13 Mayıs 2025

Dengesizlik

İnsan ve doğa, dengeleri birlikte işlediğinde ancak sağlıklı bir şekilde yaşayarak birbirilerimizle ilişki içinde olabilme şansına sahip olduğumuzu öneren Anaksimandros’u bugün tekrar hatırladığımızda dengenin önemini de hatırlayacağız belki de?

Anaksimandros heykeli

Bugüne bakarken ve dengesini kaybetmiş bir dünyayı izlerken, rüyalarda olduğu gibi, insanın aklı geriye doğru dönmekte, belki de. Rüyalar gerçek midir? Geçmiş anların anımsanması mıdır? Onlar üzerinden bilinçdışının arzularının suya aksi midir? Nasıl olursa olsun geriye doğru dönüldüğünde, bilimsel olan yöntem içinde rüyalardan arşivlere, eski tarih kitaplarına bakılmakta.

Bu anlamda tarihi anımsamak için geçmiş değerlere bakmak insani bir yöntem. Nasıl ki Anaksimandros’tan beri Aristoteles’e ve oradan Arap ilahiyatçı filozoflarına, tıp uzmanlarına, kadılarına bakıp, İbn Rüşd’e geliyorsak ve onun Gazali ile polemiğine baktığımızda hala Aristoteles’ten daha önce Anaksimandros’ın teoremini görmeye devam etmekteysek ve aynı şekilde geriye doğru baktığımızda, Sokrates-öncesi filozofların İyonya’dan (İzmir ve Aydın civarı) Batı’ya doğru giderek, Atina’ya geldikten sonra felsefe yapmaya başladıklarını biliyorsak, o halde hatırlamamız gereken diğer şey ise elementlerin birbirleriyle zıtlıklarından çıkarak uyumlarını ortaya koyan bir kavrama da yaslanmak durumundayızdır: Apeiron.

Apeiron kavramı birbiriyle çelişkili olarak düşünülen elementler arası çatışma üzerine kurulu diyalektik bir bakışın dışında, elementler arası, zaman ve mekânda var olan uyumu ve dengeyi ortaya koyan bir kavramı oluşturmaktadır. Thales’in takipçisi olan Miletli Anaksimandros elementlerden önce var olan bir ilkeye dayanmaktaydı. Arkhe. Su veya ateş değildi ilk element, ama göklerden ortaya çıkan doğal ve sonsuz ve sınırı olmayan bir arkhe her şeyin başlangıcını bir denge içinde ortaya koymuştu. Her şey ve tüm dünyalar, ondan gelmekteydi çünkü bu güç her şeyi birbiri içine sokarak sonsuzluktan, sınırsızlıktan ve tanımsızlıktan bir denge ortaya çıkartmaktaydı.

Doğal denge bu “ilk güç” üzerinden kuruluydu. Bu dengenin bozulması kaotik olan bir ortamı geri getirmekteydi. Her şey bu dengenin bozulmasıyla yerini, bileşimini, ittifaklarını kaybederek dengesizliğe yol açmaktaydı. Yozlaşma ve doğadaki yerini kaybetme ile birlikte her şey, adaleti ve dengeyi kaybetmekteydi. Denge geri geldiğinde adalet geri geliyor, denge gittiğinde adaletsizlik tekrar ortaya çıkıyordu.

Anaksimandros’un öğretisi sadece doğal olaylar üzerine düşünmekle kalmıyordu; ayrıca bunu insan sağlığına ve insanların birlikte yaşadıkları ortamlara da uygulayarak genel bir ilke meydana çıkartıyordu. Dengeyle birlikte dünyaları saran doğa, ebedi ve ezeli bir şekilde var olmaktadır. Apeiron, bu tanımlanamayan ve sonsuz olan alt-tabakanın (substrata) kavramının adıydı. Nesnelerin ve şeylerin değişmelerine rağmen bu alt-tabaka değişmez olarak kavranılmaktaydı.

Thales’in su elementine nazaran, söz konusu kavram Apeiron daha kuvvetli bir alt-tabakayı oluşturmaktadır. Herakletios’un karşıtlarının tersine, Apeiron uyum içinde kalmaya yarayan bir kavramı ve ilk ilkeyi ortaya koymaktaydı. Bu ilke ve arkhe sayesinde, doğadaki adalet süreklilik ortaya koyabilmekteydi: Anaksimandros’a göre, bu ilke dengeyi beraberinde getirmekte ve “demokrasiyi” imkanlı kılmaktadır. Adalet çünkü karşıtlıklar arasındaki dengenin sağlanmasından geçmektedir.

Denge, bu anlamda meşruluğu beraberinde ortaya koyabilmektedir. Herkesin ortak çıkarının sağlanabilmesi bu ilkenin içinden geçen bir anlayışla sağlanabilmektedir. Hakların ve dengenin sağlanabilmesi için uyuma yani ilk alt-tabakaya ihtiyaç duyulmaktadır. Eğer sosyal ortamlarda denge kaymaya başladığında ortak çıkarlar zarar görmekteyse; o halde, adaletin yetkisi de meşruluğu da kaymaktadır. Denge, Anaksimandros’a göre, bir tarafa doğru meyillenmeye başlamışsa eğer, bu durumda dengenin kaybedildiğini görmek mümkündür.

Ona göre, dengesizlik ve dolayısıyla adaletsizlik üstte kalmaktadır. Ama ateşi ilk element olarak kabul eden ve böylece “oluş” felsefesini meydana çıkaran Herakleitos’da var olan ilke, “uyum” iki zıtlık arasında varolan karşıtlıkta, birisinin diğeri üzerindeki hakimiyetini ortaya çıkaran adaletsizliğe karşı adaleti dengeli ve imkanlı kılar.

Eski Yunan felsefesinde, biliminde ve tıbbında denge o bakımdan önemli kavramlardan birisini oluşturmaktadır; çünkü insanın sağlığının korunabilmesi için de bu dengeye ihtiyaç duyulmaktadır. Vücudun değişik bileşkelerinin arasındaki uyum bir denge içinde sağlanmaktadır; hastalık ise dengenin kaybıyla baş göstermektedir.

Bugün dengemiz nerededir? Sağlığımızı korumak için, insan olarak dengemizi bulmak zorunda değil miyiz? Yoksa hastalanacak mıyız? Anaksimandros da Herakleitos da doğayı ele almışlardır. Doğanın dengesinin bozulması ise insan eliyle gerçekleştirilmekte günümüzde. Buna 20.yüzyılın ikinci yarısında “Antroposen” adı verildi (iklimin ısınarak dengesinin yitirilmesi) İnsan ve doğa, dengeleri birlikte işlediğinde ancak sağlıklı bir şekilde yaşayarak birbirilerimizle ilişki içinde olabilme şansına sahip olduğumuzu öneren Anaksimandros’u bugün tekrar hatırladığımızda dengenin önemini de hatırlayacağız belki de?

Ali Akay kimdir?

Ali Akay Paris'te, 1976-1990 yılları arasında Paris VIII Üniversitesi'nde Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1990 yılından beri İstanbul'da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesidir. Aynı Üniversitenin Resim Bölümü'nde 1992 yılından beri doktora derslerini sürdürmektedir.

Yurt dışında Paris, New York ve Berlin'de dersler vermiştir. Türkiye'de ve yurt dışında birçok kurumsal ve kurum dışı sergilerin küratörlüğünü yapmıştır. 

1992 yılında Toplumbilim dergisini kurmuş ve 2011 yılına kadar bu dergiyi sürdürmüştür. 2011 yılında, Toplumbilim dergisinin yeni ismiyle şu anda devam etmekte olan Teorik Bakış dergisini kurmuştur.

Yurt içinde ve yurt dışında yazıları yayımlanmıştır ve sanat, sosyoloji ve felsefe üzerine birçok kitabı vardır. 

             

Yazarın Diğer Yazıları

Anarşist kapitalizm II

Bugün; yeniden oluşmakta olan değerler savaşında Paleo-libertaryan kapitalizmin yaygınlaşmasının ve ülkelerin ekonomik olarak kapanmaya başlamalarının yanında bir de savaş çığlıklarının birçok yerde yükselmeye yüz tutması “değer vektörlerinin” başka yöne çevrilmekte olduğunu hatırlatmakta

Anarşist kapitalizm

Bir iktidar modeli olarak kapitalizm, anarşizm ile birlikte anılmaktan çok “anarko-krasi” olarak mı anlamlandırılmalıdır? Kratos, yani iktidar ile kapitalizmi yan yana düşünmek, daha anlamlı olmayacak mıdır? 

Futbol Endüstrisi

Futbol bir savaş alanı gibi artık. Sahanın dışında yaşanıyor. Bir eğlence yeri, popüler şarkıcıların gösteri yeri olmaya başladı. İsyan ise bu durumun kuralı olmaya başlıyor

"
"