İlk inci AKP’nin AB ilişkilerinde “başmüzakereci”si Egemen Bağış’tan geldi. Brüksel’de düzenlenen “Dini Özgürlükler: Türkiye’nin Avrupa Birliğine Köprüsü” başlıklı bir konferansta konuştu. Konferansın adı bile (eğer bir çeviri kusuru değilse) hem saçma, hem gerçek dışı. Neyse...
Konferans sırasında bizim başmüzakereciye Avrupa’da Müslüman nüfus gitgide artarken Türkiye’de Hristiyan nüfusun gitgide azalması hatırlatıldı. O da bu “hatırlatma” kılıfındaki eleştiriye Başbakanını referans göstererek iki öneri ile çözüm getirdi.
Birincisine göre Tayyip Erdoğan, Yunanistan’a göçen Rum kökenli Türk vatandaşlarının (Rum kökenli Türk ne demekse!) geri dönmeye teşvik edilmelerini istiyormuş. Eğer onlar bu daveti kabul edip Türkiye’ye dönerse eleştirilen durum düzelirmiş.
Yalnız küçük bir sorun var ve Egemen Bağış pek bunun farkında değil. 6-7 Eylül’de (1955), 1963’de, 1967’de, 1974’de “tek bavul ve 24 saat süre” ile ülkeyi terketmeye zorlanan bu yurttaşlarımızın acımasızca yağmalanan malları, mülkleri ne olacak ? Tarlabaşı, Kurtuluş, Galata, Beyoğlu, Yeşilköy, Feriköy, Şişli (daha devam edeyim mi ?) semtlerinde bir gecede evlerini terkedip ”yollananlar”ın evleri, dükkanları, arsaları bugün kimlerin elinde dersiniz ?
Egemen Bağış, AKP’nin o çok bildik bezirgan kafasıyla dün “zorla yollananlar”a ihracat, bugün geri gelmelerine de ithalat olarak bakıyor anlaşılan...
Ama Egemen Bağış’ın asıl “bayram incisi” konuşmasının devamında geldi. Azalan Hristiyan nüfusu artırmak için ikinci ve galiba asıl çözüm (!) önerisi şöyle:
“... Başbakanımızın Türkiye’de yeni evlenen çifte de bir tavsiyesi var. Genç nüfus avantajının korunması için en az üç çocuk yapılmasını tavsiye ediyor. Eğer farklı inançların mehsupları da bu tavsiyeye uymak isterlerse bu da bir obsiyon.”
Nasıl obsiyon ama!..
Gerçi bir Rum yurttaş kalkıp, “Çocuklarımızı bir gün yeniden esiverecek o hunhar ve gözü dönmüş milliyetçi rüzgarlar önünde ‘tek bavul ve 24 saat mühlet’ ile yollamak için mi doğuracak ve büyüteceğiz” diye sorsa başmüzakereci ne diyecek?
Bir Ermeni yurttaş “Günü geldiğinde yok etmek için mi” diye sorsa ne diyecek? Bir başka Ermeni yurttayş o kadar gerilere gitmeyip, bir uğursuz akşamüstü Trabzon’dan kalkıp gelen cahil ve beyni tıkabasa sizlerin milliyetçi-ırkçı propagandaları ile şişmiş bir katilin yolunu açmanız, onu cinayete yolcu edenleri devletin koruyucu kanatları altında kollayıp soruşturma izni vermemeniz ve böylece bu toprakların en yiğit, en barışçı evlatlarınodan birini yok ettirmeniz ve katili çocuk ilan etmeniz için mi yeni çocuklar doğurup büyüteceğiz” diye sorsa ne diyecek ?
AKP kanadından bu bayram incisini burada noktalayalım. Yoksa basın savcısından bir davet alacak satırlar yazmaktan kendimi alamayacağım.
* * *
AKP’nin tam tersi kanattan gelen bayram incisinin sahibi ise CHP’nin yeni “star” adayı muharrem İnce. İnci, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği kurultayda etkili bir konuşma yaparak dikkatleri üstüne çekmiş ve partinin A takımına alınmıştı. İnce’nin incisi bayramın ikinci günü geldi. Bir gün önce BDP Genel Başkanı Demirtaş ortaya bir öneri atmıştı: “Keşki” demişti, “CHP yanaşsa da BDP v e öteki sol partiler ile bir sol cephe oluştursak”...
Demirtaş’ın önerisi sol kesimde “CHP ile bir cephe, hele hele sol cephe nasıl kurulur acep” diye şaşkınlık yaratırken İnce’nin incisi geldi:
- BDP önce sol olsun, sonra ortak hareket etmeyi konuşalım...
* * *
Ama bence en parlak bayram incisi gazetelerde adı belirtilmeyen bir vatandaşın ağzından çıktı. Kasap bıçağının önünden becerebildiği kadar kaçmaya çabalayan; yerli danalar tek bir uyuşturucu iğne ile bayılırken, üç iğneye “Bana mısın” demeyen; kurban kesip sırat köprüsünden kazasız belasız geçmeyi garantiye almak isteyen “deruni” duygulu yurttaşlarımızdan kurtulmak için karada 15 kilometre koşup, denizde 3 mil yüzen; kendisini yere yıkmak isteyenleri yere yıkıp tüymeye çalışan; boynuzlarını canını kurtarmak için kullanma “suçunu” işleyen Anguslar için gazetecilere “demeç” verdi biri.
- Bunlar hayvan değil canavar !
Adam haklı.
Yalnız, “bunlar” dediği kim acaba?