Dün akşam kapanışa doğru gelen satışlarla ABD borsa endeksleri günü yüzde 1’in üzerinde kayıpla tamamladılar. Parite yeniden 1.19 sınırına gerilerken, altın 1240 doların üzerine çıktı.
Bugün gerçekten iyi bir haber ya da açıklama gelmezse, Türkiye ve Avrupa borsalarında ciddi satışlara paralel olarak Dolar/TL kurunun 1.62 üzerine çıkmasını, altının tüm zamanların rekorunu kırmasını beklemek mümkün.
Fakat ben bugün farklı bir konuya değinmek istiyorum: Düşen euronun Avrupa ihracatına katkısı.
Dün İngiltere’de bazı ekonomistlerin 5 yıl içinde euronun tedavülden çıkabileceğini tahmin ettiklerini duymuşsunuzdur. Bu abartılı beklentiye katılmamakla birlikte, düşük olasılıkla da olsa bazı ülkelerin Euro Bölgesi’nden ayrılabileceğini düşünüyorum.
Olasılığı düşük görmemin nedeni dolara karşı son 6 ayda yüzde 20.6, Temmuz 2008’den bu yana ise yüzde 25.6 değer kaybeden euronun birçok Avrupa ekonomisini harekete geçirecek olması. Sanırım şu birçoğumuzun dikkatini çekiyor:
Dünya ticaretinin başta gelen tüm ekonomileri (ki; bunlar ABD, Japonya, Çin ve AB) kullandıkları paranın değer kaybetmesini istiyor. Dolara ve yuana karşı aynı oranda düşen euro bu süreçte rekabet avantajı yaratma yarışında başı çekiyor.
Şu elimde görmüş olduğunuz grafik AB ülkelerinin, birlik dışındaki ülkelerle dış ticaretini gösteriyor. Kırmızı ithalatı, mavi ihracatı, turuncu ise dış ticaret dengesini işaret ediyor.
2006-2009 döneminde, AB üyeleri AB dışındaki ülkelerle ticaretlerinde hep açık vermişken, son aylarda bu açığın kapandığını görüyoruz. Eldeki son veriler Mart 2010’a ait. Bu nedenle paritede büyük düşüş yaşanan son üç aydaki gelişmelerin etkisini burada göremiyoruz. Veriler açıklandıkça açığın fazlaya dönüşeceğini görme olasılığımız yüksek.
Ne yazık ki; bundan olumsuz etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye.