09 Aralık 2009

Bir 'fedakâr başbakan' portresi

Dolmabahçe sırtlarından İstanbul'un göğsüne saplanan The Ritz Carlton “dünyanın en iyi iş oteli” seçildi...

Biliyorsunuz “Gökkafes” olarak bilinen ve normal bir ülkede bir tanesine bile rastlayamayacağınız skandallar zinciriyle Dolmabahçe sırtlarından İstanbul'un göğsüne saplanan The Ritz Carlton “dünyanın en iyi iş oteli” seçildi. Bu tüy dikme meselesini daha sonra ele alacağız, ancak bugün konumuz “en iyi iş oteli” ödülü için verilen resepsiyona katılan eski Başbakan Tansu Çiller'in sözleri.

Çiller, resepsiyonda birlikte olduğu Vatan gazetesi yazarı Aydın Ayaydın'a, “ülkenin her tarafından, her kesimden siyasete dönmesi için talepler aldığını, ancak siyaset defterini kapattığını” söylemiş.

Çiller, “Başbakanlığı sırasında 28 Şubat süreci gibi tanık olduğu önemli olayların gün ışığına çıkmasını isteyip istemeyeceği sorusuna” şu yanıtı vermiş:

“Aydın kardeşim devlet adamlığı büyük fedakârlık ister. Devlet adamları, görev yaptığı dönemlere ilişkin haksızlıklara da uğramış olsalar, zarar da görmüş olsalar ülke menfaati susmayı gerektiriyor ise, bunu da yapmalı. Devlet sırları devlet adamları ile mezara gitmeli. Ben ülkemi ve milletimi seviyorum. Ülkemin yararı için gerekiyor ise, benim fedakârlık yapmamdan daha doğru ne olabilir.” (Vatan – 7 Aralık 2009)

Ilıcak'tan 'akil kişi Çiller'e siyaset çağrısı
Bu sözlerden bir gün sonra, Nazlı Ilıcak, “akil kişi” diye andığı Çiller için “Keşke bu olgun ve tecrübeli haliyle siyasete girebilse” temennisini dile getirdi. (Sabah-8 Aralık 2009)

Bu yazılar, Çiller'in kapattığını söylediği “siyaset defteri”ni bir kez daha açmamızı, yaptığı “fedakârlıkları” hatırlatmamızı gerektiriyor. İşte tamamı belgelere dayanan Çiller kronolojisi: 

 - Tansu Çiller, Süleyman Demirel tarafından, 20 Ekim 1991’de yapılan seçimler öncesinde siyasete davet edildi. Doğru Yol Partisi’nde (şimdiki DP) Genel Başkan Yardımcısı oldu. İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girdi ve hemen ardından DYP-SHP koalisyonunda ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı görevine getirildi.

'Bu ne servet kardeşim, bu ne servet!'
- 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993’te beklenmeyen ölümü, siyasette çok kısa sürede önemli mevkilere gelen Çiller’in önünü daha da açtı. Cumhurbaşkanlığı’na aday olan Demirel 16 Mayıs 1993’te Köşk’e çıkınca, DYP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık koltukları boş kaldı. Bu koltukların favori adayı olan Hüsamettin Cindoruk, Demirel’den beklediği ölçüde destek alamayınca “Devlette iki başlılık olur” gerekçesiyle yarışa katılmadı ve Çiller 13 Haziran 1993’te yapılan DYP kongresinde genel başkanlığa seçildi. Hükümeti kurup Başbakan olmasına da ramak kalmıştı.

- “Türkiye’nin ilk kadın başbakanı” medya ve kamuoyunda büyük bir heyecan dalgası yaratmıştı. Ancak bir süre sonra her yerde Çiller’in serveti konuşulmaya başlandı. İstanbul Yeniköy’de, daha önce “Sen benim kızımsın” dediği Çiller’e ait gayrimenkulleri gören Demirel’in şaşkınlığını dile getiren “Bu ne servet kardeşim, bu ne servet” sözleri kitaplara geçti. (Tansu Çiller’in Bilinmeyen Siyaset Romanı – Nursun Erel / Ali Bilge).

Yoksul çocuk yalıya geçiyor
- Bir memur çocuğu olan Tansu Çiller ile bir şoför çocuğu olan Özer Uçuran, Demirel'i hayrete düşüren servete evlendikten sonra ulaşmışlardı. Eşinin soyadını alan Özer Çiller, bir röportajında, “babasının çok zengin bir ailenin şoförlüğünü yaptığını, iyi okullarda okuduğu öğrencilik yıllarının aşağılık kompleksi içinde geçtiğini ve babasının topçu subayı olduğunu söyleyerek” bu konuda gerçeği gizlediğini açıklamıştı. (Nokta İnsanlar Dergisi, 11-17 Haziran 1982)

- Boğaziçi Üniversitesi’ni bitiren Tansu Çiller Özer Uçuran ile evlenmiş, akademisyen olmuştu. ABD’de geçen yıllardan sonra Çiller Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Serveti büyüyen Çillerler, halen oturdukları Yeniköy’deki yalıyı satın aldılar.

Asgari ücretli kadar vergi ödemediler!
- Maaşlarıyla bu serveti edinmeleri mümkün olmadığına göre, Çiller ailesi ticari faaliyetlerinde iyi kazanmış olabilir miydi? Bu da araştırıldı ve ailenin sahibi olduğu Marsan Marmara Holding A.Ş’nin, Çiller’in Başbakan olduğu zamanı da kapsayan yıllar boyunca vergiden kaçtığı ve bir asgari ücretlinin ödediği gelir vergisi kadar bile kurumlar vergisi ödemediği ortaya çıktı. (Uçuran Holding – Çiller’in Can Sıkıcı Belgeseli – Doğan Akın).

- Vergi ödenmediğine göre ticari faaliyetlerden para kazanmayan Çiller çifti, milyonlarca dolarlık gayrimenkulleri nasıl satın alabilmişti? Çillerler’e ait Marsan Holding’e de usulsüz krediler aktarmakla suçlanan İstanbul Bankası, Özer Uçuran Çiller’in genel müdürlüğünü yapmasından sonra batmıştı. Bu arada Özer Çiller, bazı arkadaşlarının da üyesi olduğu Bizim Vadi Yapı Kooperatifi davasında, “evrakta sahtekârlık, emniyeti suiistimal ve usulsüzlük”le suçlanıyordu.

ABD’deki mal varlığı servet beyanında saklandı
- Bu sırada, Çiller’in, Başbakan ve milletvekili olarak vermesi gereken servet beyanında göstermediği milyonlarca dolarlık yeni varlıklar ortaya çıkmıştı. Milliyet Washington Temsilcisi Turan Yavuz’un (nur içinde yatsın) ortaya çıkardığı servet 17 Haziran 1994'te “İşte Çiller’in ABD’deki serveti” başlığıyla Milliyet’in manşetine çıktı. Çiller çiftinin bu ülkede alışveriş merkezi, restaurant ve otelleri de içeren taşınmazları vardı. Oysa Çiller 8 Haziran 1993 tarihli servet beyanında ABD’de sadece 200 metrekarelik müstakil bir ev ile 110 metrekarelik bir apartman dairesine yer vermişti.
‘Şehit analarına bağışlayacağım’ dedi, bağışlamadı

- Tansu Çiller, 24 Aralık 1995 seçimlerine ilişkin kampanya sırasında ABD’deki mal varlığını Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı’na bağışlayacağı vaadinde bulundu. Ancak bu sözünü hiçbir zaman tutmadı.

Suna Abla'nın çiftliği
- Bu arada Kuşadası’nda 87 bin 847 metrekarelik bir alana yayılmış bir çiftlik ortaya çıkmıştı. Çiller çifti, çiftliğin ev işlerinde çalıştırdıkları Suna Pelister’e ait olduğunu öne sürdü, Ancak bir süre sonra “Suna Abla’nın çiftliği” başlığıyla manşetlere çıkan bu arazi alım-satım işlemiyle Çiller çiftinin üzerine geçirildi.

Devlete ait arazide pansiyonculuk

- Çiller’in serveti ve işlerine ilişkin skandallar bitmek bilmiyordu. Bu sefer de, Çiller hükümetteyken, Turizm Bakanlığı’nın Çiller ailesinin yönlendirdiği Aytaç A.Ş’ye Antalya Beldibi’nde “pansiyon yapmak” üzere bir arazi tahsis ettiği patlak verdi. Türkiye Başbakanı ve eşi, burada "Holiday Inn" adlı lüks bir pansiyon yapmıştı.

‘Kayınvalidemin gizli çıkınında bulduk!’
- Çiller çiftinin Bolu’da da servet beyanında görülmeyen taşınmazları olduğu saptandı. Bütün bu bulgular, çalışmalarından herhangi bir sonuç alınamayan TBMM Mal Varlıklarını Soruşturma Komisyonu’nda incelendi. Özer Çiller, bu komisyona 28 Temmuz 1998’de servetlerinin kaynağı olarak tarihe geçen bir açıklama yaptı: “Kayınvalidem bizden saklamış. Gizli bir çıkın içinde ölümünden sonra bulduk!”

