04 Mart 2024

Zaman gecikmez

Rakibinden daha fazla koşan ve savunmasını sertleştiren Galatasaray hücum metriklerinde kendi seviyesinin altında kalmış olsa da puan kaybetmesi beklenen Beşiktaş deplasmanından üç puanla ayrılmasını bildi

Sahaya bakmadan önce biraz Galatasaray maçı öncesindeki Beşiktaş'a bakacağım, kısa kısa.

  • Kriz anında göreve getirilen Fernando Santos idealist değil, pragmatik bir yol tercih etti.
  • Miras aldığı kadroya yapılan birkaç takviyeden (Al-Musrati[1], Ernest Muci ve Joe Worrall) sonra oyun odaklı değil, sonuç ve puan odaklı bir strateji izledi.
  • Hedeflerini de gerçekçi bir yaklaşımla belirledi: Türkiye Kupası ve lig üçüncülüğü.
  • İlk başlarda istikrarsız sonuçlar alınsa da, son altı maçında beş galibiyet elde etmiş olan bir Beşiktaş ortaya çıktı.
  • Son altı maçlık periyodda Beşiktaş kalesinde sadece bir gol gördü, buna karşın 10 gol attı.
  • Anlaşılacağı gibi Beşiktaş Santos'la beraber 0-0'ı iyi oynayan bir takım olmaya evrildi.
  • Ancak bu Beşiktaş'ın savunma yapısının gözle görülür biçimde ileri gittiği, hücumun da çok geliştiği anlamına gelmiyor. Beşiktaş bu iki departmanda küçük küçük adımlar atarak gelişim gösterdi.
  • Bu süreçte galibiyetler oyundan çok, oyuncuların bireysel performansı üzerinden geldi.
  • Burada özellikle başta Semih Kılıçsoy olmak üzere Al-Musrati, Muci ve Milot Rashica önemli roller üstlendiler.
  • Beşiktaş bu süreçte pas metrajı oldukça uzun olan Al-Musrati ve topla mesafe kat edebilen Rashica üzerinden hücum bölgesine hızla geçebildi ve top rakip ceza sahasında ligin en önemli forvetlerinden birisine dönüşen 2005 doğumlu Semih Kılıçsoy'la buluşturuldu.
  • Özetle Beşiktaş derbinin yükseliş sürecinde görünen tarafıydı.

Düşüş sürecindeki Galatasaray

Galatasaray'a gelince. Son üç maçlık periyod dikkate alındığında oyun ve skor anlamında Galatasaray'da belirgin bir düşüş görüldüğü söylenebilir. Galatasaray, son üç maçının ikisinde aldığı yenilgiler yüzünden önce UEFA Avrupa Ligi, ardından da Türkiye Kupası'nda yarış dışı kalmıştı. Son lig karşılaşmasında ise Antalyaspor karşısındaki oyun yetersiz bulunmuştu. Ayrıca Florya'dan sızan haberlere göre Galatasaray'da bir kimya sorunu da yaşanıyordu.

Santos'un maç planı

Beşiktaş teknik direktörü Santos'un Galatasaray maçındaki temel amacı oyunu uzun süre dengede götürmekti. Eğer ilk 60 dakikada skor bozulmazsa Beşiktaş baskı ve temposunu biraz artırarak galibiyete ulaşmayı deneyecekti. Santos, Galatasaray'ın güçlü hücum oyununa karşı koyabilmek ve maçı dengede götürebilmek amacıyla, savunmayı daha da güçlendirmek yoluna gitti. Bunun için de asıl pozisyonu stoper olan Daniel Amartey'yi Al-Musrati'nin yanında merkez orta sahada görevlendirdi.

Santos'un oyun planında asıl amaç Galatasaray'ın rakibini karşılarken yaptığı baskıydı. Santos bu baskıyı iki yolla kırmayı planladı: Baskıyı ilk olarak kendi etrafında kolayca dönerek yüzünü rakip kaleye çevirebilen Muci'yle kırmak. (Ön alan baskısı sırasında Muci orta sahaya gelerek kendisini takip eden Nelsson'u öne çekecekti. Santos burada sadece baskıyı kırmayı değil, Galatasaray savunmasının dengesini bozmayı da planlıyordu. Maçta Muci bu planı birkaç kez başarıyla uyguladı.) Santos'un Galatasaray baskısını kırmak için ikinci planı özellikle Cenk Tosun'a uzun oynamaktı.

Bunun yanı sıra Santos'un Galatasaray'ın savunmadaki zayıf noktası olarak Derrick Köhn'ü saptamış olduğu anlaşılıyor. Beşiktaş sağdan Milot Rashica önderliğinde geliştirdiği hücumları merkez ve sol kanattaki iki forvet oyuncusuyla sonuçlandırmayı amaçlıyordu. Rashica'nın servis ettiği topları gole dönüştürmeleri beklenen oyuncular ise Semih Kılıçsoy ile Cenk Tosun'du. (Beşiktaş hücumlarının yüzde 52'sini kendi sağ kanadından gerçekleştirirken bu oran sol kanatta yüzde 20,6'da kaldı.)[2]

Daha önceki maçlarda sık sık ön bölgeye etkili bindirmeler yaparak rakip ceza sahasına ortalar yapan Arthur Masuaku, Galatasaray karşısında savunma ağırlıklı bir rol üstlenecekti: Galatasaray'ın etkili sağ kanadını durdurmak. Ancak maç başladıktan sonra Masuaku-Tosun ikilisinin Kaan Ayhan ve Barış Alper Yılmaz'ı durdurmada[3] çok zorlandıkları görülünce sol kanada Cenk Tosun yerine Semih Kılıçsoy kaydırıldı.

Okan Buruk'un maç planı

Santos döneminde Beşiktaş'ın ilk golü atması durumunda maçlarını gol yemeden kazandığı, ilk golü yemesi durumunda ise karşılaşmayı gol atamadan yenilgiyle tamamladığı Okan Buruk ve teknik heyetince sır değildi. Bunun yanı sıra Beşiktaş'ın kuvvetli bir hücum organizasyona sahip olmadığı da biliniyordu.

Okan Buruk, maç stratejisini bu iki unsurun üzerine inşa etti: İlk olarak oyunun başlangıç bölümünde gol bularak Santos'un maçı dengede götürmeye dayalı ana planını çökertmek. İkinci olarak da kuvvetli set organizasyonuna sahip olmayan rakibini sürekli hücum yapmaya zorlayarak Beşiktaş'ın saha içindeki hücum karmaşasını daha da artırmak, bunu entropiye dönüştürmek.

Okan Buruk bu stratejiyi gerçekleştirmek için üç taktik öngördü:

  1. Beşiktaş'ı uzun oynamaya yöneltmek.
  2. Takım savunmasını sertleştirmek.
  3. Topun kazanılmasının ardından kısıtlı sayıda futbolcunun katılacağı şok hücumlar gerçekleştirmek.

Ön alan baskısının karakteri

Galatasaray Beşiktaş karşısında daha önceki maçlarda gördüğümüz türden sert ve yıldırıcı bir ön alan baskısı yapmadı. Üç nedenden; ilki, Beşiktaş'ta baskı anında geri adım atmayan oyuncu yok gibiydi. Bu nedenle karşısında Galatasaraylı oyuncu gören Beşiktaşlı futbolcular yüzlerini Galatasaray kalesine değil, daha çok kendi kalelerine döneceklerdi. İkincisi, oyun kurulumu sırasında Beşiktaşlı futbolcuları hata yapmaya zorlamak için sert ön alan baskısı yapmaya gerek yoktu. Orta seviye baskı bile zaman zaman Beşiktaşlı futbolcuların yaptıkları pas hatalarıyla sonuçlanıyordu. Üçüncü olarak Galatasaray maç içinde dengeli kalmayı, oyunu ve tempoyu kontrol etmeyi seçecekti. Bu da tüm takım oyuncularının şiddetli biçimde katıldığı bir ön alan baskısını değil, sadece üç-dört futbolcudan oluşan küçük bir grupla ön alan baskısı yapılmasını gerektiriyordu. Bu çerçevede Lucas Torreira sık sık ön alan baskısına katılacaktı, ancak Kerem Demirbay ikinci dalga presi başlatmak için daha geride konuşlanacaktı.

Plan çalışıyor

Genel olarak Galatasaray'ın bu planının çalıştığını söylemek istiyorum. Nitekim maç boyunca Beşiktaş geriden oyun kurmak yerine sık sık Mert Günok'un uzun vurduğu toplarla hücuma kalkmaya teşebbüs etti. OPTA verilerini kullanan www.sofascore.com sitesinin paylaştığı istatistiklere göre Beşiktaş kalecisi Günok maç boyunca topla 35 kez buluştu ve Galatasaray baskısı nedeniyle bunların 16'sında uzun oynamak zorunda kaldı.[4]

Esasında Mert Günok'un uzun vurması, daha önce değindiğim gibi Santos'un oyun planının bir parçasıydı. Günok, hava toplarına olan hâkimiyetiyle tanınan Cenk Tosun'un bulunduğu sol iç koridoruna doğru uzun oynayacak, hücum devamlılığı Tosun'un indirdiği topların kazanılmasıyla sağlanacaktı. Ancak maçın başında Kaan Ayhan-Barış Alper Yılmaz ikilisinin Beşiktaş'ın sol kanadını zorlaması üzerine sol forvete Cenk Tosun yerine Semih Kılıçsoy kaydırılınca Günok'un uzun vurduğu topları Galatasaray almaya ve kullanmaya başladı.

Daha sert takım savunması

Galatasaray savunmasının ağırlık noktası hücum bölgesi değil, ikinci bölgeydi. Beşiktaş'ın Galatasaray'ın az futbolcuyla yaptığı ön alan baskısını kırması durumunda ikinci ve daha yüksek savunma duvarı orta sahada kurulacaktı.

Buradaki sürpriz Galatasaray'ın ikinci bölgede yaptığı ikili-üçlü sıkıştırmalara Dries Mertens'in de aktif biçimde dahil olmasıydı. Buna ek olarak kanat forvetleri Barış Alper Yılmaz ve Kerem Aktürkoğlu da neredeyse her Beşiktaş hücumunda geriye dönerek aktif takım savunmasına katılacaklardı.

Galatasaray'ın hücum bölgesinde oynayan forvet oyuncularının yaptıkları katkı maça damga vurdu: Maç boyunca Galatasaraylı futbolcular tam 18 kez yaptıkları müdahalelerle (tackle) top kazandılar. Burada ilginç olan bahsedilen 18 müdahalenin altısının, yani üçte birinin üç forvet oyuncusundan gelmesiydi. Sırasıyla Mertens dört müdahale, Barış Alper Yılmaz ve Aktürkoğlu ise birer müdahale yaparak Galatasaray'ın takım savunmasının sertleşmesine katkı verdiler. Yılmaz ve Aktürkoğlu ayrıca birer pas arası da gerçekleştirdiler.

(Dikkatli okurlar burada Mauro Icardi'den hiç bahsetmemiş olduğumu fark etmişlerdir. Icardi dün oyunun hücum ve savunma tarafında belki de Galatasaray kariyerindeki en kötü maçını çıkardı. Nitekim maç boyunca topla sadece 18 kez temas etmesi ve yüzde 54'le Galatasaray'ın en az isabetli pas oranına sahip oyuncusu olması bunu çok açık biçimde ifade ediyor.)[5]

Hücum oyuncularının verdikleri bu defans katkısı sayesinde Galatasaray'ın takım savunması bir seviye daha sertleşmiş oldu. Nitekim istatistikler de buna işaret ediyor. Şöyle; Galatasaray'da maç başına 16,6 olan müdahale sayısı Beşiktaş karşısında 18 olarak gerçekleşirken, maç başı 9,4 olan pas arası sayısı ise 12'ye yükseldi. Benzer biçimde maç başı 13,7 olan top uzaklaştırma sayısı da 17 olarak gerçekleşti.

Aktürkoğlu örneği

Galatasaray'ın forvet oyuncularının takım savunmasına yaptıkları katkıyı Aktürkoğlu örneği üzerinden aktarmak istiyorum.

Dakika 67,54. Beşiktaş hücumunda Omar Colley dikine bir pasla Muci'yi görüyor, o da tek dokunuşla topu Semih Kılıçsoy'un önüne indiriyor. Kılıçsoy bu topu Cenk Tosun'a kazandırmak istiyor. Demirbay'ın müdahalesi nedeniyle boşta kalan topu Rashica kazanarak sağ kanattaki Rachid Ghezzal'e oynamak istiyor. Burada kadraja Aktürkoğlu giriyor. Aktif takım savunmasına katılan Aktürkoğlu pas arası yaparak Galatasaray hücumunu başlatıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Aktürkoğlu'nun pas arası yaptığı Beşiktaş hücumuna bakıyoruz. Rashica'nın sağda boş durumda olan Ghezzal'e vermek istediği topu Aktürkoğlu pas arası yaparak Galatasaray'a kazandırıyor. (Kaynak).

Aktürkoğlu sağındaki Demirbay'a, o da solda hareketlenen Köhn'e oynuyor. Köhn süratle hareketleniyor. Beşiktaş yarı sahasının ortasında karşısına Ghezzal ve Onur Bulut çıkıyor. İkisinin arasından geçen Köhn Beşiktaş ceza sahasına yöneliyor. Yeniden karşısına çıkan Bulut'u topu önce sola, sonra sağa çekerek ekarte eden Köhn'ün Aktürkoğlu'na vermek istediği yorgun pası Al-Musrati kazanıyor (aşağıdaki fotoğraf).

18 saniye sonrası. Demirbay'ın pasıyla hareketlenen Köhn çalımlarla Beşiktaş ceza sahasına giriyor. Ancak sağındaki Aktürkoğlu'na vermek istediği yorgun pası Al-Musrati kontrol edecek. (Kaynak).

Bu Beşiktaş hücumunda Aktürkoğlu'nun yaptığı pas arası çok değerli. Çünkü eğer o pas arasını yapmamış olsa en sağdaki Ghezzal boş durumda topla buluşarak önüne kimse çıkmadan Galatasaray ceza sahasına girmiş olacaktı.

Az adamla hücum

Galatasaray Okan Buruk'un maç öncesi planına uygun olarak rakibini kapatarak set hücumları yapmak istemedi. Buradaki ana hedef topun kazanılmasından sonra hızlı hücuma çıkmaktı. Galatasaray bu stratejide başarılı oldu. Ancak hızlı hücumlarda forvet oyuncularının yaptıkları top kayıpları ve pas hataları nedeniyle skor üretilemediği gibi ve Galatasaray hücum metriklerinde de kendi ortalamasının altında kaldı.

Şöyle; Galatasaray'ın rakip yarı sahadaki ortalama pas isabet oranı yüzde 72,2 iken bu oran Beşiktaş karşısında yüzde 63 olarak gerçekleşti. Keza Galatasaray rakip kaleye her maç ortalama 19,5 şut atarken bu sayı Beşiktaş karşısında 12'de kaldı. Benzer biçimde kaleyi bulan şut sayısında sezon ortalaması 6,6 iken dün Beşiktaş karşısında bu sayı radikal biçimde azalarak 3'e kadar düştü.[6]

Burada özellikle bir futbolcuya parantez açmak istiyorum. Yaptığı dört müdahaleyle takım savunmasının sertleşmesine büyük katkı veren Mertens, oyunun hücum yönünde kendi standardının oldukça altında kaldı. Pas isabet oranında ortalaması yüzde 76 olan Mertens Beşiktaş karşısında yüzde 59 pas isabetiyle oynadı. Mertens ayrıca Galatasaray'ın maç boyunca en çok top kaybı yapan futbolcusu da (23 top kaybı) oldu.[7]

Yanlış pasla başlayan hücum

Galatasaray'da hücum bölgesinde yapılan pas hatalarının nelere mâl olabileceğine ilişkin tek örnek vermek istiyorum:

