19 Mart 2025

Konya’da tarihi bir hafta sonu

14-16 Mart tarihleri arasında Konya’da düzenlenen UCI Pist Bisikleti Uluslar Kupası muazzam yarışlara sahne oldu. Çinli bisikletçi Liying Yuan dünya rekoru kırdı. İlk kez bir kadın bisikletçi 200 metreyi 10 saniyenin altında tamamladı

Geçtiğimiz Cumartesi (15 Mart) Konya Büyükşehir Stadyumu’na gidenler tarihi bir karşılaşmaya tanık oldu: 9 kişi kalan ev sahibi Konya, Beşiktaş’ı 1-0 yenmeyi başardı.

Aynı günün sabahı, stadyumdan 20 kilometre uzaktaki “Konya Veledromu”nda başka bir grup insan başka bir tarihe tanık oldu: Çinli sporcu Liying Yuan dünya rekoru kırdı.

19 yaşındaki bisikletçi, 200 metreyi 10 saniyenin altında tamamlayan ilk kadın sporcu olarak tarihe geçti. Yuan’ın süresi: 9.976, ortalama hızı: 72.173 km/h idi.

* * *

Pazar sabahı bu kez başka bir rekora tanık olduk. İngiliz sprinter Matthew Richardson 200 metreyi 9,041 saniye ile alınca salon şöööyle bir dalgalandı... Ekranda 79.637 km/h ortalama hızla yeni dünya rekorunun geldiği yazıyordu.

Ne var ki bir süre sonra Richardson’ın çizgi ihlali yaptığı için rekorunun iptal edildiği açıklandı. Hevesimiz kursağımızda kaldı.

Buna rağmen her iki bisikletçi de gün boyu devam eden final mücadelesi sonrasında altın madalyanın sahibi olmayı başardı.

Matthew Richardson sonradan iptal edilen rekoruna sevinirken (Fotoğraf: Sinan Çelik)

Türkiye’de bir ilk

Tarihi olan yalnızca Yuan’ın onaylanan, Richardson’ın iptal edilen rekoru değildi. Ülkemizin ilk ve tek olimpik velodromu ilk kez bu çapta bir organizasyona ev sahipliği yapıyordu.

Türkiye’de elbette daha önceki yıllarda pist yarışları yapılmıştı. Mesela 1971’de İzmir’de yapılan Akdeniz Oyunları’nda pist yarışları Balıkesir’deki Atatürk Stadyumu’nda koşulmuştu. Sonraki yıllarda pist kaldırıldı, yerine tribün kondu.

Konya Atatürk Stadyumu’nda da benzer bir pist vardı ama uzun süredir kullanılmıyordu. Stadyum yıkılınca o da tarihe karıştı.

Nihayet 2022’de kapalı/olimpik bir velodroma kavuştuk. 1.kategori sertifika ile 10 yıllığına akredite edilen “Konya Veledromu” mümkün olan en üst kategorideki sayılı velodrom arasında yerini aldı.

(Dikkat ederseniz yazıda hem veledrom hem de velodrom geçiyor. TDK doğru olanın “veledrom” olduğunu söylüyor. O yüzden Konya’daki tesisin üstünde de böyle yazıyor. Bisiklete dair yazıp çizen başka bir grup insan ise TDK’nın yanlış bir alışkanlığı tekrar ettiğini, vakti zamanında yapılan yanlış telaffuzu sürdürdüğünü düşünüyor. Geldiği kökten hareketle doğru yazımın “velodrom” olduğunu savunuyor. Kendi payıma ben de ikinci eğilime dahilim.)

5 kıta, 44 ülke, 300 bisikletçi

14-16 Mart tarihlerinde düzenlenen “UCI Track Nations Cup” tam anlamıyla tarihi bir organizasyon oldu. (UCI: Uluslararası Bisiklet Birliği’nin kısa adı. Track: pist yarışlarına verilen genel isim.)

UCI Pist Bisikleti Uluslar Kupası’nda 3 gün boyunca 5 kıtadan, 44 ülkeden gelen 300 bisikletçiyi izledik.

İzlerken aklıma bir ara Woody Allen’ın meşhur hikâyesi geldi. Bilirsiniz, bir arkadaşına hızlı okuma kursuna gittiğini, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını okuduklarını söylemiş. Arkadaşı da nasıl bulduğunu sorunca, Allen: “Olay Rusya’da geçiyor” demiş ya, bu da öyle... Olay Konya’da 250 metrenin içinde geçiyor.

300 bisikletçi 3 gün boyunca, 250 metrelik bir çanağın içinde döndü durdu.

