26 Mayıs 2019

"Düzgün yürü yoksa seni köpeğe veririm"

“Ne münasebet canım? Barney sizin çocuğunuzu neden yesin, ısırsın ya da sizin çocuğunuzu alıp ne yapsın?”

Murat Boz’un oynadığı reklamın Türkiye’de ihlal edilen hayvan hakları ile ne ilgisi olabilir ki? Eğer 9.5 milyon takipçisi olan çok yönlü bir sanatçı oynadığı reklamda küçücük bir köpekten korkan birini canlandırıyorsa, emin olun çok ilgisi olur…

Yol arkadaşım Barney ile İstanbul’da yaşadığımız günlerde, Çukurcuma-Cihangir hattında Barney’yi gezdirmek hem büyük bir keyifti, hem de tam bir işkenceydi. Her gün aynı saatlerde aynı sokaklardan geçmek, köpek seven esnafla selamlaşmak, ritüelleri seven herkes için keyifli olur muhakkak.

İşkence olmasının en büyük sebebi ise kaldırım eksikliğiydi. Kaldırım olmadığından, motorlu araçlar geçerken nereye kaçacağımı şaşırmanın üstüne bir de araçlardan korkan Barney’yi sakinleştirmem gerekirdi. (Benden önceki insanları tarafından sokağa atılan bir köpekti Barney, o yüzden de uzun süre sokaklarda tedirgin gezdi) Zaten 2 adım kadar olan kaldırımları da park yeri yapmak en büyük becerimiz olduğu için, bazı günler o 1 saatlik yürüyüş gerçek bir sinir harbine dönüşebiliyordu.

Ama tüm bunların ötesinde, sık sık akıllara zarar başka bir durumla yani çocuğunu köpekle tehdit eden annelerle karşılaşırdım. “Düzgün yürü yoksa seni köpeğe veririm ha”, “Uslu ol yoksa köpek ısırır”, “Ayy bak köpek geliyor, yemeğini yemezsen seni yer”.

“Ne münasebet canım? Barney sizin çocuğunuzu neden yesin, ısırsın ya da sizin çocuğunuzu alıp ne yapsın?” demek isterdim her seferinde ama o çocukların köpeğe korkarak bakan gözlerini görünce çoğunlukla ya susardım ya da çocuğa baka baka köpeğin sadece sevgi dolu bir varlık olduğunu anlaması için okşardım Barney’yi. (Hala hayatta olsaydı da yine okşasaydım keşke!) Aslında çocuklara hayvan sevgisini aşılamak çok kolay. En az korkutmak kadar kolay.

Korkutulan çocuklarınsa büyüyünce köpekleri taşlayan, sopayla döven hatta zehirleyen canilere dönüşmesi, hiç şaşırtıcı olmaz değil mi? Ne de olsa daha minicikken köpeklerin ceza aracı, korkulacak bir canavar olduğu işlenmiş beyinlerine… Üstüne üstlük dini gerekçelerle köpeklerin “pis” olduğu inancı da var…

Minik köpek Murat Boz'a karşı

Hal böyleyken yani Türkiye’nin dört bir yanında köpek cinayetleri, köpek işkenceleri haberlerde boy boy yer alırken televizyonda gördüğüm bir hazır giyim firmasının reklamı “YUH” dedirtti.

Son zamanlarda siyasi duruşunu hiç çekinmeden göstererek çoğu sanatçıya örnek olan Murat Boz’un oynadığı, aslında uzaktan oldukça eğlenceli görünen bir reklam bu.

Reklamda Murat Boz oturmuş gitarını çalarken aniden odaya minicik bir köpek giriyor ve havlayarak dişlerini gösteriyor. Koskoca adam yani Murat Boz, köpekten o kadar korkuyor ki nereye kaçacağını şaşırıyor; yanlışlıkla başkasının evine giriyor…

Hadi reklamı yapanlar bu reklamın çocukların ilgisini çekecek renklerde olduğunu fark etmedi, hadi Murat Boz’un dinleyicilerinin yaş ortalamasının küçüklüğü göz önüne alınmadı… Hadi köpeği reklama “kiralayan” kişi köpeğinin böyle bir reklamda boy göstermesine izin verdi ama Murat Boz gibi aslında çoğu konuda birçok ünlüden daha duyarlı davranan ve 9.5 milyon takipçili Instagram hesabında kocaman bir köpekle poz verebilen bir kişi nasıl olur da böyle bir reklamda oynadı aklım almıyor!..

Biz bunları konuşurken

Instagram’ın ilk sanal influencer’ını duymuşsunuzdur. Adı Lil Miquela. 1.5 milyon takipçisi var. Sanal bir karakter. İsterseniz sanat eseri de diyebilirsiniz ama bunu bilmeden takip ederseniz normal bir influencer olduğunu düşünebilirsiniz…

Markalarla işbirlikleri yapan, LGBT haklarını savunan Lil, daha önce Prada, UGG gibi markalarla işbirlikleri yaptı. Mesleğimize göz dikip Coachella’ya giden ünlülerle röportajlar yaptı…

Ama son zamanlarda adını daha sık duyar olduk. Bunun sebebi de Calvin Klein’ın reklamında Bella Hadid’le oynaması. Aslında mesele tam olarak bu değil. Mesele, reklamda Bella Hadid’in Lil ile öpüşmesi.

Bu da LGBT bireyleri ve savuncuları tarafından büyük tepkiyle karşılandı çünkü Bella normal hayatında heteroseksüel olduğunu beyan etmiş biri. Reklamda Lil ile öpüşmesi “lezbiyenliğin satış amaçlı kullanımı” olarak nitelendirildi. (Yeri gelmişken “Queerbaiting” kavramını da not etmekte fayda var. Heteroseksüellik dışındaki cinsel tercih ve yönelimlerin reklam/satış/izlenme gibi amaçlar için kullanılmasına verilen ad.)

