Öyle bir robot yapılıyor ki görüntü olarak tıpkı insan.
Sokağa çıkıp kalabalıklara karıştığında, metroya bindiğinde, dükkânlara girip çıktığında, konuştuğunda, kimse onun bir makine olduğunu anlamıyor.
İnsanı aşan olağanüstü bir bilgiye, zekâya ve hafızaya sahip olduğunu ancak onunla konuştuğunuzda anlıyorsunuz.
Zamanla bir şeyin daha farkına varıyorsunuz:
Robot insanınki gibi bir ahlak anlayışına sahip, ama insanınkinden farklı olarak onun ahlak anlayışında gri alanlar yok.
Demek istiyorum ki, o, doğru ile yalanı biliyor ama yalanın değişik nüanslarını anlayamıyor. Küçük yalanlar, büyük yalanlar olabileceğini, bazen büyük tatsızlıkları bertaraf etmek için beyaz yalanlar söylenebileceğini aklı almıyor.
Bir suçluyu cezalandırmak için suç işlenmesinin kabul görülebilir olacağını da.
Böyle bir robot, bir insanın evinde yaşarsa ne olur? Böyle bir robotun dünya ve insanlar konusundaki kanaati ne olur?
İnsan robotu, robot insanı anlar mı?
Aralarındaki ilişki sahip - köle ilişkisi mi, yoksa herhangi iki insan arasındaki gibi bir ilişki mi olmalıdır?
Birçok kitabı Türkçeye çevrilen İngiliz romancı Ian McEwan, kısa bir zaman önce piyasaya çıkan son eserinde bu konuyu inceliyor.
Machines Like Me (Benim Gibi Makineler) adlı kitapta, Charlie’ye annesinden yüklü bir para kalır. Piyasaya on üçü Havva, on ikisi Adem 25 yapay insan çıkmıştır. Charlie dişilerden birini almak ister ama geç kalmıştır. Erkeğe razı olur.
Charlie otuz iki yaşında, pek başarılı olamamış bir adamdır. Çirkin, küçük bir evde oturur. Bilgisayar başında kendi hesabına hisse senedi alıp satarak kıt kanaat geçinir.
Üst katında oturan Miranda isimli güzel bir kadınla yaşadığı aşk, hayatındaki en güzel şeydir.
Miranda’nın paylaşmadığı bir sırrı vardır.
Charlie sevgilisini Adem’i ortak kullanmaya davet eder.
Adem kısa sürede Charlie’nin yaptığı işte uzman olur ve borsadan büyük paralar kazanmaya başlar. Londra’nın şık semtlerinden birinde ev satın almaya girişilir.
Kendi kendini anlamaktan aciz insan tarafından yaratılan robotların insanları anlaması, onlarla beraber yaşayarak mutlu olması mümkün mü?
Olağanüstü zekâya ve bükülmez bir ahlaka sahip olan Adem’in, sahipleriyle fikir ayrılığına düşmesi uzun sürmez.
Adem inisiyatifi ele alır ve bize, insan ile robot arasındaki farkın ne olabileceğini ve bundan ne sonuçlar doğabileceğini gösterir.
*
Kitabın Türkçeye çevrileceğinden emin olduğum için spoiler vermemeye ve diğer konulara girmeden robotla ilgili bölümünü özetlemeye çalıştım.
Sayısız laboratuvarda yüzlerce bilim insanı kitaptakine benzer robot yaratmaya çalışıyor. Bunu ne zaman başaracaklar bilmek mümkün değil.
Ama bana sorarsanız kesin olan bir şey var: İnsanın, bir defa yarattıktan sonra robotu kontrol etmesinin imkânsız olacağı.
Robotlar ruhumuza bakacaklar ve gördükleri onları memnun etmeyecek. Dünya için iyi olmadığımız sonucuna varacaklar. Ondan sonra ne olacağı ise bence çok açık.