20 Ekim 2009

Yine T24 Üstüne...

Şimdi burada okuyacaklarınızı Doğan Akın yazsa “Öğünüyor, şişiniyor” diyen kem sesler çıkabilir...

Şimdi burada okuyacaklarınızı Doğan Akın yazsa “Öğünüyor, şişiniyor” diyen kem sesler çıkabilir...
Öyleyse ben yazacağım...
Bugünkü (ya da dünkü ya da önceki günkü, ya da yarınki) T24’e bir bakın.
-Mesela- haberlerden başlayın. Bugün çıkan günlük kâğıt gazetelerde yer alan ve okurlara ille de iletilmesi gereken hangi haber eksik?
Bir üst paragraftaki “okurlara ille de iletilmesi gereken” vurgusuna dikkatinizi çekerim. Kanımca gazetelerin birinci sayfası, TV’lerin ana haber bülteni okurlara ya da seyircilere dönüp şunu söylemektedirler:
- Bugün ajanslardan, kendi habercilerimizin ürettiklerinden, yerel muhabirlerden, bize ulaşan basın açıklaması, basın bildirisi gibi malzemelerden en önemlilerini seçtik; bunun için titiz bir eleme yaptık ve okurların ya da seyircilerimizin haber alma, yeryüzünde ve ülkemizde olup bitenleri öğrenme hakkını aklımızın erdiğince, gücümüzün yettiğince, olanaklarımızın elverdiğince ete kemiğe büründürdük...
Bu açıdan bakarak T24’ü ya da herhangi bir gazetenin birinci sayfasını ya da bir televizyon kanalının ana haber bültenini okur ya da seyirci kolayca değerlendirebilir, not verebilir...
Ben T24 bu sınavdan alnının akıyla çıktığı kanısındayım.
Yanılıyor muyum?
* * *
Dilerseniz bir de T24 yazarlarına bakın.
Alın size gelişigüzel sıralanmış T24 yazarları listesi:
Çiğdem Anad, Cem Dizdar, Rıdvan Akar, Mete Çubukçu, Çiğdem Toker, Nil Aldemir, Doğan Akın, Bader Aslan, Bekir Ağırdır, Pelin Hattatoğlu, Cengiz Çiftçi, Kumru Sis Eren, Ragıp Ertuğrul, Sezen Türker, Hasan Tahsin ve dün aramıza katılan Tayfun Atay...
Bu arkadaşlarımın her biri hakkında okkalı birer paragraf döktürebilirim. Ama tümü için tek cümle yeterli: Mesleğimizin ak yüzüne kara çalmayan, başının gölgesini önüne düşürmeyen bir ekiptir bu !..
* * *
Daha önce de yazdım. Medyada bir çağ değişimi yaşanıyor. Bütün alametler belirdi. Uydu teknolojilerindeki, yarı iletkenlerdeki devrim nitelikli sıçramaların ardından gelen internet, medya alanında inanılmayacak genişlikte bir ufuk açıyor.
Gecenin bir vakti artık haber akışına ara vermek zorunda olan kâğıt gazeteler için kâğıda, mürekkebe, dev boyutlu ve aşırı pahalı rotatiflere, gazeteleri bayilere ulaştıracak dev boyutlu ve dev bütçeli (çok masraflı demek istedim) dağıtım filolarına milyonlar ve milyonlar yatırmak gerek.
Bunlar için yatırılacak para ise insandan, gazeteciden kesilecek para demek.
Oysa bir e-gazete insana, sadece insana, onun hünerine, aklına, yaratıcılığına yatırım yapmak zorunda.
Bunun gazetecilik mesleğinde açtığı ufkun genişliği başdöndürücüdür ve o yüzden bir çağ değişimi yaşıyoruz deme hakkını kendimde gördüm...
Bizler, yaşamını gazetecilik yaparak kazananlar açısından ise e-gazete ve bu yazıya konu olan T24 sınırsız bir özgürlük demek. Ne “Şunu yazsam kızar mı” diye tedirgin olacağımız bir patronumuz var, ne “Şunu yazar ya da haberleştirirsek grubumuzun çıkarları zedelenir mi” gibi mesleği cehenneme çeviren kaygılarla boğuşuyoruz.
Eh, bu meslekte mutluluk da zaten böyle bir şeydir...
Yani...
Yani siz bu yazıyı okuyadurun, ben T24 sayfalarında keyifli bir tura çıkıyorum...
* * *
Öğünmekten ibaret bir Tırmık mı oldu?
Evet öyle oldu.
Ama Osmanlı deyişidir: Marifet iltifata tabidir !..

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"