Kültür-Sanat

Üç Kapı sergisi Depo’da: Irkçılığa sanatla bakış

Detaylı teknik analizlere dayanan sergi, iki ırkçı saldırıda polisin ihmalini ve suç ortaklığını araştırıyor

21 Eylül 2024 01:37

T24 Kültür Sanat


Forensic Architecture,
19 Şubat Hanau İnisiyatifi ve Oury Jalloh Anısına İnisiyatifi’nin düzenlediği Üç Kapı sergisi, Almanya’daki ırkçı şiddet olaylarını ve yapısal ırkçılığı inceleyerek, farkındalık yaratmayı planlıyor.

Forensic Architecture/Forensis, 19 Şubat Hanau İnisiyatifi ve Oury Jalloh Anısına İnisiyatif tarafından geliştirilen ve 27 Eylül – 28 Aralık 2024 tarihleri arasında Depo’da ziyarete açık olacak Üç Kapı sergisi yer alıyor. Detaylı teknik analizlere dayanan sergi, iki ırkçı saldırıda polisin ihmalini ve suç ortaklığını araştırıyor.

19 Şubat 2020: Hanau kentinde göçmen kökenli dokuz kişi aşırı sağcı bir Alman tarafından öldürüldü, 7 Ocak 2005: Dessau’da Sierra Leone’den gelen bir sığınmacı, biri sergide de ele alınan Hans-Juergen Rose’unki olmak üzere üç açıklanamayan ölümün gerçekleştiği bir polis karakolunda, polis gözetiminde bulunduğu sırada yakılarak öldürüldü.

Hanau, Dessau ve ötesindeki ırkçı terör, kurumlar ve toplumun örtülü, köklü ve yapısal ırkçılığıyla birlikte değerlendirilmeli.

Üç Kapı sergisi, her biri bir kapıyla sembolize edilen, Almanya’da gerçekleşen üç ayrı ırkçı şiddet olayıyla ilgili üç araştırma etrafında düzenleniyor. Devlete, kamuya ya da bireylere ait farklı alanları birbirinden ayıran ve birbirine bağlayan kapılar sadece fiziksel nesneler değil, aynı zamanda toplumsal sözleşmelerdir. Açık olmaları gerekirken kilitli, kırılıp açılmaları gerekirken kapalı tutulan bu üç kapı, serginin merkezinde yer alan toplumsal düzenin başarısızlıklarını temsil ediyor. Sergideki araştırmalar günümüz Almanyası’nda, azınlıklaştırılmış ve ırkçılığa maruz kalmış topluluklar için devamlı tehdit oluşturan, ırkçı failler, devletin yetersizlikleri ve yapısal ırkçılık gibi daha geniş bir bağlama ışık tutuyor.

İlk kapı, 19 Şubat 2020’de altı kişinin öldürüldüğü Hanau-Kesselstadt’taki Arena Bar’ın acil çıkış kapısını temsil ediyor. Hayatta kalanlar, kilitli olduğunu bildikleri için barın acil çıkışından kaçmaya çalışmadıklarını söylüyor; kapı açık olsaydı daha fazla insanın hayatta kalabileceği böylece kanıtlanmış oluyor. Kapı, Almanya‘da ırk ayrımına maruz bırakılmış topluluklara yönelik sistematik aşırı polisiye uygulamalara bir örnek: görgü tanıkları acil çıkış kapısının, müşterilerin sık sık yapılan baskınlardan kaçmalarını engellemek için, yerel makamlar ile bar sahibi arasındaki bir anlaşmaya bağlı olarak sık sık kilitlendiğini iddia ediyorlar.

İkinci kapı ise failin saldırıdan sonra döndüğü evinin ön kapısı. Polis, saldırının ardından geçen beş saat içinde saldırganın evine girmeyi başaramıyor. Soruşturma, polisin failleri takip ederken yaşadığı bir dizi başarısızlığa dair şok edici yeni kanıtlar ortaya koyuyor.

Üçüncü kapı, Sierra Leone’den gelen sığınmacı Oury Jalloh’un Dessau’da 2005 yılında yanarak öldüğü gözaltı merkezindeki hücreye ait. Hücre kapısında oluşan duman izleri üzerinde yapılan analizler, kapının yangın süresince ya da büyük kısmında açık olduğunu gösteriyor. Bu da Oury’nin kendisini gözaltına alan polis memurları tarafından öldürüldüğünü düşündürüyor. Jalloh’un ölümü etrafındaki sorular, aynı polis karakoluyla ilişkili açıklanamayan diğer iki ölüm bağlamında daha acil hale geliyor. Bunlardan Hans-Juergen Rose’un 1997’deki ölümü sergide ele alınan bir diğer vaka.

Hanau ve Dessau’da yaşanan olaylar, uzun vadeli toplumsal ve kurumsal koşullara bağlı olarak ortaya çıkan ırkçı şiddet anlarıdır.

