Avrupa Birliği, İspanya'nın Katalan ayrılıkçılarına bozuk atıyor:
- Parlamentonuz var.
- Hükümetiniz var.
- Yerel yönetiminiz var.
- Hepsini özgürce seçiyorsunuz.
- Kendi kendinizi yönetiyorsunuz.
- Bayrağınız var.
- Milli marşınız var.
- Diliniz Katalanca serbest.
- Katalanca eğitim yapıyorsunuz.
- 1992'de yaz olimpiyatları
Barcelona'da yapıldı, ama
reklamlarınızda İspanya'nın adı,
bayrağı bile geçmemişti.
- Ayrıca İspanya demokrasinin,
hukuk devletinin tıkır tıkır
işlediği özgür bir ülke.
- Ve Katalonya İspanya'nın en zengin,
en refah içinde yaşayan bölgesi.
Sonra da AB sesleniyor Katalan ayrılıkçısına:
- Allahından bul, daha ne istiyorsun?..
Avrupa Birliği tedirgin.
Katalonya İspanya'da ayrılırsa, sıranın başka ülkelere
gelmesinden kaygı duyuyor.
Barış ve demokrasi
açısından Avrupa'nın, hatta dünyanın geleceği parlak gözükmüyor
Britanya'dan İskoçya kopabilir.
Kuzey İrlanda ayrılabilir.
Fransa'da Korsika ayrılıkçılığı var.
Kuzey İtalya'da ayrılıkçılık kıpır kıpır.
Belçika'da Flamanlar...
Katalonya İspanya'dan koparsa, sıra Bask bölgesine gelebilir.
Bütün bu ayrılıkçı-milliyetçi hareketler, tarihin en büyük barış projesi olarak geçen yüzyılda sahneye çıkan Avrupa Birliği'nin varlığını tehdit ediyor.
AB'ye dönük başka tehdit odakları da var.
Britanya AB'den ayrılıyor.
Fransa'da Marine Le Pen'in ırkçı, yabancı düşmanı Ulusal Cephesi güçleniyor.
Almanya'da yüzde 13 oyla ilk kez parlamentoya giren ırkçı, İslam düşmanı AfD partisi ilgi odağı olmuş durumda.
Bunlara AB üyesi Polonya ve Macaristan'daki demokrasi ve hukuktan hiç hazzetmeyen, yabancı düşmanlığından nasibini almış ve AB fikrine de soğuk iktidar partileri eklenirse, AB'nin birliği konusunda içaçıcı öngörüler yapmak hiç de kolay değil.
Şu rahatça söylenebilir:
Tarih, Avrupa'yı paçalarından çekiyor.
Geçen yüzyılın milliyetçi hortlakları Avrupa sahnesine
yeniden çıkıyorlar.
Avrupa ve insanlık bunlardan çok çekmişti.
Yirminci yüzyılda iki dünya savaşı...
Gaz odaları...
Holokost...
Soykırımlar...
İhtilaller, iç savaşlar...
İşte Avrupa Birliği, geçen yüzyılın bu felaketleri bir daha
yaşanmasın diye tarih sahnesine bir barış projesi olarak çıktı.
AB, insanlığın başının belası bu milliyetçiliği aşmak için, bu "milliyetçilik virüsü"nü etkisiz kılmak için kuruldu.
Bunun için ulus-üstü yapılar oluşturuldu AB kurulurken.
AB'den uzaklaşan, Almanya ile çatışan, ABD ile papaz olan, anlaşmazlıkları derinleşen bir Türkiye'de yaşıyoruz
Şimdi bu yapılar tehdit altında.
Milliyetçilik-ayrılıkçılık AB'nin temellerini kemirmeye
başlamış durumda.
Bu arada not etmekte yarar var:
Washington'da da AB'nin birliğini pek öyle umursamayan, demokrasi ve hukuk derdi olmayan bir Başkan Trump
yönetimi var.
Bu tabloya bakınca, barış ve demokrasi açısından Avrupa'nın, hatta dünyanın geleceği parlak gözükmüyor.
Bize gelince...
Avrupa'daki bu durum, Türkiye'nin de önünü karartıyor, Türkiye'nin de içinde kıvrandığı belirsizliklerini çoğaltıyor.
AB'den uzaklaşan, Almanya ile çatışan, ABD ile papaz olan, anlaşmazlıkları derinleşen bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Bu Türkiye'nin Tayyip Erdoğan'ın tek adam iktidarı altında "maceralar"a sürüklenmesi ihtimali ise gitgide büyüyor.