21 Ağustos 2024

Çakma...

Çakma üretim ve ticaret, merdiven altı imalat, ekonomi teorisinde nasıl bir sürecin sonucudur?

13 Eylül 2023 günü T24'te yazmaya başladım. Bu ellinci yazım. Amaçlarımın başında, 60 yıllık iktisat birikimimin gerçek dünya ile ilişkisini desteklemek vardı. Yazılarımda teori içinde kaybolmamaya çalışıyorum, ancak akademik olmak genlerimde var ve bunu aşmayı kısmen başarabildiğimi umuyorum. İngilizce ifadeyle "muhallebinin başarısı tadındadır", yani yazıların başarısı, okuyucunun ilgisinde saklıdır.

 Yalnız çantanın, saatin mi çakması var?

Merdiven altı üretim aşina olduğumuz bir ifade. Çakma üretimin ve burada üretilen ürünlerin ticaretinin Tahtakale, Osmanbey ve benzeri yerlerde hanların merdiven altında olduğunu mu düşünüyorsunuz? Çakma kavramı kapalı çarşıdaki çanta, Çin'deki saat, otomotiv endüstrisindeki "yan sanayi" için mi geçerli? Temelinde ne var bu kavramın? Son yıllarda dünyada çoğalan "çakma siyasetçiler" nereden çıkıyor? 

Çakma veya sahte (fake) kelimesi özellikle D. Trump'ın ABD'de 2020 seçimlerini kaybetmesi üzerine gündelik kullanıma girdi. Kelime sadece ekonomi, ticaret alanında değil, siyaset, haberleşme, yayın endüstrisi, eğlence endüstrisi, kısaca talebin yoğun, buna karşılık fikri mülkiyet haklarının yeterince korunmadığı tüm alanlarda kullanılıyor. Ülkemizde son yıllarda yaşadığımız olaylar, bazı siyasetçilerin de "çakma" vasfına layık olduğunu düşündürmektedir.

ABD seçimleri, Beyaz Rusya seçimleri, ülkemizde belediye başkanı seçimleri, anayasa referandumu, kamuoyu araştırmaları, sosyal medya, üniversite giriş sınavları, işe alınma süreçleri, giyim endüstrisi, otomotiv endüstrisi, kimya endüstrisi, temizlik ürünleri ve gündelik yaşamımıza giren birçok ürün, kurum ve kişi, "çakma" niteliğine sahip olabiliyor. Apple Samsung'la iPhone ve diğer ürünlerin taklit edildiği iddiasıyla sürekli ihtilaftadır, Samsung Apple'ın patent haklarını ihlal ettiği için cezalandırılmaktadır.

Yazılım endüstrisi günümüzde büyük öneme sahip. İş modelinin oluşumu, gelişmesi, ürün farklılaştırma, buluş süreçleri yazılım üzerinden uygulamaya kavuşuyor. Buna karşılık yazılım elle tutulabilen fiziki bir ürün olmadığı için kolay korunamıyor. Örnek olarak Microsoft ve benzeri yazılım ürünleri teknolojik evrim içinde yaşamsal öneme sahip. Ama bunların "korunması" ancak markalarının tanımlanmasıyla olabiliyor. 

Kopya, çakma mı?

Kopya tanıdığımız bir kavram. Öğrenci sınava çalışmadığı bir yerden gelen soruyu yanıtlarken yanındaki arkadaşından kopya çekmeğe çalışır. Kimi ülkelerde bu bir ahlak ve "rekabetin zedelenmesi" sorunudur. Bir öğrencinin kopya çekmesi, ötekilerin başarı şansını zedelemektedir. Bu nedenle öğrenciler kendileri kopyayı engeller. 

Bazı markalar uzun yıllarda yarattıkları kalite algısını önemsedikleri, yarattıkları tasarım, kalite kültürüne önem verdikleri için ucuzluk yapmazlar. Bunların seri sonu ürünlerini ucuza satmak yerine imha ettikleri, veya sadece sürekli müşterilerine, kamuya duyurulmayan kampanyalarla sattıkları söylenir.

