Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Valiler Toplantısı'nda konuştu. Valilere şunu tavsiye etti:
"Tasarruf tedbirleri bütün bakanlıklar için önemli ama valilerimiz için çok önemli. Hepiniz tasarruf tedbirlerine uymakla mükellefsiniz. Taşıt kullanımından tanıtım giderlerine kadar bu alanda hassasiyet gerekiyor."
Ayşegül Kahvecioğlu'nun Milliyet'teki haberine göre bazı valiler, Bakan Bey'in konuşmasından sonraki soru – cevap bölümünde şunu sormuşlar: "TOGG almak istiyoruz, ne yapabiliriz?"
Bakan da "makam araçlarınızı satın, TOGG alın" yanıtını vermiş.
O anda Mehmet Şimşek'in yüzünü görmeyi çok isterdim.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya
Memleketin valileri sebilhane sürahisi gibi karşınıza sıralanmış, tasarruf önerilerinizi dinler gibi yapmışlar ama akıllarında hâlâ "acaba TOGG alabilir miyiz" sorusu var!
Manda kasa Mercedesler, dört çekerli lüks arazi araçları yetmiyor beyler bir de TOGG derdinde.
Ne de olsa hepsi AKP valisi, tek adam yönetiminin memurları.
Bakıyorlar baştaki ne yapıyor, onlar da ona uyma çabasındalar.
Devletin başındaki tek adam "itibardan tasarruf olmaz" derken valilerin tasarruf için Doblo'ya binmesini haliyle beklemiyoruz.
Bizim devlet teşkilatımızda, büyük makam araçları, şatafatlı makam odaları olmazsa kimse valileri de diğer yüksek bürokratları da ciddiye almaz diye bir inanç var.
Gerçi bu doğru da olabilir ama koskoca Maliye Bakanı'nın, bütçeye bakıp 2,7 trilyon liralık açığı gördükten sonra valilere tasarruf tavsiye etmesi de ilginç tabii.
Tasarruf yapılmasını isteyeceği kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başkası değil.
Bu yıl sadece Okluk ve Ahlat'taki saraylarındaki ek inşaatlar için toplam 1 milyar liraya yakın para harcanacakmış.
Cumhurbaşkanı yurt dışına giderken özel bir Jumbo jet kullanıyor. Gittiği yerde binsin diye makam araçları askeri nakliye uçaklarıyla önceden gönderiliyor. Resmi heyet ayrı, Cumhurbaşkanı ve yakınları ayrı bir uçağa biniyor.
"Kamu – Özel İşbirliği" projeleri diye pazarlanan ama aslında müteahhitlere Hazine'den servet transferini hedefleyen projelere harcanan paranın hesabını soran yok, çünkü tam hesabı bilen bile yok.
Kimsenin kullanmadığı köprülere, otoyollara hem de Euro ya da dolar enflasyonuna göre garanti parası dağıtılırken Maliye Bakanı'nın, devlet dairelerinde iki lamba az yandı diye tasarruf edilebileceğini zannetmesi de bir tür fıkra olmalı.
"Maliye Bakanı'nın biri, bir gün tasarruf tedbirleri almaya karar vermiş" diye başlayan bir fıkra!
* * *
Erdoğan, ortağına uyacak mı?
İşe yaramayacağını, beni dinlemeyeceğini elbette biliyorum ama Erdoğan'ı uyarmak isterim ki ortağının kendisini sürüklemek istediği yol yol değil, çıkmaz sokak |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
Dünya Sapla Samanı Karıştırma Şampiyonası olsa, birincilik uzak ara Devlet Bahçeli'nin olur.
Acayip sayı oyunlarına, sayıları birbiriyle toplayıp çarpıp bundan tuhaf sonuçlar çıkarmasına gülmeye alışmıştık.
Bu tür bütün demagoglarda olduğu gibi o da sözlerine ilgi çekmek için sürekli el yükseltmek zorunda ve sonunda Anayasa Mahkemesi'ni, PKK ile özdeşleştirmeye kadar işi vardırdı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı eleştirirken söylediği sözlere bakın:
"Acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini, feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz biz Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz."
Böylesine tam olarak "dam üstünde saksağan vur beline kazmayı" demek bir Anadolu geleneğidir.
Şehitlerin dökülen kanları ve feryat figan eden anaların gözyaşlarıyla, AYM'nin Can Atalay kararının ne alakası var?
Bahçeli, AYM kararının uygulanmamasını ve Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararının TBMM'de okunmasını da istiyor.
TBMM Başkanı'nın bu isteğe ne kadar dayanabileceğini bugünden söylemek zor.
Belki de Numan Kurtulmuş'un dayanma gücünden daha çok Erdoğan'ın dayanma gücünden söz etmek daha doğru olabilir.
Kurtulmuş'un, Erdoğan'ın kararına itiraz edecek "özgül ağırlığının olmadığını" söylemek siyaseten yanlış olmaz.
Bu kararı Erdoğan verecek ve büyük ihtimalle yerel seçime daha kısa bir zaman kala bunu yapacak ki kopacak gürültüyü kutuplaştırma için kullanabilsin.
Kısacası, Yargıtay marifetiyle Anayasal düzene karşı kalkışılan darbenin yeni bir aşamaya geçmesine karar verecek kişi Erdoğan olacak.
Erdoğan, iktidarını borçlu olduğunu düşündüğü ortağının, 12 Eylül'e giden süreçte hangi rolleri oynadığını, kimin değirmenine nasıl su taşıdığını hatırlayacak yaşta.
İşe yaramayacağını, beni dinlemeyeceğini elbette biliyorum ama Erdoğan'ı uyarmak isterim ki ortağının kendisini sürüklemek istediği yol yol değil, çıkmaz sokak.
Kimse hayatının sonuna kadar o güçlü makamlarda kalamıyor ve sivil ya da askeri darbe peşinde koşanlar bir zaman içinde bunun bedelini mutlaka ödüyor.
* * *
Ikea'nın dolması!
Ikea'nın dolması bitmeden koşturun arkadaşlar! |
Dünkü Karar gazetesinde şöyle bir başlık vardı: "Bu işin sonu nereye varacak? Ikea'da satılan bir adet yaprak sarmanın fiyatı dudak uçuklattı!"
Böyle başlıkları görünce dayanamam, altını da okurum.
Ikea restoranlarında satılan bir adet yaprak sarmanın fiyatı 10 lira imiş, gazetenin editörleri enflasyonun bu hale gelmesine isyan ediyor.
Meslektaşlarımızın son zamanlarda bir lokantaya filan gitmediklerini düşündüm.
Lokantalarda bir porsiyona 5 – 6 adet yaprak sarma konuluyor. Bu durumda Ikea'nın porsiyonu 60 lira eder ki bugünkü lokanta fiyatlarına göre "bedava" bile sayılır.
Evlere servis veren kurye şirketlerinin listelerindeki lokantalara baktım.
Bir kaşarlı pide 170 lira. Kıymalı pide isterseniz 190 lira ödeyeceksiniz. Zeytinyağlı yaprak sarmanın porsiyonu, lokantasına göre 285 ile 110 lira arasında değişiyor. Etli yaprak sarma lokantasına göre 130 lira ile 450 lira arasında!
Yani diyeceğim şu ki Ikea'nın dolması bitmeden koşturun arkadaşlar!
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı
Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|