22 Ekim 2015

Ben de varım!

Baktı herkes çok acımasız; Hamza hoca da ders çıkarmaya başladı

Baktı herkes çok acımasız; Hamza hoca da ders çıkarmaya başladı.

Play Station oynayan herkes hocaya artık; hangi kadroyla çıkarsa çıksın mutlaka laf ediliyor diye o da kadrosunu daha bir gün evvelden açıkladı.

Rakip takımın hocasına koz verme pahasına!

Annenin liginde 4’te 4 yaparak 12 puan almanın moraliyle oynasan da burası başka... Haliyle en son nerde kaldığın aklına geliyor.

Astana deplasmanında kötü oyuna rağmen tam 3 puanı cebe koydum derken 1 puanı kurtarma adına son dakikada Sabri Sarıoğlu’nu takıma aldığını unutamıyorsun haliyle!

Hem bilet fiyatları, hem de o maçtaki kötü oyun Galatasaray tribünlerini epey boş bırakmıştı. Unuttularsa hatırlatayım; bu statta Galatasaray taraftarı Galatasaray takımı için Sneijder’le aynı önemi taşıyor!

Maça giden ya da evinde maç saatini bekleyen Galatasaraylıya (zaten yeterince endişe içindeyken)  bir kötü haber de U19 takımından geldi. Galatasaraylı gençler 1-0 öne geçtikleri maçı tam 11’e 1 kaybederek inanılmaz bir skandala imza attılar!

Barcelona’ya Arda Turan hediye etmiş Galatasaray altyapısının hangi yaş grubu olursa olsun 11’e 1 yenilmez; yenilmemeli!

Şayet yenildiyse bunun nedeni çok ciddi şekilde araştırılmalı; futbolcusundan hocasına kadar herkese bedeli ödetilmeli!

Bir gün önce Benfica U19 takımının idmanını izleyen bir arkadaşım “Çoğu siyahi Rocky gibi adamlar” diyordu.

Tamam; Portekiz bu yaş gruplarında her zaman iddialı...

Ama bırakın gençlerini; Benfica’nın A takımı bile Galatasaray’ın gençlerini 11’e 1 yenememeli!

Maça giderken de galibiyetin anahtarının ilk golü atmaktan geçtiğini düşünüyorduk. Çünkü o golün atılması maça negatif düşüncelerle giden Galatasaray taraftarını “yeniden Galatasaraylı olmaya” itecekti.

Hani “Ters gidebilme ihtimali olan her şey ters gider” diye bir Murphy yasası var ya; işte onu doğrularcasına daha 74. saniyede yenen gol tribünleri buz gibi soğuttu.

Neyse ki Galatasaray oyundan kopmadı.

Yasin Öztekin’le soldan iki defa çok iyi gelen Galatasaray bunlardan birinde kazandığı penaltıyla Selçuk İnan’ın ayağından beraberliği yakaladı.

Neşesini bulan Galatasaray taraftarı 80’lerden kalma “Seni sevmeyen ölsün” tezahüratıyla yeniden Galatasaray’a döndüğünü ispatlamıştı ki; Podolski’nin usta işi golü Galatasaray’a uzun aradan sonra ilk Şampiyonlar Ligi galibiyetini getirdi.

Bu galibiyet UEFA Kupası’nı garantilemesinin yanında; kalan grup maçları için hem Benfica’ya hem de Atletico Madrid’e “Bu işte bende varım!” mesajı verdi.

Devreye 2-1 önde giden Galatasaray 2. yarının hemen başında maçı koparabilirdi. O pozisyonlar cömertçe harcanınca taraftarlar son düdüğe kadar huzurla maç izleyemedi.

Hele Yasin Öztekin’in çıkıp yerine Olcan Adın’ın girmesi Hamza Hamzaoğlu’nun kendi kendini ateşe atmasıydı.

Keşke eski günlerindeki gibi oynasa... Ama o havayı yakalayamayan Olcan tribündeki Galatasaraylı için “Sabri Sarıoğlu etkisi” yapıyor!

Neyse ne... Kazanan her zaman haklıysa bize de Hamza Hamzaoğlu ve oyuncularını tebrik etmek düşüyor.

Milli takımın Avrupa Şampiyonası’na direkt gitmesinden sonra Avrupa Fatihi’nin de özüne dönmesi Türkiye adına çok önemli. Başka yerlerde üzülüyoruz; hiç olmazsa futbolla sevinelim; çok mu?

Maçla alakası yok ama...

O konuya değinmezsek hiç olmaz!

Artık totem yaptığını düşünüyoruz. Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım ne yapmış ne etmiş; basında çıkan haberleri resmi siteden yalanlamakla yetinmeyerek olağan (!) basın toplantılarından birini daha düzenlemiş.

Neden olağan?

Çünkü Galatasaray Atletico Madrid ve Astana ile oynarken de aynı numarayı yapmıştı!

Bu numaranın hedefi belli...

Yarınki gazetelerde hep Sarı Kırmızı renklerin olmasının önüne geçmek!

Aziz Yıldırım olağan basın toplantılarından birini yapmış ama...

Beni ve benim meslektaşımı çok ilgilendiren bir laf etmiş:

“Bundan sonra benim stadımda oynanacak maçın akreditasyonlarını ben yapacağım. Aleyhte yazan kim varsa benim stadıma sokmayacağım!”

Aziz Yıldırım’ı bu sefer takdir ettim!

Kaç zamandır meslektaşlarımıza;

“İşinizi adam gibi yapın. Adama adam, şikeciye şikeci muamelesi yapın” diyorum.

Şayet bunu yapmazsanız ne olacağını görüyorsunuz!

Aziz Yıldırım’ı o kadar korudunuz ki; bu saatten sonra ona “gık” diyemeyeceğinizi biliyor!

Ona böyle “bulunmaz Hint kumaşı” muamelesini yapan sizsiniz; o yüzden de ne derse sineye çekeceksiniz!

O size; “Habercilik bu değil... Habercilikte hala 30 sene geriden geliyorsunuz” dese bile sineye çekeceksiniz. Kızmaca darılmaca yok!

Aziz Yıldırım bu...

Geçen sene “Benim stadıma giremez” dediği Özgür Yankaya’ya bu sene teşekkür eden biri...

Neden?

Diğer 5 futbolcu kendilerine ait yerde ısınırken Robin van Persie yan hakemin dibinde ısınmasına rağmen izin verdi diye!

Aziz başkan hakemden de “kendi yandaşını” istiyor, gazeteciden de!

Dikkat edin ne diyor?

“Aleyhte yazan (!) hiç kimseyi sokmayacağım.”

Yalan yazanı değil; aleyhte yazanı!

Yani...

Aziz Yıldırım spor basınından da “hep destek tam destek” istiyor!

Bunun kararını gazeteci verecek...

Ya adam gibi gazeteci olacak;

Ya da Aziz Yıldırım’ın şamar oğlanı olacak!

Bu işin başka yolu yok!

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fenerbahçe ve Galatasaray oynadı; maçı Beşiktaş kazandı

Yanılıyorsun sayın Başkan, Galatasaray ve Fenerbahçe ezeli rakiptir; ebedi de dost!

Ben gazetecinin aleyhte yazmayanını severim!

Bugüne kadar kimse de akreditasyon işini “Neden TSYD yapıyor?” diye sorgulamadı

Hepimiz aynı gemideyiz!

Aziz Yıldırım 3 Temmuz 2011’den bu yana Türk futbolu için ağır bir tren kazasıdır ve o kazanın enkazı hala raylar üzerindedir

"
"