Bisikletçiler üç gün boyunca 250 metrelik bir çanağın içinde hikaye yazdılar (Fotoğraf: Yücel Çakıroğlu)

Ama nasıl bir dönme!.. Mutlaka görmeniz lazım. Anlatarak olmaz... Hatta televizyonda seyrederek de olmaz. Yerinde tecrübe etmek lazım. Muazzam bir şey!

İtiraf etmem gerekirse ilk gün görece zor geçti. Madison, Keirin, Pursuit, Sprint, Omnium, Omnium’un alt kategorileri vs. o kadar çok disiplin, o kadar çok kural vardı ki, algılamakta hayli zorlandık. Ama ikinci günün ortasından itibaren atmosferin içine girdik. Yavaş yavaş yarışları anlamaya başladık. Bu da seyir zevkimizi bir anda yükseltti.

Bir tür bayrak yarışı olan Madison (Fotoğraf: Yücel Çakıroğlu)

Arı kovanı gibi

Yarış sadece pistte yapılmıyordu. Pistin ortasındaki alanda da muazzam bir faaliyet vardı. 300 bisikletçiye destek veren 450 kişilik takım ekipleri açık bir mutfakta, arı kovanı gibi çalışıyordu.

Bütün bunlar seyircilerin gözü önünde olurken, organizasyona medya ekibi olarak dahil olan şanslılar bu bölgede dolaşma hakkına sahipti. Bisiklet tasarımına ve mekaniğine özel düşkünlüğü olan bu satırların yazarı için bir tür bayram yeriydi.

“Bu bisikletler kaç yapıyor?”

Yarışı izlemeye gelen gençlerden biri yanındakilere bu soruyu soruyordu: “bu bisikletler kaç yapıyor?”

Arkasından gelen sorular da çok tanıdıktı: Bu bisikletler kaç lira?, Bu bisikletçilerin arasında Türk var mı?

İlkinden başlayarak yanıtlamaya çalışalım.

Aslında doğru soru “bisikletçiler kaç yapıyor?” olmalıydı. Sonuçta alet gücünü insan bedeninden alıyor.

Şüphesiz bisikletlerin özellikleri de çok mühim... Hassas aerodinamik hesaplarla üretilen bu makineler güçlü bir sprinterin bacaklarıyla buluştuğunda muazzam hızlara ulaşıyor. Richardson pazar sabahı neredeyse 80 km/h ortalama vermişti. Maksimum hızı kim bilir kaçtı?

Yarıştan görüntüler... (Fotoğraf: Yücel Çakıroğlu)

Bu bisikletler kaç lira?

Tamamı carbon fiberden üretilen pist bisikletlerinin fiyat yelpazesi çok geniş.

UCI, bütün yarış kategorilerinde kullanılacak bisikletlerin satışının da olmasını zorunlu tutuyor.

Bu yüzden her bisikletin bir fiyatı var. Mesela  Britanya ekibinin kullandığı fantastik Lotus/ Hope bisikletin fiyatı kasım 2023’te 55 bin Sterlin  olarak açıklanmış...

Eğer Richardson’ın derecesi kabul edilseydi rekoru bu marka kırmış olacaktı.

İngilizlerin bisikleti pahalı geldiyse, size Japon takımının kullandığı “Toray Carbon Magic V-IZU” verelim. 2024 Paris Olimpiyatları’nda görücüye çıkan bisikletleri dünya gözüyle görmek Konya’da nasip oldu. Ünlü carbon fiber üreticisi Toray’ın ürettiği  aletin birim fiyatı: 135 bin USD olarak belirlenmiş.

Haberi yapan site, bisikletlerin Porsche-911’den daha pahalı olduğunu söylüyor. Otomobil konusunda bilgi sahibi olmadığım için bir karşılaştırma yapamayacağım. Tahmin ediyorum Türkiye’de vergiler  yüzünden 911 daha pahalıya geliyordur. Meraklısı düşünsün.

* * *

Aslına bakarsanız bütün bisikletler bu kadar pahalı değil. İnternet satışlarıyla öne çıkan Alman markası Canyon’un Speedmax Track modelinin satış fiyatı 20 bin EU civarında mesela...

Bunun dışında Pinarello, Look, Argon 18, Koga, FES, Cervelo gibi markaların kadrolarını (yani gövdelerini) alarak kalan parçaları siz toplayabiliyorsunuz. Gövdeler yaklaşık 8 bin USD’dan başlıyor, 30 bin USD’a kadar çıkıyor. Teker, gidon, pedal filan derken en ucuzu yine 15 bin USD civarında bir ortalama veriyor.

