Haydi bakalım, başlıyoruz. “Ver müziği” tutkunları şunu* açıp dinleyebilir bir yandan. “Yanarım” diyor bu şarkıda, hani bana sormuştun ya, sana ne dokunuyor diye... Al işte bu dokunuyor.
Eylül Cansın kendini köprüden attı. Bir masterpiece** bırakmış bana. Teşekkür ederim güzel, akıllı bebeğim... İçi dolu turşucuğum... Herkese öpücüklerini yollamış. Çok mutluyum*** demiş. “Ben artık yapamıyorum” demiş.
Ah bebeğim.. Bir bilsen... Nerelere gidip geliyorum ben de...
“Herkesin istediği şeyi yapıyorum” demişsin şekerparem... Beni çıkar o herkesten gözünü seveyim... “Bir şeyler yapmak istedim, bana çok engel oldular, izin vermediler, mağdur ettiler” demişsin... Allah’la başbaşa bırakmışsın bizi... Allah’a emanet etmişsin, sıcacığım...
Köpekciğini de “benim evde küçük bir köpeğim var” diyerek paylaşmışsın annenle... “Sadece, beni hatırla anneciğim” demişsin...
Ne çok istiyorum sevmek sevilmek... Sen de öyle miymişsin kuzucuğum? “Ona bakarken benim evladım de, ona kızma anneciğim” demişsin... Canım bebeğim... Miniğim... “Zaten kötü bir şey yapmıyor, onu kimseye verme, kakasını, çişini eve yapmıyor, hiçbir şey yapmıyor anneciğim” demişsin canımın ta içi... “Son haykırışım olacak” demişsin... Minnoşum, akıl küpüm, seksi kuşum, peri kızım...
'Eril, homofobik, transfobik küfürleriniz öldürdü'
Bir kızgınlık, bir bitkinlik, bir özdeşleşme... Bak neler yazdırmışsın**** canikom “onlara...”
- Destek olmadığı gibi destek olan LGBTİ gibi kurumları da topa tutar bu halk... Trans der yolda bıçaklar; lezbiyen der zorla erkeğe nikâhlar, altına yatırır; biseksüel der ırzına geçip mahallece sarkıntılık yapar; ibne der evlenmesine karışır, iş vermez, aş vermez, ev kiralamaz, kaldırımdan yola iter, üstüne araba sürer, ırzına geçer, tecavüz eder, aşağılar...
- Eşek, köpek beceren bir toplumda seni ölüme gönderen çok namuslu (!) insanların ülkesinde yaşamaya devam ediyoruz...
- Vazgeçemediğiniz eril, homofobik, transfobik küfürleriniz öldürdü mesela...
- Müslüman diye, eşcinsel diye, köylü, Yahudi, kel, siyah, konuşması bozuk, fakir, "tuhaf" diye ölmesinde bile sakınca görmüyor...
- Ben de dahilim bu tutucu topluma, ben de bu toplumda yaşıyorum ve bir işçiden, cahil bir seçmenden, odun kafalı bir muhafazakârdan hiçbir farkım yok. Ben ittim seni köprüden aşağı, hayır bu yazdıklarım kesinlikle sahte bir duyarlılık gösterisi değil, tam aksine gerçekleri olduğu gibi kabullenip kendimle yüzleşme...
- Aslında, "ötekiler" gibi olmadığı, "aykırı", "pis", "kaka", "bozuk", "sapık", "sapkın" ve daha nice türevleri olduğu düşünüldüğü için ötekileştirilmeye çalışılan "kendisine ayşe diyen ahmet", "çevresinde handan adıyla tanınan ibrahim" gibi tamlamaları... Hatta bildiğim kadarıyla "er kişi" diyerek cenaze namazları kılınır, aileler ya cenazeleri sahiplenmez ya da cenazeye transları kabul etmezler...
- Kaçımız şu an ateist, deist, agnostik olduğunu açıktan söyleyebiliyor? Kaçımız bakire olmadığını itiraf edebiliyor? Kaçımız aslında öğretmen, mühendis, avukat değil de arkeolog olmak istediğini anlatmaya çalıştı? Kaçımız puanı tutuyor diye işletme okumaya zorlandı da "hayır ben tekrar o sınava girip güzel sanatlara gideceğim!" diyebildi? Kaçımız mobbinge maruz kaldığı işleri yapmayı bırakmaya karar verebildi? En basiti kaçımız o nefret ettiği insana aynı ortamda bulunmak istemediğini söyleyebildi? Bayramlarda tiksindiğimiz akrabaları görmek istemediğimizi beyan etmeye cesaret bulabildik mi? Yolda şiddet uygulayan bir erkeği durdurmaya kim cesaret edebiliyor?
- Bir de açık mektup gibi yazıyor, "yapma, etme, pembe çiçek kokla" falan diye. Oğlum bu nası bi ego lan...
