12 Ocak 2025

Akademik unvan zırhı altında bilim karşıtlığı

“Bilimin iyi yanı, siz ona inansanız da inanmasanız da gerçek olmasıdır.” -Neil DeGrasse Tyson

2014-2016 yılları arasında Batı Afrika'da yaşanan Ebola salgını, virüsün ilk kez 1976'da keşfedilmesinden bu yana görülen en büyük salgındı. Salgın, Gine'de başladı ve hızla komşu ülkeler olan Sierra Leone ve Liberya'ya yayıldı. Salgın Temmuz 2014 itibarıyla bu üç ülkenin başkentlerine ulaşmış ve Ağustos 2014'te Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) salgını Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu olarak ilan etmişti.

Salgın sırasında hastalık, İtalya, Mali, Nijerya, Senegal, İspanya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere 7 ek ülkeye daha yayıldı. İtalya, Mali, Nijerya ve ABD'de ikincil enfeksiyon vakaları görüldü.

Haziran 2016'da salgının sona erdiği ilan edildi. Salgın sırasında 28 bin 600'den fazla kişi enfekte olmuş ve 11 bin 325 kişi hayatını kaybetmişti.

İlerleyen yıllarda, güvenli ve etkili aşıların geliştirilmesi, salgınlar sırasında vaka ve ölüm sayısını büyük ölçüde azaltarak salgınların hızla kontrol altına alınmasını sağladı. Günümüzde, önleyici aşılama, kritik ön saflarda çalışan profesyonellerin salgınlar başlamadan önce enfeksiyon ve ölümden korunmasını sağlayarak hayat kurtarıyor ve sağlık sistemindeki hizmetlerin kesintiye uğramasını önlüyor. Böylece, topumda daha fazla yayılma riski azalıyor.

Sierra Leone kampanyasında kullanılan Ervebo® Ebola aşısı (Fotoğraf: Gençer Yurttaş)

Sierra Leone, 5 Aralık 2024'te ülke çapında koruyucu bir Ebola aşı kampanyası başlattı. Bu kampanya, 20.000 sağlık çalışanını, geleneksel şifacıları, toplum sağlığı personellerini ve diğer ön saflarda çalışanları korumayı amaçlıyor. Kampanya, Batı Afrika'da yaşanan yıkıcı 2014-2016 Ebola salgınından on yıl sonra hayata geçirildi.

DSÖ’den bir ekiple birlikte Ebola koruyucu aşı kampanyası çalışmalarını içeren bir belgesel video çekimi için Sierra Leone’deydim. Sağlık Bakanlığı’nın önderliğinde sahada birlikte çalıştıkları kuruluşların uyum içinde hazırladıkları bu koruyucu aşı kampanyası bir salgın durumunda ön saflarda çalışacak olan 20.000 profesyoneli kapsıyordu. On yıl önce yaşadıkları salgın sırasında mevcut olmayan aşının bugünkü varlığı, bilimin Ebola’dan etkilenebilecek ülkelere en büyük armağanıydı. Bugün biliyoruz ki bir salgın durumunda “halka aşılama” (ring vaccination), yani tanı konmuş bir Ebola vakası ve çevresindeki potansiyel temaslıların bir halka içine alınarak aşılanma stratejisi ile salgının yayılmasını kontrol edebilecekler.

Port Loko’da hastanede kurulan bir aşılama istasyonu (Fotoğraf: Ümit Kartoğlu)

Halk sağlığındaki stratejik yaklaşımlar kimi zaman eski deneyimlere dayanıyor. Halka aşılama da çiçek hastalığının yok edilmesine yönelik dünya çapında yürütülen aşı kampanyası sırasında Nijerya’da oluşan lojistik bir ihtiyaca karşı geliştirilen geçici bir çözümle keşfedilmişti. Başlangıçta çiçek hastalığını ortadan kaldırmaya yönelik aşılama stratejisi, kitlesel aşılama çabaları yoluyla toplumun en az yüzde 80’ininin aşılanması ve ardından hastalığın bulaşma odaklarını tespit etmek için “temizlik” kampanyaları yürütülmesini amaçlıyordu. Doğu Nijerya’daki kitlesel aşılama kampanyası için aşı teslimatında bir gecikme yaşandığında, Dr. William Foege, bir ara program organize etti. Foege’nin gözetim-kontrol stratejisi adını verdiği bu program, agresif vaka bulma ve ardından her aktif çiçek hastalığı vakasının çevresindeki sınırlı alanda yoğun aşılama yapılarak uygulandı. Bu, aşı izi olmayan ya da şüphelenilen her temaslının aşılanması anlamına geliyordu. Sonunda aşılar ulaştığında, toplam nüfusun yalnızca yüzde 50'si aşılanmış olmasına rağmen Doğu Nijerya’da tespit edilebilir çiçek hastalığı vakası kalmamıştı. Bu strateji, salgını geri kalan nüfusa yayılmadan etkili bir şekilde izole etmeyi başarmıştı.

Dr. William Foege ve çiçek hastalığının eradikasyonu çalışmalarından fotoğraflar (CDC/James Hicks ve DSÖ)

Çiçek hastalığı, dünyadan tamamen yok edilmiş olan tek bulaşıcı hastalık olarak tarihe geçmiştir. 8 Mayıs 1980 yılında DSÖ tarafından resmi olarak doğrulanan bu başarı, küresel sağlık çabalarının, gözetim sistemlerinin ve aşılama stratejilerinin gücünü göstermektedir.

Aşı deyince aklıma geçtiğimiz günlerde Kanal D’de yayınlanan Neler Oluyor Hayatta programında, olsa olsa komplo teorisyenlerinin iddia edeceği havada (program sunucusu buna stil diyor) aşıların içinin zehir dolu olduğunu, aşı olanların genetiğinin değiştiğini, tüm aşılanan çocukların hasta olduğunu söyleyen, “gebelere niye aşı yapılıyor kardeşim?” diye sorgulayan Canan Karatay geldi. Yukarıda yazdığım, aşı sayesinde artık 10 yıl önce yaşanan trajedinin yaşanmayacağını bilmek ya da yine aşı sayesinde dünya yüzünden kökü kazınan çiçek hastalığı Canan Karatay’ı ne kadar etkiler bilemiyorum, ya da günümüzden bir aşı, kızamık aşısının nasıl vakaları dramatik olarak azalttığını ve dolayısıyla ölümleri engellediğini gösteren aşağıdaki şu grafik.

Grafik, İngiltere Health Protection Agency (HPA) verileri ile çizilmiştir

Milyonlarca ölümün ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesiyle küresel sağlık üzerinde dönüştürücü bir etki yarattığı için bugün aşılar insanlık tarihindeki en büyük halk sağlığı yatırımlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bütün bu etkinin epidemiyolojik verilerine rağmen, dünyanın çalışması ile kanıtlanmış yararlarına karşı bir tıp doktorunun, bir profesörün hiçbir bilimsel veriye dayanmadan “bütün aşılara karşıyım” diye televizyonda konuşmasını anlamıyorum. Bu söylem tamamen inançla ilgili, yani bilimsel gerçekleri göz ardı edip kendi bildiğini ya da inandığını okuyan biriyle bilimi nasıl tartışırsınız?

Şu diyaloga bakar mısınız? Bu ne seviyesiz bir sohbettir?

C. Karatay – İki yaşına kadar çocuklara en aşağı 27 aşı yapılıyor. Ama bütün çocuklar hasta.

H. Ural – Anormal ya, 27, ben bunu bilmiyordum.

C. Karatay – Yirmiden fazla.

H. Ural – Yirmiden fazla ne demek ya! Küçücük bir beden?

C. Karatay – Hah, hah! Ee, bütün çocuklar hasta. Niye hasta peki? Hani hiç kimsenin hastalanmaması lazımdı?

H. Ural – Tabi, madem bu kadar tedbire…

F. Yıldırım – Hah, koruyucu!

C. Karatay – Hah, hah!

H. Ural – Şey yapıyorsunuz, neden hasta?

C. Karatay – Hani koruyordu? Hani koruyordu?

H. Ural – Ne bu ya!

Kuskusuz Canan Karatay aşı etkinliğinin ne olduğunu ve nasıl hesaplandığını bal gibi biliyor ve hiçbir aşının yüzde 100 korumadığını. Toplum bağışıklığının nasıl çalıştığını da biliyor.

