07 Eylül 2015

Heyy sen!

Kendi çöküşünü yaşamaya başladın, çatırtıları artık sen de duyuyorsun, korkun bundan...

 

Heyy sen!
Bilmem farkında mısın?
İşler gün geçtikçe zıvanadan çıkıyor.
Kan gölüne dönüyor Türkiye.
Koca ülkeyi kaos teslim alıyor.
Terör ve şiddet teslim alıyor.

Heyy sen!
Bilmem farkında mısın?
Bu kanlı istikrarsızlığın altında senin 400 milletvekili hayalin yatıyor.
Başkan babalık hayalin yatıyor.

Heyy sen!
Sen değil misin bunca yıldır iktidar koltuğunda oturan?..
Anayasayı ‘bekleme odası’na alan?..
Rejimi ‘fiilen’ değiştiren sen değil misin?..
400 milletvekili uğruna yapmadın mı bütün bunları?..
7 Haziran’da milletin verdiği koalisyon mesajını da bunun için reddetmedin mi?
Bunun için barış yerine savaş düğmesine basmadın mı?..

- Heyy sen! Bak, oluk gibi kan akıyor. Ve sen hâlâ ‘400 milletvekili’nden söz edebiliyorsun. Hiç mi vicdanın sızlamıyor?
 

Heyy sen!
Bak, şimdi oluk gibi kan akıyor.
Ve sen hâlâ televizyon ekranlarında ‘400 milletvekili’nden söz edebiliyorsun.
Yazıktır, günahtır.
Hiç mi vicdanın sızlamıyor?..
İnsan ne söyleyeceğini şaşırıyor.
Ama bir noktayı bir kez daha vurgulamaktan beni hiçbir şey alıkoyamaz.

Heyy sen!
Akmakta olan kanın baş sorumlusu sensin.
Bunca yıldır iktidarda olduğun için sensin.
Çözüm süreci’nin gereğini yapmadığın için sensin.
‘Çözüm süreci’ni kendi başkan babalık hayallerin uğruna istismar ettiğin, kullandığın için sensin.
Milletin seçim sandığındaki koalisyon mesajını reddettiğin için sensin.
Bir ‘büyük koalisyon’la Türkiye’nin önünde açılabilecek normalleşme yolunu kapattığın için de, büyümekte olan kan gölünün baş sorumlusu sensin.

Heyy sen!
PKK’nın kanlı Dağlıca saldırısı elbette lanetlenecek.
Şehitler hiç kuşkusuz yürekleri dağlayacak.
Ve silahların susması için, parmakların tetikten çekilmesi için çağrı yapılacak.
Çözümün artık silahtan, şiddetten geçmediği bir kez daha haykırılacak.
Analar daha fazla gözyaşı dökmesin diye yapılacak, insanlığın gereği olan bu çağrılar...

Heyy sen!
Bir zamanlar barış konusunda umut uyandırmıştın.
Ben de yazmıştım, tarihin eli omuzlarında diye...
Ama ‘barış’ın gereklerini yerine getirmedin.
İpe un serdin.
Bu konuda seni eleştirenleri, benim gibi uzun yıllarını barışa adamış olanları tetikçilerine barış düşmanı ilan ettirebildin.
Ama bak ne oldu, kan gölü büyüyor.
Cami avluları, taziye çadırları dolup taşıyor.
Yazık, günah değil mi?

Heyy sen!
Senin adın artık barışla değil savaşla anılıyor.
Kan ve gözyaşıyla anılıyor.
Şunu bilesin:
Acılı analar, gözü yaşlı analar seni hiç unutmayacak.

Heyy sen!
Bu ülkede kaosun adı da, istikrarsızlığın adı da senden başkası değil.
Kendin gibi düşünmeyeni hain ilan edebildiğin için, darbeci, satılmış ilan edebildiğin için öylesin.

Heyy sen!
Demokrasi nedir umursamıyorsun.
Hukuk nedir takmıyorsun.
Özgürlüğü sadece kendin için, kendi kampın için istiyorsun.
Yalnızca kendin gibi ses verenleri seviyorsun.
Farklı olandan nefret ediyorsun.
Bunun için meydanlarda gazetecilere yuh çektirebiliyorsun.
Demokrasileri demokrasi yapan basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü hiçe sayıyorsun.
Gerçek gazetecileri işinden ediyorsun, susturuyorsun.

Heyy sen! Kendi söylediklerini yazan Hürriyet'e yandaşlarını saldırtabiliyorsun. Gazeteci milleti seni hiç unutmayacak
 

Heyy sen!
İşleri öylesine zıvanadan çıkartmış durumdasın ki, kendi söylediklerini yazan Hürriyet gazetesine kendi yandaşlarını saldırtabiliyorsun.
Şunu yaz bir kenara:
Hürriyet’e dönük bu saldırganlığı, demokrasi tarihimiz kapkara harflerle yazacak.
Ve gazeteci milleti seni hiç unutmayacak. Bu yaptıklarını hiç affetmeyecek!

Heyy sen!
Demokrasi deyince tüyleri diken diken olan...
Hukukun üstünlüğü deyince tüyleri diken diken olan...
Kadın-erkek eşitliği deyince tüyleri diken diken olan...
Farklılıklara, farklı inançlara saygı deyince tüyleri diken diken olan...
Batı deyince, Avrupa deyince tüyleri diken diken olan...
Şunu iyi bil:
Bu koca ülkeyi alıp bambaşka sulara, ‘Doğu’ya taşıyamazsın.

Heyy sen!
Barış diyorsak...
Demokrasi diyorsak...
Özgürlük diyorsak...
İnançlara saygılı laiklik diyorsak...
Hukukun üstünlüğü diyorsak...
Yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı diyorsak...
Güçler ayrılığı diyorsak...
Kadın-erkek eşitliği diyorsak...
Tüm farklılıklara saygı diyorsak...
Tek kelimeyle, gideceksin!

Heyy sen! Çöküşünü yaşamaya başladın. Korkun bundan. Yaz bir kenara: Seni başkan yaptırmayacağız!
 

Heyy sen!
Çöküşünü yaşamaya başladın.
Sen de bunun farkındasın.
Çatırtılar senin kulağına geliyor.
Bütün korkuların da bundan dolayı...
Tahtın zangır zangır sallanıyor.
Beyhude çırpınışlar içindesin.
Çöküşü durduramayacaksın.

Heyy sen!
Ve yaz bir kenara:
Seni başkan yaptırmayacağız!

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"