Birçok ülke kendi kültürü, yaratıcılığı ve sermaye birikimi araştırma gücünü arttırmaya yetmediği zaman, başarılı ürünleri kopyalayarak "öğrenme" sürecini başlatmıştır. Japonya, Güney Kore, Çin ve diğer birçok Güneydoğu Asya ülkesi sanayileşme sürecini böyle başlatmıştır. Bunun bir adım ötesi gelişmiş sanayicinin tasarlayıp imal ettiği ürünü parçalayıp, tersine mühendislikle (reverse engineering) hem malzemeyi, hem imalatı öğrenmektir. Merdiven altı üretim ve ticaret bizim gibi ülkelerin zaafı. Hemen bir açıklama yerinde olacaktır. "Bizim gibi" ifadesi sadece ekonomik az gelişmişliği ifade etmemektedir. Eğitim, kültür, tasarım yeteneği ve isteği gelişmiş ülkelere has meziyetler değildir.

Kümeler, ekosistem ve endüstri politikası

Her ülke öğrenme, daha iyiyi yapma süreçlerini yaşamıştır. Şehir devletlerinden oluşan ve bugün federal bir yönetime sahip olan Almanya'da ekonominin omurgası Siemens, Bosch, VW ve benzeri büyük şirketler değil, şehir devletlerinde doğup gelişen "küçük ve orta sanayi" şirketleridir (Mittelstand). [1]

Özellikle otomotiv endüstrisini destekleyen komponent üreticileri ve plastik endüstrisiyle kimyasal üreticisi şirketler bu ligde değerlendirilebilir. Birinci gruptaki şirketler özellikle Alman, İtalyan, İngiliz otomobil ana üreticilerin tedarikçisi, veya Tofaş, Renault, Toyota örneklerinde montajcısıdır. İkinci grupta yer alan bazı şirketler kendi geliştirdikleri kimyasallarla, küresel üreticilerin tedarikçisi konumuna gelmektedir.

Bu şirketlerin şehir devletlerinde kurulup faaliyet göstermesi kendi aralarında rekabet etmelerine, gerektiğinde teknolojik işbirliği yapmalarına, kısaca bugünün ifadesiyle ekosistem oluşturmalarına imkan vermiştir. Ancak bu şirketler, Alman hükümetinin doğru sanayi politikası, maliye politikası izlemesinden yararlanarak gelişmiş, rekabet gücüne kavuşmuştur.

Çakma siyaset

Türkiye'de tarih boyunca hemen hep sağ görüş iktidar oldu. Bunun sonucu olarak iktidarın en küçüğünden, en büyüğüne kadar iş alemine destek olması beklenir. Tuhaftır, nepotizm ve siyasal destek karşılığı kayırmacılık dışında destek, tuhaftır, sadece 1960'dan sonra planlı kalkınma döneminde, ithal ikamesi ise sanayileşme, endüstri politikası bağlamında görülmüştür. 1950'li yıllarda NATO üyeliğinin getirdiği altyapı yatırımları proje yönetimi, proje mühendisliği kavramlarını getirmiştir. Planlama süreci şirketleri plan felsefesine uygun düşünmeye, hareket etmeye yöneltmiştir. 

Fake-sahte davranış ticaretle sınırlı değildir. Siyasetin kurallarının her zaman ne demokrasi teorisiyle, ne doğru yönetim (governance) ilkeleriyle bağdaşmadığına zaman zaman değiniyoruz. David Lloyd George İngiltere Başbakanıyken lordlar kamarası üyeliklerini parayla satmış, elde edilen parayı doğru yönetim ilkelerine aykırı olarak, muhafazakar parti için harcamıştır. ABD de şirket başkanları, başkan seçimlerinde yaptıkları bağış karşılığında büyükelçi olarak atanmaktadır. Birçoğumuzun takdir ettiği B. Obama döneminde de bu uygulama devam etmiştir. Bugün ülkemizde iktidar partisine yakın olan, onun doğrultusunda çalışan kişiler "meslek dışı büyükelçi" olarak atanmaktadır.