Çok acayip rakamlar değil mi? Bisikletle alakasız- hatta alakalı- insanların bile dudaklarını uçuklatıyor. Ama şunu da unutmamak lazım: Bu bisikletler sizin-bizim gibi faniler için değil; süper atletler için... Sahip olsak bile binmemiz mümkün değil. Bisikletlerde fren, vites olmadığı gibi, pistin eğimi yer yer 45 derecelere çıkıyor.

Hem meraklısı için kısa bir derleme yaptım. Hem de bu spora yatırım yapmanın maliyetleri hakkında fikir versin istedim.

Bu bisikletçilerin arasında Türk var mı?

Geldik en çok sorulan soruya...

Evet, bu bisikletçiler arasında Türk var. İlk gün yapılan “takım takip yarışı”nda  Milli Takım da yer aldı. Maalesef 16 ekip içinde sonuncu sıraya yerleşti.

Ancak bir sporcumuz, Ramazan Yılmaz bizi heyecanlandırdı. Ramazan, ikinci günün sabah seansında Omnium elemelerinde sergilediği başarılı performansla finale çıkmayı başardı.

Ramazan Yılmaz hepimizi heyecanlandırdı (Fotoğraf: Yücel Çakıroğlu)

Omnium’un final etabında sporcular Scratch, Tempo Race, Eleme Yarışı ve Puan Yarışı olmak üzere dört farklı disiplinde mücadele verdi. Taktiksel zekâ, sprint gücü ve dayanıklılığın ön planda olduğu bu yarışta Ramazan kendini göstermeyi başardı. Scratch kategorisinin son turlarında atağa kalktı. O atağa kalkınca biz de ayağa kalktık. Salon adeta yıkıldı. Başarıya çok açız ya. Hele bisiklet gibi çok yol almamız gereken branşlarda... Heyecanımız ondan. Günün sonunda derecesi arzu ettiğimiz kadar olmasa da Ramazan duygularımızı harekete geçirmeyi başardı.

Bundan sonra ne olacak?

17 mart sabahı Konya’dan keyifle ayrıldık. Hakikaten çok başarılı bir organizasyonun parçası olmuştuk.

Aklıma bisiklet sporumuzun efsane ismi Talat Tunçalp geldi. Onun kurucusu olduğu Cumhurbaşkanlığı Türkiye Turu bu yıl 60 yaşına basıyor. 101 yaşına bastığı yıl Talat Bey’i evinde ziyarete gittiğimizde en çok yapmak istediği şeyin uluslararası bir yarış düzenlemek olduğunu, bunu başardıklarını söylemişti

Türkiye Turu, dünyanın büyük yıldızlarını konuk eden bir tur artık... Talat Bey’in ruhu şad oluyordur eminim.

Yapmak istediği ikinci şey İstanbul’a bir olimpik velodrom kazandırmaktı. Maalesef onu dünya gözüyle görmesi mümkün olmadı. İstanbul’da halen olimpik bir velodrom yok. Ama Konya’da katılımcıların da beğendiği değerli bir tesisimiz var.

Bu tesisin yaşaması, atıl kalmaması çok önemli.

Akşam yemeğinde konuştuğumuz Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, kafalarında Avrupa ve Dünya şampiyonalarını burada yapmak olduğunu söyledi. Çok heyecan verici bir fikir şüphesiz... Bu çapta büyük organizasyonların yanı sıra tesisi canlı tutacak fikirler geliştirmek lazım. Bu yıl Ramazan vesilesiyle seyirci katılımı görece düşüktü. İyi bir planlamayla eminim artacaktır.

Diğer yandan bu disiplinde sporcu yetiştirmek çok önemli görünüyor. Evrensel kuraldır, bir alanda yıldız sporcunuz varsa orada ilgi katlanarak büyüyor. Ramazan Yılmaz örneği ortada...

Türkiye’nin her alanda, ulaşımdan spora, sağlıktan sosyal yaşama, bisikletin gelişimine ihtiyacı var. Bu tür organizasyonlar o ihtiyacın lokomotifleri. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyadaki örnekler bize bunu söylüyor.

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. 

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. 

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aydan Çelik çiziyor...

Barış güvercini yorgun

Nâzım Hikmet’in tramvay yazıları ve Nail Güreli’nin kaderi

13 Şubat 1932’de doğan gazeteci Nail Güreli’nin iki buçuk yaşındayken babasını bir tramvay kazasında kaybettiğini öğrenince, Nâzım Hikmet’in tramvay yazılarını hatırladım

"
"