Post-pandemi nedeni ile Giorgio Armani başta olmak üzere bazı markaların fiziksel defileyi iptal etmesine rağmen Milano moda haftası bir hayli renkli geçti. 2022-2023 kış sezonu erkek koleksiyonlarının sunulduğu Milano'da, Prada defilesi gündeme oturdu.

Markanın çağdaş sanat, sinema ve kültüre hizmet vermek amacı ile 2015 yılında kurduğu Fondazione Prada binasının görkemli salonlarında gerçekleşen defilede, kiremit kırmızısı, gri, mavi ve siyah renklerde sunulan XXL omuzlu belden kemerli deri trench-coat'lar bana Rock Hudson'un "Darling Lili" filmindeki unutulmaz imajını hatırlattı.

"Workerwear" işçi elbiselerinden esinlenerek hazırlanan süper teknik kumaşlardan tasarlanmış canlı renk paletindeki kombinezon ve üniformalar ise koleksiyonun esprili tarafını podyuma yansıttı.

"Mavi Kadife" filmindeki Joffrey Baumont karakteri ile belleklere kazınan ABD'li aktör Kyle MacLachlan'ın podyuma çıkması ile başlayan defilede, Jurrasic Park'daki performansı ile tanıdığımız Jeff Golblum dışında İngiliz oyuncular Thomas Brodie-Sangster, Louis Partrioge, Asa Butterfield, Damson idris, Tom Mercier gibi birçok ünlü aktör özel olarak tasarlanan mavi-siyah ışık dekorlu sahnede boy gösterdi.

Jill Sander, Dior ve Calvin Klein markalarının erkek koleksiyonlarındaki performanslarından sonra 2020 yılında Prada'ya transfer olan Belçikalı tasarımcı Raf Simons, Muiccia Prada ile birlikte erkek koleksiyonlarını imzalıyor.

Son yıllarda polemiklere yol açan ve tartışmaların odağında olan "Fast Fashion" olgusuna olan karşıtlığı ile bilinen Miuccia Prada, tasarım felsefesinin "giy-at" yönteminin tam tersine sürdürebilirlik ve kaliteden ödün vermemek olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

1913 yılında Mario Prada'nın Milano'da açtığı kaliteli deri ürünler satan mağazası ile başlayan marka serüveni, 1985 yılında torun Miuccia'nın iş adamı eşi Patrizio Bertelli'nin yardımı ile koca bir moda imparatorluğuna dönüştü.

Miuccia atılımlarına, o yıllarda aksesuar endüstrisinde radikal bir değişime yol açacak olan paraşüt yapımında kullanılan naylonu çanta olarak tasarlamakla başladı. Minimalist formdaki çantanın tek aksesuarı ise markanın ismini taşıyan küçük metal levha idi.

Kısa bir sürede küresel bir başarı haline gelen logolu çanta modellerine 1988 yılında hazır giyim koleksiyonları eklendi.

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük moda başarılılarından biri olarak kabul edilen Prada efsanesi, daha genç ve ucuz olan Miu Miu ve erkek koleksiyonları ve parfümleri ile devam etti.

Marka yaratmadaki en önemli klişe olan "kimlik kabul ettirme" şıkkının en güzel örneklerinden biri kanımca. Lüks dünyasına gençleşmiş klasizm, şık ancak şaşırtıcı olmak, sezgisel kitch (zevkszlik) gibi kavramları bir araya getirerek yarattığı kimlik, Prada'yı diğer lüks markalarından ayırarak zirveye çıkardı.

1997 yılında lanse ettiği "Prada Spor" çizgisi ise genç lüks tüketicisinin vazgeçilmezi oldu. Spor pabuçlara kattığı ilginç detaylar, kış sporları için tasarladığı ürünler başarı öyküsünü zirveye çıkardı.

1994 yılından beri heyecanla takip ettiğim ve müşterisi olduğum erkek koleksiyonları dışında bütün olarak markanın en sevdiğim özelliği "zıtlık".

Golf pabuçlarının plastik tabanını klasik deri ayakkabı ile birleştiren, naylonu sofistike bir lüks ürününe dönüştüren, klasik estetik algısını fütürist vurgularla alt üst eden Prada'nın "Succes Story"si şaşırtıcı değil.

Prada, modern lüks anlayışının lideri olarak yoluna devam ediyor.

Mutlu pazarlar.