Kimse de çıkıp “Arkadaşlar sakin, Lil diye biri zaten yok. Bella da aslında kimseyle öpüşmedi, heteroseksüelliğe de lezbiyenliğe de halel gelmedi” demedi. Onun yerine koskoca Calvin Klein, bu 30 saniyelik reklam spotuna gelen eleştiriler üzerine Twitter’da bir açıklama yayınladı.

Açıklamada reklamın dahil olduğu #MyCalvins kampanyasının farklı kimliklerin ifade özgürlüğünün altını çizdiği belirtildi ve “Bu reklamda biz gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki puslu sınırlarda gezdik” dendi.

Bence her ne olursa olsun mesela Black Mirror dizisini izlerken araya girebilecek bir reklam bu!

Beyzbol sopalı Aleyna Tilki fantezisi

Reklamlar denince hızımı almam zor olacak çünkü Aleyna Tilki’li jean reklamındaki manasız kırma-dökme eylemlerinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Aleyna hanım kızımız reklamda denizden kıyafetleriyle çıktıktan sonra, oldukça absürd ve manasız bir biçimde sağa sola elindeki beyzbol sopasıyla saldırmaya başlıyor. Sonra çevresinde Donnie Darko maskeli adamlarla at üstünde Galata Köprüsü’nü geçiyor (Vallahi de billahi de böyle bir sahne var reklamda!) ve yine elindeki beyzbol sopasıyla vandallığa devam ediyor. Gerçekten gençlere vermek istediğiniz mesaj bu mu sayın jean markası?!..

Bu arada yanlış anlaşılmasın; kırma-dökme, sisteme başkaldırı, güçlü kadın kahraman gibi temalar ilk kez kullanılmıyor elbette. Ama altında bir felsefesi, amacı, söyleyecek sözü varsa sonuna kadar alkışlanabilir… Sırf görüntü olsun diye özenti karelerle yapılmış kolajlarsa bu reklamdaki gibi sakil duruyor maalesef.

(Devam edip hayatımda duyduğum en kötü şarkıyla sözde aşk temalı dondurma reklamındaki Britney Spears/Aleyna Tilki’yi de anlatabilir ya da hem bir havayolu firması reklamında hem de bir mobilya reklamında izlediğimiz MFÖ’ye “Neden?” diye sorabilirdim ama kendimi tutacağım çünkü bu kadar çok televizyon izlediğimin anlaşılmasını istemiyorum!..)

GÜZEL HABERLER

  • Guy Ritchie’nin yönettiği, bu nedenle de bir an önce izleme isteği yaratan Aladdin filmi ile Disney çok güzel bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdi. Instagram ve Twitter üzerinden atılan her #FriendLikeMe temalı post için Make-A-Wish derneğine bağış yapan Disney, toplamda 1 milyon Dolar bağış yaptı. Bu bağış tüm dünyadaki kritik durumda hasta çocukların bir dileklerinin gerçekleştirilmesi için kullanılacak. Filmin başrol oyuncusu Will Smith’in desteklediği projenin detaylarını FriendLikeMe.org adresinde okuyabilirsiniz. Bu arada film gösterime girdi, kaçırmayın.

  • Şimdiye kadar çoktan haberiniz oldu tabii ki ama böyle güzel bir haberi tekrar yazmanın, tekrar okumanın ne zararı olur ki? 1995 doğumlu İrem Yaman 2. Kez Dünya Tekvando Şampiyonu oldu! Ne kadar tebrik etsek az!
  •  
  • Radyo Eksen’in programcılarından, gençliğimizde Number One FM’de izlediğimiz ve sunuculuğunu, sesini, müzik bilgisini her zaman takdir ettiğimiz Hakan Tamar kendi plak şirketini kurdu. Tamar Records adlı şirketin çıkartacağı albümleri dört gözle bekliyorum. Müzik dünyasından böyle haberler almak şahane!

Yazarın Diğer Yazıları

Oyun devam ediyor: 'Squid Game'in başrol oyuncuları Lee Jung-jae ve Wi Ha-jun, ikinci sezonda izleyicileri nelerin beklediğini anlattı

Netflix’in en popüler dizilerinden olan Squid Game, 26 Aralık’ta ikinci sezonu ile karşımızda olacak. Dizinin iki başrol oyuncusu Lee Jung-jae (Gi Hun yani Oyuncu 456) ve polis rolündeki Wi Ha-joon ile dizinin yeni sezon basın lansmanında online olarak bir araya geldik ve sorduk: Şimdi neler bekliyor bizi?

Melsa Ararat: Türkiye için umutlu, dünya için umutsuzum

"Kadın bakışının girdiği şirketlerde kârlılık oranı artıyor. Ama genel olarak şirketlerin özellikle çevresel sorumlulukları, sosyal sorumlulukları, yasal haklarına saygı, işten çıkartmaların azalması, yeniden yapılanmaların azalması, risklerin daha iyi yönetilmesi açısından baktığımızda bütün sektörlerde kadınların aynı olumlu etkiyi yarattığını ortalamada görüyoruz"

Bilge Kağan Etil: Beste yaparken içsel olarak duygu bütünlüğünü hissetmem gerekiyor

Red Bull 60 Seconds Solo'da yaylı tambur tercih eden Bilge Kağan Etil, bunun nedenini "Kendime yaylı tanbur almıştım kısa süre önce. Enstrüman bir nevi seçilmiş oldu" ifadeleriyle anlattı

"
"