Fornsic Architecture ve Tahir Elçi'nin öldürülmesi

Londra merkezli uluslararası araştırma şirketi Forensic Architecture, Diyarbakır Barosu'nun talebi üzerine Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili detaylı bir rapor hazırlamış ve Elçi'nin ölümüne dair detayları aydınlatmada önemli bir rol oynamıştı.

Baro'nun sunduğu kanıtlar, tanık ifadeleri, olay yerindeki kamera görüntüleri, ses analizleri ve mekanın üç boyutlu dijital modeli üzerinden yapılan incelemeler sonucunda Elçi'yi öldüren kurşunun bölgedeki üç polis memurundan birisinin silahından çıkmış olabileceği sonucunda varılmıştı.

Üç Kapı sergisinin programı

28 Eylül 2024, 14:30: Proje ortağı kurumlardan temsilciler, Forensis ekibi ve 19 Şubat İnisiyatifi ve Ferhat Unvar Eğitim İnisiyatifi katılımıyla gerçekleşecek açılış paneli.

Serginin 27 Eylül’deki açılışının ardından, proje ortağı kuruluşların temsilcileriyle bu projeye katılma amaçları ve beklentileri hakkında bir panel düzenlenecek. Forensic Architecture’dan Robert Trafford ve Forensis’ten Dimitra Andritsou, araştırmalarını nasıl yürüttükleri ve serginin ortaya çıkış hikâyesi hakkında konuşacaklar. Hanau’daki ırkçı cinayetin kurbanlarının aileleri tarafından kurulan iki farklı inisiyatifin temsilcileri, gerçeğe ulaşmak ve benzer ırkçı saldırıları önlemek için eğitim programları geliştirme çabalarını anlatacaklar.

12 Ekim 2024, 14:30: Başak Ertür ve Banu Karaca tarafından, Ayşe Güleç ve Natascha Sadr Haghighian işbirliğiyle düzenlenen NSU Kompleksi’nin estetik yansımaları üzerine yuvarlak masa toplantısı.

Bir Alman neo-Nazi terör grubu olan Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (Nationalsozialistischer Untergrund) 2000-2007 yılları arasında Almanya’da dokuz göçmen kökenli kişiyi ve bir polis memurunu öldürmüş, çok sayıda bombalama ve banka soygunu gerçekleştirmiştir. NSU, örgütün etrafında ve içinde gizlenen çok sayıda istihbaratçı muhbire rağmen nasıl yıllarca tespit edilemedi? Bu soru, sadece hukuk dışı devlet faaliyetlerini değil, aynı zamanda algı ve duyu rejimlerini, yani estetik alanını, mekânsal politikaları ve hafıza pratiklerini de analiz etmeyi gerektiriyor. Yuvarlak masa toplantısı, Goldsmiths Centre for Research Architecture’dan akademisyen Başak Ertür, Forum Transregionale Studien’de Telafinin Ötesinde (Beyond Restitution) araştırma projesini yöneten akademisyen Banu Karaca ve Tribünal: NSU Kompleksinin Çözülmesi’nin (Tribunal: Unraveling the NSU Complex) iki organizatörü tarafından yürütülecek: Kassel’den küratör ve eğitimci Ayşe Güleç ile Berlin’de yaşayan sanatçı Natascha Sadr Haghighian.

9 Kasım 2024, 14:30: Avukat Murat Deha Boduroğlu, sanatçı Banu Cennetoğlu, avukat Gülyeter Aktepe ve aktivist Fatma Gül Altındağ ile Türkiye’deki Festus Okey ve Dina (Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga) davaları üzerine panel.

Bu etkinlik, Türkiye’de devletin ırkçı cinayetlerin faili ya da işbirlikçisi olarak görüldüğü iki vakaya odaklanacak. Bu olayların ilki, Nijeryalı Festus Okey’in 2007 yılında İstanbul Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde polis tarafından öldürülmesidir. İkincisi ise üniversite eğitimi için geldiği Karabük’te ırkçı ve patriyarkal şiddete maruz kalan Gabonlu Dina’nın 2023 yılında öldürülmesidir. İlk davada avukatların yanı sıra sanatçılar, ikinci davada ise feministler hakikatin ortaya çıkarılması ve faillerin hesap vermesi için önemli mücadeleler yürüttü. Konuşmacılar, devletin bu tür ırkçı suçlara karşı tutumunu ve bu davalar etrafında canlanan aktivizmin önemini tartışacaklar.

14 Aralık 2024, 14:30: Forensic Architecture’ın kurucusu Eyal Weizman ile çalışma yöntemleri üzerine söyleşi.

Mekânsal analiz ve dijital modellemedeki en son teknikleri kullanarak devlet şiddeti ve insan hakları ihlalleri vakalarını gün yüzüne çıkaran Forensic Architecture’ın kurucusu Eyal Weizman, projelerini nasıl seçtiklerini, ne tür yöntemler kullandıklarını ve bulgularını nasıl paylaştıklarını anlatacak. Açık kaynak devriminden doğan Forensic Architecture’ın multidisipliner ekibi, ordular, kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve şirketler de dahil olmak üzere hükümetler ve tüzel kişiler tarafından uygulanan şiddeti araştırıyor.