Dakika 60,27. Beşiktaş, kendi yarı sahası ortasından Masuaku'nun Al-Musrati'ye kullandığı taç atışıyla oyunu hareketlendiriyor. Bu sırada arkadan gelen Mertens topu Al-Musrati'den çalıp ilerideki Aktürkoğlu'na oynuyor. O da sağdaki Barış Alper Yılmaz'a. Yılmaz'ın Demirbay'a attığı gecikmeli pası Rashica kapıyor ve Beşiktaş'ı 5'e 5 hücuma çıkarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Beşiktaş'ın gerçekleştirdiği en tehlikeli hücuma bakıyoruz. Barış Alper Yılmaz'ın Demirbay'a verdiği yanlış pası kapan Rashica Beşiktaş'ı 5'e 5 hücuma çıkarıyor. (Kaynak).

Rashica Galatasaray yarı sahasının ortalarına doğru solundaki Muci'ye aktarıyor topu. Muci'yi karşılamak için Sánchez öne çıkıyor. Ancak Muci kendi sağına hareketlenerek onu ekarte ediyor. Onun bu hareketiyle üç Galatasaraylı (Kaan Ayhan, Sánchez ve Torreira oyundan düşüyor.) Beşiktaş'ta ise en sağda iki boş oyuncu var; Cenk Tosun ve Ghezzal (aşağıdaki fotoğraf).

Yedi saniye sonrası. Sánchez'i ekarte eden Muci en sağdaki takım arkadaşı Ghezzal'e pas verecek. (Kaynak).

Muci topu en sağdaki Ghezzal'a atıyor. Köhn Ghezzal'ın Galatasaray kalesinin sağ tarafına vurabileceği açıyı kapatıyor ve onu Muslera'nın kapattığı köşeye vurmaya yönlendiriyor. Ghezzal'ın şutunu (aşağıdaki fotoğraf) son saniyeye kadar ayakta kalan Muslera eliyle çelerek kornere gönderiyor.

Dört saniye sonrası. Muci'nin pasıyla Galatasaray ceza sahasında buluşan Ghezzal'in şutunu Muslera kornere çelecek. Burada Köhn Ghezzal'in açısını kapatarak onu Muslera'nın üzerine yönlendiriyor. (Kaynak).

Beşiktaş'ın bu hücumu Barış Alper Yılmaz'ın Demirbay'ın arkasında kalan yanlış pasıyla başladı. Burada Demirbay ve Galatasaray'ın dört forvet oyuncusu geride kalmış oldular. Bu beş Galatasaraylı arasında geriye hızlı biçimde sadece Demirbay döndü. Nitekim Demirbay Ghezzal Galatasaray kalesine şut atarken kendi ceza sahası içindeydi.

Az futbolcuyla başarılı hücum

Galatasaray'ın hücumlara az futbolcuyla katılmasına ilişkin de tek örnek vermek istiyorum.

Dakika 39,07. Beşiktaş'ın sağ kanat hücumunda Al-Musrati'nin Rachica'ya verdiği pasta topa daha yakın olan Köhn araya girip Kerem Aktürkoğlu'na oynuyor. Aktürkoğlu kendisini marke eden Onur Bulut'tan sıyrılmak isterken topu ayağından açıyor. Amartey bu topu kontrol edip yanındaki Al-Musrati'ye oynuyor. Mertens Al-Musrati'nin arkasından gelip topu Aktürkoğlu'na kazandırıyor. O da soldan bindiren Demirbay'a. Böylece Galatasaray'ın geçiş hücumu başlıyor. Demirbay merkezdeki Torreira'ya, o da topu sağdan bindiren Kaan Ayhan'a bırakıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Galatasaray'ın ilk yarıda Beşiktaş kalesini bulan ilk ve tek hücumuna bakıyoruz. Mertens'in kaptığı top sonrasında Kaan Ayhan Galatasaray'ı hücuma çıkarıyor. Bu hücuma Kaan Ayhan haricinde sadece iki Galatasaraylı katılıyor: Barış Alper Yılmaz ve Kerem Demirbay. (Kaynak).

