15 Ağustos 2018

Kur farkı 90'a çaktı

Haziran-Ağustos ayları arasındaki fark açıldıkça kulüplerin ödemeler dengesi de şaşmaya ve bütçelerdeki açık artmaya başladı

Dövizdeki artışın ülkemizdeki tüm fertlerinin hayatlarına yönelik olumsuz etkilerini hissetmeyi sürdürüyoruz. Tabii bir de dövizdeki artışın sözleşmelerinin büyük bir çoğunluğunu döviz cinsi üzerinden yapmış olan spor özellikle de futbol alanına ilişkin götürüleri söz konusu. Haziran-Ağustos ayları arasındaki fark açıldıkça kulüplerin ödemeler dengesi de şaşmaya ve bütçelerdeki açık artmaya başladı. Gelirler Türk lirası üzerinden gerçekleşirken giderlerin büyük bir kısmı döviz üzerinden olması, kulüplerin her geçen dakika biraz daha fazla sıkıntı içerisine düşmelerine yol açıyor.

Gazetelerimizde çıkan haberlere baktığımızda Türkiye’de ödeme yükü en ağır olan futbolcunun Beşiktaş’ın stoperi Pepe olduğunu öğreniyoruz. Geçtiğimiz yıl 4 Temmuz tarihinde yıllık 4,75 milyon Avro’ya( 19, 1 milyon TL) imza atan Pepe’nin şu anki maliyeti 37,5 milyon TL. Negredo için ödenen 4,35 milyon Avro ise 18,2 milyon TL’den 34,3 milyon TL’ye yükselmiş durumda. Beşiktaşlı Babel’in yıllık maliyeti 7,8 milyon TL’den 16,4 milyon TL’ye, Ouaresma’nın ise 8,2 milyon TL’den 16,9 milyon TL’ye çıkmış.

Kulüpler içerisinde döviz kurundaki dalgalanmadan en çok canı sıkılan ve bunu Abdürrahim Albayrak’ın Trump aleyhine yaptığı açıklama ile dışa vuran kulüp Galatasaray. Gomis, Feghouli, Mariano, Fernando, Maicon ve Belhanda için toplam 34 milyon Avro bonservis bedeli ve yıllık 18,35 milyon Avro maaş yükü altına giren kulübün geçen bu oyuncular ödediği ücret 74,7 milyon TL’yken bugün 143,1 milyon TL’ye ulaşmış durumda.

Fenerbahçe’de Valbuena, Soldado ve Giuliano’nun geçen yılki ücretleri 43 milyon TL iken bugün 82,4 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Yeni kiralanan Slimani’nin yıllık maliyeti 4 milyon 200 bin Avro(31 milyon 500 bin TL). Görüldüğü üzere rakamlar gerçekten son derece yüksek ve giderek de yükseliyor. Trabzonspor açısından da durum farklı değil üstelik bordo mavililer bir de geçmişten kalan borçları faiziyle ödemek durumunda kalıyorlar. Onur Kıvrak ve Kucka’nın yıllık kazançları 2 milyon 250 bin Avro( 16 milyon 890 bin TL), Sosa 3 milyon 250 bin Avro( 24 milyon 375 bin TL).

En pahalı iki yerli futbolcu ise geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında imza atan Arda Turan; yarım sezon için 2 yıllık 4 milyon Avro’ya imza atmıştı. Arda Turan’ın yıllık maaşı güncel kurlarla 31,2 milyon TL’ye yükseldi.  Çin’den Trabzonspor’a dönen Burak Yılmaz ise 3 milyon 550 bin Avro (26 milyon 625 bin TL) ile en yüksek ikinci yerli futbolcu unvanına sahip bulunuyor.

Bu tabloda dikkat çekici olan husus ise kulüplerimizin sürekli olarak döviz cinsinden alışverişlerde bulunmaya devam ediyor olmalarıdır. Gerek Cumhurbaşkanımız gerekse de dönemin başbakan ve bakanları tarafından ısrarla vurgulanmasına karşın kulüplerimizin Türk Lirası yerine yabancı paralar üzerinden uygulamalarını sürdürmüş olmaları dikkat çekicidir. Bu noktada özellikle yerli futbolcularımızın da yabancı meslektaşları gibi kendi paralarına değil yabancı paralar üzerinden sözleşmelere imza atıyor olmalarını da göz ardı etmemeliyiz.

Tabii bir de işin naklen yayıncı kuruluş boyutu bulunuyor ki, Avrupa’nın en pahalı altıncı ligi söylemi üzerinden yürütülen anlayışın içinden geçmiş olduğumuz noktada çoktan geride kaldığını söylemeliyiz. Yayıncı kuruluşun kuru sabitlemesinin maliyeti kulüpler açısından sıkıntılara gebe durumların oluşmasına yol açacak. Önümüzdeki dönem için hazırlanacak olan bütün mukavelelerde kendi paramızı öne çıkartmamız bir zorunluluktur. Buna karşın başından beri adeta bir balon olarak gösterilen naklen yayın bedeli ise asıl konumuna oturmuş durumdadır. Umarız yaşananlardan herkes kendisi adına dersler çıkartır ve adımlarını ona göre atarak oluşacak sıkıntıları en aza indirgeyebilir.

Türkiye’de futbolun uzun süreden bu yana şişirilen futbolcu maliyetleri ve naklen yayın bedelleri ile birlikte aslında var olmayan bir konuma oturtulmuş olduğu gerçeğini daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Burada eylemleri ile söylemleri birbiri ile örtüşmeyen futbolcular, teknik heyet ve yöneticiler görüyor olmak ise hiç birimizi şaşırtmamalı. Aslında bu durum bizim gerçeğimizi oluşturuyor, lafa gelince mangalda kül bırakmayanların uygulamada tam tersine hareket ettiklerine şahitlik etmiş oluyoruz. Belirsizlik dönemleri insan profilinizin gerçek şeklinin ortaya çıkmasında bulunmaz zamanlardır. Böylesi dönemler kimin ne olduğunu ve ne olmadığını anlamanıza da yardımcı olur.

Ülke futbolu açısından öze dönüşün ve alt yapıların yeniden öne çıkartılmasının vaktidir. Gelin maliyetleri milyon dolarları, avroları bulan ve sadece yurt içinde farklılık yaratan yabancı futbolcu cenneti olmaktan vazgeçelim. Bu arada Türk futbolcuların da şişirilen maliyetlerin altında hak edilen bedellerle oynamaları gerekliliğini de vurgulamalıyız. Kurdaki dalgalanma topu adeta doksana çakarak farklı bir noktaya gelmemize yol açtı. Bir musibetten hayırlara vesile çıkartabilmemiz dileğiyle. 

           

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"