Paris'e bir yılda ikinci kez terör saldırısı haber yapmaya geliyorum. 11 ay önce Charlie Hebdo saldırısını şimdi ise 120'den fazla kişinin ölümü ile sonuçlanan Bat'a Clan konser salonu ve restoranların yer aldığı 6 saldırının akıbetini takip ediyoruz.
Fransa 11 ay önce ilan ettiği olağanüstü halden henüz çıkmış ve güvenlik önlemlerini 'biraz' olsun azaltmaya başlamışken gelen bu saldırılar Avrupa'nın artık uzun bir süre rahat uyku uyuyamayacağının göstergesi. Bat'aClan konser salonunun önündeki 100'lerce gazetecinin paris soğuğundan sığındığı cafe'nin önünde oturan bir çiftin verdiği röportaja kulak misafiri oluyorum:
"Konserden çıkıp restoranda arkadaşlarımızla buluşacaktık. Konserden kıl payı ile kurtulduk. Restorandaki arkadaşlarımız bize 'gelmeyin adam öldürüyorlar' diye mesaj attı" derken bir yandan sevgilisinin elini sıkıyor, bir yandan da garip bir tikle içi ürperiyor. Fransız kanalına verdiği röportajın ardından diğer gazetecilerin hepsi de sıraya giriyorlar kendisi ile görüşmek için. Gazetecilerin derdi haber yetiştirmek. Fransız çift ise bir şekilde ölenleri anmak için bekliyor Bat'aClan'ın karşısındaki cafe'de.
Güvenlik açıkları
11 aydır diken üstünde olan ve Charlie Hebdo saldırısı sonrasında özellikle Suriye ve Irak ile ilişkide olan Fransız vatandaşlarını yakın takibe alan Fransız gizli servisinin bu olağanüstü durumda dahi açık vermesi ülkedekileri daha da korkutuyor. Hollande hükümetine olan güven azalırken sokaktakiler tedirginliklerininin yanı sıra yaşadıkları kötü deneyimi hayatlarına da yansıtıyorlar. Bu bazen ayrımcılık bazen de ırkçılık olarak karşımıza çıkabiliyor.
France 24'ün sunucu editörlüğünü yapan Achren Verdian saldırı anından itibaren sabaha kadar yayında olan gazetecilerden. Verdian "COP21 (ilkim değişikiliği konferansı) için zaten güvenlik önlemleri artırılmıştı, ne kadar önlem alırsanız alın, sanırım bu tip saldırıları önlemenin bir yolu yok."
Yurt için yurt dışı destekli saldırı?
Hollande, saldırının ardından "saldırganları biliyoruz" demişti. 11 ay önce aynı şeyleri ima ederken Fransız vatandaşı olanları kast ediyordu. Şimdi ise yurt dışı kaynaklı olduğu belirtilen bu saldırılarda yer alanların bazılarının Mısır, Suriye pasaportları taşıdıkları açıklanıyor. Eğer bu bilgiler resmileşirse o zaman Fransa'daki hücrelerin Suriye'den gelenlere rehberlik ettiği çıkarımını yapmamız mümkün olacak.
Paris'te 10 ve 11. bölgeler özellikle bu hücrelerin bulunduğu ve gizli servisinin radarında olan yerler. Bu saldırının yurtdışı destekli olması Fransa'nın bundan sonra Suriye ile ilgili daha aktif rol almasına sebep olacak.
12 günlük olağanüstü hal ilanı boyunca polis ve şehir merkezine inen 1500 asker evlere baskınlar ve gözaltılar yapabilcek.
G20 ve Türkiye'den mesajları?
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Türkiye'de yapılan G20 toplantısına katılamayacağını zaten açıkladı ancak Fransız hükümetinin G20'den resmi bir açıklama beklentisi sürüyor. 48 saat içerisinde liderlerin ortak bir bildiri ile olayları kınaması bekleniyor. Ki bu kınama aynı zamanda Fransa'da bazı kesimlerin çözüm olarak gördüğü NATO'nun olaya dahiliyetini zorlayabilcek. Fransa'da siyasi kulislerde NATO anlaşmasının 5. maddesi diyor ki
"Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası'nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir."
Gözler şimdi Türkiye'en gelecek mesajlarda...
Shengen bölgesi ve sıradakiler...
AB ülkeleri bu saldırıyla birlikte eskisinden daha dikkatli. Zaten mülteci kabul etmek istemeyen ve her fırsatta bunun yaratacağı sorunlara vurgu yapan AB ülkeleri saldırılar bahanesiyle Avrupa Komisyonu'nun göçmenlerin ülkelere dağılımı ile ilgili aldığı karara uymayacaklarını açıklamaya başladı. İlk açıklama Polonya'dan geldi. Daha önce 7500 mülteci almayı kabul eden Polonya kararından caydığını açıkladı.
Güvenlik seviyesini 2'ye çıkaran (en yükseği 1) İtalya'dan da bir şikayet gelmesi yakındır. İtalya İçişleri Bakanı Angelino Alfano seviye 2'nin askere operasyon yetkisi vermek olduğunu söyledi.
Belçika İçişleri Bakanı Charles Michel "korku kapanına düşmek"ten bahsederken, Paris'in 10 ve 11. bölgelerinde restoranlara yapılan saldırıların Belçika'ya kayıtlı bir araçtan yapıldığı bilgisi üzerine 14 Kasım akşam saatlerinde Brüksel Molenbeek bölgesinde 3 farklı noktaya baskın yapılması tehdidin Avrupa geneline ne kadar yayıldığının bir başka kanıtı.
Brüksel sokaklarında AB'nin ve NATO'nun Avrupa merkezi olmanın getirdiği doğal tehdidin tedirginliği yaşanıyor.
Biz gelişmeleri yerinden takip ederken Fransa'daki meslektaşım Achren'in sözleriyle bitireyim "Büyük bir ihtimalle Charlie Hebdo katliamında olduğu gibi büyük bir miting olacak. 'Herkes birlikteyiz' diyecekler. Bu çok iyi bir tepki ancak gerçek şu ki ülkedeki ırkçılık kendisine bu saldırılarda zemin buluyor ve İslam karşıtlığı gözü kara, iğrenç insanlar tarafından körüklenecek"