Bu noktada sözü Penn ve Teller’a bırakıyorum. Penn ve Teller, bütün bilimsel verilerin göz ardı edilerek aşıların otizme neden olduğunun iddia edildiği günlerde, Canan Karatay ve Karatay’ın konuştuklarının ezber bozan şeyler olduğunu iddia edenler gibileri için yapmıştı bu kısa videoyu.

Umarım seyrederler. 

Ümit Kartoğlu kimdir?

Ümit Kartoğlu 1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu, aynı üniversiteden Halk Sağlığı uzmanlığını 1984 yılında aldı.

Türkiye'de sağlık sisteminde her kademede çalıştı. 1993 yılında Halk Sağlığı alanında doçentliğini aldı. 1988-1990 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeliği yaptı.

İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü'ndeki üç yıl görevden sonra, 1994'te ülkeden ayrılarak UNICEF'te sağlık danışmanı olarak göreve başladı.

2000-2001 yıllarında Güney Sudan'daki savaş sırasında uluslararası kuruluşların sağlık çalışmalarını koordine etmekle yükümlü Operation LifeLine Sudan'da Sağlık Koordinatörlüğü'ne getirildi.

2001-2018 yılları arasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Cenevre Genel Merkezi'nde aşı kalitesi ile ilgili danışman olarak görev yaptı. Şimdi Extensio et Progressio danışmanlık şirketinin kurucusu ve CEO'su olarak görev yapıyor.

Kartoğlu 1974 yılından bu yana karikatür çiziyor, kişisel sergileri dışında Ohannes Şaşkal ile birlikte birçok ortak sergi açtı, ilk ortak sergileri Ankara ve İstanbul'da 1980'de Burhan Solukçu'nun anısına açtıkları K-ÖMÜR, son sergileri ise 2008'de Hrant Dink'in anısına Paris'te açtıkları Le Chiendent (Ayrıkotu) oldu. İlk karikatür kitabı ZAMAN ZAMAN Karakare yayınlarından 1986 yılında yayınlandı. 1980 darbesiyle Darwin'in biyoloji kitaplarından çıkartılması üzerine İldeniz Kurtulan'la birlikte "yoksun bırakılanlar" için DARWİN ve EVRİM KURAMI kitabını yazıp çizdi. Nihat Behram gurbetteyken şiirlerini karikatür kartpostalları olarak yayınladı.

Dr. Kartoğlu'nun yayımlanmış birçok bilimsel çalışması ve kitapları bulunuyor (Bu kitapların hepsi Kartoğlu'nun web sitesinden PDF ve ePUB3 olarak ücretsiz olarak indirilebiliyor).

Dr. Kartoğlu 2011 ve 2013 yıllarında yaptığı bilimsel çalışmalar nedeniyle iki kez Ludwig Rajhman Halk Sağlığı Ödülü'ne değer bulundu. http://kartoglu.ch/

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Geceleri nasıl uyuyabildiklerini merak ediyorum”

Geçtiğimiz günlerde yine haberlerin kıyısında köşesinde Gazze’de soğuk hava nedeniyle donarak ölen yenidoğanların sayısının 4’e yükseldiği yazıyordu. Bu haber bile bugüne dek sessiz kalanların ses çıkartmasına yetmedi

Sağlık Bakanlığı’nın eziyet yönetmeliği

Aile hekimlerinin kendi işini yürütmek için hastaları ile aile hekimlerini karşı karşıya getiren bakanlığın algı oyunlarına artık tahammülleri yok

Bir milyon uçurtma ve 100 yılın hikayesi: Çocuk Hakları Bildirgesi

Geçtiğimiz Kasım ayındaki altı günlük insani duraklama dışında, tüm yıl boyunca bombardımanın olmadığı sadece iki gün vardı. Her üç saatte bir sivil altyapı vurulurken, her 17 saatte bir çadır ve geçici barınma, her dört günde bir okullar ve hastaneler, her 15 günde bir de yardım dağıtım noktaları ve depoları İsrail ordusunca hedef alınıyor

"
"