ABD'de düşünce merkezleri, (think tank) bilimin siyasal sisteme katkısı olarak sunulmaktadır. Oysa bunların bazıları yaptıkları "bilimsel" çalışmaların iktidara veya iktidardaki partiye sağladığı destek karşılığında NASA, NSF, Rockefeller Institution gibi birçok kuruluşlardan finansal destek almaktadır. Bu kuruluşların belli çıkar gruplarını temsil ettikleri herkes tarafından bilinmektedir.

Tedarik stratejisi, maliyet yönetimi, maliye politikası

Çakma üretim ve ticaret, merdiven altı imalat, ekonomi teorisinde nasıl bir sürecin sonucudur? Alış-veriş maliyetleri (transaction cost) üreticinin işçilik, malzeme ve diğer giderler dışında kalan ve üretim için gerekli olmayan, şirketlerin üretim modellerini, tedarik tercihlerini giderek fiyatlama politikalarını, kısaca stratejilerini çarpıtan bir maliyet unsurudur. Bugün dolaylı vergilerden, özel tüketim vergisinden başlayarak kamunun çeşitli adlar altında ticari hayata yüklediği vergiler, üreticileri, ticareti merdiven altına kaçırmaktadır. Şirketler bu yüklerden kurtulmak için komponentları piyasadan tedarik etmek yerine kendileri üretmekte, bu da genel sabit ve değişken giderlerini yükseltmektedir.

Çakma ticaret ve yasa dışı faaliyet

Illicit, "yasa dışı" ticaretin [2] ABD'de ulaştığı büyüklüğün 28, Çin'de 18.6, Almanya'da 4.7, Japonya'da 4.3, Hindistan'da 4.1 trilyon dolar olduğu bulgularını nasıl karşılarsınız? Bunlar IMF istatistikleri ve aralarında Türkiye'ye ait rakam yok. Bundan teselli mi olmalıyız? Gözümüzün önünde olanların arkasını kendimiz mi incelemeliyiz? Para yıkama işlerinin ulaştığı büyüklük 2.6 trilyon, narkotik 500 milyar, insan kaçakçılığı 150 milyar dolar. Bunların Türkiye'ye maliyeti, bugün yaşadığımız "çöküntü".

Bu işlerin yoğunlaştığı ülkeler orta ve güney Amerika. Yasa dışı ticaret bağlamında işlenen cinayetlerin yüzde 27.9'u, 400 bin nüfuslu Belize'de oluyor. Yüzde 21.3'ünün Brezilya'da, yüzde 20'sinin Guatemala'da, yüzde 11.3'nün Panama yer aldığı tesbit edilmiş.[3] Kıbrıs'ta geçen yıllarda işlenen cinayeti nereye koyarsınız? Mersin limanından yapıldığı iddia edilen uyuşturucu ticaretini nereye koyarsınız? 

Çakma bize ne öğretiyor?

Bu dehşet tablosundan nasıl çıkarız? Her şeyden önce 2017 referandumunun getirdiği, şeffaf olmayan, hesap vermeyi reddeden, aydınlanmayı bir numaralı düşman ilan eden anlayışı ortadan kaldırmalıyız. Stagflasyon, slumpflasyon kaygıları yerindedir. Hava tahmini gibi, "Kur ne olacak? Stagflasyon, slumpflasyon var mı" soruları abestir. Çünkü bunlar kişisel değerlendirmelerin değil, aritmetik ölçümlerin sonucudur. Para politikasının amacı bu dalgalanmaları yönetmektir; yoksa tamamen önlemek için hukuk, kurumlar düzeyinde yapısal reformlar yapılması gerektiği sürekli olarak tekrarlanmaktadır.

Çare, ülkenin iyiliğini isteyen ve bunu kendi çıkarından üstün tutanlar için çok kolaydır: ahlaklı, doğru, temiz, saydam yönetim ve bunu sağlayacak yöneticiler, hukukçular ve varsa, çakma olmayan politikacılar.

İçine girdiğimiz bataklıktan çıkmasının tek yolu budur.

Aksini düşünmek istemiyorum.


