21 Ağustos 2021

Köle pazarları ve gömlek değiştirenler

Afganistan’da da olacaklar belli. Köleleştirilen, satılan, yok edilmek istenilen, hayatları ellerinden alınan yine kadınlar ve kız çocukları olacak. “Şirin” görsellere, “gömlek değiştirdik” beyanlarına, ılımlı mesajlara inanmak için bir neden yok.


Fotoğraf: Reuters

Afganistan’ı yeniden işgal eden ve sadece başka bir işgalci işi bitip de oradan ayrıldı diye, "ulusal kurtuluş mücadelesi" vermiş ve bir halkı esaretten kurtarmış gibi gösterilmeye çalışılan Taliban militanlarının "şirin" görüntüleri düşüyor sosyal medyaya, ardı ardına…

Bu işler böyledir. Cihatçılar da bu işleri çok iyi bilir.

Küresel cihat endüstrisinin en önemli parçalarından biri Taliban.

El Kaide’den beslenip zamanla örgütün hamisi haline gelen, sadece Pakistan’dan değil küresel cihadı destekleyen körfez ülkelerinden de destek alan, kendisi gibi halifelik iddiasındaki IŞİD’le Afganistan’da bile çatışan örgütün verdiği "şirin" görüntüler ve mesajlar, cihatçılar arasında da tartışılıyor.

Ama değişip değişmedikleri değil.

Taliban’ın, dünyaya şirin görünmek adına, biraz olsun katılımcı bir hükûmet kurmasının gerekip gerekmediğini, Çin ve Pakistan’la ilişkilerin hangi seviyede tutulması gerektiğini konuşuyor cihatçılar.

Zira tek başına elde edilen "zaferler" değil bunlar. Sadece Pakistan istihbaratının, sadece ABD güçlerinin zaferi değil Afganistan’ın çaresiz kederinin nedeni.

Cihatçıların, on yıllardır bütün bu ülkelerden ve onların himaye ettiği ülkelerden aldıkları paralar var. Oradan oraya nakledilen cihatçılar, onların paralarını saklayan ve bazen yatırım amaçlı kullanan ülkeler var. Başlarına bir şey gelmesin diye cihatçıları misafir eden, yeri geldiğinde onları kullanan ülkeler var.

Bu yüzden bazen Taliban saflarında, bazen savaştığı IŞİD mevzilerinde görmek mümkün aynı yüzleri. 

***

Köle ticareti, durmaksızın örgüt değiştiren kimi zaman paralı asker olarak çatışan, kimi zaman örgütlerin kritik noktalarına gelen cihatçıların en önemli gelir kalemlerinden biri.

Derin internette kurulan köle pazarlarının yanında, Irak, Afganistan, Suriye gibi ülkelerde, bazı dönemler gerçekten de pazarda satılıyor insanlar.

Bazen de köle satışı yapılmadan önce, "emir" ilan edilen kişinin "cariyesi" yapılıyor. Örgütteki yeri ve önemi ne kadar fazlaysa, o kadar fazla sayıda kadın, esirleri oluyor bu cihatçıların.

Ve nasılsa bazı ülkelerde hala çok kolay hareket edebiliyorlar.

IŞİD’ın gerçekleştirdiği Şengal katliamının ardından 3 bin 500’e yakın Ezidi kadın kaçırıldı ve köleleştirildi. Bu kadınların bir bölümüne ulaşıldı. Bir bölümü ise hala kayıp.

H.A. adlı Ezidi kadın da onlardan biriydi.

Ezidi köylerinin işgal edildiği dönemde IŞİD tarafından üç çocuğuyla birlikte kaçırıldı.

Bir süre sonra kadın, "12 numaralı köle" rumuzuyla, IŞİD tarafından internetten satışa sunuldu, örgütün belirlediği rakam 18 bin dolardı.

Talipler, ganimetlerle zenginleşmiş IŞİD militanları ve uzak ülkelerdeki bazı iş insanlarıydı.

Kadın, 12 ay boyunca bu şekilde "satıldı."

Köle olarak Ezidi kadını alanlar, daha sonra bir başkasına sattı.

Bir süre sonra Alman medyasından iki kanal, kadının izini sürmeye başladı.

Gazeteciler kadının ailesinin, çocuklarını kurtarma çabasına an an eşlik etti.

Aile, önce Ebu Mital adlı aracıyla anlaştı.

Mital, "satışta" olan kadın ve çocuklar için örgütle temas kurdu.

Görüntülü habere göre, militanlarla pazarlık yapan Mital, Gaziantep’te sadece Suriyelilerin çalıştığı ve para sayma makinesinden başka herhangi bir eşyanın bulunmadığı bir ofiste yaptığı görüşmede, kadın ve üç çocuğu için 20 bin dolar, 11 yaşındaki bir başka çocuk için 15 bin dolar ödemeyi kabul etti ve parayı buradakilere teslim etti.

Otele gidip beklemesi söylenen Mital’e, bir süre sonra IŞİD’den ofise yatırdığı paranın kendilerine ulaştığını bildiren mesaj WhatsApp üzerinden geldi.

Mital’e, rehinelerin teslim edileceği yer bildirildi.

Kadın ve çocukları teslim edildi. Mital de onları aileye teslim etti.

Büyük mutlulukla evine dönmek isteyen kadın, kocasının öldürüldüğünü o sırada öğrendi.

Haberin devamında ise Mital’in IŞİD’in son 1 yılda Ezidi kadınların köle ticaretinden 2 buçuk milyon dolar kazandığına yönelik sözleri yer aldı.

Haber çıktıktan sonra dönemin Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı’nın şikâyetiyle konu savcılığa taşındı. Savcılık da Gaziantep’teki ofise baskın yaptırdı. Baskının sonucunda Suriyeli altı kişi gözaltına alındı. Altı kişinin üzerinde ve ofiste yapılan aramada para alışverişinde kullanıldığı sanılan çok sayıda gerçek nüfus cüzdanı bulundu.

Döviz bürosu olarak kullanıldığı iddia edilen ofisten çıkan para miktarı 371 bin dolardı. Elde edilen, büyük bölümü Arapça olan "alındı" belgelerindeki miktar ise milyon dolarlar kadar.

Sanıkların bir bölümü suçlamaları reddederken, bazı sanıklar bankacılık hizmetinin olmadığı Suriye’den döviz büroları aracılığıyla para transferi yaptıklarını, insanların da buradan gönderilen paraları kendileri aracılığıyla aldıklarını ya da gönderdiklerini anlattı.

Savcılık, terörizmin finansmanı ve IŞİD üyeliği suçlarından sanıklar hakkında dava açtı.

Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise savcının talebi üzerine para transferinin yasal boyutuyla ilgili Maliye’den görüş istedi.

Mahkeme, yine savcılığın ısrarıyla, elde edilen dijital veriler ve para transferine yönelik belgelerin tercümesinin beklenmesine karar verdi.

Ancak nedense bu belgeler beklenmedi.

Daha doğrusu hiçbir şey beklenmedi. 2015’te açılan dava, bir yıl sonra beraat kararıyla bitti. Gerekçeli kararda incelendiği söylenen dijital delillerin hiçbiri aslında incelenmemişti. Zira, mahkemenin ikinci duruşmada verdiği karardan 12 gün sonra bu deliller tercüme edilerek gönderildi. Evraklar, Gaziantep’teki ticari sicil kaydı bulunmayan bir şirketin, günde 700 bin dolara kadar ulaşan transferler yaptığını gösteriyordu.

Bazı günler 100-150 bin dolar, bazı günler 500 bin dolarlık transferler. Tek seferde 500 bin dolar gönderildiği bile görülüyordu. Karar temyiz edildi ama tutuksuz yargılanan sanıklar çoktan kayıplara karışmıştı.

***

Gazeteci Hale Gönültaş da kısa süre önce, köle ticaretinin halen devam ettiğini gösteren haberler yaptı. Ticaretin merkezi Ankara’ydı bu kez.

Derin internet, ticaretin adresiydi yine. Kız, Ankara’da satışa çıkartılmıştı. Yapılan operasyonla üç IŞİD’li yakalandı ama haklarında açılan davanın iddianamesinde IŞİD’in üst düzey yöneticisi olduğu belirtilen üç isimden ikisi serbest bırakıldı.

Daha önce de Ankara’da, IŞİD emirinin "cariyesi" olan, küçük yaşta "kölesi olduğu" kişinin cinsel saldırısı sonucunda bir çocuk dünyaya getiren küçük bir kız, ağabeyinin ısrarlı takibi sonrasında bulunmuştu.

IŞİD’liler, Suriye’de şimdilik kaybettikleri düzenlerini, bir biçimde, bir yerlerde sürdürüyor.

Ve ne hikmetse yakalansalar bile başlarına bir iş gelmiyor.

***

Afganistan’da da olacaklar belli. Köleleştirilen, satılan, yok edilmek istenilen, hayatları ellerinden alınan yine kadınlar ve kız çocukları olacak.

"Şirin" görsellere, "gömlek değiştirdik" beyanlarına, ılımlı mesajlara inanmak için bir neden yok.

 "Ulusal çıkar" gibi bir gerekçeyle, bu insanlık suçlarını işleyen örgütlere prim verecek kararlar almak da sadece o ülkenin tarihinde karanlık izler bırakmak anlamına gelecektir.

Dünya zalim ve iki yüzlü.

Başta kendi refahını sürdürebilmek için bu ülkelerin halklarını feda edip, kibirli sözlerle bir de mevcut durumu yorumlamaya kalkan Batılı ülkeler.

Adaletsizliği görmek güç değil.

Durulacak yeri belirlemek de öyle…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Muazzez İlmiye Çığ'a yönelik 'kobay' iddialarında suçlanan isimlerden Prof. Nevzat Tarhan: Cezaevlerinde araştırma insanlığa aykırıdır

12 Eylül döneminde, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere ilaçlı deneyler yapıldığı anlaşılıyor. İtil ve Songar’ın, HZİ Vakfı’nın deneylerinin ilaçla yapılıp yapılmadığı konusunda netlik yok zira bir soruşturma yürütülmemiş… Hükümlü ve tutuklular, İtil’in bu çalışmalara katıldığını söylüyor. Devlet yetkililerinin göstermelik açıklamalarının bu iddiaları yalanlamak için yeterli olmadığı ortada

Saflar netleşiyor: Olmayan “çözüm” sürecinin yol haritası, “sansür” tutuklamaları ve işkence suçluları

DEM Parti yöneticileri, olası bir süreçte rol almaya istekli olduklarını söylüyor. Ancak parti kulislerinde, sanılanın aksine, İmralı’da Öcalan’la görüşmesine izin verilen DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ın kapsamlı bir mesajla dönmediği konuşuluyor. Gelen mesajın bir müzakere yürütüldüğüne ve yürütüleceğine dair ifadeler içermediği ifade ediliyor

Yenidoğan skandalında maç yüzsüzlüğü ve yeni perde: Denetim ve dinleme yapılırken bebekler öldü, müdahale edilmedi!

Elde dinleme kayıtları var, İl Sağlık Müdürlüğü çetenin eylemlerinden bebek ölmeden önce de haberdar ve denetimde vahim sonuçlara da ulaşılıyor ancak hastaneye karşı bir yaptırım uygulanmıyor. Sadece bu bilgiler, bebek Karakoç ve bebek Kırçiçek Helvacı'nın göz göre göre öldüğünü gösteriyor

"
"