Bu ülkede her türlü azınlığa kötü davranıldığını bilmeyen insan var mı burada? Bu ülkede din, dil, ırk üzerinden siyaset yapıldığını bilmeyen var mı burada? Kadınların çoğalmak ve ev işlerini yapmak için gerekli objeler olarak görüldüğünü bilmeyen var mı burada?
- Hayır merak ediyorum kaçınız bir transa ters ters bakmadınız ya da "aaa şuna bak" demediniz?
- Ama asıl deli olduğum şey "bu tip videolara karşıyım, intihar edeceklere cesaret veriyor" goygoyu yapanlara. Hiçbir video ölümü göze almış olana cesaret vermez güzel kardeşim, bardağı da taşırmaz. Ölüm bu, geri dönmeksizin gidiyorsun, her şeyi arkanda bırakıyorsun ve emin ol bunu göze alan için bir video hiçbir şey. Eğer hayatına isteyerek son vermiş bir yakınınız varsa bunu bilirsiniz, o kararlılığı tanırsınız. Bunu göze alanların gitmeden bir çift lafının olması, belki ölümünün bir şeyleri değiştirebilir umudunu bile elinden almaya kalkışmayın insanların...
'Önce sosyal ölüm gerçekleşir'
Tatlı Eylül’cüğüm, bilir misin ki... Ben de bir girişimde bulunmuştum vaktiyle... Önce içimizde bir ölüm oluyormuş, sonra bedenden ayrılmak istermişiz, onu öğrenmiştim ben de, o dönemde... “Önce sosyal ölüm gerçekleşir” diye okumuştum. Cezalandırmak istediklerim vardı. “Bana bunu nasıl yapıyorsunuz” demek istediklerim... Ama biliyor musun, zaten varlığında içi acımayanlar, hani şu saçının teline kıyıp duranlar, sen gidince de acımıyor... Bunu gördüm ben de bebeğim... Yapamıyorum dediğinde elinden azıcık tutuverecek, iki gram ittirecek birilerine ihtiyaç oluyor. Ha, bir de, Çehov’un***** dediği o söz çok doğru bir tanem... “Neden yaşıyoruz? Neden acı çekiyoruz?” Tam bir muammayken...
Canım bebeğim, istediğini yapabilenlerin olduğu bir diyara inancım var hâlâ. Oraya doğru ilerliyorum. Gönlünce sevenlerin, sevişenlerin; tam da senin gibi öpücüklerini cömertçe paylaşan kalplerin ülkesine...
Beni senin gibilerin varlığı ayakta tutuyor. Biliyorum ki benim varlığım da öyle... Seni seviyorum. Gittiğin yerde çok ama çok iyi olmanı diliyorum boncuğum...
Ne işe yarar bilmiyorum, belki…
Aşağıdaki dileklere vesile oldu gidişin... Ne işe yarar bilmiyorum, korkuyorum da ama yazmamak daha ulvi yapmayacak beni. Belki bir iki kişinin işine yarar.
- Evde, işte, okulda Rıdvan abi, Hilmi baba, Fatma teyze, Okşan, Can, Berk ve Mayasu değerlerinize aykırı konuştuklarında, içinize bir “ah” düştüğünde, dişlerinizi sıkıp yumruklarınızı -çaktırmadan- kapata kapata bir hâl olmak yerine, o an, orada tepkinizi belli edin.
- Daha çok Kaos GL, SpoD (Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği) v.b. yayını, eylemi, haberleri takip edin, mümkünse aktif rol alın. Asla susmayın.
- Empati kurun. Hani, sizi de şöyle en hallicesinden dışlıyorlar ya zaman zaman, onu hayal edin. “Bugün ona olanın, yarın bana da olması çok mümkün” deyiverin.
- İntihar birimi gibi bir şey kurulsun. Bakacağım şimdi, varsa, mevcut hattın görünürlüğü arttırılsın. Bu konuyu konuşamama tabusu aşılsın bir an önce. Ben buraya yazıyorum. O da, bu da, şu da yazsın.******
- “Benim Çocuğum” belgeseli ve benzerleri izletilsin, çekilsin. Herkes burnunun ucundaki “en az üç” kişiyle hava durumu yerine bu konuları konuşmaya başlasın.
- Bu madde en zoru... Herkes günde iki dakika kendi ile ya da bir başkasıyla sevişsin... Bir şeyleri sevsin... Daha özenle nasıl sevebilirim diye düşünsün... Düşündürsün... Of!
______________________________________________
* http://www.youtube.com/watch?v=SsVjQ_UZg4g
** Bunu cidden şu an anlatamayacağım. Armağan’la falan konuşurum. Çok merak eden, saldırmak ya da sarmalamak isteyen olursa özelden görüşelim.
*** Bu nasıl bir kontrast yarabbim...
**** Ekşi Sözlük yazarlarına saygılarımla...
***** Şu sade yazıya da Çehov’u soktum ya, başka bir şey demiyorum.
****** http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=18401
****** http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=18391