17 Ekim 2014

Öncelikle baba-oğullar görmeli!...

Hukuk ve aile kavramlarını ustalıkla birleştiren gerçekten etkileyici bir film

YARGIÇ 
(The Judge)

Yönetmen: David Dobkin
Senaryo: Nick Schenk, Bill Dubuque
Görüntü: Janusz Kaminski
Müzik: Thomas Newman
Oyuncular: Robert Downey Jr, Robert Duvall, Vera Farmiga, Billy Bob Thornton, Vincent D’Onofrio, Jeremy Strong, Dax Shepard/ Warner Bros filmi.

Hukuk sorunları üzerine ancak Amerikalıların yapabildiği türden parlak bir film. Ve senaryosu öylesine sağlam ve iyi kurulmuş ki, orada da Hollywood’un damgasını ve üstünlüğünü görmemek kabil değil.

Özgün bir konuya dayanan film, New York’lu başarılı, egosu şişkin ve kariyeri parlak avukat Hank Palmer’in, annesinin ölümü üzerine memleketi Ohio’ya gitmesini ve orada dargın olduğu babasıyla yıllardır görmediği iki kardeşini bulmasını anlatıyor.

Kasabada 20 yıldır yargıçlık yapan ve kendine özgü muhakemesi ve uslubuna hemen başlarda tanık olduğumuz baba Palmer, üç oğlundan en çok Hank’la takışmış ve onun erken yaşta çekip gitmesine neden olmuştur. Yani tipik Amerikan ailesi!...Ağabeyi Glen parlak bir sporcu olacakken, Hank’in yaptığı bir kaza nedeniyle sakatlanıp sporu bırakmış ve o gördüğümüz şişman adama dönüşmüştür. (Sahi, Vincent D’Onofrio nasıl kilo almış öyle!).

Küçük kardeş Dale, kısa aile filmleri çekerek vakit geçiren gerizekalı bir adamdır. Bardaki sarışın dilber Samantha ise Hank’in yıllar önce ‘Metallica  konseri izlemek için’ gidip asla dönmeden önce çıktığı kız...Acaba güzel kızının babası Hank olabilir mi?

Ama asıl çelişki Hank ve babası arasındadır. Bu öylesine nefret yüklü bir çelişkidir ki, yargıç cenaze gecesi yaptığı bir kazada bir adama çarpıp öldürdükten sonra açılan davada, ünlü avukat oğlunun savunmasını istemez...Ancak bu kaçınılmaz olarak gerçekleşecek ve baba-oğul, karmaşık bir hukuk sürecinin içinde kendi sorunlarını da çözmeye zorlanacaktır.

Hukuk ve aile kavramlarını ustalıkla birleştiren gerçekten etkileyici bir film. Biraz uzun (140 dakika), biraz fazla geveze. Ve melodramla da aşırı flört ediyor!..

Ama özelde Amerikan adaleti. genelde ise adalet kavramı üzerine önemli şeyler söylüyor: Amerikalıların mahkeme filmlerindeki başarısını bir kez daha hatırlatarak... Ayrıca Amerikan tarzı hayat, taşra-büyük kent çelişkisi ve ‘başarının bedeli’ alanlarına da ustaca dalışlar yapıyor.

Oyunculuğu ise üst düzeyde. Özellikle iyice yaşlanmış gözüken Robert Duvall ve Demir Adam filmlerinden sonra rahatlamışa benzeyen Robert Downey. Ama kardeşlerde Vincent D’Onofrio ve Jeremy Strong’dan Samantha’da Vera Farmiga’ya herkes çok iyi oynamış..

Ama en önemlisi, filmin o baba-oğul ilişkisine bakışı. Finale doğru bir mahkeme sahnesinde, gözlerimden akan yaşlara engel olamadım! Bir sinemasever, ama daha çok bir baba olarak...Demek ki baba-oğulların öncelikle görmesi gerekir. Birlikte veya ayrı ayrı, fark etmez!...     

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"