09 Haziran 2020

Facebook çalışanlarından sonra bilim insanları da Zuckerberg'e tepki gösterdi

60'ı Amerikan araştırma enstitülerinden ve birisi Nobel ödüllü olmak üzere 140 bilim insanının Zuckerberg'e gönderdiği mailde, Zuckerberg'in "yanlış bilgilerin ve bölücü dilin yayılmasını engellemesi gerektiği" kaydedilerek, teknolojinin amacının çocuk eğitimini iyileştirmek, hastalıkların önlenmesi ve hatta ceza adalet sisteminde reform için kullanılması gerektiği hatırlatılıyor

Mark Zuckerberg tarafından projeleri fonlanan 160'tan fazla bilim insanı, Facebook'un Donald Trump'ın "yanlış bilgi ve körükleyici ifadeleri yaymak için" sosyal medya platformunu kullanmasına izin vermemesi gerektiğini söyledi.

ABD'nin önde gelen araştırma kurumlarında çalışan 60'tan fazla profesör ve bir Nobel ödüllü araştırmacı, Facebook CEO'suna cumartesi günü "yanlış bilgilendirme ve kışkırtıcı dil konusunda daha katı politikaları dikkate almasını" isteyen bir mektup gönderdi[1].

Anlayacağınız geri kalmış ülkede de ileri ülkede de aynı sorun var: "Demokrasi nedir? Demokrasi güzel özellikleri yanında, yanlış bilgilendirme ya da kışkırtıcılığa yol verebilen bir araç mıdır? Bu doğrusu mudur? Değilse demokrasinin buna bir çözümü var mıdır?" Zizek gibi felsefeciler, dünyanın kapitalizm döneminin de kapanmaya yaklaştığını söylerken, tartışılması gereken bir nokta bu.

Zuckerberg, Twitter'ın aksine davranıyor

Zuckerberg, geçen pazartesi Trump’ın "mail ile oylama hileye yol açar" tweet'ini, Twitter "gerçekleri sorgula" etiketi ile işaretleyerek yayımladığında, "bizim politikacıların mesajlarına karışma hakkımız yok" gibilerinden bir mesaj vererek aynı mesajı engellemeden ya da benzer bir işlem yapmadan Facebook üzerin de yayımlamıştı[2].

Arkasından Trump'ın demokratik bir ortam için kabul edilemez bir mesajı geldi. Siyahi Amerikalı George Floyd’ın öldürüldüğü eyaletteki protestolara karşı, eyaletin valisine yönelik olarak "ordunun yanında olduğu ve yağma yapanların üzerine ateş açılması"nı söyleyen bu mesaj, Trump'ın sosyal medyaya kural getireceğiz tehditine rağmen Twitter tarafından yeniden ve "şiddeti öven" etiketi ile işaretlendi[3].

Zuckerberg Twitter'ın aksine Trump'ın bu ikinci mesajını da yayımladı. Ya Trump ile aynı fikirde ya da kendi kullanıcı kitlesini düşündü. Günümüzde Facebook daha yaşlı ve dolayısıyla da muhafazakâr insanların kullandığı bir ortam durumunda. ABD'de Trump'ın ırkçılık kokan hareketlerini eleştiren entellektüel ve genç kitleye karşı, hâlâ ırkçılığa meraklı büyük bir kitle olduğu görünüyor. Zaten Trump'ın "göçmen karşıtı seçim stratejisi" ile hedeflediği kitle buydu.

Buna karşılık Facebook'un çalışanları genç ve entellektüel, eğitimli dediğimiz kitle. Dolayısıyla ağır tepki gösterdiler. Bir yandan sanal protesto gösterisi düzenlerken bir yandan da istifa edenler oldu[4].

Bu haberimizde gördüğünüz gibi şimdi bizzat Zuckerberg'in fonladığı bilim insanları uyarıda bulunuyor[1].

Amerikan ordusu da Trump'ın açıklamalarına tepki gösterdi

Diğer yandan 1960’ların sonlarında Vietnam savaşında, orduya katılmamak ve böyle bir savaşı sürdürmemek için protesto eden Amerikalı gençlere karşı, bizzat kendi muhafazakâr (ve de İkinci Dünya Savaşı kahramanları olan) anne-babaları, ordunun yanında yer almış ve "Ya Sev Ya Terket" diye sokaklarda karşı gösteriler yapmışlardı (Netflix'te çok ilginç ve bence kıymetli bir belgesel olarak bunu seyredebilirsiniz).

Şimdi muhafazakâr kitlenin önemsediği aynı ABD ordusu da Trump'a karşı bir açıklama yaptı. Önce ilk kabinesinde Savunma Bakanı olan James Mattis, Trump'ı ülkeyi bölmekle suçladı[5].

Arkasından eski Genel Kurmay Başkanı Martin Dempsey bir tweet atıp, "Amerikan ordusu bizim oğullarımız ve kızlarımızdan oluşuyor. Vatandaşları korumak için kendi hayatlarını riske atıyorlar. İşleri yurtdışında inanılmaz zordur ama şimdi kendi evimizde de zor. Onlara saygı gösterin ki onlar da size saygı göstersinler. Amerika bir savaş alanı değildir. Vatandaşlarımız da düşman değildir" yazdı. Ayrıca general Dempsey'in tweet'in sonuna koyduğu #Be Better" hashtag'i de ilginç.

Diğer bir eski ABD Genel Kurmay başkanı amiral Mike Mullen ise yazdığı "Sessiz Kalamam" başlıklı makalede Amerikan vatandaşlarına karşı Ulusal Muhafızlar'ın ve polisin kullanılmasına tepki gösterdi[6].

Ama son olarak, Trump’ın orduyu göreve çağırması üzerine günümüzün ABD Genel Kurmay başkanı Mark A. Milley, ABD Savunma Bakanlığı'na gönderdiği mektupta, ABD ordusunun bağlılığının Anayasa'ya olduğunu söyledi ve ABD ordusunun ABD'li vatandaşların ifade özgürlüğü ve gösteri yapma hakkını korumaya devam edeceğini ekledi[7]:

"Hayatımızı ABD İdeallerine adadık. Buna ve ABD halkına bağlı kalacağız."

Doğrusu bu generale ve diğer eski genel kurmay başkanlarına hayranlık duydum. İşte buna "sağduyu" ve "memleketini sevmek", "kendilerinin ve ailelerinin de içinde olduğu vatandaşları anlamak", "ülkenin bölünmekle neler kaybedeceğini farkında olmak" denilir.

Snowden: "Eskiden devlet için çalışırdım, şimdi halk için çalışıyorum"

ABD İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünyanın jandarmalığına soyundu ama diğer ülkelerdeki faaliyetleri kadar, kendi ülkesinde de çeşitli hareketler yaptığını, bizzat NSA ajanı olan Edward Snowden ortaya koymuştu. Snowden’in isyan etmesinin ve her şeyi ortaya dökmesinin arkasındaki neden ABD’nin kendi halkına karşı casusluk yapıyor olmasıydı[8].

ABD’nin en son faaliyeti de şu: Protestolara katılanları doğrudan suçlamasının sıkıntı yaratması nedeniyle yeni alınan bir karar sonucu, DEA denilen uyuşturucu ile mücadele eden ekibin fotoğraflardaki kişileri yüz tanıma ile araştırıp, eğer işledikleri eski suçlar varsa onun yardımıyla içeri almaya çalışmaları. Buna karşılık ise, sayısız kod geliştirici, çekilen fotoğrafların bulanıklaştırılmasına yarayan yazılımlar yayınlamaya başladılar[9]. Bir gün lazım olabilir.

Zuckerberg, Twitter'ın aksine davranıyor

60'ı Amerikan araştırma enstitülerinden ve birisi Nobel ödüllü olmak üzere 140 bilim insanının Zuckerberg'e gönderdiği mailde ise[1], Zuckerberg'in "yanlış bilgilerin ve bölücü dilin yayılmasını engellemesi gerektiği"  kaydedilerek, teknolojinin amacının çocuk eğitimini iyileştirmek, hastalıkların önlenmesi ve hatta ceza adalet sisteminde reform için kullanılması gerektiği hatırlatılıyor.

Mektubu yazanlardan Harvard Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Debora Marks mektubun amacını şöyle açıkladı:

"Facebook'un duruşu doğru yerde değil. Bu yüzden onu doğrunun yanına yani tarihin doğru tarafına geçmesi için teşvik ediyoruz."

Mektubun 160'tan fazla imzacısı var. Yaklaşık yüzde 10'u Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan tarafından işletilen vakıf çalışanları. Chan Zuckerberg Girişimi yaptığı açıklamada hayırsever kuruluşun Facebook'tan ayrı olduğunu şöyle ifade etti:

"Çalışanlarımıza, ortaklarımıza ve bağışçılarımıza minnettarız. Facebook politikaları da dahil olmak üzere görüşlerini dile getirme haklarına saygı duyuyoruz."

Cuma günü, Zuckerberg ihlal veya kısmen ihlal eden içeriği ele alma potansiyel seçeneklerini gözden geçireceğini söylemişti[10].

Gördüğünüz gibi, demokrasi böyle sağlanıyor. Susarak değil, tepki göstererek ve sağduyuyu dile getirerek. Amerikalı bilim insanlarına, protestocu Facebook çalışanlarına ve ABD ordusuna, tabii Twitter’a da, vatandaşların şiddet görmesine ve bölünmesine karşı durdukları için saygı duydum.


[1] Letter of concern to Mark Zuckerberg from Chan Zuckerberg Initiative-funded scientists,

[2] Zuckerberg, Trump’ın Tweet Kontrolünün Doğru Olmadığını Söyledi

[3] Twitter Dorseyin Bilgisi ile Trump’ın Bir Tweetine Daha İşlem Uyguladı

[4] Mark Zuckerbergin Başı Dertte, Trump Mesajına İzin Vermesi Facebook Çalışanlarının Protesto ve İstifalarına Neden Oluyor

[5] George Floyd protestoları: Eski ABD Savunma Bakanı Mattis, Trump için 'Bizi bölmeye çalışıyor' dedi

[6] I Cannot Remain Silent

[7] Milley, Americas Top General, Walks Into a Political Battle

[8] 3cü Yılında Snowden Sızıntıları, Dünyanın ve Amerikalıların NSA Takibine Bakışını Nasıl Değiştirdi

[9] Amerikalılar Fotoğraflarda Protestocuların Yüzlerini Bulanıklaştıran, Meta Verileri Kaldıran Uygulamalar Yüklüyorlar

[10] Zuckerberg Facebook Personeli Protestosuna Kulak Verdi ama Değişiklik Yapacak mı Belirsiz?

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur