12 Nisan 2012

Biri yapmadan 'ilk' olmaz!

Kapıyı çalan ya da yakında çalacak alacaklılarına boynunu uzatmak zorunda kalacak olan Beşiktaş’ın içine düştüğü krizin temel sorumlusu şüphesiz ki önceki yönetimdir.

 

Kapıyı çalan ya da yakında çalacak alacaklılarına boynunu uzatmak zorunda kalacak olan Beşiktaş'ın içine düştüğü krizin temel sorumlusu şüphesiz ki önceki yönetimdir.
 
Şimdi futbolun en tepesindeki koltuğa çıkmış olan Yıldırım Demirören, bütün kararlarını “Daha iyi olur” düşüncesiyle hayata geçirmiş olabilir. Yine de niyetinden bağımsız olarak onun Beşiktaş’taki yönetim politikasının gelip dayandığı nokta ortadadır. 
 
Elbette Demirören’i tek başına sorumlu tutamayız bu halden. Yönetim kurulunda Başkan’ın her sözüne kayıtsız şartsız biat edip onun her kararına ‘Olur’ verenleri de unutmamak gerekir. Onlardan bazıları şimdi yine başkan iradesiyle federasyondaki çeşitli koltukları kuşatmış durumda ya, hayırlısı artık!
 
Peki bu alacakaranlık noktaya gelinmesinde yıldız alkışlamaktan avuçları patlayıp, coşkunca bağırmaktan sesi kısılan Beşiktaşlıların da payı yok mu? Şimdilerde “Alt yapı” diye sızlananların kulüp genetiğinin bozulmasındaki sorumluluğu bu işi buraya getiren yöneticilerden daha mı az? Bu hayatta hepimiz birbirimizden sorumlu değil miyiz? Günün keyfini çıkarmak (Carpe diem, anı yaşa deniyor buna) uğruna koca bir geleceğin tedirginliğe, umutsuzluğa sürüklenmesine göz yumanların geçmişteki tutumlarını gözden geçirmeleri gerekmiyor mu?
 
Büyüklük kompleksinin kamaştırdığı gözler “Beşiktaş’ın geleceği” denilerek yaldızlanan her ‘kurtuluş projesi’nin tehlikelerine dikkat çekenleri ‘bozguncu’, ‘müzmin muhalif’, ‘eski kafalı’ olarak yaftalıyordu hatırlarsanız. Ne yazık ki zaman ‘eski kafalıları’ haklı çıkardı.
 
Şimdi yeni bir yönetim var... Daha başlardalar ve doğrusu ya, ne yapacaklarını bilmez gibi görünüyorlar... İlk hamleleri olan Tayfur Havutçu tercihi de Lig TV’deki ‘Hocalar gecesi’nde taraftarların ümitlerini yerle bir etti! Nasıl etmesin ki? O kalabalıklar paraya, transfere, yıldıza, karizmaya kodlanalı çok oldu. Kendileri gibi ‘normal biri’nin sorunları çözebileceğine inancı kalmadı kimsenin.
 
Tam da bu nedenle, ‘bize daha çok benzedikleri’ için Necip Uysal’a, Ekrem Hayyam Dağ’a sık sık gösterilen tepkiler... Ve yine aynı nedenle Muhammed Demirci’den ‘iyi’ ve ‘faydalı’ bir oyuncu yerine direkt ‘yıldız olması’ beklentisi...
 
Gayretin, çabanın küçümsendiği günümüz dünyasında ‘kısa yoldan sonuca gitme’ öğretisinin zaferi bu! Hedefe giderken her yolun mübah kabul edilmesinin sonucu bütün başımıza gelenler...
 
Belki de bütün bu nedenlerden dolayı biraz şaşkın, epey ürkek ve sanırım ciddi anlamda da kırgın -Herhalde ‘Aklanın da gelin’ naraları hala kulaklarındadır - yolun başındaki Tayfur Havutçu. 
 
O nedenle tıpkı yetenekli/daha az yetenekli tüm oyuncular gibi onun da ‘yeni bir başlangıç’ için sonuçlar ne olursa olsun herkesin desteğine ihtiyacı var. Ona verilecek destek esasen dara düşmüş Beşiktaş’a verilecek destektir. ‘Yıldız’ için avuç patlatanların şimdi ve daha fazla onun için patlatmaları gerek avuçlarını...
 
Evet, bütün başlangıçlar zordur ama bilinir ki, geçen gün Panco Villa’nın hayatının anlatıldığı filmde söylendiği gibi, biri yapmadan da ‘ilk’ olmaz... Neden ‘oyun’ yeniden başlamasın?

Yazarın Diğer Yazıları

Empati ödülünden küfür utancına

Günümüz futbolunda hücum aksiyonları \'sahanın merkezi\'nde kurgulanır

Alex de Souza dersleri!

Birçok konuda olduğu gibi hatırı sayılır bir kalabalığın futbol konusunda da kafasının hayli karışık olduğu şu bir iki haftada bir kez daha ortaya çıktı

Beşiktaş'ın bitmeyen 'güvenlik' sorunu

Beşiktaş\'ın yeni yönetiminin göreve gelişinin ardından yaptığı en sansasyonel çıkışlardan biri de TT Arena\'da oynama isteğiydi