‘29 bin doları 22 milyon dolar yaptık’
- Özer Uçuran Çiller’in gizli çıkında bulunduğunu öne sürdüğü servet, 880 cumhuriyet altını, 570 bin ABD Doları, 670 bin Alman Markı’ydı. Tansu Çiller de, 1973’te babasından kalan 473 bin lirayı (o zamanki kurla 29 bin dolar) doğru yatırımlarla 677 milyara (dönemin kuruyla 22 milyon dolar) çıkarmayı başardıkları iddiasını öne süren bir açıklama yapmıştı.

Ve örtülü ödenek skandalı

- Çiller’in başbakanlığı döneminde eşi görülmemiş bir “örtülü ödenek” skandalı patladı. Dolandırıcı Selçuk Parsadan, 2 Kasım 1995’te Başbakanlığın telefonunu çevirip “Ben Emekli Orgeneral Necdet Öztorun” diyerek Çiller’i bağlatabilmişti. Parsadan, “Öztorun” olarak Çiller’e “Emekli askerleri seçimden önce DYP adına örgütleyebileceğini, ancak bunun için 5,5 milyar liraya ihtiyacı olduğunu” söyledi. Ve bu para, “başbakanların kişisel harcamaları ve siyasi amaçlar için kullanılması yasak olan” örtülü ödenekten Parsadan’a ödendi.

- Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 1997 yılında Parsadan’ı örtülü ödeneği dolandırmaktan 6 yıl 3 ay hapse mahkûm etti. Parsadan 4 yıl 8 ay 28 gün cezaevinde yattı.
Çiller Yargıtay’da nasıl kurtuldu?

- Yerel mahkemenin bu kararı temyiz aşamasındayken Yargıtay’da görülmemiş bir şey yaşandı. Yargıtay 6. Ceza Dairesi, Parsadan’ın cezasını onarken karara “Haksız menfaatin hangi amaç ileri sürülerek sağlandığı dosya içeriğine göre kesinlikle tespit edilememiş ise de…” cümlesini ekledi. Aslında, mahkeme kararını bozmayı gerektirecek bu cümleyi karara ekleyerek örtülü ödeneği siyasi amaçlarla harcadığı için yargılanması gündeme gelebilecek Çiller’e kurtuluş yolu açılmıştı. Çünkü 6. Ceza Dairesi, örtülü ödeneğin hangi amaçla dolandırıldığının belli olmadığını karara ekleyerek, Çiller'i "siyasi amaçla harcama yapma" suçlamasından kurtarmıştı.

- Sonuçta örtülü ödenek dolandırıcılığında taraflardan biri yargılanmış, ancak Çiller hâkim karşısına çıkmaktan kurtulmuştu. Yargıtay’ı ayağa kaldıran karara imza atan 6. Ceza Dairesi’nin Başkanı Necdet Mutiş'in, daha sonra tartışmalı bir işlemi nedeniyle soruşturmaya uğradığını not edelim. Mutiş, bir miras davasında sahte rapor düzenleyen doktorlara ilişkin beraat kararına, temyiz aşamasındayken, dairenin diğer üyelerinden ayrı olarak “tek başına” onama kararı yazmakla suçlanıyordu.

Batman’da ‘özel ordu’ kurdurdu

- Çiller’in Başbakanlığı sırasında o sıradaki Batman Valisi’ne (Salih Şarman) koruculardan 14 uçak dolusu silah ve mühimmatla özel ordu kurdurması da “görülmemiş bir icraat” olarak tarihe geçti. Çiller iktidarı döneminde işlenen faili meçhul cinayetleri, Susurluk skandalı sırasında “Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de bizim için şereflidir” sözlerini geçelim, onlar başka bir yazının konusu.

Prof. Çiller’in tek uluslararası makalesi yok

İktisat profesörü olan Çiller’in, hakemli uluslararası dergilerde yayımlanmış tek adet makalesi bile bulunmadığını (Bilim Kadını Olarak Tansu Çiller – Orhan Bursalı) belirtelim. Google’da “Tansu Çiller’in kitapları” diye arama yaptığınızda ekrana “İkinci Vatan – Tansu Çiller’in ABD Macerası” (Turan Yavuz), “Maskeli Leydi” (Faruk Bildirici) gibi kitaplar geldiğini de ekleyelim.
Çiller çifti, son olarak Kilyos'ta kendilerine ait denize sıfır araziyi plaj yapmak için izin almış bulunuyor.  (Milliyet – 4 Aralık 2009)

Gazeteciler unuttukça hatırlatacağız
Uzatmayalım.
“Fedakâr âkil kişi”nin icraatı özetle böyle. Kendisiyle konuşup sütunlarında hasret yazıları yazanların “gazeteci” olarak sormayı unuttukları bu külliyatı, Çiller her ortaya çıktığında hatırlatacağız.
Hiç yazmamış olmanın ayıbına karşı, tekrara düşmenin sıkıcılığına talip olarak...

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"