13 Ağustos 2013

Mısır’da bir Ramazan

Yeni bir zaferde yine ordu ve halk el ele, 25 Ocak 2011’de olduğu gibi, havai fişek sağanağında çılgınca eğlendi Tahrir

\

 

 

Hoş gelişler ola

19 Temmuz Cuma, Kahire’de ilk günüm.

Yerleştiğim gibi Tahrir’e yürüdüm. Yolları tutan polisin ardından minik bir kız atladı önüme, elinde plastik bir revolver.  

Ailecek sardılar etrafımı, makinayı gören cebinden zafer işaretini çıkardı, nereden geldiğimi sordular, cevabım iyi etki yapmadı.

Yaşlı kadın öfkeyle geri çekmek istedi eşini, ‘konuşma’ dedi.

Gülümseyince yatışsa da kendisi hiç konuşmadı.

Tahrir’de kime dokunsam tepki benzer oldu ama tatlılıkla bitti sohbetler.

Havasında isyan ve şölen vardı meydanın, edasında tankların tehditkâr gücü.

 

Zaman, nasıl bir matematik seninkisi?

 

O gün yıllar sonra yeniden aynı güne geldi Ramazan’ın onuncu günü, İsrail’in Sinai’den çekildiği Altı Gün Savaşının zaferiyle.

Apachee’ler, F16’lar tüm gün cirit attı, iftar sonrası halk meydandaydı.

Yeni bir zaferde yine ordu ve halk el ele, 25 Ocak 2011’de olduğu gibi, havai fişek sağanağında çılgınca eğlendi Tahrir.

Peki Rabaa El Adeviyye, yani öteki cephe?

Birlikte kutlamışlardı bu zaferleri. Neden ayrı düştüler?

Peşi sıra Müslüman Kardeşler’in iman hocası Karadavi belirdi El Cezire’de, iki gün sonra. Ayetlerle süslü fetvası gerilimi tırmandırdı:

“Hükümdara isyan eden eğer ki tövbe etmezse, o halde öldürülmeli. Meşru bir hükümdar vardır, halk onu dinlemeli, ona itaat etmeli!”

Yine iki gün geçmeden, sloganlarla çınladı Kasr El Nil. Kardeşler Tahrir kıyısına dayanmış; “ordu aşağı“ diye yürüyor. Bakayım derken silahların ortasında buldum kendimi, bir kişi öldü ve gürültü dindi.

Topu topu beş gün oldu geleli, Mısır genelinde dördüncü saldırı bu. Olaylar çok hızlı tırmandı.

Jilet gibi üniforması ve parlak polis gözlükleriyle General Sisi televizyondaydı akşam; terör ve şiddete karşı müdahale izni istedi halktan, sandık malum, meydanlar.

Davet 26 Temmuz Cuma’ya, Ramazan’ın 17.günü, Bedir Savaşı’nın yıl dönümü.

Mekke'nin Kureyşli gayrimüslimleri ile Müslümanların ilk savaşı Bedir.

Bedir Savaşı’nı okuyordum Wikipedia’da ve adeta ayetler atışıyordu:

"Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeye gücü yeter."

"Ey iman edenler! Düşmana karşı tedbirinizi alıp, küçük birlikler halinde, yahut topluca savaşa gidin."

Karadavi hemen çağrıya uymamaya davet etti halkı, ama daha iftar olmadan tüm Kahire meydanlarda oruç açtı askeriyle. Sabaha kadar sürdü şölen.

Ve Adeviyye yola çıktı topluca, veya belki küçük birlikler halinde.

Tahrir’de şölen biterken Adeviyye’de savaş başladı. Günlerden 27 Temmuz, 210 ölü, 5000 küsur yaralı,

Mısır feci kanadı.

Nasıl bir matematik hayat, bu zamanlamalar planlı değilse?

 

Bu daha başlangıç

 

İşte bunlar yaşandı bir Ramazan boyu Mısır’da. Şimdi sakinleşti ortalık ama kan kurumadı. Sinai’de her gün ve tüm Mısır’da ufak ufak devam ediyor çatışmalar.

Amerika bayram öncesi bölge için terör alarmı verdi, peşi sıra iki El-Kaide militanı yakalandı Kahire Havaalanı’nda silah ve mühimmatla. Uçağın İstanbul’dan geldiği söylendi. Bir daha haber alınamadı haberden.

Orucun son günüydü bugün, az önce şafak söktü.

Ordu komutanları Sina’da İhvan temsilcileriyle görüştü gün içinde, 3 Temmuz’dan sonra ilk defa.

Bayramı barış içinde geçirme kararı aldıklarını duyduk. Öyle de olacak gibi.

An itibariyle Şakira eserken diskolarda Tahrir ve Adevviye’de bayramın ilk namazı kılınıyor.

Ötedeki caminin imamının vaazını duyuyorum, dili anlamıyorum ama militan bir ton duyuyorum buradaki vaazlarda.

Mısır’da cihad var sanki kim tarafından kime karşı Allah bilir; MK ve ordunun arkası bir gizemse de her iki meydan Müslüman.

‘Cihad, Müslümanlık savaşı değil, kavga demektir…’ diye düzeltti beni MK’lerin bir üyesi Adeviyye’de bugün; ‘…hayat kavgası, adalet kavgası, ekmek kavgası gibi.’

Uzatmadan bir ayetle bitiriyorum o halde:

"Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir."

Naçizane düzelterek: ‘savaşın’ yerine ‘kavganıza devam edin’ şeklinde.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Galatasaray Lisesi’nde tacizin marka değeri var mıdır?

Kol kırılır yen içinde kalır; peki yen de yırtıldıysa?

Bütün bunlar Snowden'ın hain olduğunu ispatlar mı?

Snowden tweet attı, kış geldi, Arap Baharı 6. sezon yaklaşıyor...

'Oku' diye başlayan kitabı 'okuma' diye noktalayan zihniyet

Hiçbir can, hiçbir uğurda feda olmak zorunda değildir

"
"