Yaklaşık 20 metre ilerleyen Kaan Ayhan topu Amartey'in bacak arasından Beşiktaş ceza sahasına bindirme yapan Demirbay'ın önüne yuvarlıyor. Demirbay topa yetişmek için yere kaydıktan sonra soluyla kaleye vuruyor. Bu şut Mert Günok tarafından kurtarılıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Altı saniye sonrası. Kaan Ayhan'ın pasıyla ceza sahasında buluşan Kerem Demirbay kayarak topa vuruyor. Bu şutu Beşiktaş kalecisi Mert Günok'tan dönecek. (Kaynak).

Görüldüğü gibi bu hücuma sadece üç Galatasaraylı futbolcu katılıyor: Kaan Ayhan, Kerem Demirbay ve Barış Alper Yılmaz. Bu hücum bize Galatasaraylı futbolcuların belirli bir talimat doğrultusunda ve bazı savunma prensiplere uygun biçimde atağa katıldıklarını gösteriyor. Burada tek sorun Barış Alper Yılmaz'ın yaptığı koşunun yönü. Burada Yılmaz çizgiye yanaşıyor, oysa sağ iç koridoru kullanmalıydı.

Sonuç

Galatasaray'da sıkışık ve yoğun fikstür takvimi sona erdi. Sezon başında yapılan onca transfere rağmen peş peşe gelen sakatlıklar ve aşırı formsuzluklar nedeniyle çok dar bir rotasyonla ilerlemek zorunda kalan Galatasaray bu süreç içinde iki kulvarda yarışma dışı kaldı. Ligde ise yoluna hasarsız biçimde devam ediyor.

Önümüzdeki süreçte Süper Kupa finali hariç artık haftada tek maç yapacak olan Galatasaray'da Okan Buruk, bana öyle geliyor ki, hem Wilfried Zaha, Hakim Ziyech, Sergio Oliveira gibi kendi futbolcularına; hem de rakiplerine Benjamin Franklin'den ödünç aldığı bir cümleyle şöyle sesleniyor: "Siz gecikebilirsiniz, ancak zaman gecikmez."

Zaman artık Buruk'la beraber akıyor.


[1] Libya uyruğuna mensup Al-Musrati'nin (El Musrati) tam adı şöyle: Almoatasembellah Ali Mohamed.

[2] Bu verileri yayıncı kuruluştan aldım.

[3] Yayıncı kuruluşun verdiği istatistiklere göre Galatasaray hücumlarının yüzde 48,4'ünü kendi sağ kanadından gerçekleştirdi.

[4] Daha fazla bilgi için, https://www.sofascore.com/galatasaray-besiktas/albsllb#id:11450073 sitesine bakılabilir.

[5] www.sofascore.com sitesine göre Icardi Galatasaray'ın en az rating alan oyuncusu oldu. https://www.sofascore.com/galatasaray-besiktas/albsllb#id:11450073

[6] https://www.sofascore.com/galatasaray-besiktas/albsllb#id:11450073

[7] https://www.sofascore.com/galatasaray-besiktas/albsllb#id:11450073

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani'den Galatasaray Spor Kulübü'ne Türkiye'de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kahramanların emeği

"Rakip analizi konusunda şöhreti bulunan Okan Buruk ve teknik heyetinin Galatasaray’ı, beşli defansla oynayan Sivasspor’a karşı nasıl oynatacağı merak konusu. Bu açıdan Pazar günü Okan Buruk’la Bülent Uygun’un taktik savaşını izleyeceğimizi söyleyebilirim"

Eski ve yeni futbol

Galatasaray son dönemde yeni bir futbola yelken açtı. Yeni futbol hızdan daha çok kontrol ve pas futboluna dayanıyor. Bu yeni futbolun sembolü Ziyech. Aktürkoğlu ise eski hız futbolunun sembolüydü

Sapere aude

Galatasaray çok zor geçeceği düşünülen Alanyaspor deplasmanını ikinci yarıdaki etkili futboluyla kolayca aştı. Ligin bitimine altı hafta kala Okan Buruk "bilmeye cesaret et" mottosunu sürdürüyor