01 Kasım 2024

Racon bitmiştir!

Esenyurt Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasıyla “normalleşme” veya “yumuşama” tartışmaları mevsimi sonlanmıştır

Kabadayı filminden bir kare

Bazen yeni açığa çıkan bir kötülüğe tepkini haykırman kaçınılmaz olur.

Ve kelimeleri olanca gücünle hayatın yüzüne çarpman gerekir.

“Racon bitmiştir!”

Bu iki kelime böyle bir örnektir.

Sondaki ünlemi pekiştiren şey de, eski kabadayıların masasına atılan tespihtir.

“Zaten biz yokmuşuz. Cesaret yokmuş. Yiğitlik, mertlik yalanmış. Ölümüne arkadaşlık, dostluk filan palavraymış.

Racon bitmiştir! Artık yatağınızda rahatlıkla ölebilirsiniz. Dördünüz bir Sürmeli etmezsiniz.”

Hatırladınız mı Kabadayı filminde Ali Osman’ın (Şener Şen) eski dostlarının korkaklığına verdiği tepkiyi?

“Racon bitmiştir!”

Koskoca bir sınırın çekildiği gerçeğini mıhlar insanın kafasına bu kısacık cümle.

Tespih de çekilen sınırda dalgalanan bayrak gibi kıvrılır o karanlık masanın üstünde.

Bu etkileyici sahneyi aklıma getiren şey, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınması oldu.

* * *

MHP lideri Bahçeli’nin “açılımı”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son konuşmaları, Kürt hareketi temsilcilerinin açıklamaları ve CHP lideri Özel’in “normalleşme” politikasıyla ilgili tartışmalar...

Siyasi mücadelenin uygarlaşması adına, kutuplaşmanın aşılması adına, “karşı cephe”nin CHP’ye yüreklerini değilse bile en azından kulaklarını açması adına…

“Normalleşme...” Kimilerinin dilindeki şekliyle “yumuşama...”

Bu ve benzeri açıklamaların siyasette bir yeri var… .

Mücadele sert söylem ve tavırlar olmadan da yapılabilir… di.

Muhalefet ve iktidar iç politikanın bazı konularında birlikte davranabilir… di.

Evet, cümlelerin sonuna –dili geçmiş zamanı altını çizerek yerleştirdim.

Çünkü “normalleşme” veya “yumuşama”nın geçerli olabileceğiyle ilgili tartışmalar sonlandı.

* * *

İktidar, ülkenin en büyük kentinin en kalabalık ilçesinde seçimle başa gelmiş belediye başkanını göstermelik bir sertlikle görevinden uzaklaştırıp zindana attı.

Böylece CHP’ye savaş açtı.

Böylece İstanbul Belediye Başkanı’na tuzak kurdu.

Böylece Türk ve Kürt seçmenlerin iradesini hiçe saydığını gösterdi.

Fazla söze gerek yok artık.

“Normalleşme” veya “yumuşama” tartışmaları mevsimi sonlanmıştır.

Görmeyen gözler, duymayan kulaklar, anlamayan beyinler için tespihi masaya fırlatma zamanı gelmiştir.

 “Racon bitmiştir!”


Kabadayı filmindeki sahne: https://www.youtube.com/watch?v=pdV2lMtInlc

Hakan Aksay kimdir?

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

Erdoğan’a saygıda kusur etmeyen ünlü Rus rejisör Pamuk’a ateş püskürdü

Bazı kültür insanları yazdığı, yönettiği, rol aldığı eserlerde eşsiz kahramanlık öykülerini yansıtsa da gerçek hayatta bunların çok uzağına düşebiliyor

Erdoğan, İmamoğlu, Yavaş, Commodus, Maksimus…

Mertlik Türk olmanın genetik bir sonucu değil. Ve tarihimiz sayısız entrika, tuzak ve kalleşlikle dolu

"
"