[1] Herbert Simon, Hidden Champions of the 21st Century: The Success Strategies of Unknown World Market Leaders, Springer, 2009.

[2] Moises Naim, Illicit; How Smugglers, Traffickers and Copycats are Hijacking the Global Economy, Anchor, 2006

[3] Yulia Krylova, Hubs of Ilicit Trade, 2025, Doktora tezi çalışması, George Mason University, ABD 2025

Ahmet Çelik Kurtoğlu kimdir?

Ahmet Çelik Kurtoğlu, 1942'de Ankara'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu.

Akademik kariyerini 1982 yılına kadar aynı kurumda sürdürdü, Cambridge Üniversitesi'nde lisansüstü derecesi aldı. 1972-74 yılları arasında Yale Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmaları yaparken teknolojik gelişme ve endojen büyüme teorisi üzerinde yoğunlaştı, 1997-2006 yılları arası Galatasaray Üniversitesi'nde ders verdi.

T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın görevlendirmesiyle 1978-82 yılları arasında B .M. UNCTAD "Teknoloji Transferi Davranış Kodu" müzakerelerinde T.C. delegesi olarak yer aldı.

1983-86 yıllarında arasında İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kalkınma Merkezi'nde araştırma yöneticisi olarak görev yaptı. Türkiye ve beş Asya ülkesinde Müşavir Mühendislik sektörü üzerinde yaptığı çalışma OECD tarafından yayınlandı.

1987 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) kurucu direktörü olan Kurtoğlu, 1992 yılından itibaren Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyleri Genel Sekreteri, daha sonra 2008 yılına kadar DEİK Yönetim Kurulu ve İcra kurulu üyesi olarak görev yaptı. DEİK pek çok Türk şirketin uluslararası işbirliği kurması sürecinde yardımcı oldu.

Prof. Dr. Kurtoğlu, yurtdışındaki faaliyetini 1994-2006 yılları arasında European Roundtable of Industrialists (ERT) adlı kurumda danışman olarak sürdürdü. ERT en büyük 50 Avrupa sanayi şirketi başkanları tarafından, AB Komisyonuna politika tavsiyesi yapmak üzere kurulmuştur. Politika tavsiyesi danışmanların oluşturduğu çalışma gruplarında geliştirilmektedir.

1999 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.'ni, 2003 yılında "İyişirket Danışmanlık A.Ş."yi kurdu ve strateji, şirket değerlemesi ve satış müzakeleri, iş geliştirme ve finansman, kurumsal yönetim (governance) konularında danışmanlık hizmeti verdi.

2001 yılında TMSF "9 Banka Yönetim Kurulu Üyesi" olarak, 2002-2007 yıllarında arasında Tekfenbank Yönetim Kurulu, 2012-2019 yılları arasında Tekfen Holding A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2007-2008 döneminde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı oldu

A. Çelik Kurtoğlu teknoloji ve uluslararası ekonomik ilişkiler konularında yayın yapmıştır. Son çalışması olan "Değer Zincirinin Evrimi", Aralık 2022'de Efil Yayınevi tarafından yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Daha kötüsünü görmüştük ama bu defa  en tehlikelisi oluyor: Kanıksıyoruz

Yani gündelik yaşamda Avrupalıyız, ama Avrupalı gibi katma değer üretmeden. Gemi "bir şekilde" yürüdüğüne göre dert etmemeliyiz, değil mi? Yoksa siz de benim gibi tasalanan ve kanıksamayanlardan mısınız?

Jack Ma nerede?

Jack Ma'nın CCP uygulamalarına karşı çıkması üzerine hükümet önce grubun finans kuruluşu olan Tencent'in bahis oyunu faaliyetini engelliyor ve şirket piyasa değerinden 46 milyar dolar kaybediyor. Ali Baba'nın halka arz projesi hükümet tarafından iptal ediliyor

Dünya Holding Anonim Ortaklığı

Ticaret Sicilinde böyle bir holding şirket var mıydı diye araştırmayın. Ama gerçek dünyada var ve küreselleşme olarak adlandırılıyor

"
"