DW'den Kersten Knipp, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili son açıklamalarının veliaht prens açısından tatsız sonuçlar doğurabileceği görüşünde.ABD Başkanı Donald Trump açık konuşmayı sever. Ancak daha ince konuşma stiline de hâkim olmadığı söylenemez. Trump'ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin muhtemel sonuçlarına dair söyledikleri, diplomatik üsluba pekâlâ yabancı olmadığını gösterdi. Saygıyı elden bırakmadan açık bir mesajı da içeren sözler sarf etti. Trump, veliaht prens Muhammed bin Selman'ın ABD için "dokunulmaz" olmadığını kastetti.
Trump Suudi Arabistan'ın ABD için vazgeçilmez bir ortak olduğunu söyledi. Başka bir şey söylemesi zaten beklenemezdi. Ancak veliaht prensin ABD için vazgeçilmez olduğunu söylemedi.
Bu cümleyi kullanmamaya itina etti. Trump, Suudi Arabistan Krallığı ile şimdilik müstakbel kral gözüyle bakılan veliaht prens Muhammed bin Selman'ı (MbS) bir tutmadığını belli etti. Trump'ın söylediklerinin MbS'nin kariyerini taçlandırma şansını önemli ölçüde daralttığını da belirtmek gerekir.
Washington'dan gelen siyasi mesaj Riyad'da dikkatle değerlendirilecektir. ABD Başkanı veliaht prensi değil, Suudi Arabistan'ı destekliyor. Bu durum, MbS'nin Suudi Arabistan'ı geleceğe taşıyacak lider olmadığını düşünenleri hareketlendirecektir. Kaşıkçı'nın öldürülmesi ve yaşanan tüm gelişmelerden sonra MbS'den kuşkulananların sayısı arttı. Artık kamuoyu önünde ya da kapalı kapılar ardında veliaht prensin elini sıkmak istemeyen liderler olacaktır.
Veliaht prensin hadsizlikleri
Veliaht prensin siyasi hatalar listesi oldukça kabarık. Yemen'e yapılan acımasız müdahale onun eseriydi. Katar Emirliği'nin boykot edilmesine ve Lübnan Başbakanı Hariri'nin alıkonmasına da o karar vermişti. Kanada Dışişleri Bakanı Freeland'in bir Suudi insan hakları savunucusunun tutuklanmasını eleştirmesine de kabaca tepki göstermiş ve Kanada'daki 16 bin Suudi yüksekokul öğrencisini ülkeye çağırmıştı. Bu davranışıyla devletin icabında kendi vatandaşlarının hayat planlarını nasıl hiçe sayabildiğini göstermişti.
Dönelim Donald Trump'ın söylediklerine. Kaşıkçı'yı öldürme planından veliaht prensin haberi var mıydı? Trump "olabilir de olmayabilir de" diyor. Bu ifade ABD Başkanının MbS'yi kayıtsız şartsız desteklediği anlamına gelmez. Trump böyle bir dayanışmayı göze alamayacağını fark etmiş olsa gerek. Suudi Arabistan veliaht prensinin ABD Başkanı'nı bile zor durumda bırakabilecek biri olduğu anlaşılıyor.
Elveda mutlakiyet
Suudi Arabistan Kralının hafta başındaki Büyük Şura konuşmasından sonra oğlunu nasıl kurtaracağı merak konusu oldu. Veliaht prens Şura'da Kaşıkçı'nın öldürülmesine fazla değinmemiş ve konuyu geçiştirmişti. Devlet zirvesi en yüksek makam sahiplerinin suçlanmasına izin verilmeyeceğini ve bunun kırmızı çizgileri olduğunu duyurmuştu.
Kaşıkçı olayında zaten açıkça suçlamada bulunmaya lüzum kalmadı. Suudi devlet zirvesinin İstanbul konsolosluğunda cereyan eden olayla ilgili çelişkili ve sürekli değişen açıklamalarını hatırlamak yeter. Suudilerin tezlerinin niye sürekli değişime uğradığı, akla gelmesi gereken ilk sorudur.
Suskunluğun sonsuza kadar sürdürülemeyeceği kesindir. Veliaht prensin siyasi ve şahsi ehliyetiyle ilgili cevap bekleyen bir dizi soru var. Bu soruları atlatma ve tehditlerle ortadan kaldırmaya çalışmak en azından cesaret ister. Arap medyası, özellikle de Arap Devrimi'nin başladığı 2011 yılından sonra bu gibi davranışların çağın dışında kaldığını yazıyor. Selman bin Abdülaziz el Suud'dan sonra kim kral olursa olsun siyasi mutlakiyet rejimlerinin devri Suudi Arabistan'da da kapanmıştır.
Kersten Knipp
© Deutsche Welle Türkçe