24 Mayıs 2025

Harvard

Faşizm geldiğinde topla tüfekle değil, bizim sessizliğimizde, populist sloganlarla kitlelerin omuzunda yükseliyor. Mesele Harvard’dan öte, dünyada zaten sallantıda olan mevcut demokrasi anlayışını koruyabilmek

“Yeteri kadar derdimiz yok mu?’’ diyeceksiniz,

‘’Bu da nereden çıktı?’’

T24 sayesinde sesimi ancak buradan dünyaya iletebiliyorum. Damlaya damlaya göl olur. Ancak göle değil, gücümüzü gösterebilmek için sele ihtiyacımız var. Bu yazının New York Times’da çıkmasını isterdim. Öyle bir gücüm yok. Üstelik onlar da ABD’nin kimilerinin faşizm diyebileceği, kendine özgü totalitarizme hızla gidişinde korkularından otosansüre tabiler.

Önce 23 Mayıs’ta Financial Times Gazetesi’nin manşetten sekiz sütün verdiği haberi.  İlerden günümüze bakıldığında felaketin habercisi tarihi belge niteliğinde.

‘’Trump yönetimi, Harvard’ın uluslararası öğrenci kabul etmesini yasakladı.’’

Bu karar, ABD Başkanı Donald Trump’ın son aylarda “uyanık” (woke) ideolojiyi teşvik etmekle ve antisemitizmle mücadele etmemekle suçladığı seçkin kurumlara yönelik giderek artan baskısının ortasında alındı.

İçişleri  Bakanı Kristi Noem, Perşembe günü Harvard yönetimine gönderdiği mektupta “Bu, ülkedeki tüm üniversitelere ve akademik kurumlara bir uyarı niteliğindedir.” dedi.

Başkanın eleştirmenleri, ABD üniversitelerine yönelik bu adımları ifade özgürlüğü ve akademik özgürlüklere karşı bir baskı olarak değerlendiriyor.

Başkanın eleştirmenleri, ABD üniversitelerine yönelik bu adımların ifade özgürlüğü ve akademik özgürlükler üzerinde bir baskı oluşturduğunu söylüyor. Noem, Harvard’ı Yahudi öğrenciler için “düşmanca” bir ortam yaratmakla suçladı — bu, yönetimin, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının ve ardından İsrail’in Gazze’ye düzenlediği harekâtın ardından Filistin yanlısı protestoların yaşandığı üniversitelere yönelttiği bir suçlamaydı…

Noem, geçen ay Harvard’dan yabancı öğrencilerine dair ayrıntılı kayıtları sunmasını talep etti, aksi takdirde bu öğrencileri kaydetme hakkının ellerinden alınacağını söyledi. Harvard ise o dönemde yaptığı açıklamada “yasalara uyacağını ve aynı şeyi hükümetten de beklediğini” belirtti.

Haber bu.

Kaygım geçen temmuz ayında ABD Anayasa Mahkemesi’nin Trump’ı, hükumeti devirmekle suçlanmasını ele aldığı  kararında başkanlık görevi ifasında dokunulmazlığını vurgulayarak  tanıdığı diktatoryal düzeyinde haklardan öte. Kaygım gazete  haberinin son cümlesinde, Harvard’ın içişleri Bakanlığı’nın talebine  uyacağını belirtmesinde!

Yüzünü kurtarmak isteyen üniversite, sonra Trump’ı dava edeceğini belirttiğinde atı alan Üsküdar’ı geçmiş, sessizliğinde Trump’a yol vermişti.

Dönüm noktasındayız.

Korkum öğrencilerinin tepkisinden de  korkan Harvard’ın susup ara yollar aramasından öte, diğer üniversitelerin de paçalarını devletten kurtarma edilgenliğinde iktidarla işbirliğine girmesi.

Bunun küçük bir örneğini  12 Eylül ve YÖK’le birlikte kapıkullaşan Türkiye üniversitelerinde aradan ancak kırk küsur yıl geçtikten sonra BÜ öğrencileri seslerini çıkarana kadar görmüştük.

Yakın tarihimizde buna benzer esas nokta Hitler’in Almanya’da iktidara geldikten sonra ilk güç denemesi olan ve ardından ona yolların açıldığı  üniversite kıyımıydı.

Totaliter populist rejimlerde olası  en güçlü muhalefet  kaynağı üniversitelerle entellektüeller olduğu gibi,  onlara karşı gaza getirilp iktidara güç veren de geniş   kitlelerin olduğunu tarihte çok gördük. Harvard’a vurdukça Trump kitlelerden puan topluyor, güçleniyor.

Yarın çok geç.

Bugün sade ABD’de değil her ülkede üniversitelerin Harvard’la dayanışmalarının zamanı.  

Trump tipi faşizme başlıca muhalefet olabileceklerin  susması, ABD’den dünyaya hızla yayılan bu ideolojiye açık davet niteliğinde.

Olansa tersi.

Harvard’a son saldırının üstünden bir gün geçmeden Kanada, İngiltere ve Avrupa üniversteleri,  “ABD’nin kaybı benim kazancımdır” opurtünizminde kolları sıvayıp hocalara “Bize gelin” diye iş tekliflerine soyundu. Çin ve Rusya gibi totaliter rejimler ABD’de üniversitenin çöküşüyle ellerini ovuşturarak  güçlenmekte. İsrail, Filistin halkının katliamına karşı en güçlü seslerin Harvard öğrencilerinden bir daha gelemeyeceği zaferinde. 

Faşizm geldiğinde topla tüfekle değil, bizim sessizliğimizde, populist sloganlarla kitlelerin omuzunda yükseliyor.

Mesele Harvard’dan öte, dünyada zaten sallantıda olan mevcut demokrasi anlayışını koruyabilmek.

Gün, Harvard’la dayanışmanın günü.

Gün, her yerde öğrencilerle hocaların özgür düşünceye karşı bu  üniversite katliamına “dur” demelerinin  günü.

Yoksa!

Perşembenin gelişi çarşambadan belli.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Amerika

Birkaç gündür California’da başlayan protestolara karşı başkanın ulusal muhafızları ardından da yurt dışı operasyonlarda kullanılan deniz piyadelerini kendi halkına karşı seferber etmesiyle federal hükumet ile eyaletlerin ülke tarihinde az rastlanan bir çatışmaya gebe olması, ABD’nin parçalanmasına neden olabilir mi?

Nasıl bir Türkiye istiyoruz?

Gün, siyasetin rüzgarında savrulmadan toplumun çeşitli katmanlarının siyasi partilere yol göstermelerinin zamanı. Tarihimizde buna muhtaç oldukları kaç kez kanıtlandı, sonuçlar hazin dolu…

Dopdolu bir boş sandalye

Sırrı Süreyya'nın yolunu döşediği buluşmalarda, ona ayrılmış bir sandalye. Konuşmalarımıza varlığı tanıklık etsin

"
"