T24 yönetici ve yazarları olarak geçen Cumartesi günü CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir araya geldik.
Tarabya Oteli'ndeki akşam yemeğinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak, Tuncay Özkan ve basın danışmanı Okan Konuralp, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve CHP Sarıyer İlçe Başkanı Sevim Yalınkılıç da vardı.
Güncel siyasete ilişkin üç saatlik sohbetimizin bir bölümü yazılmaması kaydıyla yapıldı.
Aşağıda, yanıtını merak ettiğim sorular ve bu sorularla ilgili olarak Kılıçdaroğlu'ndan edindiğim izlenimler yer alıyor.
Soru-cevap şeklinde özetliyorum.
* * *
Erdoğan'ın ayakları altındaki iktidar zemini kayıyor mı?
Evet.
Erdoğan'ın Saray düzeni çatladı mı?
Evet.
Erdoğan'ın devlet hakimiyeti eskisi gibi değil mi?
Hayır değil.
Yargıda taşlar yerinden oynadı mı?
Evet oynadı.
Yani artık Saray'ın her dediği olmuyor mu yargıda?
Hayır olmuyor.
'Asker'de durum nedir?
Galiba, başta dış politika olmak üzere bazı konularda askerin hassasiyeti kendini belli ediyor.
Erdoğan laf dinliyor mu?
Duyumlar öyle ki, dinlemiyor.
Yakın çevreden Erdoğan'ı eleştirebilen var mı?
Pek yok galiba, korkuluyor kendisinden...
Erdoğan'a laf anlatma konusunda, yakın çevrede zorluklar yaşanıyor mu?
Yaşandığına dair çok şey kulaklara çalınıyor.
AKP'nin tepelerinde Erdoğan'dan şikâyetler duyuluyor mu?
Evet öyle.
"Bu kadarı da olmaz!" sesleri mi yükseliyor?
Evet, bu konuda epeyce belirti su yüzüne vurmuş durumda.
Erdoğan'a, "Hadi artık sana güle güle!" dedirtecek bir seçim yaşanacak mı bu ülkede?
Evet, yakındır.
Bunu gerçekleştirmeye dönük olarak, 'muhalefet cephesi'nde bazı kıpırdanmalar var mı?
Evet var.
Bütün muhalefet partileri arasında bir seçim ittifakı, demokrasi ittifakı yakın ihtimal mi?
Yakın ihtimal.
Bir demokrasi koalisyonu görecek miyiz?
Uzak ihtimal değil.
Bir demokrasi ittifakı konusunda, kapalı kapılar arasında sessiz ve derinden bir çalışmanın ayak sesleri duyuluyor mu?
Eli kulağında...
Zihinsel egzersizler, nabız yoklamaları şimdiden yapılıyor mu?
Elbette...
Muhalefeti oluşturan tüm partiler 'demokrasinin asgari müşterekleri'ni kapsayan ve çok fazla ayrıntıya inmeyen ortak bir 'seçim programı'nın altına imza atabilirler mi?
Neden olmasın, uzak ihtimal değil.
Örnek?
Başkanlığı bırakıp parlamenter sisteme geçmek konusunda geniş bir mutabakat var muhalefet partileri arasında...
Tayyip Erdoğan, kendi yakın siyasal geleceği açısından en büyük tehdit olarak muhalefette varılacak demokratik ittifakı görüyor, öyle değil mi?
Evet öyle.
Erdoğan bunun için Millet İttifakı'nı parçalamak, İyi Parti'yi CHP'den koparmak istiyor, öyle değil mi?
Evet öyle... Ama başaramayacak.
Erdoğan'ın bir başka çabası, HDP ile CHP'nin arasını bozmak... Öyle değil mi?
Evet öyle... Ama başaramayacak, çok dikkatliyiz. Önemli adımlar var gündemde...
İşte böyle.
Güncel siyaset gündemine dair CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan edindiğim izlenimler olumlu.
Elbette, hiçbir siyasi lider rahmetli Demirel'in deyişiyle, "Benim yoğurdum kara!" demez.
Üç saatlik sohbetten edindiğim izlenimin özeti şu:
Türkiye'nin bir numaralı sorunu olan Tayyip Erdoğan'ı etkisiz kılmak ve siyaset sahnesinden bir an önce indirmek için CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun çizmekte olduğu çerçeve hayali değil gerçekçi, ayakları yere basıyor.