetim sorunu olduğu ortada. Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında bir mutabakat ya da restleşme sonucu Kurultay’da hesaplaşma görülmesi mümkün. İmamoğlu’na siyaset yasağı tehlikesi de başta İstanbul belediyelere kimin aday olacağı da önemli.

Yeşil Sol Parti (HDP); kendi içinde de ittifak ortağı TİP ile de sorun yaşıyor. Orada da kısa sürede eş başkanların-yönetimin de değişeceği bir süreç yaşanacak. Nispeten daha rahat gözüken, en azından parti içinde TİP. Ancak onların da uzun süre birlikte siyaset yaptıkları, bir dönem listelerinden aday oldukları Kürt siyasi hareketiyle yaşadıkları kırılmayı tamir etmeleri gerekiyor.

Türkiye’de yeni döneme en rahat giren partiye gelince. Bana göre MHP. Öncelikle kimsenin beklemediği oranda bir oy aldı.

2018 seçimlerinde de aldıkları oylarla iktidar içi dengelerde Meclis’te belirleyici sayıya ulaşmışlardı. Devlet Bahçeli 2018 seçim gecesi yaptığı konuşmada ‘kilit parti yapıldık, milletimiz bize denge ve denetleme görevi vererek önemli bir sorumluluk vermiştir’ diyecekti. Aradan geçen 5 yılda MHP kritik konularda Erdoğan’ın ‘onay’ için gittiği merkez olmakla kalmadı, parti polisten yargıya etki gücünü artırdı.

28 Mayıs gecesi Bahçeli’nin basın toplantısındaki bir cümle günlerdir tartışılıyor: Önümüzdeki dönemde çok şey değişecektir, her şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez.

Devlet Bahçeli en yaşlı üye sıfatıyla bugün geçici başkan olarak Meclis’i açacak ve bir de konuşma yapacak. Bahçeli’nin yapacağı konuşmada kendi durduğu-güç aldığı noktadan Türkiye’nin ‘kırmızı çizgilerini’ yeniden tarif ettiği cümleler duyabiliriz. Bunların geçerliliği de ciddiyeti de elbet sorgulanacaktır-sorgulanmalıdır. Ancak geleceğe dair bir fikir vereceğini düşünüyorum. 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir toplumun ‘ayarlarıyla’ oynamak: Bugün sırada kim var?

İktidar ‘korkut-belirsizlik yarat-yönet’ sisteminin artık iflas ettiğini er ya da geç görecek. Muhalefetteki ayrılıkları genişletip iktidarda kalacağını düşünmek, bunun sürdürebileceği fikrine yatırım yapmak, kendi sürelerini uzatma hesabı yaparken yoksulluğu-adaletsizliği derinleştirmekten başka bir şeye yaramıyor.

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"