Gençler dertlerini anlatmak ister, İstanbul kilitlenir.
Kadınlar yürümek ister, İstanbul kilitlenir.
LGBTİ+ topluluğu “buradayız” demek ister, İstanbul kilitlenir.
İşçiler bayramlarını kutlamak ister, İstanbul kilitlenir.
Her türlü fenalığı düşmanından çok kendi insanından bekleyen devlet olur mu abi?
Benimki de soru değil ya işte… Neyse.
Sağlığına gelelim.
Bu hafta başında doktorların açıkladığı gibi, durumun çok ama çok kritikti. Hala da öyle ne yazık ki.
Lakin kan değerlerin çok ama çok küçük de olsa toparlanma emareleri gösteriyor. Keza organlarının durumu da…
Sevenlerin gereksiz umuda kapılmasın, zira asıl derdimiz beyinle ve ayrıca diğer organlar da henüz kritik seviyeyi geçebilmiş değil ama direniyorsun be Sırrı Abi.

Öyle ya da böyle direniyorsun!
Beyin önemli bir meselemiz dedim, zira sana sedasyon uygulanmayalı 11 günden fazla oldu ve ne yazık ki oradaki ödem nedeniyle uyanmıyor veya bir refleks göstermiyorsun.
O yüzden doktorların dahi “bize bir mucize gerekiyor” diyorlar.
Sevenlerin duaya devam etmesi önemli, karınca adımlarıyla değerlerin iyileşince biraz olsun yüzler gülüyor ama daha fazlası lazım.
Bu arada, yurt dışındaydım hani… Altı gün yazamadım günlüğü. Sağlık durumun da hiç iyi gitmiyordu o sırada.
Aklımdan geçmedi değil: Şimdi ben dönünce azıcık da olsa iyileşme olursa bu iş “totem yapmaya” döner, hastaneye gitmeyi hayatta bırakamam.
Bugün kızın Ceren ve damadın/oğlun Yasin’e bunu söyledim. Değerlerde çok az iyileşme de var ya… (Ama çok az - sevenlerini ekstra umutlandırmaktan çok çekiniyorum da abi.)
Yasin “Valla sahiden öyle oldu abi” dedi, ben bunu anlatınca.
Dedim “Yav her şey iyi gitsin ben kapının önüne çadır kurayım…”
Çok severek takip ettiğim iki oyuncu geldi ziyaretine bugün: Derya Karadaş ve eşi Haki Biçici. Ekrandan insan biraz da olsa anlıyor ama tanışınca emin oldum ki, ikisi de çok tatlı ve iyi insanlar.
T24 yazarlarından Tuğçe (Tatari) daha önce de gelmişti, bugün de oradaydı. Bizim T24 ekibini çok yazmıyorum, “torpil yapıyor” demesinler diye ama Hasan Cemal, Doğan Akın, Murat Sabuncu, Şirin Payzın, Candan Yıldız, Berna Abik, Faruk Ekici… (Bu ekip sadece benim denk geldiklerim, gelemediklerim varsa affola.) Yani tam kadro oradaydık. Bilesin.
Bir de bugün hastaneye girince kimleri gördüm inanmazsın:
Uğur Vardan, Yiğiter Uluğ, İbrahim Altınsay ve Koray Gürtaş.

Sofra arkadaşların. Onların Asmalı Cavit’teki sohbetlerine ara ara sen de uğruyordun.
Uğur Abi’nin de bir rahatsızlığı varmış. Doktora gitme konusunda o da tıpkı senin gibi pek istekli görünmeyince ekibin geri kalanı tutup kolundan senin hastaneye getirmişler.
Bu arada kardeşin Ali Abi’ye ve yeğenine de geçmiş olsun dileklerini iletmişler.
Ceren’le tam o esnada denk gelemeyince onları tanıştıramadım. Bir dahaki sefere artık.
Mevzu yine senden açıldı tabii… Özellikle Uğur Abi, benim de bu meslekte ilk müdürüm-ustam, bir sürü hikâye anlattı seninle ilgili.
Bir de, evde nereden bulduysa, senin Yiğiter Abi’yle fotoğrafını bulmuş. Onu da getirmiş yanında. Yiğiter Abi’ye verdi. Hangi yıl çekildiğini hatırlamaya çalıştılar ve 2012 olması gerektiğinde karar kılındı.
Sonra ben Uğur Abi’ye “O fotoğrafın dijitali var mı” diye sordum. Yokmuş ama sana daha önce mesajla gönderdiği iki fotoğrafı attı bana.
Birinde sen, yer Doğan Medya Center. Uğur Abi çekmiş.
Diğerinde ise beni çok güldüren bir duvar yazısı: TEK YOL SIRRI!
Eh Sırrı Abi, “Tek Yol Sırrı”ysa eğer…
N’apıyoruz:
İmkansızı başarıyor, tıp bilimine nanik yapıyor ve bir mucizeye imza atıyoruz.
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|