25 Ekim 2021

Trajik son

Bu takımın gol atamamasının sebebi 3-4-2-1 değil, kaliteli ayaklarının ya eksik oluşudur ya da mevcut kaliteli ayakların hâlâ daha sahada olmayışıdır. Ama artık her ne olursa olsun kalitenin devreye girmesi gerekiyor.

Geçen hafta Trabzon deplasmanından yenilgi ile dönen Fenerbahçe, bu kez kendi sahsında, girdiği iki pozisyondan iki gol çıkaran Alanyaspor karşısında üç puan bıraktı, liderle arasındaki puan farkı beş puana yükseldi ve sıralamada da birkaç sıra geriledi. Milli araya lider olarak ve moralli giren Fenerbahçe, sonrasında her iki cephede de yara alarak yoluna devam ediyor.

Çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki sahadaki oyun, bu sezon bu takımın oynadığı iyi oyunlardan biri idi. Yüksek tempo, yılmaz pres ve akın sürekliliği hep vardı. Birinci ve ikinci bölgede saha ve adam paylaşımları hep doğruydu, yardımlaşma üst düzeydeydi. Sağ tarafta akınlarda sıklıkla top ezen Nazım ve zaten kapalı defansa karşı fizik olarak zayıf kalan Rossi dışında takımda hiç aksayan yoktu. 75. dakikaya kadar rakip, kaleye yaklaşamadı bile. Bu dakikaya kadar ise Fenerbahçe’nin gitgide sıklaşan gol girişimleri vardı. Fenerbahçe golü bulabilirdi, bu maçı alabilirdi ve yarın tüm basında övgü dolu cümlelere şahit olabilirdik. Daha evvel de söylediğim gibi doğru oyun sizi şampiyonluk yarışında tutar, kazanır veya kaybedersiniz ama potada kalırsınız ancak sizi yapsa yapsa kalite şampiyon yapar ve bu kalite Fenerbahçe takımında rakiplerine kıyasla bir hayli eksik. Bu kalitenin eksikliği de açık bir şekilde gol anında ortaya çıkıyor; koskoca Fenerbahçe ligin 10 haftasını 1.4 gol ortalaması ile geçemez.

Maçın ilk 75 dakikası aslında Antwerp maçı ile bir hayli benzeşiyordu; olumlu fark olarak daha maç başında gol yenmemişti ve fakat olumsuz fark olarak ise sahada Valencia’nın kalitesi ve becerisi yoktu. Bu kadar doğru oyunu golle sonuçlandıramadığınız zaman rakip de gelir ve sizi yener. İlk gole cevap erken gelse de Alanyaspor da tıpkı Antwerp’in ikinci yarıda yaptığı gibi oyuna ortak olmaya niyetlendiğinde ve siz de değişikliklerle ekmeklerine bal sürdüğünüzde işler artık daha zor duruma girmişti ve bir duran topta da üç puan gitti.

Pereira üzerine eleştiriler çoğunlukla diziliş üzerinden yapılıyor oysa Olimpiakos maçı dışında bu takımın sahada ne yaptığını bilmez bir halde olduğu hiç görülmedi. Takım, bu maçta da daha önce pek çok maçta olduğu gibi oyunun hâkimiydi. Pereira’nın asıl eleştirilmesi gereken noktaları, sezon başlangıcından beri dört ay geçtiği halde A planının ana kadrosunun belli olmaması, başlangıçta ve sonra oyun içinde yanlış oyuncu tercihlerinde bulunması olmalıdır. Bu takımın en yararlı oyuncusu Valencia, yerine oynayan Rossi kapalı savunmanın arasında yok olurken 70 dakika boyunca kenardaydı. Eğer Valencia için fiziksel bir yorgunluktan bahsediyorsak 34 yaşındaki Gustavo’nun istisnasız her maçın tamamında sahada olmasını nasıl açıklayacağız? Çok daha gereksiz zamanlarda sol kanatta oynarken gördüğümüz Muhammed kenarda otururken ve Nazım sahada alenen sırıtıyorken Nazım’ın oyundan çıktığı anda Gustavo’nun beceremediği artık gün gibi ortada olan libero pozisyonuna geçişini nasıl açıklayacağız? Benim Sosa ve Zajc arasındaki tercihim her zaman Sosa olur ama Zajc hiçbir yorgunluk emaresi göstermiyorken ve hatta iyi oynuyorken daha düşük tempolu oynayacağı belli olan Sosa’nın artık temponun konuşacağı anlarda oyuna girmesini nasıl açıklayacağız? Hadi Gustavo-Sosa ikilisi orta sahayı tutar diyelim, Gustavo da defansa geçince yerine gol atmaya çalışan takımda sıradan Crespo hamlesini nasıl açıklayacağız? Maçın artık Rus ruletine döndüğü, temponun çok arttığı dakikalarda iki senedir temponun yakınından geçmeyen Mesut’un sahaya sürülmesini nasıl açıklayacağız? 75 dakika sahasından çıkamayan Alanyaspor’un ilk pozisyonda golü bulmasına hadi şanssızlık ve bir anlık uyuya kalma diyelim, son dakikalarda duran toptan gol yenmesini de hadi bir kenara bırakalım ve hatta Antwerp’ten benzer golün yenmiş olmasını da unutalım ancak son 15 dakika Alanyaspor’un oyuna ortak olma fikrini acaba bizzat Pereira var etmiş olabilir mi? İkinci yarı başlarken veya hadi en geç 60.dakikada gelecek Valencia-Rossi ve Nazım-Muhammed değişiklikleri bu maçı kolaylıkla Fenerbahçe’ye getirebilirdi.

Ligin henüz çeyreği bitti. Takımın bir planı var, o plana sadakati var ve gerçekten iyi niyetle ortaya konan güzel bir mücadele var. Sahada oyun olmasa oturalım planı eleştirelim ama sahada oyun varken kalite eksikliğini plan üzerinden eleştiremeyiz. Bu takımın gol atamamasının sebebi 3-4-2-1 değil, kaliteli ayaklarının ya eksik oluşudur ya da mevcut kaliteli ayakların hâlâ daha sahada olmayışıdır. Ama artık her ne olursa olsun kalitenin devreye girmesi gerekiyor. Bu sene de hücum hattındaki tüm transferler karavana oldu ve ilk devre sonuna kadarki 9 lig ve 3 Avrupa maçı için artık yapacak bir şey yok. Madem artık kale, kanatlar ve savunma belli artık kalan dört forma için en doğru kombinasyon yaratılacak ve ne yapılıp edilip transfer dönemine kadar takım potada kalacak. Bu arada takım erken goller bulursa ne ala; bir şekilde devam edip gider ve potada kalır. Ama bu da olmazsa bu akşam maç sonunda hiç anlamı olmadan başlayan protestolar birkaç maç sonra artık durdurulamaz hal alır, sel olur ve o selin altında kalan sadece teknik kadro ve oyuncular olmaz. Bu da bir senenin daha heba olması demektir ve bu camianın artık buna katlanacak sabrı yoktur.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz

"
"